Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Sinem’in katili hala dışarıda: Cinayete ilişkin yeni görüntüler çıktı

Yayımlandı

üzerinde

9 Nisan Çarşamba günü saat 14.00 sıralarında Binkılıç’ta bulunan bir villada Sinem Çeşim, buluştuğu erkek arkadaşına ayrılmak istediğini söyleyince aralarında tartışma çıktı. Bunun üzerine şüpheli M.T., Çeşim’i bıçakladı.

Olayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edilirken, bıçaklı saldırgan olay yerinden kaçtı. Sağlık ekibi tarafından ambulansla hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alınan Sinem Çeşim, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Çeşim’in cenazesi Yakacık Pir Sultan Cemevi’nde kılınan cenaze namazının ardından Pendik Yeni Şeyhli Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Sinem'in katili hala dışarıda: Cinayete ilişkin yeni görüntüler çıktı - 1 Sinem’in katil zanlısı olduğu iddia edilen şüpheli M.Ş.T.

YENİ GÖRÜNTÜLER ORTAYA ÇITKI

Cinayetin ardından şüphelinin yakalanması için çalışma başlatan jandarma ekipleri, Sinem Çeşim’in katilinin kimliğini tespit etti. Bölgedeki bir arazide bulunan güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen jandarma ekipleri, cinayet saatinde bir kişinin koşarak bölgeden uzaklaştığını belirledi.

Bölgedeki kameralar ile kaçan kişiyi takip eden ekipler, şüphelinin M.Ş.T. isimli kişi olduğunu belirledi. Ekipler, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Öte yandan kimliği tespit edilen şüpheli ile Sinem Çişem’in daha önceden araç içerisinde çekerek sosyal medya hesaplarından paylaştığı anların görüntüleri ortaya çıktı.

AİLE YAKALANMASINI İSTİYOR

Kızları için Çatalca Adliyesi önüne gelen anne Sultan Çeşim ile baba Hasan Çeşim’e, ailenin yakınları, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri hazır bulundu. Çatalca Adliyesi önünden Cumhuriyet Meydanı’na yürüyen kalabalık arasında bulunan aile, 27 yaşında öldürülen kızları için adalet çağrısında bulundu.

Sinem'in katili hala dışarıda: Cinayete ilişkin yeni görüntüler çıktı - 2

“HAZİRAN 2024’TEN BERİ YAKALAMA KARARI VAR”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ailenin avukatı Murat Akbaş, “9 aydır arama ve yakalama kararı olan bir kişi tarafından 9 Nisan’da katledildi. Kadın cinayetine kurban oldu kendisi. Haziran 2024’ten beri kendisinin yakalama kararı var.” ifadelerine yer verdi.

Sinem'in katili hala dışarıda: Cinayete ilişkin yeni görüntüler çıktı - 3 Anne Sultan Çeşim

“YAKALANMASINI İSTİYORUM”

Anne Sultan Çeşim, “Devlet büyüklerine sesleniyorum, bir an önce yakalanıp içeriye atılmasını istiyorum. Çünkü bir suç makinesi hala geziyor, bugün benim yüreğim yandı yarın başkasının yüreği yanmasın” dedi.

Baba Hasan Çeşim ise, “Bu şahsın 9 ay önce yakalama kararı çıktı. Şahıs elini kolunu sallayarak geziyor ve bir de kızımın katili oldu. Bu şahıs nerede geziyor, ne yapıyor. Adalet Bakanlığımıza İçişleri Bakanlığımıza sesleniyorum. Ülkemizin adaletine güveniyorum, bu adamın yakalanmasını istiyorum.” şeklinde konuştu.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Didim Akbük’te yangın: Dumanlar gökyüzünü sardı

Yayımlandı

üzerinde

Aydın’ın Didim ilçesinde makilik alanda çıkan yangına havadan ve karadan müdahale ediliyor.

Akbük Mahallesi’nde makilik alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

İhbar üzerine bölgeye Orman İşletme Müdürlüğü ile itfaiye ekipleri sevk edildi.

Yangına havadan ve karadan müdahale ediliyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Ankara’da sular ne zaman gelecek? (ASKİ 23 Haziran su kesintisi programı)

Yayımlandı

üzerinde

Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) programına göre, Ankara’nın 6 ilçesine elektrik verilemeyecek. Programa göre, Ayaş, Polatlı, Gölbaşı, Keçiören, Akyurt, Polatlı ilçelerine su verilemeyecek. Kesintilerden etkilenen vatandaşlar programın ayrıntısını araştırıyor. Peki, Ankara’da sular ne zaman gelecek?

23 HAZİRAN SU KESİNTİSİ PROGRAMI

Okumaya Devam Et

Gündem

Filtreli zihinler: Beden algısı sosyal medyada nasıl bozuldu?

Yayımlandı

üzerinde

Son yıllarda Beden Dismorfik Bozukluğu (BDD) adı verilen bir psikolojik durum, özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşıyor. Kişiyi gerçeklikten koparma noktasına kadar giden bu durumda sosyal medyanın ise etkisi büyük. Artık aynadaki görüntümüz değil, telefondaki selfiemiz esas belirleyici hale geldi. Peki bu kırılma noktası nasıl oluştu?

KARŞILAŞTIRMA DÖNGÜSÜ: BEN VE DİĞERLERİ

Instagram, TikTok ve Snapchat gibi türlü filtrelerin yer aldığı platformlar, bir tür dijital beden vitrini halinde geldi. İlk yıllarda eğlenceli gözüken bu filtreler zamanla bizi hayali bir dünyaya taşımaya başladı. Daha önce normal gözüken burnumuzun, çene hatlarımızın adete estetik yapılmış versiyonu, bize “o kadar da iyi değilmişim.” mesajı vermeye başladı. Göz büyütme, cilt pürüzsüzleştirme, dudak dolgunlaştırma gibi efektler, zamanla kullanıcıların zihninde “ideal benlik” imajına dönüştü.

Bu sorunun temelinde yalnızca bireyin kendisiyle olan ilişkisi değil, başkalarıyla sürekli karşılaştırma hâli de yatıyor. Gençler hem kendi filtreli fotoğraflarını hem de başkalarının “kurgulanmış” selfielerini esas alarak gerçek benliklerini değerlendiriyor. Bu karşılaştırma, çoğu zaman bireyin eksik, yetersiz, çirkin hissetmesine yol açıyor.

İronik olan ise şu: Herkes kendi görselini düzenlerken, başkalarının bunu yaptığına inanmıyor. Böylece herkes kendi gerçekliğini saklarken, başkalarının “gerçek” olduğunu zannediyor ve döngü devam ediyor.

NEDEN KENDİMİZİ FİLTRELİ GÖRMEK İSTİYORUZ?

Amerikalı medya kişiliği Kim Kardashian, bir uzmanına yaptığı ziyareti paylaştığı bir videoda, akıllı telefon kamerası yüzüne odaklanmışken pahalı bir cilt bakımı yaptırıyordu. Bu tür bir bakım, fondötenin ve kapatıcının tamamen çıkarılmasını gerektirir. Ancak Kim, bütün işlem boyunca cildi pürüzsüzleştiren ve gözleri aydınlatan Snapchat’in çiçek taçlı filtresini yüzünde tutmaya devam etti. Sanki milyonlarca takipçisine, tedavi ettirdiği o doğal cildini — yani gerçek yüzünü — gösterirse büyüsü kaçacak gibiydi.

Peki neden çoğumuz, yüzümüzün filtreli versiyonunu tercih ediyoruz? New York’lu kurul onaylı estetik cerrah Dr. Daniel Maman bu durumu şöyle açıklıyor:

“Filtreler yüzü rafine eder. Ciltteki lekeleri, kırışıklıkları yumuşatır ve cilde parlaklık kazandırır. Bazı filtreler ayrıca gözleri daha büyük, dudakları daha dolgun gösterir.”

Doğal olarak, yıllar boyunca bize ince ince işlenen, özgüveni sarsan, zararlı ama inatçı güzellik imgeleriyle şekillenen, bu “ideal” görünüşe yaklaştığımızda kendimizi iyi hissederiz. Bu da bizi sivilce kremleri, saç bakım ürünleri, kontür makyaj kitleri almaya iter.

Ancak bazıları için “en iyi hâlini görmek” demek, gerçekte asla sahip olamayacağı bir görünüme ulaşmak anlamına geliyor.

Filtre kullanmayı kendimize şöyle açıklıyoruz:

En güzel modeller ve oyuncular bile reklam kampanyaları ve dergi çekimleri için Photoshop ile düzeltiliyorsa biz sıradan insanların da yüzümüzün düzenlenmiş bir versiyonunu sunması normaldir, hatta belki de bizden beklenen budur. Çünkü artık, olduğu gibi bir yüz, yeterli kabul edilmiyor.

DEPRESYON, NARSİSİZM VE BEDEN ALGISI PROBLEMLERİYLE BAĞLANTISI

Newport Academy adlı ruh sağlığı tedavi merkezinde program geliştirme direktörü olarak görev yapan, sosyal hizmet alanında yüksek lisans derecesine sahip ve lisanslı bir klinik sosyal hizmet uzmanı olan Heather Senior Monroe’ya göre, selfie filtreleri kullanan kişiler, yalnızca gerçek görünümleriyle değil, kim olduklarıyla da paylaştıkları içerikler arasında zararlı bir kopukluk yaşayabilirler.

Heather şöyle diyor:

“Bunu yalnızca ergenlerle çalıştığım mesleki deneyimlerimde gözlemlemedim; aynı zamanda araştırmalar da kullanımıyla depresyon, narsisizm ve beden algısı problemleri arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

BDD (Beden Dismorfik Bozukluğu), bir kişinin dış görünümüne dair algısının aşırı biçimde çarpıtılması sonucu takıntı haline gelmesiyle ortaya çıkan, kişinin günlük yaşamını ciddi ölçüde etkileyen çok ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur.

Sosyal medya kullanımı BDD’ye doğrudan sebep olmasa da, bu bozukluğa genetik ya da psikolojik yatkınlığı olan ergenlerde tetikleyici rol oynayabilir ve zaten bu bozukluğu yaşayan bireylerde semptomları daha da kötüleştirebilir.”

BİZİ GERÇEK KILAN ŞEY YAŞANMIŞLIKLARIN YÜZÜMÜZDEKİ YANSIMASIDIR

Gençlere şunu anlatmak gerekiyor; aynaya baktığımızda gördüklerimiz “kusur” değil, insan olmanın en doğal ve en sahici parçalarıdır. Çünkü bedenimiz bir reklam panosu değil; yaşadıklarımızı taşıyan, bizi biz yapan canlı bir yapı.

Sosyal medyada, filtrelerle ya da dijital düzenlemelerle ulaşılan “kusursuzluk” algısı, bir yanılsamadır. Bunu kabul etmedikçe aslında var olmamız gereken en önemli yerden uzaklaşırız: Kendimizden.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar