Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz: “Suriye’de İşgali Sürdüreceğiz”

Yayımlandı

üzerinde

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Tel Aviv’de düzenlenen bir etkinlikte yaptığı çarpıcı açıklamalarla, Suriye’deki mevcut askeri varlıklarının kalıcı olduğunu ve “işgali sürdüreceklerini” yineledi. Bu açıklama, İsrail’in bölgedeki stratejik duruşunu ve Suriye yönetimine duyulan güvensizliği gözler önüne seriyor.

Katz’ın Açıklamaları ve Suriye’ye Yaklaşım

Etkinlik sırasında konuşan Katz, “Suriye rejimine güvenmiyoruz ve oradaki varlığımızı sonsuza kadar sürdüreceğiz” ifadesiyle dikkat çekti. İsrail’in Suriye’ye yönelik tutumunu belirgin kılan bu sözler, ülkenin bölgedeki askeri varlığını kalıcı hale getirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Bu açıklama, daha önce de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte verilen mesajların devamı niteliğinde; özellikle Suriye’nin güneyinde asker bulundurmamaları yönünde verilen mesajların aksine, İsrail’in askeri varlığını bölgedeki etkisini sürdürme kararlılığını ortaya koyuyor.

İsrail’in Stratejik Hedefleri ve Bölgedeki Varlığı

İsrail, Suriye’deki işgal politikasıyla yalnızca askeri bir üstünlük kurmayı değil; aynı zamanda bölgedeki terör unsurlarını ve silah stoklarını kontrol altına almayı hedefliyor. Katz’ın açıklamaları, Suriye’deki mevcut durumun “geçici” değil, kalıcı bir stratejinin parçası olduğunu işaret ediyor.
Bu stratejinin arka planında, İsrail’in bölgedeki güvenlik endişeleri ve uluslararası arenada yaşanan gelişmeler bulunuyor. İsrail, Gazze, Batı Şeria ve hatta Suriye topraklarındaki askeri operasyonlarla sınır güvenliğini sağlamaya çalışırken, Suriye yönetimine duyduğu güvensizliği de açıkça ifade ediyor.

Bölgedeki Son Gelişmeler ve Uluslararası Tepkiler

Katz’ın açıklamalarının ardından, Suriye’deki işgal politikalarına yönelik uluslararası çevrelerden çeşitli tepkiler gelmeye başladı. Özellikle Avrupa ve Orta Doğu’da yer alan bazı ülkeler, bu tutumun bölgedeki barış sürecini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.

  • Uluslararası Toplumun Tepkisi:
    Birleşmiş Milletler (BM) ve bazı bölgesel aktörler, İsrail’in uygulamalarını eleştirirken, Suriye’deki durumun istikrara kavuşması için tüm tarafların soğukkanlılıkla hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.
  • Suriye Yönetimi ve Yerel Halk:
    Suriye’de, özellikle de uzun yıllardır işgal altında olan bölgelerde yaşayan yerel halk arasında bu tür açıklamalara tepki yoğun. Güvensizlik ve belirsizlik ortamı, bölgedeki insani durumun daha da kötüleşmesine yol açabilir.

Tarihsel Bağlam ve İsrail’in Bölgedeki Politikaları

İsrail’in Suriye’deki askeri varlığını sürdürme kararı, tarihsel olarak da temellendirilebilir. 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan bu yana, Golan Tepeleri ve çevresindeki bölgeler, İsrail’in stratejik açıdan kritik öneme sahip yerleri olarak kabul ediliyor.

  • Golan Tepeleri’nin Stratejik Önemi:
    İsrail, Golan Tepeleri’ni işgal altında tutarak, bölgedeki askeri üstünlüğünü koruma altına almış durumda. Bu durum, Suriye’nin askeri altyapısına yönelik sürekli operasyonları da beraberinde getiriyor.
  • Bölgesel Güvenlik Dinamikleri:
    İsrail, Suriye’deki mevcut durumun istikrarsızlığından yararlanarak, kendi güvenliğini sağlamak ve bölgedeki terör unsurlarını bertaraf etmek amacıyla askeri varlığını kalıcı kılmaya yönelik adımlar atıyor.

Geleceğe Yönelik Senaryolar ve Olası Sonuçlar

Yisrael Katz’ın “işgali sürdüreceğiz” açıklaması, İsrail’in bölgedeki politikalarını uzun vadeli bir strateji olarak benimsediğini gösteriyor. Bu durum, Suriye’deki siyasi ve askeri dengelerin yeniden şekillenmesine neden olabilir.

  • Askeri Operasyonların Devamı:
    İsrail’in, Suriye’deki askeri operasyonlarını artırarak, özellikle terör unsurlarının ve silah stoklarının kontrol altına alınmasını hedeflemesi bekleniyor.
  • Uluslararası Hukuk ve Diplomatik Gerilim:
    Bu tür açıklamalar, uluslararası hukukun ve diplomatik ilişkilerin de zorlu bir sürece girmesine yol açabilir. Bölgedeki diğer aktörlerin tepkileri, uzun vadede İsrail ile Suriye arasında daha karmaşık sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.
  • İnsani Etkiler:
    Sürekli askeri operasyonların, bölgedeki sivil halk üzerinde olumsuz etkiler yaratması kaçınılmaz görünüyor. Mülteci kamplarındaki yaşam koşullarının daha da kötüleşmesi ve bölgedeki insani krizlerin derinleşmesi, uluslararası toplum tarafından yakından takip ediliyor.

Sonuç

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın “Suriye’de işgali sürdüreceğiz” açıklaması, İsrail’in bölgedeki stratejik duruşunu ve Suriye yönetimine duyulan güvensizliği açıkça ortaya koyuyor. Tarihsel ve bölgesel bağlamda da önemli bir yer tutan bu tutum, uluslararası arenada çeşitli tepkilere yol açarken, bölgedeki istikrarın sağlanması açısından da ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
Özellikle Golan Tepeleri ve çevresindeki bölgelerin stratejik önemi göz önünde bulundurulduğunda, İsrail’in bu politikalarının uzun vadede nasıl şekilleneceği ve uluslararası hukuk çerçevesinde ne tür sonuçlar doğuracağı merakla takip ediliyor.

Gündem

Bahçelievler Kur’an Kursunda Cinsel İstismar Skandalı: Tutuklanan Belletmen İbrahim K. ve 17 Çocuğun Pedagog Eşliğinde İfadesi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
Bahçelievler’de Diyanet’e bağlı Kur’an kursunda belletmen İbrahim K. 17 çocuğa cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı. Çocuklar pedagog eşliğinde ifade verdi.

Bahçelievler’de Diyanet’e bağlı yatılı erkek Kur’an kursunda yaşanan cinsel istismar iddiası, toplumda derin bir infial yarattı. 25 Nisan 2025 sabahı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, kursun belletmeni İbrahim K. gözaltına alındı ve tutuklandı. Yaşları 10 ile 13 arasında değişen 17 çocuk, hafta sonu Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’nde pedagog gözetiminde ifadelerini verdi. Olayın halihazırda devam eden hukuki süreci, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurs yönetimine dair herhangi bir idari işlem yapmaması ve mağdur çocukların çoğunun kursa geri gönderilmesi tartışmaları daha da alevlendirdi.

Olayın Geçmişi

İstanbul Bahçelievler’de, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yatılı erkek Kur’an kursunda görev yapan belletmen İbrahim K., 10–13 yaşındaki çocuklara yönelik cinsel istismarla suçlanıyor . İddiaların kamuoyuna yansıması, yakınlardaki imam hatip ortaokulunda görevli bir öğretmenin çocukların konuşmalarını duyarak savcılığa ihbarda bulunmasıyla gerçekleşti

Soruşturma Süreci

İmam hatip ortaokulundan yapılan başvuru üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı derhal soruşturma açtı . Belletmen İbrahim K. önce gözaltına alındı, ardından sevk edildiği mahkeme tarafından “suç delillerini karartma ve kaçma riski” gerekçesiyle tutuklandı

Çocukların İfadeleri

Hafta sonu düzenlenen seansta 17 mağdur çocuk, Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’nde uzman pedagog eşliğinde dinlendi  Pedagoglar gözetiminde alınan ifadelerde, çocuklar belletmenin kurs içindeki odalarda uyudukları sırada yataklarına girerek istismarda bulunduğunu anlattı . Bazı çocuklar, davranışları diğer personelin de gördüğünü ancak müdahale edilmediğini ifade etti

Hukuki Durum

Soruşturmayı yürüten Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Ceza Kanunu’nun “cinsel istismar” maddeleri uyarınca kovuşturma başlattı  Tutuklanan İbrahim K. hakkında hazırlanan iddianame tamamlandığında, dosya İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilecek . Kurs yönetimine ve Diyanet’e bağlı diğer yetkililere henüz idari yaptırım uygulanmadı .

Uzman Görüşleri ve Önlemler

Çocuk hakları alanında faaliyet gösteren psikologlar ve pedagoglar, Kur’an kursları gibi kapalı ve denetimsiz ortamlarda istismar riskinin yüksek olduğuna dikkat çekiyor . “Çocukların korunması için Diyanet’e bağlı tüm kurslarda rutin pedagojik denetimler ve psikososyal destek birimleri oluşturulmalı” önerisi yapılıyor . Ayrıca uzmanlar, kuruma alınacak personelde adli sicil ve referans araştırmasının zorunlu hale getirilmesini tavsiye ediyor .

Sonuç

Bahçelievler’deki bu skandal, dini eğitim kurumlarında çocuk güvenliğinin sağlanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Hukuki süreç devam ederken, mağdur çocukların travmalarının iyileştirilmesi için uzun vadeli psikolojik destek ve toplumsal farkındalık çalışmalarının hızlandırılması önem taşıyor. Kamuoyu ayrıca Diyanet’in kurs yönetimine yönelik idari adımları atmasını ve benzer vakaların önüne geçilmesi için kapsamlı bir reform planı açıklamasını bekliyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Kütahya Simav’da 6 Dakikada İki Sarsıntı: 4.5 ve 3.9 Büyüklüğünde Depremler!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
25 Nisan 2025 sabahı Kütahya’nın Simav ilçesinde saat 07:23’te 4,5 büyüklüğünde ana deprem ve 6 dakika sonra 3,9 artçı sarsıntı yaşandı. AFAD ve Kandilli Rasathanesi’nden “olumsuz durum yok” duyurusu geldi. Saha tarama çalışmaları devam ediyor.

Özet
Kütahya’nın Simav ilçesinde 25 Nisan 2025 sabahı 07:23’te yerin yaklaşık 8,8 kilometre derinliğinde 4,5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlk sarsıntının ardından sadece 6 dakika sonra, saat 07:29’da 3,9 büyüklüğünde ikinci bir artçı kaydedildi. Her iki deprem de bölge halkı tarafından hissedilirken, AFAD ve Kandilli Rasathanesi’nden “olumsuz bir durum olmadığı” bildirildi. Saha tarama çalışmaları sürüyor ve vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.

Depremin Detayları

Kütahya’nın Simav ilçesi merkezli ilk deprem, 25 Nisan 2025 tarihinde saat 07:23’te gerçekleşti ve büyüklüğü 4,5 olarak ölçüldü .
Yer kabuğunun 8,81 kilometre derinliğinde kaydedilen sarsıntı, AFAD tarafından da aynı değerlerle duyuruldu .
Sadece 6 dakika sonra, saat 07:29’da 3,9 büyüklüğünde bir artçı deprem daha meydana geldi .
İkinci depremin derinliği ise yaklaşık 11,6 kilometre olarak kayıt altına alındı .

AFAD ve Kandilli Açıklamaları

AFAD tarafından yapılan resmi açıklamada, “Kütahya ilimizin Simav ilçesinde saat 07:23’te meydana gelen 4,5 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Saha tarama çalışmaları devam etmektedir. Etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.” ifadelerine yer verildi .
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ise ilk depremin büyüklüğünü 4,6 olarak ölçerken, artçı depremi 3,9 olarak açıkladı.

Etkileri ve Güvenlik Önlemleri

Depremler, Simav’ın yanı sıra çevre köy ve ilçelerde de hissedildi; kısa süreli panik yaşanmasına rağmen can kaybı veya ciddi hasar bildirilmedi .
AFAD ve yerel yönetimler, vatandaşları tedbirli olmaya davet ederek şu güvenlik önlemlerini hatırlattı:

  1. Yapısal olarak sağlam binalarda hasar kontrolü yaptırmak.

  2. Acil durum çantası bulundurmak (el feneri, radyo, ilk yardım malzemeleri).

  3. Deprem anında masa-altı veya kapı eşiği gibi korunmalı alanlara sığınmak.

  4. Artçı şoklara karşı uyanık olmak ve bina içine girip çıkmamak.

Simav Bölgesinin Deprem Riskine Kısa Bakış

Batı Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan Kütahya, geçmişte de zaman zaman orta şiddetli sarsıntılar yaşadı. Simav bölgesi ise özellikle diri fay hatları açısından dikkat çekiyor.
BOUN Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi’nin 25 Nisan 2025 tarihli “Yemişli‐Simav (Kütahya) M4.6 Depremi Ön Değerlendirme Raporu” bölgedeki fay hareketliliğini ortaya koyuyor .

Sonuç ve Öneriler

Simav’da peş peşe yaşanan depremler, bölgedeki fay hatlarının ciddiyetini bir kez daha gösterdi. Olası artçı sarsıntılar için hazırlıklı olmak, can ve mal kaybını en aza indirecek en etkili yöntemdir. Yetkililer saha tarama ve hasar tespit çalışmalarını sürdürürken, vatandaşlarımızın da belirtilen güvenlik önlemlerine uyması hayati önem taşımaktadır.

Okumaya Devam Et

Gündem

Sadakat indirimi Yargıtay’dan döndü, müebbet hapis aldı

Yayımlandı

üzerinde

4.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Abdullah Kaya, 22 Eylül 2022’deki karar duruşmasında önce müebbet hapis cezasına mahkum edildi.

Daha sonra ölenin “sadakat yükümlülüğünü” yerine getirmediği gerekçesiyle verilen hapis cezası haksız tahrik uygulanarak 18 yıl hapis cezasına indirildi.

GEREKÇELİ KARAR AÇIKLANDI

Mahkeme, haksız tahrik indiriminin gerekçesini, “Sanık ve maktül resmen evli değilse de maktülün sanığın bir başkası ile resmi nikahla evli olduğunu bilerek olay gününe kadar yaşamaya devam etmiş olması, gayri resmi evliliklerinden bir çocuklarının dünyaya gelmiş olması, sanığın maktülün bakımını üstlenmiş olması dikkate alındığında sanıktan ayrılana kadar sanığa yönelik sadakat yükümlüğü bulunmasına rağmen bu yükümlüğe aykırı davranarak tanık Ç.D. ile ilişki yaşamasının meydana getirdiği haksız tahrik altında bu eylemi gerçekleştirmiş olması, haksız tahrikin niteliği de dikkate alınarak takdiren 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına.” diyerek açıkladı.

MAHKEME SAVCISI İTİRAZ ETTİ

Bu karara, mahkeme savcısı “sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiği”, öldürülen Hülya Güllüce’nin yakınları ise “sanık hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiği ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiği” yönünde Adana Bölge Adliye Mahkemesine itiraz etti.

DOSYA YARGITAY’A GÖNDERİLDİ

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 25.11.2022 tarihli kararında yapılan itirazları reddetmesi ve kararı yerinde bulması üzerine dosya Yargıtay’a gönderildi.

KARAR BOZULDU

Yargıtay 1.Ceza Dairesi yaptığı inceleme sonucunda 2 Ekim 2024’te yerel Adana 4.Ağır Ceza Mahkemesinin sanık Abdullah Kaya’ya haksız tahrik indirimli verdiği 18 yıl hapis cezası kararını ve Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesinin itirazların reddi yönündeki kararını bozdu.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanık Abdullah Kaya’ya verilen haksız tahrik indirimli 18 yıl hapis cezasını, “Dosya kapsamına göre, maktulün sanıkla yaşadığı süre boyunca tanık beyanları ile doğrulandığı üzere resmi evlilik talebini ısrarla dile getirdiği, sanığın kabul etmemesi üzerine maktulün sanıkla son dokuz ay boyunca aynı ev içerisinde farklı odalarda yatmaya başladıkları, bu süre zarfında maktulün başka biriyle duygusal bir yakınlık kurduğu ve evlenmek istediği, bu hususu da müşterek çocukları ve sanıkla paylaştığının anlaşılması karşısında, maktulün resmi olarak eşi olmayan sanığa karşı sadakat yükümlülüğü bulunmaması ve maktulden kaynaklanan sanığa yönelen hukuk kuralları ile korunan hiçbir haksız davranış olmadığı halde sanık hakkında şartları oluşmayan haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.” gerekçesiyle bozdu.

DAVA YENİDEN GÖRÜLDÜ

Yargıtay 1.Ceza Dairesinin bozma kararı üzerine dava dosyası Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesine yeniden gönderildi.

Karar duruşmasına sanık Abdullah Kaya ile taraf avukatları katıldı. Duruşmayı, CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, CHP Adana Kadın Kolları Başkanı Özgürtan Çığ da izledi.

Sanık Abdullah Kaya savunmasında, dini nikahla evli olduğu Hülya Güllüce ile ayrı ayrı odalarda yattıkları iddiasının doğru olmadığını söyledi.

Hülya Güllüce’nin sineklerden dolayı içeride yattığını belirten Kaya, eşinin kendisine ayrılmak istediğini söylemediğini, bu sırada başka biriyle görüşmeye devam ettiğini iddia ederek, ”Hülya ile aramız iyiydi. Ben ona her zaman ev işlerinde yardım ederdim. Kendisine hiçbir zamanda şiddet uygulamadım. Hatta kendisine çalışmamasını söylerdim. O da bana, ‘Ben namusumla çalışıyorum’ derdi. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Çünkü bana ayrılmak istediğini, başkasıyla evlenmek istediğini hiçbir şekilde söylemedi. Ben bunu hak etmiyorum.” dedi.

ÖMÜR BOYU HAPİS CEZASI ALDI

Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütaalasında sanığın “Kasten insan öldürme” suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını ve tutukluluğunun devamını talep etti.

Mahkeme heyeti, daha önce 18 yıl hapis cezasına mahkum ettiği sanık Abdullah Kaya’yı müebbet hapis cezasına mahkum edip, tutukluluk halinin devamına karar verdi.

NE OLMUŞTU?

‘nın Çukurova ilçesinde 04 Ekim 2020’de meydana gelen olayda,17 yaşındaki S.N.K., evdeki gürültü seslerine uyanıp, içeriye gittiğinde annesi Hülya Güllüce’yi yerde kanlar içerisinde buldu.

S.N.K.’nin durumu 112 Acil Çağrı Merkezine haber vermesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.

Olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde, başından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tabancayla vurulan Güllüce’nin hayatını kaybettiğini belirledi.

Olay sonrası inşaat ustası Abdullah Kaya, cinayette kullandığı tabanca ile polise giderek teslim olup tutuklandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar