Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

iPhone 17 satışa çıktı

Yayımlandı

üzerinde

Apple’ın 9 Eylül’de tanıttığı yeni iPhone 17 serisi ve iPhone Air Türkiye’de ön siparişe sunulmuştu. 

Teknoloji tutkunlarının merakla beklediği modeller, dün itibariyle Apple mağazalarında ve yetkili satıcılarda satışa çıktı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Beyaz Saray: TikTok’un ABD operasyonlarının yönetim kurulunda 7 koltuktan 6’sı Amerikalılara verilecek

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 20 Eylül 2025 — Saat: 20:00 (UTC)
Okuma süresi: ~3 dakika

Özet: Beyaz Saray yetkilileri, Washington ile Pekin arasında varılan ön çerçeveye göre TikTok’un ABD operasyonlarını denetleyecek 7 üyeli yönetim kurulunun 6 koltuğunun Amerikalılara ayrılacağını açıkladı. Anlaşma; algoritma, veri depolama ve mülkiyet dağılımı gibi güvenlik odaklı ayrıntılar içeriyor.


Haber Detayı

Beyaz Saray sözcüsü ve üst düzey yetkililer, yaptığı açıklamada TikTok’un ABD faaliyetlerini yönetecek yeni yapının önemli unsurlarını paylaştı. Buna göre kurul 7 üyeden oluşacak ve bu üyelerin 6’sı Amerikan vatandaşı veya Amerikan tarafınca atanacak kişiler olacak. Bu düzenleme, ABD yöneticilerinin uygulamanın içeriğini ve güvenliğini doğrudan denetleyebilmesini amaçlıyor

Açıklamada, Çin merkezli ana şirket ByteDance’in ABD birimine doğrudan denetim uygulamaya devam etmeyecek fakat platformun sahibinin bazı sınırlı paylarla (haber kaynaklarının aktardığı çerçeveye göre %20’nin altında) ortaklık yapısı koruyabileceği belirtildi. Bu yapı ByteDance’in ABD operasyonu üzerindeki doğrudan kontrolünü önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor.

Beyaz Saray, ayrıca TikTok’un kullanıcı verilerinin ABD içinde tutulacağını ve bu verilerin Oracle tarafından işletilecek Amerikan bulut altyapısında saklanacağını duyurdu. Yetkililer, verilerin fiziksel ve mantıksal olarak ABD denetimi altında tutulmasının bir güvenlik şartı olduğunu vurguladı.

Platformun kritik bir unsurunu oluşturan içerik dağıtım algoritmasının da Amerikan tarafınca kontrol edileceği belirtildi; Beyaz Saray bu algoritmanın yeniden eğitilerek ve ByteDance’in teknik müdahalesinden bağımsız şekilde işletileceğini söyledi. Algoritma denetimi, ABD’li yetkililerin platformda manipülasyon endişelerine yanıt verme çabasının merkezinde yer alıyor.

Bu çerçeve, Kongre’nin TikTok’u ülke güvenliği gerekçesiyle yasaklama yönündeki baskısına paralel olarak gelişti. Başkan ve Çin Devlet Başkanı arasındaki son görüşmelerin ardından varılan bu ön anlaşmanın “önümüzdeki günlerde” resmiyete dökülebileceği ifade ediliyor; ancak Pekin’in son onayı ve ayrıntıların netleşmesi gerekiyor. Ayrıca yönetim, TikTok hakkındaki yaptırımların uygulanmasını erteleyen yürütme kararını belirli bir tarihe kadar uzattı — bu süre ve uygulama takvimiyle ilgili resmi metinlere Beyaz Saray sayfasından ulaşılabilir.

Ne değişecek? (Kısa liste)

  • Yönetim kurulunun 6/7 çoğunluğunu Amerikalılar oluşturacak.

  • ABD kullanıcı verileri Oracle’ın ABD bulut altyapısında saklanacak.

