Gündem
Powerbank nedeniyle uçak geri dönmüştü: THY’den akıllı bagaj kararı

Türk Hava Yolları (THY) lityum bataryası ayrılmayan akıllı bagajların taşınması ile ilgili yeni bir karar aldı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul-Seul seferini yapan öze bir havayolu şirketinin uçağı, Kazakistan Hava Sahası’na seyir halindeyken bir yolcunun taşınabilir şarj cihazının(powerbank) koltuk arasına düşmesi üzerine, güvenlik nedeniyle İstanbul Havalimanı’na geri döndü. Yaşanan buna benzer olaylar nedeniyle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) içinde lityum batarya bulunan taşınabilir şarj cihazının uçuş sırasında kullanımını yasaklanması konusunda tavsiyede bulundu.
“LİTYUM BATARYA BAGAJDAN AYRILMALI”
SHGM’nin havayolu şirketlerinde yönelik tavsiye kararı sonrası Türk Hava Yolları, içerisinde lityum batarya bulunan akıllı bagajlarla ilgili yeni bir karar aldı. Havayolu şirketinin internet sitesinde, “Akıllı bagajlar; harici cihazları şarj etme imkânı sağlayan entegre lityum bataryalar, GPS takip cihazları, Bluetooth, Wi-Fi, kendini tartma özelliği ve de dijital kilit içeren cihazlardır. Lityum bataryası ayrılamayan akıllı bagajlar kabin bagajı ya da kayıtlı bagaj olarak taşınamaz. Akıllı bagajların kabin bagajı olarak taşınması, Lityum batarya bagajdan ayrılmalı, kabin bagajının içinde taşınmalı ve varış noktasına kadar akıllı bagaja tekrar takılmamalıdır. Kabin bagajında taşınacak ayrılmış lityum bataryanın kısa devreye karşı korunması için, batarya orijinal paketine konulmalı ya da terminalleri yalıtılmalı ya da muhafazalı plastik çantalara konmalıdır. Akıllı bagajların kayıtlı bagaj olarak lityum batarya akıllı bagajdan ayrılmalı ve kabinde ayrı olarak taşınmalıdır” ifadeleri yer aldı.
NE OLMUŞTU?
İstanbul-Seul seferini yapan özel bir havayoluna ait uçakta bir yolcuya ait taşınabilir şarj cihazı (powerbank) koltuk arasına düşmüştü. Yolcu ve kabin görevlileri şarj cihazını çıkaramayınca pilot, İstanbul Havalimanı’na geri dönüş kararı almıştı.
Gündem
İBB soruşturmasında 9 tutuklama talebi

Aziz İhsan Aktaş suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında, İBB’ye bağlı İSFALT ve İETT‘deki ihalelere fesat karıştırdıkları iddiasıyla gözaltına alınan aralarında İETT Genel Müdürü İrfan Demet’in de bulunduğu 25 şüphelinin emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Sağlık kontrolüne götürülen şüpheliler, daha sonra Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.
Şüphelilerden 9’unu tutuklanmaları talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk eden savcılık, Demet dahil 16 şüpheli hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasını istedi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında örgüt üyelerinin İSFALT ve İETT‘den aldığı ihalelere fesat karıştırdıklarının belirlenmesi üzerine çalışma başlatılmıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, ihale komisyonlarında yer alan kişilerin de aralarında olduğu şüphelilerin yakalanmasına yönelik İstanbul, Antalya, Çanakkale, Trabzon, Bursa ve Giresun’da operasyon düzenlenmiş, 25 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Operasyonda gözaltına alınan 25 şüpheli şöyle sıralanmıştı:
“İETT Genel Müdürü İrfan Demet, İETT Araç Bakım Onarım Daire Başkanı Kazım Taylan Sever, İETT Mali Hizmetler Daire Başkanı Şeyhmus Oral, İETT İkitelli Garaj Şube Müdürü Halil İbrahim Kaya, İETT İhale İşleri Şube Müdürü Cevdet Akarsu, İETT Muhasebe Şube Müdürü Ali Haydar Topçu, İETT Araç Bakım Planlama ve Koordinasyon şefi Ülkü Kaya, İSFALT Satın Alma Müdürü Rana Uysal, İSFALT Genel Müdür Yardımcısı Sencer Hacıoğlu, İSFALT İdari İşler Müdürlüğü’nde şef Göktunç Şentürk, İSFALT Avrupa Yakası Uygulama Müdürlüğü’nde şef Erenay Delipınar ve Ahmet Savaş, İSFALT İdari İşler Müdürlüğü’nde uzman Murat Delice, İSFALT İdari İşler Müdürlüğü’nde görevli müdür Murathan Altınışık, Oktay Aktaş, Mehmet Karataş, Zafer Sola, eski İSFALT Genel Müdürü Burak Sıralı, Halil Yanmaz, eski Satın Alma Daire Başkanı Taşkın Ilıca, Kağıthane Garaj Şube Müdürü Samet Alptuğ Arıkan, Yunus Garajı Şube Müdürü Şevket Eygi, eski Araç Bakım Onarım Dairesi Başkanı Vahdet Melikoğlu, eski İSFALT Genel Müdür Yardımcısı Levent Tunca, Veli Rıdvanoğlu”
Gündem
AYM’den boşanma davalarının seyrini değiştirecek karar

Uzun süren boşanma davalarına ilişkin önemli bir karar alındı.
Anayasa Mahkemesi, uzun süren boşanma davalarının hak ihlaline yol açtığına hükmetti.
Yüksek Mahkeme’ye başvuran başvuran N.Ç. ile diğer başvurucular, boşanma davalarına ilişkin sürecin uzaması nedeniyle yeniden evlenme ve aile kurma hakkından mahrum kaldıklarını ileri sürdü.
AYM, N.Ç. ve diğer başvurucuların dosyasını birleştirerek, karara bağladı.
14 Mayıs 2025 tarihinde oybirliğiyle verilen kararda, N.Ç.’nin taraf olduğu başvuru dışında diğer başvurucuların taraf oldukları boşanma davalarında yargılamaların kesinleştiği, hepsi de çekişmeli olan davaların yaklaşık 5 ile 10 yıl arasında bir sürede sonuçlandığının görüldüğü belirtildi.
N.Ç.’nin taraf olduğu davanın ise 9 Kasım 2016 tarihinde açıldığı ve halen devam ettiğine dikkat çekildi.
AYM kararında, evlenme hakkının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12’nci maddesi kapsamında özel olarak düzenlendiğine işaret edilerek, bu hakkın Anayasa’nın 20’nci ve 41’inci maddelerinde güvence altına alındığı ifade edildi.
“MAKUL SÜREDE TAMAMLANMADI”
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Yargılamalar bir bütün halinde değerlendirildiğinde başvurucuların yargılama sürecinde takip ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilemez.
Bunun yanında yargılamaların uzamasında başvurucuların bir dahlinin bulunduğunun söylenemeyeceği dikkate alındığında somut olayın koşullarında evlenme hakkını zedelemeyecek şekilde gerekli özen yükümlülüğünün gösterilmediği ve yargılamaların sonuç itibarıyla makul bir sürede tamamlanmadığı sonucuna ulaşmak mümkündür.
Böylece devletin boşanma davalarını makul bir sürede sonlandırma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve bu suretle kişinin özel ve aile hayatını düzenleyebilmesi, aile kurma bağlamında özel hayatına dair kararlar alabilmesi yönünden başvurucuya evlenme hakkını zedeleyecek şekilde külfet yüklendiği değerlendirilmektedir.”
“EVLENME HAKKI İHLAL EDİLDİ”
AYM, açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 20’nci ve 41’inci maddelerinde güvence altına alınan evlenme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Yüksek mahkeme, evlenme hakkının ihlal edildiğinin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara manevi tazminat ödenmesine de karar verdi.
Bazı başvurucuların maddi tazminat talebi ise reddedildi.
Gündem
II. Abdülhamid’in Torunu Kayıhan Osmanoğlu’na YÖK Sahte Diploma Soruşturması
Açıklaması:
YÖK Yürütülen denetimde, II. Abdülhamid’in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yasa dışı mezuniyet kaydı oluşturduğu ve sahte diploma girişimiyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu iddiaları üzerine soruşturma başlattı. Detaylar ve iddianame süreci bu makalede.
Giriş
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından 22–23 Temmuz 2025’te yapılan denetimler sonucunda, II. Abdülhamid’in 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü Üniversitesi Fen‑Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden sahte diploma almaya çalıştığı iddiasıyla “resmi evrakta sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığı ortaya çıktı .
Sahte Diploma Girişiminin Detayları
-
Osmanoğlu’nun adına diploması olmadığı halde İnönü Üniversitesi’nden mezuniyet belgesi temin etmeye çalıştığı, YÖK sistemine yasa dışı mezuniyet kaydı eklenmeye çalışıldığı bildirildi .
-
Bu sürecin, İnönü Üniversitesi Öğrenci İşleri Daire Başkanı S.D. adına oluşturulan sahte elektronik imza ile yürütülmeye çalışıldığı soruşturma dosyasına yansıdı .
YÖK’ün Resmi Yazısı: Kayıt Yok, Mezuniyet Yok
YÖK’ün savcılığa ilettiği belgelerde, Osmanoğlu’nun ne İnönü Üniversitesi’nde ne de başka bir yükseköğretim kurumunda öğrenci kaydı ya da mezuniyet bilgisi bulunmadığı açık şekilde belirtildi .
Ayrıca, Osmanoğlu’nun kendi adına kayıtlı telefon numarası üzerinden defalarca kez mezuniyet sorgulaması yaptığı da tespit edildi, bu durum sahtecilik girişimini belgeleyen önemli bir kanıt sayıldı .
İddianame Hazırlandı: Ceza Yolu Açıldı
31 Temmuz 2025 itibarıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameyi tamamladı ve dosyada Osmanoğlu da yer aldı. İddianamede “sahte diploma temin etme” suçlamasıyla yer aldı; dosyası diğer şüphelilerden ayrılarak özel olarak değerlendirildi .
Skandalın Sosyal Etkisi ve Medya Yansımaları
-
Osmanoğlu, geçmişte sosyal medya ve internet sitesinde kendisini “şehzade” olarak tanıtarak tarih eğitimi sırasında “yalan tarih”le cezalandırıldığı mesajları vermişti. Bu biyografik ifadeler de kamuoyunun dikkatini çekti .
-
Savcılığın yürüttüğü soruşturmada, sahte diploma organize suç çeteleriyle bağlantılı olduğu ve bazı kamu görevlilerinin dosyada yer aldığı raporlandı
-
Gündem5 gün önce
MOSSAD İddiası ve Bursa Yangınında Sabotaj Şüphesi: Gerçek Ne?
-
HAVA DURUMU2 gün önce
Meteoroloji Uzmanı Tekin Tarih Verdi: Cuma Günü Sıcaklık Düşüyor, Yağış Geliyor!
-
Gündem2 gün önce
“Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı Duyurdu: Bursa Harmancık‑Orhaneli Yangını Kontrol Altına Alındı”
-
Gündem6 gün önce
Alanya’da Skandal: Ünlü Doktor A.D. ve Hemşirenin Uygunsuz Görüntüleri, “Pes” Dedirten Yapay Zeka Savunması
-
Gündem1 hafta önce
Netanyahu’ya Roketatarla Suikast Girişimi Son Anda Engellendi
-
Gündem1 hafta önce
Son Dakika: Bilecik, Sakarya ve Eskişehir’de Çiftçiler Alevleri Durdurmak İçin Traktörleriyle Çukur Kazıyor
-
Gündem1 hafta önce
Bungalov Skandalında Gizli Kamera Dehşeti: Telefon Kayıtları Panik Anlarını Gün Yüzüne Çıkardı
-
Gündem9 saat önce
Aydın’ı Sarsan Bebek Skandalı: 9 Günlük Bebeği Para Karşılığı Satın Alan Çocuk Doktorunun Kan Donduran İtirafı