Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Partnerinizin kaçıngan davranmasını nasıl önlersiniz? Uzmanından 7 öneri

Yayımlandı

üzerinde

Partnerinizin kaçıngan davranmasını nasıl önlersiniz? Uzmanından 7 öneri

Birçok kişi, harika başlayan bir ilişkide partnerinin zamanla duygusal olarak geri çekildiğini deneyimlemiştir. Bu duruma daha çok “kaçıngan bağlanma stiline” sahip bireylerde rastlanır. Ancak, bağlanma stili kaçıngan olmayan bir kişinin de böyle davranışlar göstermesi olasıdır.

Sağlıklı bir romantik ilişkide, taraflar ortak bir duygusal alan yaratır ve bu alanı birlikte düzenlerler. Duygusal denge sağlandığında, her iki taraf da daha rahat hisseder ve etkileşimden keyif alır. Bu sistemin temelinde ise kaygı yatar. Kaygı, ideal düzeyde bulunduğunda bizleri motive eder ve performansımızı artırır. Ancak aşırı seviyelere çıktığında ikili ilişkileri zedeleyebilir.
Bağlanma sistemi de aslında bir kaygı yönetim mekanizmasıdır. Küçük bir çocuk, bir süre çevreyi keşfeder, ancak kaygısı arttığında güvenli liman olarak gördüğü ebeveynine geri döner. Ebeveyn, çocuğun kaygısını ”ideal düzeyde tutabilen” bir ortam sağlar. Kaygı azaldığında çocuk tekrar keşfe çıkar. Bu döngü, yetişkinlikte de devam eder, ancak bu sefer güvenli bağlanma noktası ebeveyn yerine arkadaşlar ve romantik partnerler olur.
Her ne kadar açıkça konuşulmasa da, yakın ilişkilerde taraflar arasında gizli bir anlaşma vardır: Her iki taraf da birbirinin endişe düzeyini azaltabilecek, yani güvenli bir duygusal alan sağlayabilecek kapasitede olmalıdır.
Ancak bu “gizli anlaşmayı” kabul etmeyen bir taraf (A kişisi), diğer tarafın (B kişisi) fazla kaygı içeren yaklaşımına karşı savunmaya geçebilir. Çünkü A kişisi, B’nin kaygısını yatıştırmak için onu hissetmek zorundadır ve bu duygusal yükü kaldırmak istemeyebilir.
Bu durumda A kişisinin sergileyebileceği davranışlar şunlardır:Geri çekilme: İlişkiden duygusal olarak uzaklaşma.Yok sayma: Kaygıya neden olan konuyu görmezden gelme veya mesajlara yanıt vermeme.Kaçınma: Fiziksel olarak bir araya gelmekten kaçınma.Keskin kopuş: İlişkiyi aniden bitirme.Yansıtma: Konuyu gündeme getiren kişiyi suçlayarak karşı saldırıya geçme.Yabancılaştırma: Sert ya da kırıcı davranarak karşı tarafı uzaklaştırma.Öfke: Kaygıyı hissetmek yerine öfkeyle tepki verme.
Bu davranışlar genellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip kişilerde görülse de, güvenli, kaygılı (preoccupied) ya da korkulu (fearful) bağlanma stillerine sahip bireyler de aşırı kaygıyla karşılaştıklarında benzer tepkiler verebilir.
Özellikle kaygılı bağlanan bireyler, kendilerinden daha kaygılı biriyle ilişki kurmaktan kaçınır. Yani “ihtiyaçlı” bir kişi, daha da ”ihtiyaçlı” biriyle karşılaştığında ondan hızla uzaklaşır. Çünkü biriken kaygıyı kimin ideal düzeyde tutacağı belirsizdir.
İlişkide kaygı yaratan bazı davranışlar şunlardır:
Erken bağlanma: Karşı taraf hazır olmadan yoğun duygularını ifade etme.Aşırı kendini açma: Özellikle kişisel sorunları (örneğin maddi durum) fazlaca paylaşma.Aşırı yakınlık isteği: Karşı tarafın alanını ihlal edecek şekilde fiziksel yakınlık talebi.Sürekli iletişim: Mesaj, arama ya da e-posta ile neredeyse kesintisiz bir iletişim kurma çabası.Sürekli onay arama: İlişki hakkında sık sık konuşmak ve karşılıklı duyguları sürekli teyit etme isteği.Aşırı hayranlık: Partneri sürekli övme, sık sık aşkını dile getirme.Yakınma ve sitem: Partnerin ilgisini çekmek amacıyla şikayet etme ya da davranışlarını sorgulama.
Peki daha kaygılı olan tarafsanız ve partnerinizin uzaklaşma olasılığını azaltmak istiyorsanız ne yapmalısınız?
Psychology Today’e konuşan klinik psikolog Hal Shorey, 7 öneri sıraladı: Kaygınızı partnerinizin yönetmesini beklemeyin. İlk adım, kendi iç dengenizi sağlamaktır.
Kendinizden daha az bahsedin. Aşırı kendini açıklama, genellikle kaygıyı azaltma çabasıdır.
Karşı tarafa alan tanıyın. Onun sizi özlemesi için zaman ve mesafe bırakın.
Mesajları ve aramaları azaltın. Partnerinizin gününü kendi halinde geçirmesine izin verin.
Kendinize güvenin. Sürekli onay alma ihtiyacı duymadan ilişki içinde güvende hissetmeye çalışın.
Biraz gizem yaratın. Karşı tarafın sizi merak etmesine fırsat tanıyın.
 Sürekli şikayet etmek yerine neye ihtiyacınız olduğunu açıkça belirtin. Bu sınırlar ihlal edilirse, kendinizi korumak için geri çekilin.
Unutmayın, eğer karşınızdaki kişi güçlü bir kaçıngan bağlanma stiline sahipse, siz ne kadar sağlıklı davranırsanız davranın uzaklaşabilir. Bu sizin suçunuz değildir. Ancak kişi esnekse ve ilişkiyi sürdürmeye değer görünüyorsa, uzman stratejilerini uygulamak ilişkiyi kurtarabilir. En azından, sürecin sonunda kendinizi suçlamaz, elinizden geleni yapmanın verdiği iç huzurla yolunuza devam edebilirsiniz.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Kan şekerini dengeliyor: Diyabet dostu 4 meyve

Yayımlandı

üzerinde

Kan şekerini dengeliyor: Diyabet dostu 4 meyve

Diyabet teşhisi konulan bireylerin meyve tüketiminden tamamen kaçınmaları gerektiğine dair yaygın inanış, bilimsel verilerle çürütülüyor. Uzmanlar, doğru seçimler yapıldığı sürece meyvelerin diyabet hastalarının beslenme programında yer alabileceğini vurguluyor.

Lif ve antioksidanlar açısından zengin olan bazı meyveler, düşük glisemik indeksleri sayesinde kan şekeri kontrolüne katkı sağlıyor. Özellikle orman meyveleri, kivi, elma ve avokado gibi meyveler; diyabet yönetiminde olumlu etkileriyle dikkat çekiyor.
Yaban mersini, çilek, ahududu ve kızılcık gibi orman meyveleri, düşük glisemik indeksleri sayesinde kan şekeri üzerinde ani dalgalanmalara yol açmıyor. Ayrıca yüksek antioksidan içerikleriyle bağışıklık sistemini destekliyorlar. 2024 yılında  yürütülen bir araştırmaya göre, bu meyveler çocuklarda Tip 1 Diyabet riskini azaltabiliyor.
Düşük ila orta seviyede glisemik indekse sahip olan kivi, yüksek lif içeriği ve C vitamini sayesinde diyabet hastaları için ideal meyvelerden biri olarak öne çıkıyor. Kivide bulunan lif, şekerin emilimini yavaşlatarak kan şekeri düzeylerinin dengelenmesine yardımcı oluyor. Uzmanlar, porsiyon kontrolü sağlanarak günde bir veya iki kivinin tüketilmesini öneriyor.
Elma, içerdiği pektin adlı çözünür lif sayesinde kan şekerinin düşürülmesine katkı sağlıyor. Düşük glisemik indekse sahip bu meyve, aynı zamanda bağışıklığı destekleyen C vitamini ve antioksidanlar açısından da zengin. Uzmanlar, daha fazla lif alımı için elmanın kabuğuyla birlikte tüketilmesini öneriyor. Ancak, karbonhidrat içeriği nedeniyle porsiyonlara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Düşük karbonhidratlı ve sağlıklı yağlarla dolu olan avokado, diyabet hastaları için besleyici bir alternatif oluşturuyor. Illinois Teknoloji Enstitüsü’nün yaptığı bir çalışmada, gece tüketilen avokadonun ertesi sabah trigliserit metabolizmasını iyileştirdiği görüldü.Çalışmanın yürütücüsü Prof. Britt Burton Freeman, “Avokadonun içerdiği tekli doymamış yağlar ve lif, sadece tokluk hissi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda kalp sağlığını ve insülin duyarlılığını da destekliyor,” dedi.Uzmanlar, diyabet hastalarının meyveleri tamamen hayatlarından çıkarmak yerine, glisemik indeksi düşük, lif açısından zengin ve porsiyon kontrolü yapılmış şekilde beslenme düzenlerine dahil etmelerini öneriyor.
Okumaya Devam Et

Magazin

Araştırma: Gençler, sağlık tavsiyelerini TikTok’tan alıyor

Yayımlandı

üzerinde

Araştırma: Gençler, sağlık tavsiyelerini TikTok'tan alıyor

Yeni bir araştırma, ergenlik çağındaki gençlerin, sağlık sorunlarına dair cevapları sosyal medyada aradığını ortaya koydu.

The Mirror’da yayınlanan araştırmaya göre, genç kızların neredeyse üçte biri, sağlıkla ilgili konularda Google veya TikTok gibi platformlara yöneliyor.
Luna isimli uygulamanın yaptığı araştırmada, 2 bin 500 genç katılımcıdan yüzde 31’inin sağlık konularında ilk olarak internete başvurduğu belirlendi. Buna karşın yalnızca yüzde 27’si sağlıkla ilgili konularda ebeveynlerine ya da vasilerine danışıyor.
Araştırma, gençlerin internete yönelmesindeki en büyük etkenlerin başında utanma ve mahcubiyet duygusunun geldiğini gösterdi. Katılımcıların yüzde 19’u, ebeveynlerinden çekindikleri için doktora gitmekten kaçındıklarını söyledi.
Uzmanlara göre, gençlerin sağlık sorunlarını paylaşmaları için onlara güvenli bir alan sunulmalı. Burada önemli olan, ebeveynlerin tüm cevaplara sahip olması değil; onları yargılamadan dinleyen birer güven kaynağı olmaları.
Araştırmada, gençlerin hangi koşullarda daha açık iletişim kurabileceklerine dair veriler de toplandı. Uzmanlar, gençlerle düzenli ve samimi konuşmalar yapılmasının, güven ilişkisini zamanla güçlendireceğini ve hassas konuların konuşulmasını kolaylaştıracağını belirtiyor.
Prof. Dr. Anne Marie Albano, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle sosyal kaygı ya da depresyon yaşayan gençler, çevrim içi ortamda daha fazla vakit geçirip yüz yüze ilişkilerden uzaklaşabiliyor. Bu durum; yalnızlık, çaresizlik, kaygı ve depresyon duygularını daha da derinleştirebiliyor. Gençlerin sosyal ilişkiler kurarak gerçek dünyada sağlıklı şekilde var olmaları çok önemli.”
Okumaya Devam Et

Magazin

“Yanlış Anlama 2” oyuncuları kimler? “Yanlış Anlama 2” konusu ve oyuncuları

Yayımlandı

üzerinde

Yönetmenliğini Aykut Taşkın’ın üstlendiği, oyuncu kadrosunda Cemal Hünal, Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan’nın yer aldığı “Yanlış Anlama 2” filmi, beyaz perde ardından televizyon izleyicileriyle buluşuyor. Yönetmenliğini Aykut Taşkın’ın üstlendiği 2022 yapımı “Yanlış Anlama 2”, Türkiye’den Azerbaycan’a uzanan eğlenceli ve duygu yüklü bir hikâye sunuyor.

Devam filmi “Yanlış Anlama 2”, bu kez Türkiye’den Azerbaycan’a uzanan eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor izleyiciyi. Ününe oldukça düşkün Şef Ceyhun, çocukluğundan bu yana yanında olan Ahmet Usta ve sadık dostu Fazıl ile birlikte Bakü’ye gider.
Orada, annesinden miras kalan bir restoranı işleten Aydan Şef’e yardım ederek annesinin kaybolan tarifini bulmaya çalışırken, Azerbaycan mutfağının benzersiz lezzetleri eşliğinde yeni bir aşçılık macerası başlar.
Filmin oyuncu kadrosunda, Cemal Hünal, Yılmaz Gruda, Mehmet Fatih Özkan, Islam Mehreliyev, Gülşen Hüseyinli, Ercan Rasulov ve Ramin Nezir yer alıyor; komedi ve kültürel temaları harmanlayan bir film olarak dikkat çekiyor.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar