Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

İBB Yolsuzluk Soruşturmasında Şok Gelişme: Le Meridien Otel Müdürleri Adli Kontrolle Serbest Kaldı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Ekrem İmamoğlu’nun gittiği Le Meridien Otel’de güvenlik kameralarını kapattığı iddiasıyla gözaltına alınan Sinan Udil ve Osman Gündüz Bora Oğurlu, yurt dışına çıkış yasağı içeren adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Özet

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında, Ekrem İmamoğlu’nun Beşiktaş’taki Le Meridien Otel’deki güvenlik kameralarını kapattığı tarihte otel müdürlüğünü yürüten Sinan Udil ile güvenlik müdürü Osman Gündüz Bora Oğurlu hakkında gözaltı kararı verildi. İki yönetici, İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalanmalarının ardından Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi; savcılık ifadeleri ve hakimlik incelemesi sonucunda “yurt dışına çıkış yasağı” şartlı adli kontrolle serbest bırakıldılar .


1. Soruşturmanın Arka Planı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun, 2025 yılının başında Beşiktaş’taki Le Meridien Otel’de düzenlenen kapalı toplantısında güvenlik kameralarının kapatıldığı görüntüleri soruşturmayı başlatan en kritik delil olarak ön plana çıktı
Anadolu Ajansı’na göre, otel yöneticileri hakkında “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” iddiasıyla işlem yapıldı .


2. Gözaltı ve Adli İşlemler

2.1. Gözaltı Süreci

  • Sinan Udil: Dönem itibarıyla otel müdürü olarak görev yapan Sinan Udil’e, sabah saatlerinde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltı kararı çıkarıldı.

  • Osman Gündüz Bora Oğurlu: Otelin güvenlik müdürü Osman Gündüz Bora Oğurlu ise akşam saatlerinde gözaltına alındı .

Her iki şüpheli de emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden geçirildi ve Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi .

2.2. Hakimlik Kararı

Hakimlik, şüphelilerin “yurt dışına çıkış yasağı”nı içeren adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarına hükmetti . Bu karar kapsamında Udil ve Oğurlu, yurtdışı seyahatlerden men edildi ve belirli noktalara düzenli imza verme yükümlülüğü altına alındı


3. İfade Detayları ve Savunmalar

Le Meridien Otel Müdürü Sinan Udil, savcılık ifadesinde; İmamoğlu ve korumalarının toplantı öncesi salonları kontrol ettiklerini, yanında jammer cihazları bulundurduklarını ve kameraları kapatmanın polis talimatıyla gerçekleştiğini belirtti .
Güvenlik Müdürü Osman Gündüz Bora Oğurlu ise kameraların kapatılma anında sorumluluğunun bulunmadığını, doğrudan üst yönetimin talimatıyla hareket ettiğini savundu .


4. Olayın İBB ve Siyaset Açısından Önemi

Bu gelişme, İBB’ye yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturmasının kritik ayaklarından birini oluşturuyor.

  • Siyasi Yansımalar: Soruşturma, İmamoğlu’nun hem belediye başkanı hem de Cumhurbaşkanı adayı kimliği üzerinden geniş yankı uyandırdı

  • Kamuoyu Tepkisi: Bir kesim, adli kontrol şartının “yetersiz” olduğunu savunurken, diğer kesim şüphelilere soruşturmanın şeffaf yürümesi için fırsat tanınması gerektiğini belirtiyor .


5. Sonuç ve Beklenen Gelişmeler

Adli kontrol kararı, soruşturmanın seyrini bir süre daha meşgul edecek;

  • Savcılık, eksik kayıt ve kamera görüntülerinin tekrar incelenmesini isteyebilir.

  • Hakimlik, ilerleyen aşamalarda delil değerlendirmesine göre tutuklama talebini yeniden gündeme getirebilir.

  • Siyasi arenada, İBB ve muhalefet partileri yeni açıklamalarla kamuoyunu bilgilendirmeye devam edecek

Gündem

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonunda Yeni Dalga: Oyuncu Ezgi Eyüboğlu Dahil 8 Kişi Gözaltında

Yayımlandı

üzerinde

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonunda Yeni Dalga: Oyuncu Ezgi Eyüboğlu Dahil 8 Kişi Gözaltında

Haber Tarihi: 19 Aralık 2025, 11:38 | Son Güncelleme: 12:08
Tahmini Okuma Süresi:3 dakika

Fotoğraftaki: Ezgi Eyyüboğlu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ünlü isimlere yönelik uyuşturucu soruşturmasında yeni bir dalga operasyon gerçekleştirildi. Sabah saatlerinde düzenlenen operasyonda, aralarında oyuncu Saadet Ezgi Eyüboğlu’nun da bulunduğu 8 kişi gözaltına alındı.

Operasyon, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla yürütüldü.

Operasyonun Detayları ve Suçlamalar

Gözaltına alınan şüpheliler farklı suçlamalarla karşı karşıya. İşte detaylar:

· Oyuncu Saadet Ezgi Eyüboğlu, “Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek Veya Bulundurmak ya da Kullanmak” suçundan gözaltına alındı.
· Eser K. ve İsmail Ahmet A. isimli iki şüpheli, “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” suçlamasıyla işlem gördü.
· Operasyon kapsamında ayrıca, “Fuhuşa Teşvik ve Aracılık Etme” suçundan Yiğit M., Mehmet Ali G., Gizem T. ve Mehmet G. isimli 4 kişi daha gözaltına alındı.

Ele Geçirilen Malzemeler

Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda silah, uyuşturucu madde ve para ele geçirildi.

· Silahlar: 1 ruhsatsız tabanca, 1 ruhsatlı tabanca, 1 kurusıkı tabanca ve çeşitli fişekler.
· Uyuşturucular: 8 tablet uyuşturucu hap, 4 parça kristal uyuşturucu madde, 51 kartuş kutu içinde uyuşturucu olduğu değerlendirilen madde, 5 likit uyuşturucu ve kullanıma yönelik çok sayıda aparat.
· Diğer: Çok sayıda sahte dolar.

Soruşturmanın Seyri ve Önceki Gelişmeler

Bu yeni operasyon, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ekim ayından bu yana yürüttüğü kapsamlı soruşturmanın bir devamı niteliğinde. Daha önce de pek çok ünlü isim benzer operasyonlarla gündeme gelmişti.

· Bir Gün Önce: 18 Aralık’ta şarkıcı Aleyna Tilki, oyuncu İrem Sak ve sosyal medya fenomeni Danla Biliç gözaltına alınmış, uyuşturucu testlerinin ardından serbest bırakılmıştı.
· Aranan İsimler: Aynı operasyonda gözaltı kararı çıkarılan oyuncu Melisa Döngel, şarkıcı Yusuf Güney ve köşe yazarı Cihan Şenözlü adreslerinde bulunamadı.
· Yakalama Kararı: Yurt dışında oldukları tespit edilen manken Şevval Şahin, sosyal medya fenomeni Şeyma Subaşı ve köşe yazarı Mert Vidinli hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı.

Uyuşturucu Testleri Hakkında Gerçekler

Operasyonlarla birlikte, uyuşturucu testlerini yanıltmaya yönelik iddialar da yeniden gündeme geldi. Ancak uzmanlar, saç boyatmak, bol su içmek veya detoks ürünleri kullanmak gibi yöntemlerin adli tıp testlerini yanıltamayacağını belirtiyor.

Uyuşturucu maddeler, vücutta saç ve tırnak gibi dokularda aylarca, hatta bazı durumlarda 1 yıla kadar kalabiliyor ve gelişmiş laboratuvar testleriyle tespit edilebiliyor.

Operasyonun Kapsamı Genişliyor

Bu soruşturma, sadece kullanıcıları değil, tedarikçileri ve organize yapıları da hedef alıyor. Daha önce, Mart 2009’daki Münevver Karabulut cinayetinin faili Cem Garipoğlu’nun kuzeni Kasım Garipoğlu ve Burak Ateş hakkında da “uyuşturucu madde temin etme” suçlamasıyla yakalama kararı çıkarılmıştı.

Gözaltına alınan 8 şüphelinin sevk edildiği adliyede ifade işlemleri sürüyor. Soruşturmada yeni gözaltıların yaşanıp yaşanmayacağı ise merak konusu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

Yayımlandı

üzerinde

Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü

· 📅 Haber Tarihi: 18 Aralık 2025
· ⏱️ Okuma Süresi: 4 dakika| saat: 15:00

Fransa’nın doğusundaki Besançon kentinde, 2008-2017 yılları arasında 30 hastayı kasıtlı olarak zehirlemek ve 12 kişinin ölümüne neden olmaktan yargılanan anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Savcılık, Péchier’i “Fransa adli tarihinin en büyük suçlularından biri” ve “seri katil” olarak nitelendirdi

“Dr. Ölüm” Lakaplı Doktorun Korkunç Suçları Ortaya Çıktı

Fransa’da tıp dünyasını derinden sarsan ve “Besançon Zehirlenmeleri” olarak anılan davanın kararı açıklandı. 53 yaşındaki eski anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, meslektaşlarına zarar vermek ve kendi yeteneklerini göstermek amacıyla 12’si ölümle sonuçlanan 30 zehirleme vakasından suçlu bulundu.

Mahkeme salonunda “Hemen tutuklanacaksınız” ifadesiyle cezası açıklanan Péchier’in ifadesiz bir şekilde kararı dinlediği, aile üyelerinin ise gözyaşlarına boğulduğu bildirildi. Péchier’in avukatı karara itiraz edeceklerini duyurdu.

 Suçun Ayrıntıları ve Yöntem

· Zehirleme Yöntemi: Péchier’in, aralarında potasyum, lokal anestezikler, adrenalin ve hatta bir antikoagülanın da bulunduğu maddeleri, meslektaşlarının hastalarına bağlanacak serum torbalarına ve anestezi poşetlerine enjekte ettiği belirlendi.
· Amacı: Bu şekilde ameliyat masasındaki hastalarda kalp durması veya kanama gibi acil durumlar yarattığı, ardından “kurtarıcı” rolüyle müdahale ederek hem kendini göstermeyi hem de çatıştığı meslektaşlarını itibarsızlaştırmayı amaçladığı iddia edildi.
· Savcılığın Yorumu: Savcı Thérèse Brunisso duruşmada, Péchier’in bir doktor değil, “öldürmek için tıbbı kullanan bir suçlu” olduğunu söyledi. Savcı Christine de Curraize ise onu “son derece sapık” bir “seri katil” olarak tanımladı.

 Mağdurlar ve Hayatları Değişen Aileler

Péchier’in kurbanları 4 yaşındaki bir çocuktan 89 yaşındaki bir hastaya kadar geniş bir yelpazede yer aldı. Davada ifade veren mağdurlar ve aileleri, yaşadıkları travmayı anlattı.

4 Yaşındaki Teddy’nin Dramı:
2016’da rutin bir bademcik ameliyatı geçiren veameliyat sırasında iki kez kalbi duran Teddy, zehirlenmelerden sağ kurtulan en genç kurban. Artık 14 yaşında olan Teddy, mahkemeye gönderdiği yazılı ifadesinde, “Sadece dört yaşındayken, birisinin beni ve hayatımı sorun çıkarmak için kullandığını anlıyorum” dedi. Babası Hervé Hoerter Tarby ise, “Bize olanlar bir kabus. Tıbba güvendik ve ihanete uğramış hissediyoruz” diyerek isyanını dile getirdi.

Sandra Simard’ın Hayatı Nasıl Değişti:
2017’de sırt ameliyatı olan 36 yaşındaki Sandra Simard,ameliyat sırasında kalbi durduktan sonra beş gün komada kalmıştı. Mahkemede bastonla yürüyen Simard, “Tüm vücudum ağrıyor. Sanki yaşlı birinin bedeninde yaşıyorum” ifadelerini kullandı ve olayın kendisi üzerinde ömür boyu süren etkiler bıraktığını söyledi.

 Mahkeme Süreci ve Péchier’in Savunması

Üç aydan fazla süren duruşmalarda, 150’den fazla kişi ve kurum davaya müdahil olmuştu. Péchier, tüm duruşmalar boyunca suçlamaları reddetti ve mahkemeye, “Ben hiç kimseyi zehirlemedim… Ben bir zehirci değilim” şeklinde konuştu.

Ancak savunma ekibi, davadaki bir dönüm noktasında, Saint-Vincent kliniğindeki hastaları zehirleyen birinin var olduğunu kabul etmiş, ancak bu kişinin Péchier olmadığını iddia etmişti. Péchier daha önce, yaşanan ölüm ve komplikasyonları meslektaşlarının “tıbbi hataları”na bağlıyordu.

Sistem Neden Uyarı Sinyallerini Görmezden Geldi?

Olay, doktorun meslektaşları ve sağlık sistemi üzerinde de derin bir güven krizi yarattı. Mahkemede ifade veren eski meslektaşları, yıllar boyunca şüphelenmedikleri için derin bir pişmanlık ve üzüntü duyduklarını ifade etti.

Savcılar, Péchier’in “güç açlığını” gidermek ve kendi yetersizlik hissiyle başa çıkmak için bu yola başvurduğunu öne sürdü. Kurbanların avukatı Morgane Richard ise Péchier’in hastaları, meslektaşlarına saldırmak için “top mermisi, silah” olarak kullandığını söyledi.

Sonuç olarak, bu dava yalnızca bir doktorun suçlarına değil, aynı zamanda olağandışı vakalar karşısında sorgulama mekanizmalarının işleyişine dair ciddi soru işaretlerine de ışık tutmuş oldu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”

Yayımlandı

üzerinde

Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”

18 Aralık 2025 – 13:51 | Son Güncelleme: 18.12.2025 – 14:00
Okuma Süresi:4 dakika

Burdur’un Bucak ilçesinde damadı Deniz Top’u tüfekle öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Ali Şengül’ün (64) ömür boyu hapis istemiyle yargılandığı dava başladı. Fotoğraf: Burdur, (DHA)

Aile içi şiddet zinciri, görücü usulüyle kurulan bir yuvada başlayan gerilimlerin nasıl trajediyle sonuçlanabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Burdur’da kayınpeder, damadını tüfekle öldürdü.

Burdur’un Bucak ilçesinde, 10 yıl önce görücü usülüyle kurulan bir evlilik, aile içi şiddet ve tehditlerin ardından cinayetle sonuçlandı. Damadını tüfekle öldüren kayınpeder Ali Şengül hakkındaki davanın ilk duruşması görüldü. Olay, 20 Ağustos’ta Fatih Mahallesi 1606’ncı Sokak’ta yaşandı.

Mahkeme salonundaki ifadeler, aile içi çatışmaların ve şiddet sarmalının boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Tarafların anlatımları, olay öncesinde aylardır süren tehditler, uzaklaştırma kararları ve artan gerilimi gözler önüne serdi.

Davada Tarafların Çarpıcı İfadeleri

Duruşmada sanık Ali Şengül, maktulün babası Şeref Top, annesi Ümmahan Top ve eşi Hülya Top ifade verdi. Her bir tarafın savunması, olayın farklı yönlerini ve derinleşen aile dramını ortaya koydu.

Sanık Kayınpederin Savunması: “Kendimi Savundum”

Tutuklu sanık Ali Şengül savunmasında, damadı Deniz Top’un sorumluluklarını yerine getirmediğini öne sürdü:

· İş Istikrarsızlığı: “Belediyede işe başlattım, 10 gün çalıştı ayrıldı. Çimento fabrikasında 2 ay çalıştı bıraktı”.
· Maddi Sıkıntılar: Damadın ve babasının TIR alarak borçlandığını, kendisinin de onları kira derdinden kurtardığını belirtti.
· Tehditler ve Şiddet: “Kızıma ‘Sizi öldüreceğim’ dediği için uzaklaştırma kararı aldırdım. ‘Uzaklaştırmayı kaldırmazsanız sizi öldürürüm’ diye tehdit etti” ifadesini kullandı.
· Olay Günü: Damadın kendisine tüfekle saldırdığını, boğuşma sırasında tüfeğin eline geçtiğini ve korkutmak amacıyla ateş ettiğini iddia etti.

Maktulün Babasının Suçlaması: “Bilerek ve Tasarıyla Öldürdü”

Deniz Top’un babası Şeref Top ise sanığın savunmasını yalanlayarak çarpıcı ifadelerde bulundu:

· Önceden Planlanmış Cinayet: “Ali Şengül, oğlumu tasarlayarak öldürdü” dedi.
· Tehditlerin Kanıtı: Sanığın daha önce kendisine “Oğlunu öldüreceğim, buradan cenazesini götüreceksin” dediğini öne sürdü.
· Olay Sonrası: Cinayet işlendikten sonra Ali Şengül’ün telefonla arayarak “Oğlunu öldürdüm. Gel cenazeni götür” dediğini iddia etti.

Dul Kalan Eşin İtirafı: “Şiddet Vardı Ama Katlanıyordum”

Olayın en çarpıcı tanıklıklarından biri, maktulün eşi Hülya Top’tan geldi. 10 yıl önce görücü usulü evlendiklerini belirten Hülya Top, evliliklerinin ilk 5-6 yılının sorunsuz geçtiğini, ancak eşinin TIR almasıyla sorunların başladığını anlattı.

“Sürekli şiddet vardı ama katlanıyordum” diyen Hülya Top, eşinin işe gitmediği için cezalar aldığını ve uzaklaştırma kararı aldırdığını ifade etti. Kendisine yönelik “Uzaklaştırma kararını kaldırmazsan seni öldürürüm” tehditlerinde bulunulduğunu da mahkemede aktardı.

Görücü Usulü Evlilikler ve Toplumsal Gerçekler

Yaşanan bu trajik olay, geleneksel görücü usulü evliliklerin potansiyel risklerini bir kez daha gündeme getirdi. Görücülük, gelin ve damadın öncelikle aile üyeleri tarafından seçildiği bir evlilik türü olarak tanımlanıyor.

Türkiye’de aile yapısı üzerine yapılan araştırmalar, boşanmaların önemli nedenleri arasında aile bireylerinin evliliğe müdahalesinin (%40) ön sıralarda yer aldığını gösteriyor. Ayrıca, boşanma nedenleri arasında şiddetin de %34 gibi önemli bir orana sahip olduğu görülüyor.

Duruşma Sonrası Gelişmeler ve Yargı Süreci

Tanıkların dinlenmesinin ardından Burdur 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık Ali Şengül’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

Olayın ardından gözaltına alınan Ali Şengül, “Kasten öldürme” suçundan tutuklanmıştı. İki çocuk babası Deniz Top’un cenazesi ise Ağlasun ilçesinde toprağa verilmişti.

Aile İçi Şiddet ve Hukuki Süreçler

Bu olay, aile içi şiddet vakalarında hukuki koruma mekanizmalarının önemini bir kez daha vurguladı. Mağdurenin uzaklaştırma kararı aldırmış olması, şiddet durumunda başvurulabilecek yasal yolların varlığını gösterse de, bu kararların uygulanması ve takibinin hayati önem taşıdığı gerçeğini de ortaya koydu.

Sonuç ve Toplumsal Yansımalar

Burdur’da yaşanan bu trajedi, geleneksel aile yapıları, evlilik kurumuna bakış ve aile içi çatışmaların yönetimi konularında derin düşüncelere yol açtı. Görücü usulü evlilikler gibi kültürel pratiklerin modern

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar