Gündem
Memur zam oranı netleşti: Hakem Kurulu Hükümetin teklifini onayladı — 2026: %11+7, 2027: %5+4
FatihDoganMedya | Ankara — 26 Ağustos 2025
Okuma süresi: ~2 dk
Özet: Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, 8. Dönem Toplu Sözleşme’ye ilişkin zam teklifini karara bağladı. Kurulun kararıyla 2026 için ilk 6 ay %11, ikinci 6 ay %7; 2027 için ise ilk 6 ay %5, ikinci 6 ay %4 oranları kabul edildi. Ayrıca taban aylığa 2026 yılı birinci dönemi için 1.000 TL ek iyileştirme önerisi de karara yansıdı.
Ana başlıklar
-
Hakem Kurulu kararı: 2026 ve 2027 zam oranları.
-
Taban aylığa +1.000 TL iyileştirme.
-
Yetkili sendika Memur-Sen ve Kamu-Sen toplantıdan çekildi; Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tepki gösterdi
-
Kurulu Sayıştay Başkanı Metin Yener yönetti; karar bağlayıcı olup Resmî Gazete ile yürürlüğe girecek
Detaylar — ne karar verildi?
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun (Sayıştay Başkanlığı başkanlığında yapılan toplantı) son kararı şu şekilde:
Yıl | İlk 6 ay | İkinci 6 ay |
---|---|---|
2026 | %11 | %7 |
2027 | %5 | %4 |
Ayrıca, 2026 yılı birinci dönemi için taban aylıklara 1.000 TL ek iyileştirme kararı alındı. Bu düzenlemeler, hükmünü kazandıktan sonra tüm kamu personeli ve memur emeklilerine yansıyacak.
Sendikaların tepkisi ve süreç
Kararın açıklanmasının ardından yetkili konfederasyon Memur-Sen, teklifin yetersiz olduğunu belirterek Hakem Kurulu’ndan çekildiğini duyurdu. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sosyal medya paylaşımında “Hakem Kurulu’ndan çekildik; verilen adımlar sorunları çözmez” ifadelerini kullandı. Kamu-Sen de benzer şekilde masadan ayrılanlar arasında yer aldı. Bu gelişme, kararın fiilen kurula yansıyan kabul oyları ile alındığı ve memur tarafında itirazların sürdüğünü gösteriyor.
Kararın hukuki durumu — ne zaman yürürlüğe girer?
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun alacağı kararlar kesin ve bağlayıcıdır; karar yazılı olarak taraflara bildirildikten sonra Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla kurulun açıkladığı oranlar, ilgili yayımlama tamamlandıktan sonra tüm kamu çalışanlarının maaşlarına yansıyacak.
Kısa tarihçe — bu son teklif nasıl oluştu?
Müzakereler boyunca hükümet ve sendikalar arasında uzlaşma sağlanamadı ve süreç Kamu İşveren Heyeti’nin başvurusu üzerine Hakem Kurulu’na taşındı. Kurul, mercek altına aldığı tekliflerde 2026 teklifini değiştirmeyip (11+7) tutarken, 2027 teklifinde 1 puanlık artış yaparak 4+4’ten 5+4’e yükseltti. Sayıştay Başkanı Metin Yener’in başkanlık ettiği oturumlarda taraflar savunmalarını sundu.
Memurlar için pratik sonuçlar
-
Bordrolara yansıma: Resmî Gazete yayımlanmasından sonra (kararın yürürlüğe girmesiyle) zamlar uygulanacak.
-
Taban aylığa yapılacak 1.000 TL artış, özellikle düşük maaşlı kadrolarda reel kazanç sağlayacak.
Sık sorulan kısa cevaplar
-
Zam kesin mi? Evet — Hakem Kurulu kararları kesin ve bağlayıcıdır; Resmî Gazete ile yürürlüğe girer.
-
Memur-Sen kararı kabul etti mi? Hayır; Memur-Sen ve Kamu-Sen kuruldan çekildiğini açıkladı.
-
Tarih? Karar 26 Ağustos 2025 günü açıklandı; yayımlanma işlemi takip edilecek.
Gazze’deki bombalar durduğunda, asıl acı başlar
KÖŞE YAZISI : FATİHDOGAN
Ateşkes, Gazze’nin en derin yaralarını, savaşın sadece gömdüğü kederi, kaybı ve bitkinliği gözler önüne seren bir sessizliği beraberinde getirdi.
Perşembe sabahı, Başkan Donald Trump, ABD’nin Mısır, Türkiye ve Katar ile birlikte çalışarak Gazze için nihayet bir ateşkes anlaşmasına vardığını duyurdu. Bir an için Gazze’nin uzun kâbusu sona eriyormuş gibi göründü.
Ancak ateşkes barış getirmedi; sadece acıyı daha sessiz, daha sinsi bir hale getirdi ve enkazın gerçek hasarı Gazze’nin yorgun ruhuna yerleşmeye başladı. Yıllardır süren amansız bombardıman, hiçbir yabancının silemeyeceği bir korku ve yürek burkan bir acı yaratmıştı.
Bombalama ve neredeyse tam bir yıkımla geçen o iki acımasız yıl boyunca, Gazze’deki herkes tek bir şeye odaklanmıştı: Hayatta kalmak. Her dakika mücadele ediyor, yıkılmamak, aç kalmamak veya öldürülmemek için çabalıyorduk. Hayat, bitmek bilmeyen bir terör döngüsüne ve bir sonraki saldırıyı beklemeye dönüşmüştü. Kimsenin yarını hayal etme, hatta kaybettiğimiz insanlar için yas tutma lüksü yoktu. Eğer bir sığınak varsa, ki bu büyük bir “eğer”di, amaç sadece bir parçalanmış sığınaktan diğerine, bir ipliğe tutunarak geçmekti. Ölümün her an gelebileceği gerçeğinin bu sürekli farkındalığı, her günü bir hayatta kalma eylemine dönüştürdü.
Sonra, patlamalar nihayet dindiğinde, daha sessiz bir acı çöktü: Kaosun içinden geçmek için gömdüğümüz tüm keder. Neredeyse herkesin birileri elinden alınmıştı ve o kenara itilmiş anılar, nefesimizi kesen bir güçle geri geldi. Roketler susar susmaz, insanların göğüslerinde yas, geçmişe dönüşler ve amansız zihinsel ızdırapla dolu yeni bir savaş başladı. Yüzeyde savaş bitmiş gibi görünüyordu, ama bitmemişti. Durum bundan çok daha karmaşıktı. Bombardıman dindiğinde bile, duygusal yaralar kanamaya devam etti.
Gürültü nihayet dindiğinde, insanlar kendilerini görmezden gelmeye zorladıkları soruları sormaya başladılar. Cevapları zaten biliyorlardı – kim gitmişti, kim geri dönmeyecekti – ama kelimeleri yüksek sesle söylemek, gerçeği gerçeğe dönüştürdü. Ardından gelen sessizlik, hayatta kaldıkları herhangi bir patlamadan daha ağırdı. Bu sessizlik, gerçeğin kaçınılmazlığını ortaya koydu. Kaybın kalıcılığını ve kaybolan şeyin boyutunu gözler önüne serdi. Her yerde delikler vardı; evlerde, sokaklarda, kalplerde ve onları doldurmanın bir yolu yoktu.
Gazze halkı, ateşkes haberi geldiğinde rahat bir nefes aldı, ancak önümüzdeki günlerin savaşın kendisinden daha fazla acı verebileceğini biliyorlardı. Haritadan silinmişlik hissiyle geçen 733 günün ardından, gözlerinin ardındaki yaşlar nihayet akmaya başladı ve gömülü acının her zerresini de beraberinde taşıdı. Her gözyaşı, katlandıkları şeyin kanıtıydı. Ateşkesin acıyı sona erdirmediğini, sadece farklı bir tür azaba kapı araladığını hatırlatıyordu.
Silahlar sustuğunda, Gazze halkı yıkımın tüm boyutlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Yüzlerinde görebiliyordunuz – şok, öfke, keder – ateş altında geçen yılların ağırlığı.
Bir zamanlar hayatla uğuldayan yollar sessizliğe gömülmüştü. Ailelere ev sahipliği yapan evler toza dönüşmüş, çocuklar harabelerde dolaşıp büyüdükleri sokakları tanımaya çalışıyordu. Her yer, her şeyi yutan bir boşluk gibiydi; bastırılmış keder patlayıp herkesi çaresizlik içinde çırpınırken. İşgalciler, saldırı sırasında Filistinlilerin yas tutmak için bile durmalarına izin vermemişti. Ancak ateşkesle birlikte, gerçekte ne kadar çok şeyin kaybedildiği, sıradan hayatın nasıl silindiği dayanılmaz bir şekilde fark edildi. Sevdiklerinin yokluğuyla yüzleşmek, silinmeyecek yaralar bıraktı ve sonunda gözyaşları döküldü. O gözyaşları, hatırlanan her şeyin tüm ağırlığını taşıyarak bitkin yüzlerden ve kırık kalplerden aşağı aktı.
Acı çeken sadece zihinleri değildi. Filistinlilerin fiziksel ve sosyal dünyası da harabeye dönmüştü. Bombardıman hafiflediğinde, insanlar derme çatma çadırlarından sürünerek çıktıklarında evlerini ve kasabalarını moloz yığınına dönmüş halde buldular. Bir zamanlar huzur veren yerler yok olmuş, bir zamanlar hayat dolu olan sokaklar artık enkaz yığınlarına dönüşmüştü.
Aileler, eski yaşamlarının izlerini, kaybolmuş yolları ve tabelaları, hâlâ enkaz altında kalmış akrabalarını bulmak için enkazın arasında çaresizce kazıyorlardı. Enkazın ortasında şu sorular beliriyordu: Bundan nasıl yeniden inşa edeceğiz? Nerede bir umut ışığı bulabiliriz? Koca bir dünya yerle bir olmuşken, nereden başlamalı? İsrail’in stratejisi açıktı ve sonuçları apaçık ortadaydı. Bu bir kaos değildi; Gazze’yi çorak bir araziye çevirmek için kasıtlı bir çabaydı. Hastaneleri, okulları ve su şebekelerini -hayatta kalmanın temellerini- vurarak amaç, yaşamı mümkün kılan şeyi paramparça etmekti. Bu grevler her şeye sızan bir umutsuzluk ekti, topluluk bağlarını kopardı, güveni aşındırdı ve aileleri kendilerini yok etmek için kurulmuş bir sisteme dayanıp dayanamayacaklarını sorgulamaya zorladı.
Yıkım, tuğlalardan ve bedenlerden daha derinlere işledi. Ölümün sürekli gölgesi, her yere düşebilen bombalar ve psikolojik yıkım, korkuyu sıradan, umudu aptalca kıldı ve toplum çözülmeye başladı. Çocuklar öğrenmeyi bıraktı, para kayboldu, sağlık çöktü ve toplulukları bir arada tutan kırılgan tutkal çözüldü. Filistinliler sadece her gün hayatta kalmak için mücadele etmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceklerinin yavaş yavaş çürümesiyle de mücadele ediyorlardı; bu, zihinlere ve ruhlara nesiller boyu kazınacak bir hasardı.
Gündem
Rojin Kabaiş soruşturmasında çarpıcı gelişme: Vücudunda 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildi
Rojin Kabaiş soruşturmasında çarpıcı gelişme: Vücudunda 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildi
Tarih: 11 Ekim 2025 · Saat: 16:30 (TSİ) · Okuma süresi: 3 dakika
Van’da geçen yıl kaybolan ve daha sonra göl kıyısında ölü bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş olayına ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan rapor soruşturma dosyasına girdi. Raporda, genç kadının vücudunda iki ayrı erkeğe ait DNA örneği tespit edildiği belirtildi; bir örneğin göğüs (sternal) bölgesinde, diğerinin ise vajinanın iç kısmında bulunduğu ifade ediliyor. Bu bulgu, soruşturmada cinsel saldırı ihtimalini gündeme getirdi.
Detaylar
-
ATK raporu dosyaya girdi: İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporun 10 Ekim itibarıyla soruşturma dosyasına konduğu bildirilmiştir.
-
Tespit edilen DNA örnekleri: Avukatlar ve baro temsilcilerinin açıklamasına göre raporda, Rojin Kabaiş’in vücudunda iki ayrı erkeğe ait DNA bulunduğu; bu DNA’lardan birinin göğüs/sternal bölgesinde, diğerinin ise vajinanın iç bölgesinde tespit edildiği ifade edildi. Bu bulgu, dosyada şimdiye kadar öne sürülen “intihar” iddialarına karşı yeni soru işaretleri oluşturdu.
-
Barolar ve aile tepkisi: Diyarbakır ve Van baroları ile Kabaiş ailesinin avukatları, raporun dosyaya girmesinin ardından ortak açıklama yaparak ATK hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve soruşturmanın etkin yürütülmediğini savundular. Avukatlar, bulguların cinsel saldırı olasılığını gündeme getirdiğini belirtti.
-
Önceki otopsi ve soru işaretleri: İlk otopsi raporlarında ölüm nedeni olarak boğulma belirtilmişti; ancak son ATK bulguları ve raporun bazı ayrıntılarının kamuoyu ile paylaşılmaması aile ve barolar tarafından “soruşturmanın kapatılmaya çalışıldığı” iddialarını güçlendiriyor.
-
Soruşturmanın aşaması: Resmi makamlar tarafından henüz şüpheli veya zanlı olarak açıklanmış isimler bulunmamakta; ATK raporu ve baroların açıklamaları soruşturmanın yönünü değiştirebilecek nitelikte. Yetkililerden gelen resmi bir adli karar ya da iddianameye dair bir duyuru olmadığı sürece, konuyla ilgili haberler sorgulayıcı ve hukuka uygun bir dille aktarılmaya devam edecektir.
Avukatların ve sivil toplumun çağrısı
Rojin Kabaiş davasını takip eden baro ve kadın örgütleri, adli bulguların kamuoyu ile şeffaf paylaşılmasını, delillerin titizlikle incelenmesini ve eğer deliller cinsel saldırıya işaret ediyorsa fail/faillerin adli sürece hızla dahil edilmesini talep etti. Aile de “gerçeğin ortaya çıkarılmasını” istiyor.
Ne anlama gelebilir? (Kısa değerlendirme)
Bu tür DNA bulguları — doğru zincirleme, örneklerin kontaminasyona uğramaması ve laboratuvar prosedürlerinin belgelenmesi halinde — soruşturmanın seyrini kökten etkileyebilir. Ancak kesin suçlamalar için savcılık soruşturması, laboratuvar raporlarının ayrıntıları ve adli tıp uzmanlarının yorumları gereklidir. Basında yer alan bilgiler avukat ve baro açıklamalarına dayanmaktadır; resmi makamların ek açıklamaları beklenmektedir.
Gündem
İsrail, Gazze’yi enkaza çevirdi
İsrail, Gazze’yi enkaza çevirdi
Tarih: 11 Ekim 2025 — Saat: 14:30 (TSİ)
Yayın: FatihDoğanMedya — Okuma süresi: ~4 dakika
İki yılı aşkın süren savaşın ardından Gazze Şeridi, yoğun hava ve kara saldırılarıyla büyük oranda yıkıldı; on binlerce bina hasar gördü veya tamamen yok oldu, yüzbinlerce insan evsiz kaldı. Bölgeye ulaşmaya çalışan insani yardım ise altyapı tahribatı ve sınır kısıtlamaları nedeniyle yetersiz kalıyor.
Hasarın büyüklüğü: moloz, yıkım ve maliyet
Birleşmiş Milletler uydu analizleri ve saha raporları, Gazze şehirlerinin büyük bölümünde yapıların ağır hasar gördüğünü veya tamamen yıkıldığını gösteriyor. BM ve uluslararası kuruluşların tahminlerine göre şehir merkezlerinin çoğunda yüzde düzeyinde yüksek oranda hasar var; temizlenecek milyonlarca ton moloz bulunduğu ve yeniden inşa maliyetlerinin onlarca milyar doları bulacağı belirtiliyor. Dünya Bankası ve BM kaynakları, yeniden inşa ihtiyacının onlarca milyar doları bulabileceğini raporladı.
İnsan kaybı ve insani durum
Savaşın insani bilançosu ağır: farklı kaynaklarda değişmekle birlikte Gazze tarafında on binlerce sivilin yaşamını yitirdiği, yaralı ve kayıpların çok yüksek olduğu bildiriliyor. İsrail tarafında da operasyonlar ve saldırılar nedeniyle kayıplar rapor edildi. Hastaneler, okullar ve barınaklar ağır hasar aldı; bazı sağlık tesisleri çalışamaz hale geldi veya tahliye edildiği bildirildi. Bu durum, acil tıbbi bakım ve temel sağlık hizmetlerinin sağlanmasını güçleştiriyor.
Sivil altyapı ve hizmetlerin çöküşü
Elektrik, su ve kanalizasyon altyapıları ile ana yolların büyük kısmı hasar gördü; bu da temiz su, elektrik ve sağlık lojistiğini ciddi şekilde aksatıyor. Okullar ve UNRWA tesisleri dahil birçok kamu binası yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi; insani yardım hareketliliği ve lojistik de bu tahribat yüzünden sınırlanıyor.
Ateşkes ve geri dönüşler
Son günlerde devreye giren ve arabulucular tarafından sağlanan sınırlı süreli ateşkese ilişkin haberler, bazı bölgelerde İsrail güçlerinin çekilmesiyle binlerce yerinden edilmiş kişinin evlerine dönmeye başladığını gösteriyor. Ancak dönenlerin büyük kısmı evlerini kullanamaz durumda buluyor; enkaz, güvenlik endişesi ve temel hizmet eksikliği geri dönüşü engelliyor. Ateşkes ve esir takası müzakereleri, bölgedeki insani durumun iyileşmesi için şart olarak gösteriliy
Yardımın önündeki engeller ve temizleme sorunu
Moloz miktarı ve ağır ekipman eksikliği, enkaz temizliğini neredeyse imkânsızlaştırıyor. BM çevre/insani raporlarında, molozun ve tehlikeli atıkların kaldırılmasının yıllar alabileceği; bunun altyapı onarımını ve ikamet edilebilirliğin yeniden sağlanmasını geciktireceği vurgulanıyor. Sınırdan giriş-çıkış kısıtlamaları, yakıt ve inşaat malzemesi akışını kısıtlayarak yardım ve yeniden inşa çalışmalarını sekteye uğratıyor
Uluslararası tepkiler ve hukuki tartışmalar
Uluslararası kuruluşlar, sivil hedeflerin korunması ve insani hukuka saygı çağrıları yapıyor; bazı hukukî organlar ve insan hakları kurumları operasyonları eleştiriyor ve belirli eylemleri hukuki çerçevede sorguluyor. İnsanî yardım örgütleri, geniş çaplı insani ihtiyacı vurgulayarak acil fon çağrıları yapıyor.
Sahadan kareler ve tanıklıklar
Gazze’ye ulaşan görgü tanıkları ve saha görüntüleri, yıkımın boyutunu gözler önüne seriyor: sokaklar enkazla dolu, aileler küçük eşyalarını arıyor, kurtarma ekipleri zaman zaman göçük altında kalanları çıkarmaya çalışıyor. Drone görüntüleri ve ajans fotoğrafları, özellikle Gaza City, Khan Younis ve Rafah bölgelerindeki ağır tahribatı belgeledi. AP News
Ne bekleniyor?
Kısa vadede insani yardım erişiminin artırılması, sınırlı onarım ve enkaz kaldırma çalışmalarının planlanması öne çıkıyor. Uzun vadede ise siyasi müzakereler, güvenlik garantileri ve dış finansman olmadan geniş çaplı yeniden inşa mümkün görünmüyor. Uluslararası aktörler, insani yardımın güvenli erişimini ve sivillerin korunmasını uluslararası platformlarda gündemde tutuyo
-
Gündem4 gün önce
“Cehennem Necati” Lakaplı Necati Arabacı Türkiye’de Gözaltına Alındı — Son Durum / FATİHDOGANMEDYA
-
Gündem4 gün önce
Ünlü isimlere şafak baskını: Sanatçı ve ünlülerin kan örnekleri alınacak
-
Sanat1 hafta önce
32’nci Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali sona erdi
-
Ekonomi7 gün önce
İstanbul’da 6 Ekim 2025 (Pazartesi) toplu ulaşım ücretsiz — İETT ve Metro İstanbul duyurdu
-
Teknoloji5 gün önce
Qualcomm İngiltere’de 647 Milyon Dolarlık Davayla Mücadele Ediyor: “No licence, no chips” İddiası Mahkemede
-
Magazin5 gün önce
Afife Tiyatro Ödülleri’nde Tamer Karadağlı Protestosu — FatihDoğanMedya
-
Ekonomi4 gün önce
İstanbul Metrolarında Yeni Kural: Büyük Valiz Yasak, Fazla Valize “Ek 1 Yolculuk” Ücreti
-
Teknoloji1 hafta önce
Haydut gezegen saniyede 6.6 milyar ton büyüyor