Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Kıvanç Tatlıtuğ’un kardeşi Melisa Dilara Tatlıtuğ cezaevine girdi iddiası — Avukatından ilk açıklama

Yayımlandı

üzerinde

Kıvanç Tatlıtuğ’un kardeşi Melisa Dilara Tatlıtuğ cezaevine girdi iddiası — Avukatından ilk açıklama

Tarih: 22 Ekim 2025
Saat: 16:45 (İstanbul)

Okuma süresi: Yaklaşık 2 dakika 30 saniye

Sosyal medyada yayılan iddialara göre oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ’un kardeşi Melisa Dilara Tatlıtuğ’un kısa süreli olarak cezaevinde kaldığı öne sürüldü. Ailenin avukatı Av. İbrahim Halil Ateş, müvekkilinin “itiraz sürelerini kaçırdığı için kısa süreli bir tutukluluk” yaşadığını ve daha sonra serbest bırakıldığını açıkladı.


Detaylar

Sosyal medyada başlayan ve bazı televizyon programlarının paylaşımlarıyla yayılan iddiaya göre Melisa Dilara Tatlıtuğ, eski eşinin sevgilisine yönelik olduğu öne sürülen bir şikâyet nedeniyle hakkında başlatılan adli süreç kapsamında kısa süreli tutukluluk yaşadı. İddialar ilk olarak magazin gündeminde konuşuld

Ailenin avukatı Av. İbrahim Halil Ateş, konuya ilişkin yaptığı açıklamada müvekkilinin bir süredir devam eden adli sürecin usulüyle ilgili bir durum nedeniyle yasal itiraz sürelerini takip edemediğini ve bu yüzden kısa süreli tutukluluk yaşadığını söyledi. Avukatın ifadesinden kısa bir alıntı: “İtiraz süresini kaçırdığı için kısa süreli tutukluluk yaşadı.” Parçalı itiraz süreçlerinin tamamlanmasının ardından Tatlıtuğ’un serbest bırakıldığı belirtildi.

Bazı kaynaklar iddianın Hendek Cezaevi’ne kadar uzandığını ve sosyal medyadaki paylaşımların ardından aile çevresinden “dün tahliye oldu” şeklinde bilgiler geldiğini aktardı. Ancak Kıvanç Tatlıtuğ veya Tatlıtuğ ailesinden resmi, yazılı bir açıklama henüz paylaşılmadı.


Arka plan — Melisa Dilara Tatlıtuğ kimdir?

Melisa Dilara Tatlıtuğ, ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ’un kardeşi olup özel hayatını kamuoyundan uzak tutan bir profil izliyor. Haberlere göre evliydi ve iki çocuğu bulunuyor; aile Adana kökenli. (Detaylar haber kaynaklarına göre aktarılmaktadır.


Hukuki not

Avukat açıklamasında vurgulanan nokta usul kaynaklı kısa süreli tutukluluk; bu tür durumlarda mahkeme kararları, tebligat ve itiraz süreleri hukuki sonucu doğurabiliyor. Konuyla ilgili kesin bilgi ancak resmi adli dokümanlar veya tarafların yazılı açıklamasıyla doğrulanabilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Bir insana bağımlı olduğunuzu gösteren 5 işaret

Yayımlandı

üzerinde

Bir insana bağımlı olduğunuzu gösteren 5 işaret

Bağımlılık, genellikle maddelerle ilişkilendirilen bir döngü olsa da, bazen bir insana karşı bağımlılık çalıştırmak da mümkün olabilir. Uzmanlar, bu tür toksik etkileşimlerin psikolojik açıdan yıpratıcı olabileceğini belirterek uyarıyor.

Birine bağımlı olma hissi, daha çok beynimize mutluluk hormonu salan kimyasallar -dopamin veya oksitosin gibi- ile ilişkilidir. Bu kişiyle birlikteyken beyinde ödül sistemleri devreye girer ve heyecanın devamı arzulanır.
Verywell Mind yazarları, bağımlılığın sadece maddelerle değil, herhangi bir şey veya kişiyle de gelişebileceğini savunuyor. Hedeflenen davranışa karşı olan bağımlılıklar, bireyin bu döngüyü sürdürmesine neden olur. Sonuçları olumsuz olsa bile…
O kişi olmadığında yaşamınızı idare etmekte zorlanırsınız.
Bütün ihtiyaçlarınızın yalnızca o kişi tarafından karşılanması gerektiğini hissedersiniz.
O kişinin olumsuz davranışlarına aşırı tepki verirsiniz.
Eski arkadaşlarınız ve sevdiklerinize daha az vakit ayırır, sadece onunla birlikte olmak istersiniz.
Dünyada sizi sevecek tek insanın o olduğuna inanırsınız.
Bağımlılığa eğilimli kişiler, duygusal dalgalanmalara, dürtüselliğe ve düşük özgüvene sahip olabilirler. Ayrıca, genetik faktörler ve çevresel etmenler de bağımlılık riskini artırabilir.
Bağımlılıkla mücadelede ilk adım, bağımlılığın ne olduğunu ve kişisel risk faktörlerini anlamaktır. Ayrıca, kodipendens (bağımlı ilişki dinamikleri) üzerine araştırmalar yaparak da sağlıklı sınırlar konulabilir.
Okumaya Devam Et

Magazin

Bir zararı daha bulundu: Severek tüketiliyor ama bağımlılık yapıyor

Yayımlandı

üzerinde

Bir zararı daha bulundu: Severek tüketiliyor ama bağımlılık yapıyor

Ultra işlenmiş gıdalar beynin yapısını değiştirebilir, yeme alışkanlıklarını tetikleyebilir.

DailyMail’de yer alan habere göre; Araştırmalar, aşırı işlenmiş gıdaların sadece obeziteye ve metabolik hastalıklara yol açmakla kalmayıp, beynin yapısını da etkileyerek aşırı yeme döngüsünü sürdürebileceğini ortaya koydu.
Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, lezzeti artırmak ve raf ömrünü uzatmak için katkı maddeleri, emülgatörler ve koruyucular içeren ultra işlenmiş gıdaların (UPF) beyindeki değişikliklerle ilişkili olabileceği belirtildi. Helsinki Üniversitesi’nden Profesör Arsène Kanyamibwa, “Bulgularımız, aşırı işlenmiş gıdaların daha fazla tüketilmesinin beyindeki farklılıklarla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Bu ilişkiler aşırı yeme gibi davranış kalıplarıyla bağlantılı olabilir, ancak nedensel ilişkiler çalışmamızla doğrulanamıyor” dedi.
Araştırma, gözlemlenen değişikliklerin sadece iltihaplanma veya obeziteyle açıklanamayacağını, emülgatörler gibi UPF’lere özgü bileşenlerin de rol oynayabileceğini vurguluyor.
Araştırmada, aşırı işlenmiş gıdaların hipotalamus ve ödül merkezlerinde hücre yoğunluğu ve su içeriği gibi değişikliklere yol açtığı belirlendi. Bu bölgelerdeki değişiklikler, açlık, tokluk ve gıda bağımlılığıyla ilgili duyguların düzenlenmesini bozabiliyor. Uzmanlar, bu durumun insanların tok olmalarına rağmen daha fazla gıda tüketmelerine ve yeme davranışını kontrol edememelerine yol açabileceğini söylüyor.
Ödül ve motivasyonla ilişkili beyinde (nucleus accumbens ve pallidum) gözlemlenen değişimler, bilişsel gerileme, beyin küçülmesi ve hücre kaybının erken belirtilerini yansıtabilir. Araştırmacılar, bu etkilerin aşırı işlenmiş gıda tüketimiyle başlayan kısır döngüyü güçlendirebileceğine dikkat çekiyor.
Bu bulgular, UPF tüketiminin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dair önceki araştırmalarla da uyumlu. Yılın başında yapılan uluslararası bir çalışma, günde ek 100 gram ultra işlenmiş gıda tüketiminin yaşamı tehdit eden kalp rahatsızlıkları riskini yüzde 5,9 oranında artırdığını ve yüksek tansiyon riskini yüzde 14,5 yükselttiğini ortaya koymuştu.
UPF terimi, raf ömrünü uzatan renklendiriciler, tatlandırıcılar ve koruyucu maddelerle yapılan hazır yemekleri, dondurmaları ve ketçap gibi ürünleri kapsıyor.
İngiltere, Avrupa’da nüfusun en fazla UPF tükettiği ülkeler arasında yer alıyor; toplam beslenmenin yaklaşık yüzde 57’si bu gıdalardan oluşuyor.
Profesör Kanyamibwa, “Ultra işlenmiş gıdalar tüketmek, hastalığın çeşitli besin ve metabolik belirteçlerini artırıyor ve yeme davranışını düzenleyen bölgelerdeki yapısal beyin değişiklikleriyle ilişkilendiriliyor. Bu bulgular, aşırı işlenmiş gıda tüketiminin olumsuz sağlık etkilerini ve bu davranışın nasıl kendini sürdürebileceğini anlamamıza yardımcı oluyor” dedi.
Okumaya Devam Et

Magazin

Bağımlı kişilik bozukluğunun 11 belirtisi

Yayımlandı

üzerinde

Bağımlı kişilik bozukluğunun 11 belirtisi

Bağımlı kişilik bozukluğu, bireyin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına aşırı ihtiyaç duymasıyla tanımlanır. Uzmanlar, bu yaygın ruh sağlığı sorununun bazı belirgin işaretleri olduğunu ifade ediyor.

Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip bireyler, kendi başlarına karar vermekte zorlanırlar ve yalnız kaldıklarında oldukça çaresiz hissederler. Verywell Mind’da yer alan habere göre bu bozukluk, boyun eğici davranış kalıplarıyla da karakterizedir.
Klinik psikolog Dr. Aimee Daramus’a göre bağımlı kişilik bozukluğunun başlıca işaretleri şunlardır: Yalnız kalmaktan rahatsızlık duymak
Terk edilme korkusu
Sorumluluk almaktan kaçınmak
Sürekli onay ve destek aramak
Günlük kararları bile başkasına danışmadan verememek
Yönetilmekten ve yönlendirilmekten hoşlanmak
Eleştiriye aşırı duyarlılık
Onay kaybetme korkusuyla karşı çıkamamak
İlişkiler sona erdiğinde yoğun çaresizlik yaşamak
Yeni şeyler denemekten kaçınmak
Özgüven eksikliği ve karamsarlık Bu belirtiler, genellikle çocukluk ya da erken erişkinlik döneminde başlar ve 30 yaşından önce kendini gösterir.
Bağımlı kişilik bozukluğunun kesin nedeni bilinmese de bazı risk faktörleri bulunuyor: Fiziksel şiddet ya da partner sadakatsizliğinin olduğu ilişkilerde bulunmuş bireylerde bu bozukluk daha sık görülüyor.
Çocuklukta yaşanan ciddi hastalıklar, ihmal ya da istismar riski artırabiliyor.
Ailede benzer kişilik bozukluklarının ya da anksiyete bozukluklarının bulunması da olasılığı yükseltebiliyor.
Bazı toplumsal ve dini yapılar, otoriteye bağımlılığı ve itaatkârlığı ön plana çıkarabiliyor. Ancak bu durum tek başına bir hastalık belirtisi sayılmaz.
Bağımlı kişilik bozukluğu, bir ruh sağlığı uzmanı tarafından yapılan psikolojik değerlendirme ile teşhis edilir. Tanı sürecinde şu adımlar izlenebilir: Kişinin ve ailesinin sağlık geçmişi incelenir.
Bilimsel olarak geçerliliği kanıtlanmış kişilik testleri uygulanabilir.
Uzman, belirtilerin süresini, şiddetini ve kişinin düşünce yapısını anlamaya çalışır.
Benzer belirtilere yol açabilecek diğer rahatsızlıklar elenebilir. Tanı, uzmanların referans aldığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’na (DSM) göre konur.
Bu bozukluk depresyon, madde kullanımı, intihar düşünceleri veya istismar gibi başka sorunlarla birlikte görülebilir. Bu nedenle eşlik eden durumların da tanılanması önemlidir.
Dr. Daramus, tedavi sürecinde aşağıdaki yöntemlerin etkili olabileceğini belirtiyor:Bireysel terapi: Psikodinamik terapi, bilişsel davranışçı terapi (CBT) ve diyalektik davranış terapisi (DBT) gibi yaklaşımlar; kişinin bağımlı düşünce kalıplarını fark etmesini ve yerine daha sağlıklı olanları koymasını sağlayabilir.Grup terapisi: Grup ortamında bireylerin davranış örüntüleri daha net ortaya çıktığı için, bu ortamda terapi etkili olabilir.İlaç tedavisi: Kişiye eşlik eden anksiyete ya da depresyon gibi durumlar varsa, antidepresan ya da anksiyolitik ilaçlar reçete edilebilir.Terapi, kişinin kişiliğini tamamen değiştirmeyi değil; daha sağlıklı, dengeli ve uyumlu bir birey haline gelmesini amaçlar.
Dr. Daramus, bağımlı kişilik bozukluğu ile yaşayan bireyler için şu önerilerde bulunuyor:Tek başına aktiviteler yapmaya başlamak: Önce market alışverişi gibi basit görevlerle başlayıp, zamanla yalnız başına dışarda yemek yemek gibi daha zor adımlara geçilebilir.Fiziksel aktivite: Egzersiz yapmak, kişinin kendi gücünü keşfetmesine ve özgüvenini artırmasına yardımcı olabilir.Bağımsızlık üzerine çalışmak: Yakın ilişkilerde hangi alanlarda başkalarına bağımlı olunduğu analiz edilmeli ve bu alanlarda adım adım bağımsızlık kazanılmalıdır.Kendine güvenmeyi öğrenmek: Karar verirken önce kendi düşüncelerine kulak vermek, sezgilere güvenmek önemlidir.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar