Gündem
MHP Lideri Bahçeli’den “Türkiye Partisi” Çıkışı: Terör, Vandalizm ve Milli Birlik Meselesi
Açıklama:
MHP lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye Partisi” çıkışı açıklamasında terörün yalnızca dağdaki değil, şehirdeki vandalizmin de sona erdirilmesi gerektiğini ve siyasi partiler kanununda yapılacak düzenlemelerle milli devletin korunmasının altını çizdi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Türkiye siyasetine yön veren bir mesaj yayımladı. Bahçeli, “Her parti Türkiye Partisi olmalı” diyerek, terörle mücadelede yalnızca dağdaki unsurlar değil, şehirlerdeki vandalist ve ayrıştırıcı yaklaşımların da sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamalarında siyasi partiler kanunundaki iki kritik maddeye dikkat çekerek, milli devletin korunması ve demokratik siyasetin temellerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Terörsüz Türkiye ve Türkiye Partisi Vurgusu
Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” hedefiyle yola çıkarak, terör kavramını yalnızca silahlı unsurlar çerçevesinde değerlendirmediğini; aynı zamanda şehirlerde işlenen vandalizm ve şiddet yanlısı söylemlerin de terörün bir uzantısı olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Bu doğrultuda, siyasi arenada yalnızca güvenlik politikalarının değil, aynı zamanda kapsayıcı, barışçıl ve milli değerlere dayalı bir siyasi söylemin hayata geçirilmesinin önemine değindi.
“Ya terör ya demokrasi, ya silah ya siyaset” ifadesiyle, siyaset ve güvenlik arasında net bir ayrım yapılarak, demokratik yollarla yürütülen siyasetin her daim ön planda olması gerektiğini savundu.
Siyasi Partiler Kanunu’nda Önerilen Düzenlemeler
Bahçeli, mevcut siyasi partiler kanununda milli devletin korunması başlığı altında yer alan maddelere dikkat çekti. Özellikle:
-
82. Maddeye Ekleme:
Milli devletin korunmasının her türlü vandalizmin reddiyle mümkün olabileceği yönünde bir ekleme yapılması gerektiğini belirtti. Bu ekleme, mevcut kanun maddelerinde yer alan bölgecilik ve ırkçılık karşıtı hükümlerle uyumlu olacak şekilde, partilerin yalnızca belirli kesimlere hitap eden söylemlerden uzaklaşmasını sağlamak amacıyla öneriliyor. -
79. Madde ile İlişkilendirme:
Devletin tekliğinin korunması ilkesinin altını çizerek, siyasi partilerin şiddet eylemlerinden ve ayrıştırıcı söylemlerden uzak durmasının, Türkiye’nin milli bütünlüğü açısından kritik önem taşıdığını dile getirdi.
Bahçeli’nin bu vurguları, siyasi partiler arasında milli birlik ve beraberliği tesis edecek yeni bir siyaset anlayışının gerekliliğine işaret ediyor.
Terör ve Vandalizme Karşı Mücadelede Yeni Yaklaşımlar
Bahçeli, yalnızca dağdaki terör unsurlarının değil, şehirlerdeki vandalist ve ayrıştırıcı yaklaşımların da sona erdirilmesinin şart olduğunu savunuyor. Bu kapsamda:
-
Kapsayıcı Siyaset:
Siyasi partilerin, Türkiye’nin ortak tarih, kültür ve gelecek tasavvuru etrafında birleşerek, tüm toplumsal kesimlere hitap eden bir söylem geliştirmesi gerektiğini belirtti. -
Demokratik Meşruiyet:
Terör ve şiddet eylemlerine başvurmayan, demokratik yöntemlerle yürütülen siyasetin, toplumsal rızanın en önemli meşruiyet kaynağı olduğuna dikkat çekti. -
Hukuki Düzenlemeler:
Siyasi partiler kanununda yapılacak revizyonların, partilerin şiddet yanlısı eylemlerden uzak durmasını ve demokratik prensiplere bağlı kalmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin Geleceğine Yönelik Mesajlar
Bahçeli’nin açıklamaları, Türkiye’nin milli birliğini pekiştirmek ve demokratik siyaset anlayışını güçlendirmek amacıyla atılan adımların bir parçası olarak görülüyor. Açıklamalarda öne çıkan diğer noktalar şunlardır:
-
Milli Değerlere Bağlılık:
Siyasi partilerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine ve ortak tarihine bağlı kalarak hareket etmesi gerektiğini savunuyor. -
Toplumsal Uzlaşma:
Meclis, siyaset ve toplum arasındaki uyumun sağlanmasının, ülkenin kalkınması ve demokratikleşmesi açısından kritik rol oynadığını belirtiyor. -
Yeni Siyaset Modeli:
“Türkiye Partisi” kavramının, etnik, bölgesel ve kimlik temelli siyasetin ötesinde, tüm Türkiye’ye hitap eden kapsayıcı bir modelin temelini oluşturacağı vurgulanıyor.
Sonuç
Devlet Bahçeli’nin “Türkiye Partisi” çıkışı mesajı, Türkiye siyasetinde radikal bir dönüşüm çağrısı olarak okunuyor. Terörle mücadelede yalnızca silahlı unsurların değil, şehirlerdeki ayrıştırıcı ve vandalist söylemlerin de sona erdirilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, siyasi partiler kanununda yapılacak düzenlemelerle, milli devletin ve demokratik meşruiyetin teminat altına alınması gerektiğini vurguluyor. Bu açıklamalar, Türkiye’nin geleceğinde daha birleşik, demokratik ve milli değerlere dayalı bir siyaset anlayışının yerleşmesi için önemli bir yol haritası sunuyor.
Gündem
“Eşim ve ben bir ağaçtan kopmuş dallar gibiyiz. Dayanılmaz acılarla yaşıyoruz.”
“Eşim ve ben bir ağaçtan kopmuş dallar gibiyiz. Dayanılmaz acılarla yaşıyoruz.”
hazırlayan: Fatih Doğan
Gazze’ye dönen bir aile, buldozerlerle yıkılmış mezarlar ve çok az umutla karşılaşır.
Hiba ve Muhammed, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşında çok acı çekmişlerdir ve geleceğe dair pek bir beklentileri yoktur.
Gazze Şehri – Hiba el-Yazji ve eşi Muhammed, son iki yıldır cehennem azabı çektiler ve geri döndüler. İsrail saldırılarında onlarca aile üyesini kaybettiler. Evleri yok oldu. Birçok kez yerlerinden edildiler. Ve şimdi, geleceğin kendilerine ve 10 yaşındaki kızları İman’a ne getireceğinden emin olmadan bekliyorlar.
Aile, Gazze ateşkesinin başlamasından birkaç gün sonra, ancak İsrail saldırılarının anlaşmayı çökertmekle tehdit etmesinden sadece bir gün önce, geçen Cumartesi günü Kuzey Gazze’ye geri döndü.

Hiba, çadırının yanında dağınık eşyalarını düzenlerken uzaktan gelen patlamaları duyduğunu ve savaşın geri dönüp dönmediğini merak ettiğini söyledi. Bu durum, aileyi muhtemelen güneye geri dönmeye ve savaş sırasında defalarca yaptıkları bir yolculuğu tekrarlamaya zorlayacaktı.
Hiba, günler sonra Al Jazeera’ya, ailesinin çadırının kurulu olduğu kum yığınının üzerine bir sandalye çekip otururken, “Dürüst olmak gerekirse artık hiçbir şey anlamıyoruz,” dedi.
Aile öldürüldü
İsrail’in geçen Pazar günü en az 42 kişiyi öldürdüğü şiddetli şiddet olaylarının ardından ateşkes büyük ölçüde sürdürüldü.
Ancak Hiba ve Muhammed son iki yılda o kadar çok acı çektiler ki, gelecekleri konusundaki belirsizlikleri anlaşılabilir.
Çift, savaş başladığında Kuzey Gazze’de kalmıştı. Ancak savaşın başlamasından iki aydan kısa bir süre sonra bu karar onlara pahalıya mal oldu.
“Bütün ailemi kaybettim: Babamı, annemi, tüm kardeşlerimi. Aynı zamanda kuzenim olan kocam da tüm ailesini kaybetti,” dedi. Gözleri yaşlarla doluyken, Mohammad sessizce yanında oturuyordu ve kendi gözleri kıpkırmızıydı.
3 Aralık 2023’te, Gazze Şehri’nin Şeyh Rıdvan semtindeki dört katlı aile evleri bombalandı. Bu ev, diğer bölgelerden gelen birkaç akrabanın da sığındığı evdi.
Hiba, Mohammad, kızları İman ve Hiba’nın küçük erkek kardeşi, enkazın altından hafif yaralı olarak çıkarılan tek kurtulanlardı.
Saldırıda, geniş ailelerinden 60 kişi hayatını kaybetti.
“Neredeyse tüm ailem yok oldu: annem, babam, altı kardeşim, eşleri ve çocukları. Eşimin ailesi de -anne babası, kardeşleri ve çocukları. Amcalarım ve ailelerinin hepsi öldürüldü,” dedi Mohammad.
Mohammad, anne babası, altı kardeşi, çocukları ve eşleri de dahil olmak üzere toplam 36 akrabasını kaybetti.
Hiba aynı grevde anne babasını, dört kardeşini ve iki yeğenini kaybetti.

Buldozerle yıkılmış mezarlar
Dışarıdan bakan biri için Hiba ve Muhammed’in yaşadığı kayıplar neredeyse akıl almaz. Savaş sona ermiş olsa bile, bu öylece geçip gidebilecekleri bir şey değil.
“Ölmek istiyordum,” dedi. “Kocam ve ben bir ağaçtan koparılmış dallar gibiyiz. Dayanılmaz bir acıyla yaşıyoruz. Keşke bir saldırı bizi de alsaydı. Hayatta kalmak bir ceza gibi.”
Eylül ayında, İsrail tankları yaklaşırken çift, güneye gitmek üzere Gazze Şehri’nden ayrıldı. Ancak bildikleri her şeyden uzakta, mülteci kamplarındaki hayatın dayanılmaz olduğunu gördüler.
Ateşkes nedeniyle İsrail’in Gazze Şehri’ne ilerlemesi durdurulunca geri dönmeye karar verdiler.
Ama hiçbir şey onları bulacakları şeye hazırlamamıştı.
Gazze’de emlak işleriyle tanınan ailesinden Muhammed, “Tüm aile evlerimiz yıkıldı, hatta yakın zamanda taşındığımız ev, eşimin ailesinin evi bile yok oldu. Arabalarımız, düğün salonu işletmemiz, hepsi yerle bir oldu,” dedi.
FatihDoganMedya
Gündem
Donald Trump’tan Hamas’a 48 saatlik uyarı: “Esir cenazelerini geri verin, aksi halde diğer ülkeler harekete geçecek”
Tarih: 26 Ekim 2025
Saat: 03:10
Okuma süresi: ~4 dakika
Eski ABD Başkanı ve o günkü yetkili açıklamalarında etkin rol oynayan isim Donald Trump, Truth Social üzerinden paylaştığı mesajda Hamas’a 48 saatlik bir süre vererek elinde tuttuğu “ölü esir cenazelerini” iade etmesi gerektiğini; aksi hâlde “barış anlaşmasına taraf diğer ülkelerin harekete geçeceğini” söyledi. Trump, açıklamasında aralarında iki Amerikan vatandaşının cenazelerinin de bulunduğunu belirtti.

PALM BEACH, FLORIDA – DECEMBER 16: U.S. President-elect Donald Trump speaks at a news conference at Trump’s Mar-a-Lago resort on December 16, 2024 in Palm Beach, Florida. In a news conference that went over an hour, Trump announced that SoftBank will invest over $100 billion in projects in the United States including 100,000 artificial intelligence related jobs and then took questions on Syria, Israel, Ukraine, the economy, cabinet picks, and many other topics. (Photo by Andrew Harnik/Getty Images)
Başlık altı (lead)
Trump, Gazze-İsrail hattında sağlanan barış/ateşkes mutabakatının işlemesi için Hamas’ın kalan ölü esir cenazelerini derhal iade etmesini talep etti ve “48 saat içinde somut bir ilerleme” beklediğini vurguladı; aksi durumda anlaşmaya taraf ülkelerin adımlar atacağını belirtti.
Haber Detayı
Trump’ın mesajı ve platformu
Trump, söz konusu uyarıyı Truth Social hesabından yaptı; mesajında “Hamas, ölü esir cenazelerini hemen iade etmeye başlayacak; bazı cenazeler ulaşılması zor yerlerde olabilir ama birçoğunu hemen verebilirler” ifadelerini kullandı ve sürecin yakın takibinde olduğunu yazdı.
Neden bu talep önemli?
Son dönemde yürütülen ateşkes/ceasefire görüşmeleri kapsamında karşılıklılık esasına dayanan bir protokol üzerinde anlaşma sağlanmıştı: canlı esirlerin ve ölü cenazelerin iadesi, karşılığında belirli sayıda mahkûmun serbest bırakılması ve kademeli tavizler öngörülüyordu. Trump’ın açıklaması, bu takvimin aksaması halinde anlaşmanın işlemez hâle gelme riskine işaret ediyor.
“Diğer ülkeler harekete geçecek” iddiası
Trump, mesajında anlaşmaya taraf diğer ülkelerin—özellikle sürece arabuluculuk eden veya garantör pozisyonundaki ülkelerin—Hamas’ın işbirliği yapmaması hâlinde müdahaleye veya yaptırımlara yönelebileceğini ima etti. Haber ajansları ve bölge medyası, Trump’ın bu ifadelerini “uyarı/ultimatom” olarak değerlendirdi.
Sürecin mevcut durumu ve belirsizlikler
Bazı haber kaynaklarına göre (resmî kaynak açıklamaları ile karşılaştırıldığında), Gazze içindeki kaotik durum ve farklı silahlı grupların varlığı nedeniyle tüm cenazelerin hemen iade edilmesi lojistik ve güvenlik sorunları doğuruyor; buna rağmen Trump ve anlaşma ortakları geri dönüş bekliyor. Uzmanlar, zaman baskısının hem siyasi gerilimi tırmandırabileceği hem de tanımlama ve adli süreçleri zorlayabileceği uyarısında bulunuyo
Olası sonuçlar
-
Hamas’ın iade talimatına uyması: Ateşkes hattında güvenin güçlenmesi; esir aileleri için hızlı bir sonuç; anlaşma mekanizmalarının devreye girmesi.
-
Hamas’ın isteksiz veya gecikmeli yanıtı: Anlaşma ortaklarının yaptırım veya daha geniş diplomatik/askeri baskı araçlarını konuşmaya başlaması; bölgesel gerilimin tırmanması.
Bölge uzmanları, “48 saatlik baskının pratikte kısa” olduğunu; ancak siyaseten bir hareketlilik yaratma amacı taşıdığını belirtiyor. Uzmanlar ayrıca tespit, adli inceleme ve kimliklendirme süreçlerinin aceleye getirilmemesi gerektiğini; aksi hâlde insani ve hukuki problemlerin derinleşebileceğini vurguluyor.
Trump’ın 48 saatlik uyarısı, hem sahadaki insani drama hem de diplomatik sürecin kırılganlığını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Önümüzdeki 48 saat içinde Hamas’tan somut bir iade adımı gelirse süreç rahatlayabilir; gelmezse bölgesel aktörlerin devreye girme ihtimali güçlenecektir.
Gündem
İstanbul’un 4 ilçesinde 1 günlük gösteri yasağı: Valilik “sanal devriye” raporuna göre önlem aldı
İstanbul’un 4 ilçesinde 1 günlük gösteri yasağı: Valilik “sanal devriye” raporuna göre önlem aldı
Tarih: 26 Ekim 2025 — Saat: 01:13 (İstanbul).
Okuma süresi: ~2 dakika
İstanbul Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü’nün “sanal devriye” çalışmalarıyla elde edilen istihbarat doğrultusunda Beyoğlu, Bayrampaşa, Kağıthane ve Şişli ilçelerinde 26 Ekim 2025 günü (00:01–23:59) süreyle her türlü açık alan toplantısı, gösteri yürüyüşü, çadır/stand kurma, oturma eylemi, imza kampanyası, anma töreni, el ilanı dağıtımı ve pankart/afiş asma gibi etkinlikleri yasakladı. Kararda, olası provokatif eylemlerin önlenmesi ve kamu güvenliğinin sağlanması amaçlandığı belirtildi.

Haber Detayı
İstanbul Valiliği tarafından yapılan basın açıklamasında, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü sanal devriye faaliyetleri kapsamında bazı grupların izinsiz toplanma, yürüyüş ve protesto hazırlığında olduğu tespit edildiği vurgulandı. Valilik, bu tespitler ışığında toplumun huzur ve güvenliğini korumak amacıyla geçici bir yasak kararı alındığını bildirdi.
Yasak kararının hukuki dayanakları olarak 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun ilgili maddeleri gösterildi. Kararın belirtilen saatler arasında uygulanacağı ve ihlallerin ilgili mevzuat çerçevesinde işlem gerektireceği ifade edildi.
Valiliğin açıklaması ayrıca vatandaşlardan ve sivil toplum kuruluşlarından yasaklanan faaliyetlere uymaları, kamu düzenini zedeleyici davranışlardan kaçınmaları ve güvenlik güçlerine yardımcı olmaları yönünde çağrı içeriyor. Güvenlik makamları da sahada gerekli tedbirleri alacaklarını duyurdu.
Etkilenen ilçeler ve kapsam
-
Beyoğlu — açık alan toplantıları ve gösteriler yasak.
-
Bayrampaşa — aynı düzenlemeler geçerli.
-
Kağıthane — tüm açık etkinlikler 1 günlüğüne durdurul
-
Şişli — yürüyüş ve gösteri yasağı kapsamında.
Yasak, 26 Ekim 2025 günü saat 00:01’den 23:59’a kadar uygulanacak şekilde duyuruldu.
Vatandaşa kısa bilgilendirme
-
Yasak kapsamındaki etkinlikler duyurulduğu saatler içinde yapılmamalıdır.
-
Kamu düzenini bozacak herhangi bir toplanma güvenlik güçlerince engellenebilir ve yasal işlem başlatılabilir.
-
Vatandaşlar çevrelerindeki gelişmeleri resmi kaynaklardan takip etmeli; Valilik veya Emniyet’in ek duyuruları varsa onlara göre hareket etmelidir.
-
Sanat1 hafta önceİlhamı aile mesleği balıkçılıktan aldı: Metal parçalarla sanat eseri üretiyor
-
Teknoloji1 hafta önce5G ihalesinin kazananları belli oldu
-
Teknoloji1 hafta önceChatGPT’nin erkeklere verdiği “korkunç flört tavsiyeleri”
-
Son Dakika1 hafta önceSon dakika deprem mi oldu? Az önce deprem nerede oldu? İstanbul, Ankara, İzmir ve il il AFAD son depremler 17 Ekim 2025
-
Teknoloji5 gün önceNASA astrofizikçisinden yeni teori: Uzaylılar “sıkıcı” olabilir
-
Teknoloji1 hafta önceJaponya’da yapay zeka ile deepfake içerik suçuna gözaltı
-
Teknoloji4 gün önceOpenAI, ChatGPT tarayıcısını tanıttı: Mac kullanıcılarına özel
-
Teknoloji1 hafta önceSamanyolu’nun merkezindeki kara delik uzay-zamanı nasıl büküyor?
