Teknoloji
Eski pilot anlattı: Gökyüzünde 37 saat için gerekenler

ABD, İran-İsrail çatışmalarının 10. gününde İran’daki üç nükleer tesise yönelik kapsamlı bir hava saldırısı düzenledi.
Görev, B-2 bombardıman uçağı pilotlarının 37 saat boyunca insan dayanıklılığının sınırlarını test etmesini gerektiriyordu.
Her biri iki mürettebat taşıyan yedi gizli bombardıman uçağı, modern askeri tarihin en uzun hava saldırılarından birinde dünyanın yarısını dolaşıp geri döndü.
44 SAATLİK GÖREVLE REKOR KIRAN ESKİ PİLOT
2001 yılında Afganistan üzerinde 44 saatlik görev yapan emekli Hava Kuvvetleri albayı Melvin G. Deaile, operasyonun zorluğunu yakından bilen birkaç isimden biri.
Görevdeki en dikkat çeken unsurlardan biri de saldırının senkronizasyonuydu. Deaile’in aktardığına göre, “Hedef bölgesinin üzerinde 30 dakikalık sürede yedi ayrı bombalama yapıldı.
Kendisi, bu tür görevlerin psikolojik ve fiziksel sınırları zorladığını belirterek, görev öncesi kullanılan uyku düzenleyiciler ve uçuş sırasında alınan uyarıcı maddelerle ilgili detaylar da paylaştı.
Deaile, pilotların uyku döngülerini planlamalarına yardımcı olmak için uzun süreli bir simülatörde eğitildiğini, ancak bu simülatörlerin genellikle sadece 24 saat sürdüğünü belirtti. Kendisinin rekor kıran uçuşundan önce uçtuğu en uzun uçuşun 25 saat olduğunu söyledi.
CNN’in haberlerine göre bombardıman ekipleri görev için önceden belirlenmişti ancak operasyonun ne zaman veya hatta gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Uçuş doktorları, mürettebata bombalamalardan önceki günlerde dinlenmelerine yardımcı olmak için uyku hapları verdi.
KOKPİTTE HAYAT
B-2 bombardıman uçaklarının içinde yalnızca sınırlı bir alan var. Mürettebat, koltukların arkasındaki küçük modifiye yataklarda sırayla uyuyor. Uçakta bulunan tuvalet ise ancak acil durumlarda kullanılabiliyor. Deaile, tuvalet mahremiyetinin “diğer pilotun başka tarafa bakması” ile sınırlı olduğunu söyledi.
Pilotlar ayrıca ihtiyaçlarını “idrar torbalarına” yapmak zorunda kalıyor. “44 saatiniz olduğunda bunlar vakit geçirmenin yolları” diyen Deaile, uçuş boyunca kişi başı saatte bir şişe su içildiğini aktardı.
Görev boyunca mürettebata, uçuş sırasında tüketmeleri için özel olarak hazırlanmış yemekler veriliyor. Ancak uzun süre hareketsiz kalmak, iştahı azaltıyor. Deaile, “Çok fazla yediğimi hatırlamıyorum” dedi. Uçuş sırasında uykuya dalmaksa neredeyse imkansız; ancak vücut sonunda uykuya direnemiyor.
Deaile’nin 2001’de gerçekleştirdiği Afganistan operasyonu, 11 Eylül saldırılarının ardından başlatılan ilk büyük operasyonlardan biriydi. Bu görev sırasında da havada defalarca yakıt ikmali yapıldı ve mürettebat Pasifik Okyanusu üzerinden Hindistan’a, ardından Afganistan’a ulaştı.
İLK KEZ KULLANILDI
Hafta sonu düzenlenen saldırının bir diğer dikkat çeken yönü de kullanılan bombalardı. ABD’nin İran’ın nükleer programına karşı kullandığı 30 bin poundluk GBU-57 Büyük Ordonat Delici (MOP) bombası, ilk kez savaşta kullanıldı. Yalnızca B-2 tipi uçaklar tarafından taşınabilen bu bomba, yer altındaki hedeflere nüfuz etmek üzere tasarlanmıştı.
Teknoloji
Cam şişelerde mikroplastik oranı daha yüksek çıktı

Fransa’nın gıda güvenliği ajansı ANSES’in yayımladığı yeni bir araştırmaya göre, cam şişelerde satılan içecekler (su, gazlı içecekler ve alkol de dahil) plastik şişelere kıyasla daha fazla mikroplastik içeriyor.
Bu şaşırtıcı bulgu, mikroplastiklerin yayılımı üzerine yapılan çalışmalara önemli bir katkı olabilir.
Mikroskobik ve genellikle görünmeyen bu plastik parçacıklar, soluduğumuz havadan yediğimiz yiyeceklere ve hatta insan vücudunun çeşitli bölgelerine kadar her yerde tespit ediliyor. Mikroplastiklerin insan sağlığına doğrudan zarar verdiğine dair kesin bir kanıt henüz yok, ancak bu konudaki araştırmalar hız kazanıyor.
LİTRE BAŞINA 100 PARÇACIK
AFP’ye konuşan ANSES araştırma direktörü Guillaume Duflos, araştırma kapsamında Fransa’da satılan farklı içeceklerdeki mikroplastik miktarlarını ve bu miktarın kullanılan şişe türüne göre nasıl değiştiğini incelediklerini belirtti.
Elde edilen sonuçlara göre, cam şişelerde satılan gazlı içecekler, limonatalar, buzlu çaylar ve biralarda litre başına ortalama 100 mikroplastik parçacık bulundu. Bu oran, plastik şişe veya metal kutulardaki miktarın 5 ila 50 katı arasında.
“Tam tersi bir sonuç bekliyorduk” diyen doktora öğrencisi Iseline Chaib, çıkan parçacıkların camdan değil, şişe kapaklarının dış yüzeyindeki boyadan kaynaklandığını fark ettiklerini aktardı. Bu boyaların renginin, şeklinin ve polimer yapısının örneklerdeki mikroplastiklerle birebir örtüştüğü belirtildi.
ANSES’e göre, şişe kapaklarında gözle görülmeyen minik çizikler oluşuyor ve bu da sürtünmeden kaynaklı olarak mikroplastiklerin şişe kapağı yüzeyine yayılmasına neden oluyor.
SU DAHA AZ ETKİLENMİŞ
Sularda ise tüm şişe türlerinde mikroplastik oranı görece düşük çıktı. Cam şişede litre başına 4.5, plastik şişede ise sadece 1.6 parçacık tespit edildi.
Ancak gazlı içeceklerde litre başına 30 mikroplastik, limonatalarda 40, birada ise 60 parçacık bulundu.
MİKROPLASTİKLER ZARARLI MI?
ANSES, şu anda mikroplastiklerin insanlar için ne kadarının toksik olduğunu gösteren kesin bir referans bulunmadığını belirtiyor. Bu yüzden açıklanan oranların sağlık açısından risk oluşturup oluşturmadığını söylemek zor.
Ancak iyi haber şu ki içecek üreticileri bu kirliliği azaltmak için şişe kapaklarında basit temizlik yöntemleri uygulayabilir. Kurumun denediği bir yöntem, kapakların önce hava üflenerek, ardından su ve alkolle temizlenmesini içeriyordu. Yöntem mikroplastik bulaşmasını yüzde 60 oranında azalttı.
Araştırmadan elde edilen bulgular hakemli bilimsel dergi Journal of Food Composition and Analysis’te yayınlanan bir makalede sunuldu.
Teknoloji
Evrenin derinliklerinden gelen sinyal çözülmenin eşiğinde

Astronomlar, evrenin derinliklerinden yayılan bir radyo sinyalini çözmenin eşiğine geldiklerini duyurdu.
Hakemli bilimsel dergi Nature Astronomy’de yayınlanan araştırma makalesinde sinyalin evreni oluşturduğu varsayılan Büyük Patlama’dan sadece 100 milyon yıl sonra yayılmaya başladığı ifade edildi.
Bilim insanları uzayda ne kadar uzağa ve derinliklere bakarsa o kadar “geçmişe gitme” şansı elde ediyor. Bu, ışığın kat ettiği yolun uzamasıyla geçen zamanın da artmasından kaynaklanıyor. Derinliklerden gelen ışık veya sinyaller aslında bir o kadar da eski bir zamanı temsil ediyor.
İLK YILDIZLARIN DOĞUMU
Bilim insanlarının gizemini çözmeye çalıştığı bu radyasyon patlaması da henüz başlangıç aşamasındaki kozmosun en erken yıldızları ve kara delikleri doğurmasıyla serbest kaldı.
Cambridge Üniversitesi’nden gökbilimci ve çalışmanın ortak yazarı Anastasia Fialkov, “Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş, daha yeni anlamaya başladığımız bir hikaye” diye konuştu.
Büyük Patlama’dan sonra birkaç yüz bin yıl süren soğumanın ardından evrende oluşan ilk atomlar, pozitif yüklü bir proton ve negatif yüklü bir elektrondan oluşan ezici çoğunlukla nötr hidrojen atomlarıydı.
Ancak ilk yıldızların oluşumu bunu dengesizleştirdi. Bu doğal kozmik reaktörler devreye girdiğinde, nötr hidrojen atomlarının çoğunluğunu yeniden iyonize edecek kadar enerjik ışık yaydı. Bu süreçte, 21 santimetrelik dalga boyunda ışık üreten fotonlar (ışık parçacıkları) yayıldı ve bu da ilk kozmik yapıların ne zaman oluştuğunun kesin bir göstergesi oldu.
EVRENİN ŞAFAĞININ KAPISINI AÇAN ANAHTAR
Bilim insanlarına göre bu sinyalleri çözmek, evrenin şafağına dair bir anahtar elde etmek anlamına geliyor.
Araştırmacılar, “Popülasyon III yıldızları” olarak da adlandırılan ve bu 21 santimetrelik sinyalin içinde “kilitli” olan ilk yıldızların kütlelerini ortaya çıkarabilecek bir model geliştirdi.
Fialkov, “İlk yıldızların kütlelerinin bu 21 santimetrelik sinyalle ilişkisini tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz. Buna ilk yıldızlar öldüğünde üretilen X-ışınlarından gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X-ışını emisyonlarının etkisi de dahil” dedi ve ekledi:
“Bu içgörüler, Büyük Patlama’yla üretilen hidrojen-helyum bileşimi gibi evrenin ilkel koşullarını canlandıran simülasyonlardan elde ediliyor.”
Araştırma ekibinden, Cambridge astrofizikçisi Eloy de Lera Acedo da şu açıklamada bulundu:
“Radyo teleskoplarımızın bize bu ilk yıldızların kütlesinin ve bu ilk ışıkların günümüz yıldızlarından ne kadar farklı olabileceğine dair ayrıntılar sağladığını gösteren kanıtlar sunduk.”
Teknoloji
Instagram’a dikkat çekici yeni özellik! Reels süresi uzadı

Sosyal medya uzmanları, bu hamlenin Instagram’ın TikTok ve YouTube gibi video merkezli platformlarla daha güçlü rekabet etme stratejisinin bir parçası olduğunu belirtiyor.
Özellikle içerik üreticilerinin uzun videolarla daha derin anlatılar oluşturabileceği ve takipçileriyle etkileşimini artırabileceği düşünülüyor.
Özellik kademeli bir şekilde, kullanıcılara sunuluyor.
-
Gündem3 gün önce
Manisa Akhisar’da Anne Dehşeti: Tartıştığı Kızını Boğarak Öldürdü
-
Gündem4 gün önce
Son Dakika: ABD, Fordow, Natanz ve İsfahan’daki İran Nükleer Tesislerini Vurdu!
-
Gündem1 hafta önce
İsrail-İran Çatışması: Son Durum ve Bölgesel Etkileri (Haziran 2025)
-
Sağlık23 saat önce
Şişli’de Meme Dolgusu Kabusu: 42 Yaşındaki Hayriye Civil, Diş Hekimi Skandalı Sonucu İki Göğsünü Kaybetti
-
Gündem1 gün önce
İsrail-İran Savaşı Bilançosu: Ölenler, Yaralılar ve Hasar Gören Bölgeler
-
Gündem2 gün önce
İran’dan Şok Hamle: Al Udeid ABD Hava Üssü’ne “Büyük Fetih Müjdesi” Füze Saldırısı
-
Gündem24 saat önce
Darıca Belediyesi’ni Sarsan Vaka: Zabıta Personeli İntihar Etti, Seken Kurşun Başkan Bıyık’ı Yaraladı
-
Gündem23 saat önce
Erdoğan, Lahey’deki NATO Zirvesi’nde Stratejik Hamlelerini Belirledi