  • Algoritma ABD denetimine alınacak ve ayrı olarak işletilecek.

  • ByteDance, ABD biriminde sınırlı bir pay/rol ile kalabilir (haberlerde %20’nin altında pay olarak geçiyor).

  • Resmi anlaşmanın imzalanması için iki tarafın nihai onayı gerekiyor; süreç yakından izleniy


Uzmanlar ve olası etkiler

Analistler, yönetim kurulunda ve algoritma kontrolünde sağlanan Amerikan ağırlığının güvenlik endişelerini aşama aşama yatıştırabileceğini fakat operasyonel şeffaflık, denetim mekanizmalarının bağımsızlığı ve kullanıcı gizliliği konularında daha fazla teknik detay gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, içerik moderasyonu ve küresel veri akışlarına ilişkin sınırlar tartışma yaratmaya devam edecek

Okumaya Devam Et

Teknoloji

NASA OKYANUSLARI İNCELEMEK İÇİN KURULDU; VEKİL: ‘UZAYLILAR DERİNLİKLERDE YAŞIYOR’ — GERÇEKLER, MİTLER VE SORUMLULUK”

Yayımlandı

üzerinde

FATİHDOGANMEDYA HABER – 22:46

EDİTÖR: FATİH DOĞAN

İnsanlık merakı, hem gökyüzünü hem de denizlerin karanlık derinliklerini sarmış durumda. Bu iki alanın gizemi, kimi zaman doğru bilgilerle beslenirken; kimi zaman da komplo teorileri ve çarpıtılmış tarihle birbirine karışıyor. Son günlerde sosyal medyada dolaşan iki iddia dikkat çekiyor: “NASA, kuruluşunda okyanusları incelemek için kurulmuştu” ve bir ABD’li vekilin “uzaylıların okyanusların derinliklerinde yaşama olasılığı yüksek” çıkışı. Bunların her biri heyecan verici bir hikâye sunsa da, doğruluk ve sorumluluk talep ediyoruz.

NASA’nın kuruluş amacı: uzay ve havacılık — deniz değil
NASA, 1958’de National Aeronautics and Space Act ile kuruldu; kuruluşun temel amacı “atmosfer ötesi uçuşlar ve uzay araştırmaları” olmak üzere havacılık ve uzay araştırmalarıydı. Kuruluş, NACA (National Advisory Committee for Aeronautics) ve çeşitli askeri/civil programların birleştirilmesiyle ortaya çıktı ve Soğuk Savaş bağlamında Sovyetler’in uzaydaki atılımlarına cevaptı. Bu, ajansın kökeninin denizcilik veya okyanus araştırması olmadığını açıkça gösterir.

Buna rağmen internette yayılan “NASA okyanuslarda ölü bedenler buldu, sonra kaçtı” gibi iddialar gerçek dışı. Uzun süredir yapılan fact-check çalışmaları ve tarihsel kayıtlar, NASA’nın kuruluş sebebinin okyanus incelemesi olmadığını, ayrıca ajansın deniz araştırmalarını tamamen bıraktığı yönündeki iddiaların da yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

NASA hâlâ deniz çalışmaları yapıyor — ama ana hedefi uzay bilimidir
Öte yandan, bu demek değil ki NASA denizlerle ilgilenmiyor. NASA; uydular, sensörler ve insansız araçlarla iklim, okyanus yüzeyi ve deniz ekosistemleri üzerine önemli çalışmalar yürütüyor. Ajansın deniz ve iklim bilimlerine katkıları, küresel çevre izlemi açısından kritik. Bu çalışmaların varlığı, “NASA okyanusları araştırmayı bıraktı” gibi komplo iddialarını boşa çıkarıyor.

“Uzaylılar okyanuslarda” iddiası: iddia güçlü, kanıt zayıf
Amerika’dan bazı parlamenterlerin gündeme getirdiği “okyanuslarda devasa, tespit edilmiş fakat gizlenen uzaylı yapılar/karargâhlar” söylemleri medyada geniş yankı buldu. Örneğin, Temsilci Tim Burchett gibi isimlerin açıklamaları kamuoyunda tartışma yarattı; bu tür beyanlar kamu güvenini ve bilime dayalı tartışmayı etkileyebilir. Ancak mevcut, bağımsız ve doğrulanmış kanıtlar bu tür iddiaları desteklemiyor; haber kaynakları ve uzman değerlendirmeleri iddiaların daha çok spekülasyon ve anekdot temelli olduğunu gösteriyor.

Neden ciddiyetle ele almalıyız?

  1. Yetkili ağızlardan çıkan iddialar kamu kaynaklarının yönlendirilmesi ve politik gündemin şekillenmesi üzerinde etkili olur. Ciddi bir iddia ise şeffaf, belgeye dayalı ve araştırmayla doğrulanmalı.

  2. Okyanus ve uzay bilimleri hâlihazırda büyük bütçeler, uzmanlık ve uluslararası işbirliği gerektiriyor. Asılsız iddialar bu dikkat ve kaynakları dağıtabilir; bilimsel önceliklerin saptırılmasına yol açabilir.

  3. Merak ve sorgulama güzel; ama “olağanüstü iddialar” için “olağanüstü kanıtlar” gerekir. Bilim yöntemi, tek bir konuşma ya da anekdot yerine, tekrarlanabilir gözlem, ölçüm ve bağımsız doğrulama ister.

Ne yapılmalı?
Okuyucu olarak şunu öneriyorum: bilimsel iddialara karşı sağduyulu ve kaynak kontrolü yapan bir yaklaşım geliştirelim. Medya ve siyasetteki sesler ne kadar yüksek olursa olsun; tarihî kayıtlar, resmi kurum belgeleri ve bağımsız fact-check raporları en sağlam referanslarımız. Eğer gerçekten hem okyanuslar hem de uzay hakkında cevaplanmamış sorularımız varsa — ki var — bunu gerçek bilimsel sorgulama, şeffaflık ve uluslararası işbirliğiyle takip edelim.

Son söz: Gizemler var, ama komplo teorileriyle değil; diligence (özen) ve bilimsellikle ilerleyelim. NASA’nın kuruluş hikâyesi ve bugünkü faaliyetleri resmi kayıtlarda açık. “Uzaylılar okyanusta” gibi iddialar, popüler kültürün ilgisini çekse de, kamuoyunu yanıltacak düzeyde sunulmadan önce sağlam kanıtlara ihtiyaç duyar. Bilimsel merakla ama eleştirel akılla bakmayı unutmayalım.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

ABD’li vekilden şok çıkış: “Uzaylılar okyanusların derinlerinde yaşıyor”

Yayımlandı

üzerinde

Yayın Tarihi: 19 Eylül 2025, 14:30 (TSİ)
Okuma süresi: 3–4 dakika
Haber Kaynağı: FatihDoganMedya — Özel Haber

Tennessee milletvekili Rep. Tim Burchett’in bir televizyon/ podcast söyleşisinde, adı verilmeyen bir amiralin kendisine “yüzlerce mil/saat hızla hareket eden, futbol sahası büyüklüğünde denizaltı benzeri bir cismin” görüldüğünü söylediğini aktarması, Amerikan siyasetinde yeni tartışmalar başlattı. Benzer şekilde bazı Kongre üyeleri, okyanuslarda “USO” (Unidentified Submersible Object — tanımlanamayan deniz altı cismi) veya deniz altında üs olduğu iddialarını gündeme taşıdı. Ancak yetkili kurumlarca sunulmuş kanıt henüz paylaşılmış değil; uzmanlar daha fazla delil ve bilimsel inceleme çağrısı yapıyor

Olayın ayrıntıları

Rep. Tim Burchett, eski milletvekili Matt Gaetz’in programında yaptığı konuşmada, kendisine anlattığını söylediği bir vakada “okyanus altında yüzlerce mil/saat hızla hareket eden, futbol sahası büyüklüğünde” bir cismin gözlendiğini ve bunun “belgelenmiş” bir olay olduğunu belirtti. Burchett iddialarını aktardıktan sonra halkı panik yapmamaya çağırdı ancak gözlemin kendisine bir amiral tarafından anlatıldığını söyledi.

Ayrıca Kasım 2024’te yapılan ve UAP (Unidentified Anomalous Phenomena) konusunda düzenlenen Kongre oturumlarında bazı milletvekilleri, okyanuslarda ortaya çıkan anormalliklere ve “denizaltı üs” iddialarına dikkat çekti. Colorado Kongre üyesi Lauren Boebert, oturumda uzmanlara “UAP’ların suyun altından ortaya çıkıp kaybolduğu, okyanusta bir üs veya varlık gösterebilecek herhangi bir kayıt var mı?” diye sordu; tanık uzmanlar bu tür somut delillerin kendilerine ulaşmadığını belirtti.

Yetkililer ve uzmanların yorumu

Pentagon’un ve onun oluşturduğu UAP/AARO (All-domain Anomaly Resolution Office) gibi organların yaptığı değerlendirmeler; birçok olgunun izleme ekipmanları, sensör hataları, meteorolojik olaylar veya insan yapımı sistemlerle açıklanabileceğini gösteriyor. Kongre içi oturumlar, iddiaların ciddiyeti nedeniyle hükümet şeffaflığı ve daha fazla bilimsel inceleme talebiyle sonuçlanıyor; fakat şu ana kadar kamuya sunulan somut, doğrulanmış kanıtlar sınırlı. Uzmanlar, iddiaları tartışırken kanıt gerekliliğini vurguluyor.

Neden tartışılıyor? (Kısa analiz)

  1. Okyanusların büyük bölümü hâlâ haritalanmamış durumda; denizaltı gözlemleri daha az sıkı ve daha zor elde ediliyor. Bu yüzden denizaltı anomalileri, hava olaylarına kıyasla daha az incelenmiş olabilir

  2. Bazı siyasetçiler, elde edildiklerini iddia ettikleri bilgileri kamuoyuyla paylaşma amacıyla (veya dikkat çekmek için) iddiaları yüksek sesle dile getiriyor. Ancak gazetecilik ilkeleri gereği böyle iddialar, doğrulanmadan kesin gerçek gibi sunulmamalı.

Pentagon / Resmi kurum açıklamaları

Pentagon ve AARO gibi birimler geçmişte benzer iddiaları araştırdıklarını, bazı videoların ve raporların teknik analizlerinin yapıldığını ancak çoğu olayın açıklanabildiğini veya yeterli kanıt sunulmadığını belirtti. Kongre komiteleri bu tür iddiaların ciddi şekilde incelenmesi için taleplerini sürdürüyor.

Ne bilmiyoruz — hangi sorular yanıtsız?

  • Bahsedilen “amiralin” kim olduğu ve olaya dair orijinal rapor, video veya sensör verilerinin kamuya açıklanıp açıklanmayacağı.

  • Gözlemin teknik ayrıntıları (sensör türü, koordinatlar, zaman damgası) ve bağımsız doğrulama.

Sonuç ve değerlendirme

Mevcut bilgiler, bazı Kongre üyelerinin ve tanıkların denizaltı/su-altı anomalilerine ilişkin iddialarını gündeme getirdiğini gösteriyor. Ancak bu tür iddialar bilimsel metodolojiyle doğrulanmadığı sürece “kanıtlanmış gerçek” sayılmamalı. Gazetecilik sorumluluğu ile FatihDoganMedya olarak okuyucularımızı hem iddialardan haberdar etmeye hem de doğrulanmış bilgi için yetkili kurum açıklamaları ve bağımsız uzman analizlerini takip etmeye davet ediyoruz.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar