Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sanat

Gözleri bağlı ama kör mü? Justitia’yı okumak

Yayımlandı

üzerinde

Justitia, yaygın bilinen adıyla “Lady Justice”, sembolik olarak adaletin en kapsamlı metaforik temsilidir. Justitia’nın soykütüğü, Antik Yunan mitolojisine dayanır. Lady Justice, aslında Antik Yunan mitolojisindeki Themis ve onun kızı Dike figürlerinden türetilmiştir. Themis, evrensel düzenin ve ilahi hukukun tanrıçasıdır; Dike ise insan dünyasındaki adaleti temsil eder. Roma mitolojisinde bu iki figür Justitia adıyla tek bir sembole dönüşmüştür.

Günümüzde Justitia, mahkeme salonlarını ve kamusal alanları süsleyen bir figür olarak hukuk sistemine gönderme yapan bir sembole dönüşmüştür. İkon, genellikle göz bağı, terazi ve kılıç gibi mikro unsurlarla birlikte betimlenir.

Akademisyenler, yargıçlar ve avukatlar bu popüler sembolü, ister kitaplarda ister mahkeme kararlarında, çoğu zaman duygusal ve etkileyici biçimde adaletin durumunu ifade etmek için kullanırlar. Heykelle özdeşleşmiş olan;

Göz bağı; nesnelliği ve stoacı tarafsızlığı simgeler.

Terazi; ampirizmi ve Aydınlanma’ya özgü ölçülebilirliği temsil eder.

Kılıç ise yaptırım gücünü ve itidali işaret eder.

Bu idealler, Justitia’yı oluşturan sembollerin farklı kombinasyonlarıyla farklı şekillerde temsil edilebilir. Örneğin bazı eleştirmenler, göz bağının kaymış olduğu Justitia tasvirleriyle, adaletin sadece stoacı bir tarafsızlıkla değil, diğer sezgisel ya da insani karar verme yollarıyla da desteklenmesi gerektiğini ifade ederler.

Metonimik semboller aracılığıyla retorik açıdan, tek bir metafor gibi görünen yapının çok katmanlı anlamlarını daha kesin biçimde yorumlayabiliriz. Bu yaklaşımla, çok anlamlılık daha derinleştirilir ve adaletin ne olduğu üzerine çeşitli anlayışlara kapı aralanır.

GÖZ BAĞININ ARDINDA SEÇİCİ BİR KÖRLÜK MÜ GİZLİ?

Günümüzde hukuk sistemleri, tam da bu semboller üzerinden yeniden sorgulanıyor: Justitia gerçekten tarafsız mı, yoksa göz bağının ardında seçici bir körlük mü gizli?

Yale Üniversitesi’nden Judith Resnik ve Dennis Curtis’in belirttiği gibi, Justitia modern hukuk sahnesine bir tanrıçadan çok, “antik erdemlerin dünyevileştirilmiş bir temsili” olarak dahil oldu. Ancak bu dünyevilik, adaletin etik yönünü zaman zaman politik çıkarlarla gölgelenmiş hale getiriyor.

Amerikalı retorik kuramcılar Olson & Olson, Justitia’nın taşıdığı unsurları “metonimik semboller” olarak tanımlıyor: Göz bağı, tarafsızlığı; terazi, ampirik delil sistemini; kılıç ise hem yaptırımı hem de potansiyel baskıyı temsil ediyor. Bu sembollerin ayrı ayrı anlamları olsa da, birlikte kullanıldıklarında çelişkiler barındırabiliyor. Nitekim, “görmeyen bir figürün delilleri nasıl tartabildiği” sorusu, günümüz hukuk sistemlerinin en temel açmazlarından biri haline geldi.

Kanada’lı filozof Charles Taylor’a göre, göz bağının anlamı yalnızca tarafsızlık değil, aynı zamanda duygudan ve öznellikten arınmış, soğuk bir rasyonellik idealidir. Ancak adalet, yalnızca aklın ürünü mü olmalıdır, yoksa vicdan da sürece dâhil edilmeli midir?

ABD, Fransa, Brezilya gibi pek çok ülkede yüksek profilli davalarda verilen kararlar, kamu vicdanında bu sembollerin sorgulanmasına neden oldu. Bu noktada, sembolik adaletle uygulamadaki adalet arasındaki fark giderek büyüyor.

GERİDE KALMIŞ BİR RETORİK Mİ?

Tarafsızlığı, ölçülülüğü ve yasal yaptırımı temsil eden bu Justitia figürü, bugün birçok hukuk sisteminde hala idealize ediliyor. Peki Justitia hala ideal bir hedef mi, yoksa artık sadece retorik mi? Adalet sistemleri bu sembolün yüklediği anlamları ne kadar taşıyabiliyor?

ABD, Almanya, Brezilya gibi ülkelerde yüksek yargı kararları giderek daha fazla kamuoyunun sorgulayıcı bakışına maruz kalırken, “Justitia’nın göz bağı tarafsızlık mı yoksa stratejik körlük mü?” anlamına geliyor, sorusu yeniden gündemde. Harvard Üniversitesi’nden hukuk profesörü Martha Minow, modern hukuk sistemlerinin çoğu zaman “hukuki formaliteler içinde boğulduğunu” ve adaletin “görünüşte var olan ama uygulamada eksik” olduğunu söylüyor.

Justitia’nın taşıdığı sembollerin (terazi, kılıç, göz bağı) her biri farklı hukuk ideallerine işaret ederken; bu ideallerin giderek birer retorik dekor haline dönüşmesi, hukuk sistemlerinin kendi iç tutarlılığına zarar veriyor. Akademisyen Judith Resnik, Justitia figürünün artık yalnızca mahkemelerin değil, medyanın ve siyasetin de bir “süsleme unsuru”na dönüştüğünü ifade ediyor.

JUSTİTİA’NIN İÇSEL PARADOKSU

Metonimik semboller arasında yaşanan anlam çatışmaları, adaletin çok katmanlı doğasını ortaya koyar. Kör bir figürün delil tartması, ya da iki elinde hem ceza (kılıç) hem denge (terazi) taşıması Justitia’yı içsel bir paradoksa sürükler. Bu çatışmalar da gösteriyor ki; sadece sembollerle değil, onların birbiriyle etkileşimiyle de adaletin anlatısı sık sık sorgulanmalıdır.

Justitia artık yalnızca adaletin sembolü değil, adalet adına sorulması gereken sorulardır: Onun taşıdığı anlamlar, taşınamayan yükler haline mi geldi?

Resnik’in deyimiyle:

“Justitia mahkeme duvarlarında yüksekte duruyor olabilir ama esas mesele onun yerden ne kadar yüksekte durduğu değil, toplumun ne kadar uzağında kaldığıdır.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sanat

Mukarnas ustası gençlere de öğretmek istiyor: Asırlık sanatın izinde

Yayımlandı

üzerinde

Maraşlıoğlu, “Kahraman Maraş’ta ahşap ustasıyım. Uzun yıllar ahşap çalışmalarımız oldu. Bunda kündekari, mukarnas ve diğer çalışmalarımızda oyunmacılık olmam üzere birçok çalışmalar yaptık. Şu anda da çalışmalarımız devam ediyor. Bu yapmış olduğumuz sanat mukarnas sanatı. Türk İslam sanatında mukarnas sanatı olarak geçer. Bu yapmış olduğumuz mukarnas, camilerimizin mihraplarında kullanılan bir sanattır. Bu çalışmalar uzun yılların bir araştırması, çalışması. Biz de ecdadımızdan, ustalarımızdan görmüş olduğumuz bu sanatı en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bir de bunun ekosu var. Mesela sesi şöyle baktığın zaman burada bir yoğunlaştırma var. Ecdadımız bu şekilde çalışmayı yaparken, çok mükemmel bir ses düzeneği olsun yankı yapsın diye mükemmel bir tasarım, mükemmel bir hesaplama yapmış. Zaten de şu anda belli ediyor kendisini. Kerestemiz de kestane kerestesidir. Şu anda siparişleri aldık, yurt içi ve yurt dışında olmak üzere, çalışmamız devam ediyor” şeklinde konuştu.

Okumaya Devam Et

Sanat

İznik’te Tarihi Keşif: Roma Dönemine Ait Mozaikli Bazilika ve Mezar Alanları Gün Işığına Çıktı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
İznik Hisardere Nekropolü’nde süren kazılarda, Roma dönemine ait renkli mozaiklerle bezeli bazilika bölümü ve üç yeni mezar alanı ortaya çıkarıldı. Arkeologların bulguları, kent tarihine ışık tutarken bölge turizmine de büyük katkı sağlayacak.

Giriş

Bursa’nın tarihi kenti İznik, Hisardere Nekropolü’ndeki kazı çalışmalarında Roma dönemine tarihlenen mozaikli bir bazilika kalıntısı ile üç yeni mezar alanının keşfine ev sahipliği yaptı. Yeni Papa’nın ziyaret edeceği olarak duyurulan bu bölge, 4 medeniyete başkentlik yapmasıyla da dünya kültür mirası açısından büyük önem taşıyor .

Kazı Çalışmaları ve Alanın Konumu

İznik Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen kurtarma kazıları, bölgedeki altyapı çalışmaları sırasında 2014’te ortaya çıkan mozaik taban kalıntısına bağlı olarak yoğunlaştırıldı. Hisardere Nekropolü, antik Roma kent planlamasında ören yerlerinin hemen dışında konumlanan mezar alanlarından biri olarak biliniyor .

Mozaikli Bazilika Bölümü

Kazı heyeti, tabanındaki erkek ve yılan figürleriyle renkli bir mozaik zemin tespit etti. Figürler ve kullanılan seramik malzemelerin kalitesi, yapının bölgeye atanan üst düzey bir Roma yetkilisi ya da generali sarayıyla bağlantılı olabileceğini işaret ediyor .

  • Figürler: Dairesel düzen içinde erkek ve yılan motifleri

  • Teknik: Küçük kesme taş ve renkli seramik tesserae

  • Tahmini Boyut: 5×4 metre taban alanı

Mezar Alanları ve Buluntular

Alan üç farklı mezar odasını içeriyor:

  1. Ana Mezar: Kemerli girişe sahip, tuğla duvarlarla çevrili

  2. Yardımcı Mezarlar: Çeşitli eşyalarla birlikte gömü biçiminde

  3. Üçüncü Mezar: Mozaikli zemin devam ettiği için bazilika yapısının bir parçası olarak değerlendiriliyor .

Mezarların içinde sikkeler, çömlek parçaları ve bronz obje kalıntılarına rastlandı; bunlar henüz konservasyon sürecinde.

Keşfin Önemi

  • Tarihî Doku: İznik’in Roma dönemindeki sosyal ve kültürel yapısına ışık tutuyor.

  • Turizm Potansiyeli: Yeni Papa ziyaretinin hareketlendireceği bölgeye ek bir cazibe katacak.

  • Bilimsel Katkı: Mozaik ve mezar tipi analojileri, dönemin mimari ve sanat anlayışını gün yüzüne çıkaracak.

Sonuç

İznik Hisardere Nekropolü’ndeki bu yeni keşifler, hem akademik camiada hem de kültür turizmi alanında büyük heyecan yarattı. Arkeologlar ve restoratörler, önümüzdeki aylarda mozaikler ve mezarlar üzerinde detaylı çalışmalarını sürdürecek; kamuoyuna ayrıntılı bulgular sunacaklar. Bölgenin ziyarete açılmasıyla birlikte İznik, dünya mirası rotalarında daha da öne çıkacak.

Okumaya Devam Et

Sanat

Hobi olarak başladılar, binlerce kişi sevdi: 50 bin kişiye ulaştılar

Yayımlandı

üzerinde

Ankara ve İstanbul’da bireysel olarak seramik sanatıyla ilgilenmeye başlayan, ziraat ve iktisat mezunu Beyza Tunç ile Esra Özsoy, memleketleri Erzurum’a döndüklerinde bu alandaki eksikliği fark edip 2023 yılında kendi atölyelerini kurdu. Küçük bir alan ve sınırlı ekipmanla yola çıkan iki arkadaş, zamanla çömlekçi tornası, seramik fırını gibi teknik donanımlarını artırarak profesyonel hale geldi. Tunç ve Özsoy, kurdukları seramik atölyesinde şimdiye dek 50 bine yakın kişiye bu sanatla tanışma fırsatı sundu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar