Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Robotlar daha da insanlaşıyor: Kalp atışı, korku hissi ve iyileşebilen derileri olacak

Yayımlandı

üzerinde

19 yaşındaki genç girişimcisi Teddy Warner, robotlara sanal kalp atışı, vücut ısısı, terleme ve anksiyete ile korku gibi hisler ekleme amacıyla Intempus adlı bir şirket kurdu.

Şirket korku ve kaygı gibi yoğun duygu durumlarında hissedilen rahatsız edici hislerin dijital versiyonlarını yapay zekaya yüklüyor.

Ayrı bir gelişmede ise Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nden mühendislik ekibi, robotlar için tıpkı insanda olduğu gibi kendi kendini iyileştirebilen deri tasarladı.

Boks yapan veya koşu yarışlarına katılan insansı robotlar manşetlerde yer alırken, bu son gelişmeler de yapay zekanın “ete kemiğe büründüğü” düşüncesini güçlendirdi.

“ROBOTLAR BİZİM GİBİ HİSSETMELİ”

Intempus’un kurucusu 19 yaşındaki Warner, ünlü teknoloji yatırımcısı Peter Thiel’in her yıl girişimcilik hayallerini finanse etmek için birkaç gence verdiği Thiel Bursu’nu kazanarak projesine başladı. Sektördeki birçok ünlü milyarderin Thiel’in desteğiyle girişimciliğe başladığı biliniyor. Bunlar arasında OpenAI CEO’su Sam Altman ve Tesla CEO’su Elon Musk da var.

Warner bu bursu kazandıktan sonra şirketini finanse etmek için 7 ortak bulmayı da başardı.

19 yaşındaki genç girişimci tüm bunları “robotların bizim gibi hissedebilmesi” için yapıyor. TechCrunch’a verdiği röportajda Warner, “Robotlar şu anda A’dan C’ye, yani gözlemden eyleme geçiyorlar, oysa insanlar ve tüm canlılar, fizyolojik durum dediğimiz bu ara B adımına sahipler” dedi.

“Robotların fizyolojik durumu yok. Eğlenmiyorlar, stres yaşamıyorlar. Robotların dünyamızı anlayabilmeleri için içimizde doğuştan var olan şekilde, daha az ürkütücü, daha öngörülebilir bir şekilde iletişim kurabilmeleri gerekiyor. Onlara bu B adımını vermeliyiz.”

KENDİNİ İYİLEŞTİREN YAPAY KAS

ABD’deki Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nden mühendislik profesörü Eric Markvicka ve ekibi ise, insansı robotlara tıpkı canlılarda olduğu gibi kendini iyileştirme mekanizmalarına sahip deri ve kas dokusu kazandırmak üzere yola çıktı.

Ekibin tasarladığı yapay kas, çok katmanlı bir mimariye sahip. Sistemin hasarı belirleyip yerini tespit etmesini ve ardından kendi kendini onarma mekanizmasını başlatmasını sağlayan, dışarıdan bir müdahaleye gerek kalmadan, akıllı, kendi kendini iyileştiren bir çalışma biçimi var.

Üç katmandan oluşan bu akıllı kas dokusu, silikon, sıvı metal ve termoplastik elastomer gibi malzemelerden yapıldı.

Markvicka, yaptığı açıklamada, “İnsan vücudu ve hayvanlar muhteşemdir. Kesilebilir, morarabilir ve oldukça ciddi yaralanmalar yaşayabiliriz. Ve çoğu durumda, bandajların ve ilaçların çok sınırlı dış uygulamalarıyla, birçok şeyi kendi kendimize iyileştirebiliyoruz” dedi.

“Bunu sentetik sistemlerde tekrarlayabilirsek, bu alanı ve makinelere dair düşünce şeklimizi gerçekten değiştirir.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Kullanıcılar şikayetçi: Ünlü yapay zeka, insanlara cinsel tacizde bulundu

Yayımlandı

üzerinde

Sohbet arkadaşı ve sanal sevgili uygulaması olarak öne çıkan Replika’nın bazı kullanıcılarına cinsel içerikli tacizde bulunduğu öne sürüldü. ABD’de yapılan yeni bir araştırma, bu sohbet botunun istenmeyen cinsel söylemler kullandığını ve kullanıcı uyarılarını dikkate almadığını ortaya koydu.

“Sizi önemseyen dostunuz” sloganıyla tanıtılan Replika, kullanıcılarını “yapay zeka ruh eşleriyle tanışmaya” davet ediyor. Dünya genelinde 10 milyondan fazla kullanıcısı olan uygulama, özellikle duygusal destek arayan kişiler tarafından tercih ediliyor.

Ancak araştırmacılar, Google Play Store’daki 150 binden fazla kullanıcı yorumunu analiz ederek yaklaşık 800 vakada, sohbet botunun uygunsuz şekilde cinsel içerikler sunduğunu ve tacizkâr ya da “avcı” davranışlar sergilediğini tespit etti. Ancak bulguların yer aldığı makale henüz hakem değerlendirmesinden geçmedi. Yani bağımsız araştırmacılar tarafından teyit edilmedi.

SORUMLULUK KİMDE?

Araştırmanın baş yazarı, Drexel Üniversitesi’nden Mohammad (Matt) Namvarpour, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yapay zekaların insan niyeti olmasa da bu, kimsenin sorumlu olmadığı anlamına gelmez. Bu sistemleri tasarlayan, eğiten ve piyasaya süren insanlar sorumludur,” dedi.

Replika’nın internet sitesine göre, kullanıcılar sohbet botuna doğru davranışları “öğretebiliyor.” Sistem; rahatsız edici yanıtları oylama, ilişki biçimini belirleme gibi denetim araçları sunuyor. Ancak kullanıcılar, bu önlemlere rağmen sohbet botunun rahatsız edici davranışlara devam ettiğini bildirince, araştırmacılar bu açıklamaları yeterli bulmadı.

Namvarpour, “Bu tür sohbet botları, kullanıcıların duygusal güvenlik arayışıyla kullandığı araçlar. Uygunsuz davranışları denetlemek onların görevi olmamalı, geliştiricilerin sorumluluğu” dedi.

NEDENİ EĞİTİM VERİSİ Mİ?

Replika’nın internet sitesine göre, sohbet botu 100 milyondan fazla çevrimiçi diyaloğun kullanıldığı büyük bir veri setiyle eğitildi. Şirket, zararlı içeriklerin algoritmalar ve topluluk geri bildirimleri ile ayıklandığını iddia etse de araştırmacılar bu önlemlerin yeterli olmadığını belirtiyor.

Araştırmaya göre şirketin gelir modeli de sorunun kaynağı olabilir. Romantik ya da cinsel rol yapma gibi bazı özelliklerin ücretli hale getirilmesi, yapay zekâyı bu tür içerikleri teşvik etmeye yönlendirebilir. Kullanıcılar, ücretli sürüme geçmeleri hâlinde daha samimi içeriklerin vaaT edildiğini söylüyor.

Namvarpour bu durumu, sosyal medyanın “her ne pahasına olursa olsun etkileşim” mantığına benzeterek, “Bir sistem kullanıcı sağlığı yerine geliri önceliklendirirse, zararlı sonuçlar kaçınılmaz olur” dedi.

KÜÇÜK YAŞTAKİ KULLANICILARI DA ETTİ

Bazı kullanıcılar, sohbet botunun cinsel içerikli mesajlar, uygunsuz fotoğraflar ve flört içeren diyaloglar gönderdiğini ve bunların küçük yaşta olduklarını belirtmelerine rağmen sürdüğünü bildirdi. Bazı yorumlarda, sohbet botlarının telefon kamerasından onları “görebildiğini” ya da “kaydettiğini” söylediği iddia edildi. Her ne kadar bu tür iddialar yapay zekanın uydurma (halüsinasyon) üretimleri olsa da, kullanıcılar korku, uykusuzluk ve travma yaşadıklarını aktardı.

DAHA SIKI DENETİM ÇAĞRISI

Araştırmada önerilen önlemler arasında; duygusal veya cinsel içerikli etkileşimler için açık rıza çerçevelerinin oluşturulması, anlık otomatik denetim sistemlerinin entegrasyonu ve kullanıcıların filtreleme ve kontrol ayarlarını kişiselleştirebilmesi yer alıyor.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Google Chrome’da acil güvenlik güncellemesi: Hackerların kullandığı kritik açık

Yayımlandı

üzerinde

, tarayıcısında tespit edilen üç güvenlik açığını düzeltmek için pazartesi günü plan dışı (out-of-band) bir güncelleme yayınladı. Bu açıkların arasında, halihazırda siber saldırganlar tarafından aktif olarak istismar edildiği söylenen kritik bir zafiyet de bulunuyor.

TEHLİKELİ AÇIK: CVE-2025-5419

CVE-2025-5419 koduyla takip edilen açık, 8.8 CVSS skoru ile yüksek önem derecesine sahip. Sorun, Chrome’un V8 JavaScript ve WebAssembly motorunda yer alan “bellek sınırları dışında okuma ve yazma” (out-of-bounds read/write) hatasından kaynaklanıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Açıkları Veritabanı’nda yayımlanan açıklamada, bu açığın “özel olarak hazırlanmış bir HTML sayfası aracılığıyla bellek bozulmasına neden olarak uzaktan saldırganların sistemi istismar etmesine” imkan tanıdığı ifade edildi.

ANALİZ EKİBİ TESPİT ETTİ

The Hacker News’e göre açık, Google Tehdit Analiz Grubu’ndan Clément Lecigne ve Benoît Sevens tarafından 27 Mayıs 2025’te keşfedildi. Google, bunun ardından yapılandırma güncellemesi yayınlayarak açığı kapattığını duyurdu.

Şirket, saldırının ayrıntıları ya da arkasındaki tehdit aktörleri hakkında fazla bilgi vermedi. Bu, genellikle güvenlik yamaları geniş çapta kullanıcılar tarafından uygulanmadan önce kötü niyetli kişilerin açığı daha fazla istismar etmesini önlemek için yapılan bir uygulama.

Google, yaptığı açıklamada şu ifadeye yer verdi:

“Google, CVE-2025-5419 için bir istismarın dolaşımda olduğunun farkındadır.”

BU YILIN İKİNCİ AÇIĞI

CVE-2025-5419, Google’ın bu yıl kapattığı ikinci sıfır gün (zero-day) açığı oldu. İlk açık, CVE-2025-2783 koduyla biliniyor ve Rusya’daki kuruluşlara yönelik saldırılarda Kaspersky tarafından tespit edilmişti.

Bir yazılımda, donanımda ya da sistemde bulunan henüz geliştirici tarafından fark edilmemiş veya fark edilip henüz düzeltilmemiş bir güvenlik açığına “sıfır gün” adı veriliyor.

GÜNCELLEME UYARISI

Kullanıcıların, güvenlik risklerinden korunmak için Chrome’un aşağıdaki sürümlerine güncelleme yapmaları öneriliyor:

Windows ve macOS: 137.0.7151.68 veya 137.0.7151.69

Linux: 137.0.7151.68

Ayrıca Microsoft Edge, Brave, Opera ve Vivaldi gibi Chromium tabanlı tarayıcılar kullananların da benzer güvenlik yamaları yayıNlandığında derhal güncelleme yapmaları tavsiye ediliyor.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Uzay araştırmalarında bir ilk: Güneş benzeri genç yıldızın çevresinde su bulundu

Yayımlandı

üzerinde

Bilim insanları, Sistemi’nin erken dönemlerinde suyun dış bölgelerde bolca bulunduğunu ve kuyruklu yıldızlar ile asteroitlerin yaklaşık 4 milyar yıl önce Dünya’ya su taşıdığını uzun süredir öne sürüyordu. Bu hipotez, yeni oluşmakta olan yıldız sistemlerinin doğrudan incelenmesine olanak tanıyan teknolojik gelişmelerle daha da güçleniyor.

Bu alandaki en somut delillerden biri, gelmiş geçmiş en güçlü uzay teleskobu olarak bilinen NASA‘nın James Webb  Teleskobu’nun gözlemleriyle elde edildi. Johns Hopkins Üniversitesi liderliğindeki araştırma ekibi, ilk kez, Güneş benzeri genç bir yıldızın çevresinde su buzu tespit etti. 

Dünya’dan 155 ışık yılı uzaklıktaki HD 181327 adlı bu genç yıldız, sadece 23 milyon yaşında. Karşılaştırmak gerekirse Güneş Sistemi’nin yaşı 4,6 milyar yıldan fazla.

ETRAFINDAKİ DİSKTE KEŞFEDİLDİ

Henüz gezegenlerini bile oluşturmamış olan bu genç yıldızın çevresinde, toz ve gazdan oluşan bir “gezegen öncesi” disk bulunuyor. Bilim insanları, James Webb’in kızılötesi spektrografı ile gerçekleştirdikleri gözlemlerde burada suyun kimyasal izlerine rastladı. Elde edilen verilere göre, buzun büyük kısmı sistemin dış halkasında bulunuyor ve bu halkanın kütlesinin yüzde 20’sinden fazlasını oluşturuyor.

Bilimsel dergi Nature’da yayınlanan çalışmanın başyazarı Chen Xie, NASA tarafından yayımlanan basın açıklamasında şöyle konuştu:

“Webb, yalnızca su buzu değil, kristalize su buzu tespit etti. Bu buz türü, Satürn’ün halkalarında ve Kuiper Kuşağı’ndaki cisimlerde de bulunuyor. Bu tür buzlar, gezegen oluşumunu kolaylaştırıyor. Ayrıca, zamanla karasal gezegenlere su taşıyabilecek materyallerin bir parçası olabilir.”

İÇ KISIMLARDA BULUNAMADI

Gözlemler, yıldıza yaklaştıkça buz miktarının azaldığını gösteriyor. Diskin iç kısımlarında neredeyse hiç buz izine rastlanmazken, orta kısımlarda buz oranı sadece yüzde 8 civarında. Bu durumun, yıldızdan gelen morötesi ışınların buzu buharlaştırmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Ancak bazı buzların kayalık cisimlerin ve gezegenimsi yapıların içinde saklı olması da ihtimaller arasında.

Araştırmacılar, James Webb ve yakında fırlatılacak yeni nesil teleskoplarla benzer sistemlerde su buzu arayışına devam etmeyi planlıyor. Bu çalışmalar, gezegen oluşum süreçlerini daha iyi anlamamıza ve Güneş Sistemi’nin nasıl oluştuğuna dair yeni bilgiler edinmemize katkı sağlayacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar