Magazin
Prof. Dr. Türkçapar: Neden bize iyi gelmeyen kişileri ve durumları seçeriz?
Birçok kişi çoğu zaman kendisine zarar veren kişilerle arkadaşlığını devam ettirir veya iyi gelmeyen durum ve kişileri seçebilir. Peki bunun asıl nedeni ne? Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, yazdı.
Neden hep beni aldatan insanlarla birlikte oluyorum? Neden bana zarar veren kişilerle arkadaşlığı sürdürüyorum? Niye beni tüketen bu işyerini bırakamıyorum?
Tanıdık geldi mi? Bu soruları ya bizzat kendimizden ya da bazen tanıdığımız bir insandan duymuş olabiliriz. Bazen, dışarıdan bakıldığında bize zarar verdiği çok açık olan bir kişiyle ilişkiyi sürdürmeyi seçeriz.İster arkadaşlık, ister romantik ilişki, ister iş ortamı olsun… Zarar gördüğümüzü, içten içe fark ettiğimiz halde o ilişkide veya durumda kalmaya devam edebiliriz. Böyle durumlarda bazılarımız bir süre sonra durumu değerlendirip kendisine uygun olmayan ve zarar veren duruma bir son verebilirken bazılarımız ise o durumda kalmaya devam edebilir. Kimi insanlar yaşadıkları zararı görerek o durumdan kurtulup bir daha aynı duruma düşmemeyi başarırken, kimilerimizde bir süre tekrar benzer bir durum, benzer bir ilişki içinde bulabilir kendisini. Neden acaba bazı insanlar bu şekilde sanki onları çeken gizli bir güç varmışçasına kendisine zarar verecek kişileri ve durumları tekrar tekrar seçer ve orada kalmaya devam ederler?
BOZUK PUSULA: KENDİMİZ İÇİN İYİ OLMAYANI NEDEN SEÇİYORUZ
Hepimize tanıdık gelen bu durumu “uyumsuz durum seçimi” olarak adlandıran Amsterdam Üniversitesi’nden iki araştırmacı Renée Visser ve Arnoud Arntz , günümüz psikolojisindeki en yaygın yaklaşımlardan olan bilişsel davranışçı perspektiften “neden bazı insanlar, çoğu kişinin kolayca kaçındığı tehlikeli durumları seçmeye devam ediyor?” sorusunun cevabını irdelemişler.
“Bozuk pusula: neden bazı insanlar kendileri için iyi olamayan durumları seçer?” başlıklı bu yazının rehberliğinde, zaman zaman hepimizi şaşırtan bu durum nasıl açıklanabilir, buna birlikte yakından bakalım:
UYUMSUZ DURUM SEÇİMİ NEDİR?
“Uyumsuz durum seçimi” kavramı romantik eş seçimi, arkadaşlar, yaşanacak çevre, sosyal medya ortamları, dijital ortamlar, eğitim ve işyeri seçimi gibi yaşamın birçok alanını kapsıyor. “Uyumsuz” derken, o durumda bulunmanın kişinin duygusal ve bedensel acı çekme olasılığını artıran, hatta yeni travmalar yaşama olasılığının daha yüksek olduğu durumları kastediyorlar.
Örneğin çocukluklarında istismar yaşamış kişilerin yetişkinlikte de benzer özellikler taşıyan istismarcı eşlerle ilişkiye girmesi, travma geçmişi olan kişilerin riskli meslekleri, benzer riskli etkinlikleri veya ortamları seçmesi ya da baskıcı bir aile ortamında büyüyen kişinin yine bu değerlere benzer değerleri olan eşler seçmesi gibi. Bu tercihlerin hepsi de bir yandan kişinin kendi mutluluğunu yok etme pahasına yapılır. Tabii ki burada gerçekten psikolojik bir sorun olduğunu söyleyebilmemiz için önemli detay var: söz konusu kişinin gerçekten başka seçeneği olmasına rağmen kendisine zarar veren ortam veya kişiyi tercih etmesi gerekiyor: Dış zorunluluklar, baskılar veya çaresizlik nedeniyle yapılan tercihler bu kategoriye girmiyor.
Peki, insan neden bile bile kendine zarar verdiği çok net olan seçimler yapar?
İşte bu soruya cevap verebilmek için öne sürülen dört açıklama…
NEDEN BÖYLE DAVRANIRIZ?
1. Geçmişteki Travmaları Çözme Girişimi
İlk kurama göre, insanlar geçmişte yaşadıkları olumsuz yaşantılara benzer durumları yeniden yaşayarak o travmaları “onarma” ya da kontrol altına alma girişiminde bulunurlar. Örneğin; çocukluğunda sevgi ve onay görmemiş bir kişi, duygusal olarak mesafeli eşlerle ilişkiye girip, onları değiştirme ve onlardan sevgi ve onay alma umudunu taşıyabilir. Bu, bir nevi kendi kendine verilen terapi girişimi gibi- ama ortam terapi ortamı gibi güvenli bir ortam ve karşıdaki kişide bir terapist olmadığı için genellikle aynı travmaları yeniden yaşanır ve sonuç maalesef hüsran olur.
2. Alışkanlık ve Tanıdık Olanın Çekiciliği İkinci kurama göre, insanlar bilinmeyen durumlardan çok, bilinen durumları tercih ederler – bilinen durumlar zararlı olsa bile. Psikolojide “maruz kalma etkisi” olarak bilinen bu durum, bireylerin kendilerine aşina gelen, tanıdık uyaranları olumlu değerlendirme ve onlara yaklaşma eğilimiyle açıklanıyor. Çocukluğunda sürekli olumsuz deneyimler yaşamış kişiler, bu tür ortamları olması gereken “normal” olarak algılayabilir ve bilinmezliğin yarattığı kaygıdan kaçmak için bu tür kişileri, ilişkileri ve durumları seçmeye devam edebilir.
3. Tutarlı Kalma İsteği
Üçüncü kuram, insanların kendi benlik algılarıyla tutarlı seçimler yapma eğiliminde oldukları fikrini temel alıyor. Düşük benlik saygısı olan birisi, kendisini “değersiz” görüyorsa, sadece ve sadece bu yerleşik inancı korumak adına bu algıyla uyumlu durumları seçebilir. Bir nevi “ben bu kadar iyiyi hak etmiyorum” düşüncesiyle hareket eder. Ayrıca, çocukluktan kalma değer yargıları da bu durumu etkiler. Örneğin; nesiller boyu doktor olan bir ailede büyüyen çocuğun, hiç istemese de tıp okumayı “zorunda” hissetmesi gibi.
4. Dikkat Dağıtma
Son kuram ise, uyumsuz durumları seçmenin aslında başka duygusal sorunlardan kaçış yöntemi olabileceğini öne sürer. Sorunu olan bir eşi “düzeltmeye” çalışmak, kişiye amaç verir ve böylece kendi gerçek sorunlarından uzaklaşmasını sağlar. Bir diğer etki ise, çivi çiviyi söker misali, kişinin yoğun duygular içeren riskli durumları seçerek kendi yaşadıkları daha ağır duygusal acılarından uzaklaşma çabasıdır.
ÇÖZÜM YOLLARI
Bu konuda henüz yeterli bilimsel araştırma yok, ancak terapistlerin klinik gözlemlerine dayalı olarak, başarılı tedavi süreci sonrası hastaların giderek kendileri için daha iyi olan tercihler yapmaya başardıkları yönünde fikirleri var. Bu da psikolojik tedavilerin “bozuk pusula” sorununu azaltmakta veya ortadan kaldırmakta bir umut olabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, bu alanda daha fazla sistematik çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor. Kişilerin önyargılarını azaltmaya dönük kontrollü psikoterapi çalışmaları, uzun dönemde kazanımların kalıcılığını saptamaya dönük çalışmalar bu konuda fikir verebilir. Ayrıca, bu döngüyü kırıp sağlıklı tercihler yapmayı başaran insanları incelemek de bu konuda önemli ipuçları verebilir.
Sonuçta, kendi kendimize kurduğumuz bu tuzakları anlamak, sadece psikolojik sağlığımız ve bireysel iyileşme için değil, genel olarak ilişki ağımızın olumlu yönde değişimi için de önemli. Çünkü bazen yaşam ve insanlarla aramızdaki en büyük engelimiz, kendi “bozuk pusulamız” olabilir.