Gündem
Kılıçdaroğlu’dan Yaren Leylek Paylaşımı: “Ben Marteniçkamı Ağaca Bağlıyorum Artık”
Açıklaması:
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa’nın Uluabat Gölü kıyısında yeniden görüntülenen Yaren leyleğin dönüşü vesilesiyle yaptığı paylaşımda, geleneksel marteniçka ritüelini yorumladı. Baharın, umudun ve mutluluğun simgesi olan bu paylaşımın detayları makalemizde.
Haberin Arka Planı
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyada yaptığı son paylaşımda, Bursa’da simge haline gelen Yaren leyleğin Uluabat Gölü kıyısına dönüşünü kutladı. Kılıçdaroğlu, “Hoş geldin, Yaren Leylek. Baharın, umudun, mutluluğun ve vefanın simgesi… İyi ki geldin. Ben marteniçkamı ağaca bağlıyorum artık.” diyerek geleneksel bir ifadeyi dikkat çekici bir şekilde kullanarak takipçilerine baharın gelişiyle ilgili umut dolu mesajlar verdi
Marteniçka Geleneği ve Anlamı
Marteniçka Nedir?
Marteniçka, Balkan ve Trakya coğrafyasında 1 Mart’tan itibaren süresince bileklere takılan kırmızı-beyaz motifli süslemelere verilen isimdir. Aslen eski Bulgar geleneği olarak bilinse de, Balkan ülkeleri ve Türkiye’de özellikle göçmen etkisiyle her yıl baharın gelişini simgeleyen bir ritüel olarak yaşatılmaktadır. Gelenekte, senenin ilk leyleği görüldüğünde marteniçka çıkarılarak meyve veren bir ağaca bağlanır. Bu uygulamanın, dileklerin gerçekleşmesine vesile olacağına dair inanış bulunmaktadır
.Ritüelin Simgeselliği:
- Bahar ve Umut: Marteniçka, baharın gelişiyle beraber yenilenmeyi, umut ve mutluluğu simgeler.
- Dilek Gerçekleşmesi: İlk leyleğin görülmesiyle dileklerin gerçekleşeceğine inanılır.
- Kültürel Bağ: Balkan ve Türk kültürlerinde geleneksel değerlere vurgu yapan bir ritüel olarak halk arasında sevgiyle yaşatılır.
Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Medya Paylaşımı
Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Yaren leyleğe duyduğu sevgi ve bağlılığı şu sözlerle ifade etti:
“Hoş geldin, Yaren Leylek. Baharın, umudun, mutluluğun ve vefanın simgesi… İyi ki geldin. Ben marteniçkamı ağaca bağlıyorum artık.”
Bu paylaşım, hem geleneksel değerlere vurgu yapması hem de doğanın ve baharın yenilenme gücünü yansıtması bakımından geniş kitleler tarafından beğeniyle karşılandı. Kılıçdaroğlu’nun bu ifadesi, sosyal medyada gündem oluştururken takipçileri arasında da coşkulu tepkiler aldı
Bursa ve Uluabat Gölü’nde Yaren Leylek Gelenekleri
Bursa, yıllardır Yaren leyleğin gelişiyle adeta bir neşe merkezi haline gelmiş durumda. Uluabat Gölü kıyısında gerçekleştirilen bu geleneksel görüntüler, bölgenin kültürel zenginliğini ortaya koyarken;
- Doğal Güzellik: Göl kıyısının doğal dokusu, geleneksel ritüellerin etkisini artırıyor.
- Toplumsal Birlik: Yıllardır devam eden bu uygulama, halk arasında birlik ve beraberlik duygusunu pekiştiriyor.
- Medya ve Halkın İlgi Merkezi: Yaren leyleğin gelişiyle birlikte bölgede yapılan paylaşım ve fotoğraflar, sosyal medyada geniş yankı buluyor.
Bu geleneksel kutlamalar, Kılıçdaroğlu’nun da sosyal medyada yer vererek dikkat çektiği ve halkın duygularına tercüman olan bir unsur haline gelmiştir
Sonuç: Baharın ve Umudun Simgesi
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben marteniçkamı ağaca bağlıyorum artık” ifadesi, yalnızca bir sözden ibaret olmayıp;
- Geleneksel değerlerin korunması,
- Doğanın uyanışı ve yenilenmesi,
- Toplumsal umut ve beklentilerin sembolü olarak öne çıkıyor.
Bu paylaşım, halk arasında pozitif enerji yaratırken, baharın gelişiyle beraber kültürel mirasın da tazelenmesine vesile oluyor. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, özellikle sosyal medyada geniş yankı uyandırmış ve Yaren leyleğin gelişiyle birlikte geleneksel kutlamaların önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Gündem
Doğum izni 24 haftaya çıkıyor! İşte Bakanlıktan beklenen kritik adım
Doğum izni 24 haftaya çıkıyor! İşte Bakanlıktan beklenen kritik adım
Tarih: 10 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 dakika|saat: 23:00
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan, çalışan ailelere yönelik dev bir adım geldi. Mevcut uygulamada 16 hafta olan ücretli doğum izni süresinin 24 haftaya çıkarılması için çalışmaların son aşamaya geldiği açıklandı. Babalık izninde de önemli bir artış yaşanacak.

Neler Değişiyor? Detaylar Belli Oldu
Yeni düzenlemeyle birlikte çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren izin sürelerinde köklü değişiklikler öngörülüyor.
• Anneler İçin (Analık İzni):
Mevcut durumda kadın çalışanlara doğum öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 8 hafta olmak üzere toplam16 hafta ücretli izin veriliyor. Yeni düzenleme ile bu süre, doğum öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 16 hafta olacak şekilde toplamda 24 haftaya (yaklaşık 6 ay) çıkarılacak. Anneler, bebekleri 6 aylık olana kadar ücretli izin kullanabilecek.
• Babalar İçin (Babalık İzni):
Özel sektörde çalışan babalar için mevcut5 gün olan babalık izni, 10 güne çıkarılacak. Kamuda ise zaten 10 gün olan bu hak korunacak, böylece tüm çalışan babalar için izin süresi eşitlenecek.
• Koruyucu Aileler İçin Yeni Hak:
Düzenlemenin en dikkat çeken yeniliklerinden biri de koruyucu aileler için geldi.Halihazırda herhangi bir izin hakkı bulunmayan koruyucu ailelere, 3 yaşından küçük bir çocuğa koruyucu aile olmaları durumunda 10 günlük ücretli izin hakkı tanınacak. Bu, koruyucu ailelere yönelik ilk izin düzenlemesi olacak.
Düzenleme Kimleri Kapsıyor?
Planlanan değişiklikten, çalışma hayatındaki tüm kadınların yararlanması bekleniyor. Kapsam oldukça geniş tutuluyor:
· Memurlar
· İşçiler (4857 sayılı İş Kanunu kapsamındakiler)
· Askeri personel
· Hakim ve savcılar
· Kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) personeli
· Akademisyenler
Düzenleme ile kamuda ve özel sektörde farklı personel rejimleri arasındaki izin süreleri de eşitlenerek, tüm kadınların eşit ve genişletilmiş haklardan faydalanması hedefleniyor.
Düzenlemenin Amacı ve Arka Planı
Bu kapsamlı değişiklik, 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesiyle uyumlu bir şekilde hayata geçiriliyor. Amaçlar şu şekilde sıralanıyor:
1. İş-aile hayatı dengesini güçlendirmek.
2. Doğum sonrası anne ve bebek sağlığını desteklemek için bakım süresini uzatmak.
3. Azalan nüfus artış hızına çözüm üretmek.
4. Babaların ebeveynlik ve bakım süreçlerine daha aktif katılımını teşvik etmek.
Süreç Ne Aşamada? Ne Zaman Yürürlüğe Girecek?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile AK Parti’nin konu üzerindeki çalışmalarının son aşamaya geldiği belirtiliyor. Sözcü gazetesinin aktardığına göre, yasa teklifinin yıl bitmeden TBMM’ye sunulması ve bütçe görüşmelerinin ardından yeni yılın ilk günlerinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ancak, düzenlemenin resmiyete kavuşması için TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüp onaylanması gerekiyor.
Ekonomik ve Sosyal Etkileri Ne Olacak?
Uzmanlar, izin sürelerindeki bu uzamanın özellikle küçük işletmeler ve KOBİ’ler üzerinde kısa vadeli personel planlaması ve maliyet açısından etkileri olabileceğini belirtiyor. Uzun vadede ise, aile refahının artması, kadınların işgücüne daha güvenli dönüşü ve demografik hedeflerin desteklenmesi gibi olumlu sonuçlar bekleniyor.
Son Söz: Türkiye’de aile ve çalışma hayatı düzenlemelerinde tarihi bir değişikliğin eşiğindeyiz. Hem anneler hem babalar için getirilen bu yeni haklar, ebeveynlerin çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebilmesi ve aile içi dengenin güçlenmesi adına önemli bir adım. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Gündem
Kastamonu’da Kaybolan Anne ve Oğlunun Otopsi Sonucu Açıklandı: Hipotermi ve Düşme
Kastamonu’da Kaybolan Anne ve Oğlunun Otopsi Sonucu Açıklandı: Hipotermi ve Düşme
Tarih: 11 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 3 dakika
Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde, 2 Kasım’da kaybolduktan 9 gün sonra cansız bedenlerine ulaşılan anne ile 5 yaşındaki oğlunun ölüm nedenleri, Adli Tıp Kurumu’nun tamamlanan otopsi raporuyla kesinleşti. Rapora göre anne hipotermi nedeniyle, oğul ise kayalıklardan düşmeye bağlı travma sonucu hayatını kaybetti.

Otopsi Raporundan Çarpıcı Ayrıntılar
Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan ve İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen raporda, anne ve çocuğun ölüm süreçlerine ilişkin tıbbi detaylar kamuoyu ile paylaşıldı.


AW596843

Huriye Helvacı (43) için belirlenen ölüm nedeni:
· Raporda, annenin vücudunda zehirlenme veya başka bir travmaya işaret eden tıbbi bir delil bulunmadığı vurgulandı.
· Hipotermi (aşırı soğuğa maruz kalma) nedeniyle vücut ısısını düzenleyen merkezin işlevinin bozulduğu belirtildi.
· Bu durumun, kişide “paradoksal soyunma” olarak bilinen, vücut sıcaklığında yükselme hissiyle giysilerini çıkarmasına yol açtığı tespit edildi.
· Vücuttaki travmatik izlerin, soğuk ortamda bu şekilde yürürken oluşabilecek nitelikte olduğu ve doğrudan ölüme sebebiyet verecek düzeyde olmadığı kaydedildi.
· Yapılan incelemelerde, Huriye Helvacı’nın bedeninde veya kıyafetlerinde farklı bir kişiye ait DNA izine rastlanmadı.
Osman Yaşar Helvacı (5) için belirlenen ölüm nedeni:
· Çocuğun ölüm nedeninin “künt kafa travması” olduğu açıklandı.
· Travmanın, kafa kırıkları, kafa içi kanama, beyin kanaması ve beyin dokusunda harabiyet meydana getirdiği belirtildi.
· Bu yaralanmaların, olay yerindeki kayalıklardan düşme ile uyumlu olduğu raporda oy birliğiyle ifade edildi.
Soruşturmada Diğer Gelişmeler
Olayla ilgili soruşturma İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülürken, savcılık ekibi tarafından ormanlık alanda bulunan annenin cep telefonu da incelendi.
· Telefonun şarjının bittiği için kapandığı anlaşıldı.
· Yapılan dijital incelemede ise herhangi şüpheli bir duruma rastlanmadığı öğrenildi.
Olayın Kronolojisi
İlçe merkezinde 2 Kasım’da evlerinden ayrılan Huriye Helvacı ve oğlu Osman Yaşar’dan uzun süre haber alınamayınca geniş çaplı arama çalışmaları başlatılmıştı. 11 Kasım’da önce küçük Osman’ın cansız bedeni, Köseali köyü sınırlarındaki ormanlık arazide bir şelale tabanında bulundu. Yaklaşık 50 metre üst tarafta ise anne Huriye Helvacı’nın cesedine ulaşıldı. Cenazeler, otopsi incelemesi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, incelemenin ardından Bozkurt ilçesinde defnedilmişlerdi.
Gündem
Hong Kong’daki Yangın Felaketi İstanbul’a Ders Oldu: 50,5 Metreyi Geçen Her Binada 2. Kaçış Kovanı Şart
Hong Kong’daki Yangın Felaketi İstanbul’a Ders Oldu: 50,5 Metreyi Geçen Her Binada 2. Kaçış Kovanı Şart
10 Aralık 2025 – 12:48 • Son Güncelleme: 10 Aralık 2025 – 13:08 • Okuma Süresi: 3 dk
Hong Kong’un Tai Po bölgesinde, yenileme çalışması devam eden bir konut sitesinde çıkan yangında yaşamını yitirenlerin sayısı 159’a ulaştı. 40 kişi ise hala kayıp. Felaket, dünya genelinde yüksek katlı yapıların güvenlik zaafiyetlerini bir kez daha acı bir şekilde gözler önüne sererken, gözler Türkiye’de ve özellikle de çok sayıda yüksek binaya ev sahipliği yapan İstanbul’a çevrildi.

Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, benzer bir facianın Türkiye’de yaşanmaması için kritik uyarılarda bulundu. Yasa’nın açıklamalarının odağında ise 50,5 metre sınırı yer aldı.
Hong Kong’da Yaşananlar: İhmal ve Sonuçları
Hong Kong’daki yangın, 26 Kasım 2025’te başladı ve 40 saatten uzun bir sürede kontrol altına alınabildi. Sekiz binadan oluşan Wang Fuk Court sitesindeki yangın, yedi binaya sıçrayarak büyük bir yıkıma yol açtı.
Olayla ilgili soruşturmalar, derin bir ihmal ve yönetim zafiyeti tablosunu ortaya çıkardı:
· Alt yapısal Sorunlar: Soruşturma kapsamında, binadaki bazı yangın alarmlarının tadilat çalışmaları sırasında devre dışı bırakıldığı tespit edildi ve bu sorumlulukla ilgili 6 kişi tutuklandı.
· Yanıcı Malzemeler: Yetkililer, yangının bu kadar hızlı yayılmasında, binaları saran iskelelerdeki standart altı naylon ağların ve pencerelere takılan köpük panellerin etkili olduğunu açıkladı.
· Gizlenen Geçmiş: Reuters’ın haberine göre, yenileme işini alan müteahhitlik şirketinin, geçmişteki 15 güvenlik ihlali ve para cezaları site sakinlerinden gizlenmişti. Sakinler, proje boyunca güvenlik önlemlerinin yetersizliğine dair defalarca şikayette bulunmuş, ancak bu uyarılar etkili olmamıştı.
Küçük bir bebekten 97 yaşındaki bir kişiye kadar geniş bir yaş aralığındaki insanın hayatını kaybettiği bu felaket, sadece sistemlerin değil, denetim ve şeffaflık mekanizmalarının da hayati önemini gösterdi.
Uzmanlar İstanbul İçin Uyarıyor: 50,5 Metre Kritik Eşik

Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, Hong Kong’daki facianın Türkiye için önemli dersler içerdiğini belirterek, özellikle İstanbul’daki yüksek yapılar için acil önlem çağrısı yaptı.
Yasa’nın vurguladığı en kritik nokta, 50,5 metreden yüksek binalarda iki kapalı kaçış kovanı (merdiven boşluğu) bulunması zorunluluğu. Bu kovanlardan birinin basınçlandırılmış olması gerektiğini ifade eden Yasa, “Bu sayede içeriye dumanın girmesi engellenir ve insanlar, dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan binayı hızla terk edebilir” dedi.
Yasa’ya göre yangın güvenliği, binanın tasarım aşamasında başlayan bütüncül bir sistem. Bu sistemdeki tek bir eksiklik, tüm güvenlik önlemlerini işlevsiz hale getirebiliyor. Bu bütüncül sistem şu bileşenleri kapsıyor:
· Kaçış yolları ve merdivenleri
· Sprinkler ve yangın söndürme sistemleri
· Duman tahliye sistemleri
· Acil durum yönlendirme aydınlatmaları
Türkiye’deki Mevcut Tehlikeler: Depo Haline Gelen Kaçış Yolları
Uzman, Türkiye’deki en büyük pratik sorunlardan birine de dikkat çekti. Birçok binada, kaçış merdivenleri ve hollerinin depo olarak kullanıldığını belirten Yasa, bu durumun yangın anında geçişi tamamen engelleyebileceğini ve bu malzemelerin hızla tutuşabileceğini vurguladı.
Ayrıca, yangın güvenlik sistemlerinin bakım ve onarımlarının ihmal edildiğini, arızaların maliyet nedeniyle giderilmediğini, bu durumda sistemlerin tamamen devre dışı kaldığını söyledi.
Yönetmelik Değişti: Site ve Apartman Yöneticileri İçin Son Tarih 31 Aralık 2025
Hong Kong’daki felaketin ardından gündeme gelen bu uyarılar, Türkiye’deki yasal zeminle de örtüşüyor. 1 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik değişikliği, mevcut tüm binalar için yeni zorunluluklar getirdi.
Söz konusu değişikliğe göre, 31 Aralık 2025 sonuna kadar aşağıdaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu tarihten sonra yetkili idareler (belediyeler, itfaiye) denetim yapabilecek ve eksiklikler için idari yaptırım uygulanabilecek.
Kapsam: Hangi Binalar Etkileniyor?
· Yapı yüksekliği 30,5 metreyi geçen konut binaları (apartman, rezidans).
· İçinde 200’den fazla kişinin yaşadığı toplu konut alanları ve siteler.
· 50 kişiden fazla insan bulunan konut dışı yapılar (okul, hastane, otel, AVM vb.).
Getirilen Yeni Zorunluluklar:
· Yangın söndürme ve müdahale ekipmanlarının (TSE standartlarına uygun yangın tüpleri, hortumlar, ilk yardım çantaları vb.) temin edilmesi.
· Acil durum organizasyon ekiplerinin oluşturulması.
· Düzenli tatbikat ve eğitimlerin yapılması.
Yasa da tatbikatların önemine dikkat çekerek, “İçinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda yılda en az bir kez tatbikat yapılması şart. Bu tatbikatlardan bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludur” ifadelerini kullandı.
Bina Sakinleri Ne Yapmalı?
Uzmanlar ve yönetmelik, sorumluluğun büyük kısmını bina yönetimlerine ve malik temsilcilerine yüklüyor. Bina sakinlerinin ise talepkar ve takipçi olması hayati önem taşıyor. Kaçış yollarının açık tutulması konusunda bireysel olarak hassasiyet göstermek, yönetimi yangın güvenlik önlemleri, ekipman kontrolleri ve tatbikatlar konusunda sorgulamak alınabilecek temel önlemler arasında.
-
Gündem3 gün öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Ekonomi1 hafta önceöğretmen,polis,hemşire ne kadar maaş alacak
-
Teknoloji1 hafta önceCep telefonu aboneliğinde köklü düzenleme: Aktif olmayan hatlar 3 ayda kapanacak, yabancılara özel numara verilecek
-
Magazin1 hafta önceSon Dakika: Murat Cemcir iç kanama nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı
-
Magazin1 hafta önceSeçil Erzan hakim karşısında — “Karar bugün çıkabilir” iddiası; savcılık yüzlerce yıla kadar hapis talep etti
-
Ekonomi1 hafta önceLipton, Türkiye’de 39 yıllık üretimini sonlandırdı — Rize’deki iki tesis Öz-Gür Çay’a devredildi
-
Sağlık1 hafta önceHAVAALANLARI VE AVM’LERE YERLİ “OTOMATİK ŞOK” DÖNEM
-
Spor1 hafta önceFenerbahçe — Galatasaray: Ligin 14. haftasında derbi gecesi
