Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Erdoğan, G20 için gittiği Güney Afrika’da basın sorularını yanıtladı: “Gazze’ye insani yardım ve ateşkes önceliğimiz”

Yayımlandı

üzerinde

Erdoğan, G20 için gittiği Güney Afrika’da basın sorularını yanıtladı: “Gazze’ye insani yardım ve ateşkes önceliğimiz”

Tarih: 23 Kasım 2025 — Saat: 15:20 (İstanbul saatiyle) — Okuma Süresi: 3 dk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Johannesburg’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi kapsamında basın mensuplarının sorularını yanıtladı; Gazze’deki insani durum, ikili temaslar ve uluslararası sorumluluk vurgusu öne çıktı. Erdoğan, ev sahibi Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa’ya Türkiye heyetine gösterdiği evsahipliği için teşekkür etti.


Anahtar Başlıklar

  • Erdoğan’dan Gazze vurgusu: Ateşkesin sürdürülmesi ve acil insani yardım çağrısı.

  • Johannesburg’da ikili görüşmeler: Kanada, Etiyopya, AB yetkilileriyle temaslar.

  • Türkiye’nin katkı imkanları: İstikrar gücü gündemde — değerlendirme sürüyor.


Ayrıntılar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için bulunduğu Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde uluslararası basının sorularını yanıtladı. Zirvenin Afrika’da ilk kez düzenlenmesinden memnuniyet duyduğunu söyleyen Erdoğan, başta ev sahibi Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa olmak üzere evsahipliğinden ötürü teşekkür etti.

Basın toplantısında Erdoğan, gündemdeki en öncelikli konular arasında Gazze’ye ilişkin insani durumun bulunduğunu vurguladı. Erdoğan, süregelen insani krizin hafifletilmesi için ateşkesin korunmasının ve hızla yardım ile yeniden inşa çalışmalarının başlamasının hayati önem taşıdığını belirtti. Bu çerçevede Türkiye’nin insani yardım çabalarını artırdığına dikkat çekti.

Zirve boyunca Erdoğan, çok sayıda liderle ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini; Kanada, Etiyopya ve Avrupa Komisyonu başta olmak üzere muhataplarla ticaret, enerji ve bölgesel güvenlik meselelerini ele aldığını açıkladı. Heyetin gündeminde ekonomik işbirliği ve Afrika ile derinleştirilecek ilişkiler bulunduğunu kaydetti.

Basın mensuplarının “Türkiye, Gazze için planlanan uluslararası istikrar gücüne katkı verecek mi?” sorusuna Erdoğan, konunun değerlendirildiğini ve gerekli kararların ilgili kurumlarla yapılacak görüşmelerin ardından verileceğini söyledi. Ayrıca Erdoğan’ın, zirve sonrasında bölgesel gelişmelerle ilgili liderlerle iletişim halinde kalacağı; bazı liderlerle ikili ya da telefon görüşmelerinin planlandığı belirtildi.

Erdoğan ayrıca G20’nin küresel ekonomik sorunlara, borç yükü ve kalkınma finansmanına odaklanması gerektiğini; adaletli bir borç yeniden yapılandırma yaklaşımının, özellikle gelişmekte olan ülkeler için önem taşıdığını dile getirdi. Zirvenin “Dayanışma, Eşitlik, Sürdürülebilirlik” teması çerçevesinde, tüm tarafların sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.


Johannesburg’daki iki günlük G20 Zirvesi, iklim, küresel ekonomik büyüme, tedarik zincirleri ve kriz bölgelerine yönelik insani yardımlar gibi başlıklara odaklanıyor. Zirvenin ev sahibi olarak Güney Afrika, Afrika kıtasında ilk kez G20’ye ev sahipliği yapıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirvede aktif diplomasi trafiği yürütüyor.

Gündem

İSRAİL’İN YENİ PLANINA İDDİA: GAZZE’YE “GÖREV GÜCÜ” VE BÖLGESEL DÜZENLEME SIZDI

Yayımlandı

üzerinde

İSRAİL’İN YENİ PLANINA İDDİA: GAZZE’YE “GÖREV GÜCÜ” VE BÖLGESEL DÜZENLEME SIZDI

FatihDoganMedya Haber Merkezi — 23 Kasım 2025, 14:00 (TSİ) · Okuma süresi: 4 dakika

Bir dizi uluslararası haber ve rapora göre İsrail yönetimine ait olduğu öne sürülen “Gaza planı” belgeleri sızdı. Belgelerde Gazze’nin askeri ve sivil hatlara bölünmesi, büyük nüfus hareketleri ve bir “uluslararası stabilizasyon/görev gücü” modelinin uygulanması öngörülüyor. Planın içeriği ve bölgeyi yeniden düzenleme yaklaşımı, insan hakları grupları, bazı devletler ve bölgesel aktörler tarafından sert şekilde eleştiriliyor


Ne sızdı? Kısa maddeler

  • Sızdırıldığı iddia edilen belge ve haritalar, Gazze Şeridi’nin “askeri hatlar” ve “sivil koridorlar” şeklinde parçalanmasını içeriyor; plan askeri denetim noktaları ve sınırlı sivil alanlar öngörüyor.

  • Belgelerde, çatışma durumunda yüzbinlerce sivilin yer değiştirmesi veya yeniden yerleşimi gibi geniş çaplı lojistik düzenlemeler yer alıyor; bu durumun zorunlu göç ve temel haklar açısından ciddi sonuçları olacağı uyarısı yapılıyor.

  • Planın bazı versiyonlarında “insani şehir/koridor” kurma, yardım dağıtımının sıkı gözetim altında tutulması ve yerel idarenin değiştirilmesi gibi siyasi/istikrari hedefler bulunuyor. Bu tasarıların uygulanması hem pratik hem de hukuki zorluklar doğuruyor.


Belgelerin iddia ettiği ana hatlar

  1. Bölgesel Ayrışma: Gazze haritasının kuzey, orta ve güney şeklinde askeri bölgelerle bölünmesi; arada kalan dar sivil koridorların oluşturulması. Bu düzenleme sivillerin serbest dolaşımını kısıtlayabilir

  2. Geniş Ölçekte Yer Değiştirme: Planın bazı maddelerinde nüfusun belli alanlara taşınması/yoğunlaştırılması senaryoları yer alıyor; insan hakları örgütleri bunun toplu zorunlu nüfus hareketine yol açabileceği uyarısını yapıyor.

  3. Uluslararası “stabilizasyon” / görev gücü: Ateşkesin uygulanması ve güvenliğin sağlanması amacıyla çok uluslu bir görev gücü öngörülüyor; ancak hangi ülkelerin katılacağı ve görev yetkilerinin sınırları tartışmalı. Bazı ülkelere İsrail tarafından itiraz edildiği iddia ediliyor.


Türkiye, İsrail ve uluslararası diplomasi

  • Türkiye cephesi: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türk yetkililer, Gazze’de ateşkesin korunmasına ve bölgenin yeniden imarına katkı verme niyetinde olduklarını açıkladı; Türkiye, görev gücünde yer alabileceğini ifade etti.

  • İsrail tepkisi: İsrail yönetimi ise bazı haberlerde Türkiye’nin görev gücünde silahlı unsur olarak bulunmasını kabul etmeyeceğini belirtti; yetkililer “Türk askerlerine izin verilmeyecek” açıklamaları yaptı. Bu uyumsuzluk hangi ülkelerin sahada olacağı konusunu belirleyici kılıyor.

  • BM ve bölge aktörleri: Birleşmiş Milletler yetkilileri ve Arap ülkeleri arasında görev gücünün yetki ve mandatı üzerine görüş ayrılıkları sürüyor; UN mandatı ve sahadaki hukuki çerçeve hâlâ müzakere aşamasında.


Hukuki ve insani kaygılar

İnsan hakları örgütleri (ör. Human Rights Watch) sızan planların “zorunlu yer değiştirme”, “altyapı yıkımı” ve “insani yardımın kontrolü” gibi uygulamalara kapı açabileceğini belirterek uluslararası insancıl hukuk ve savaş suçları bağlamında ciddi endişeler dile getiriyor. Uzmanlar, planın uygulanması hâlinde toplu cezalandırma ve fiili demografik mühendislik risklerine işaret ediyor.


Analiz: Neden tartışmalı?

  • Pratik zorluk: Gazze’de yoğun nüfus, altyapı çöküntüsü ve devam eden güvenlik riskleri böyle bir yeniden düzenlemeyi lojistik olarak neredeyse imkansız kılıyor.

  • Siyasal meşruiyet: Hangi aktörlerin güvenlik sağlayacağı, sivil yönetimin kimde olacağı ve uluslararası toplumun planı nasıl onaylayacağı belirsiz. İsrail’in, kabul etmediği aktörlerin sahaya girmesine izin vermeyeceği belirtiliyor.

  • İnsani sonuçlar: Zorunlu yer değiştirme riski, yardımın politize edilmesi ve geri dönüş yollarının kapanması insani krizi derinleştirebilir; bu nedenle BM ve yardım örgütleri temkinli davranıyor.


Kısa zaman çizelgesi (özet)

  • Mayıs–Temmuz 2025: Benzer tasarı ve öneriler ilk kez uluslararası medyada yer aldı; “insani şehir” gibi fikirler tartışıldı.

  • Ekim 2025: Ateşkes ve bazı geri getirmeler/ceset-teslim süreci; uluslararası stabilizasyon güçleri fikri yeniden gündeme geldi.

  • Kasım 2025: Yeni sızdırıldığı ileri sürülen belge ve haritalar, bölgesel aktörlerin itirazları ve diplomatik görüşmelerle birlikte tartışılıyor.


Ne bekleniyor?

Diplomatik kanallar, BM Güvenlik Konseyi görüşmeleri ve bölgesel müzakereler önümüzdeki günlerin belirleyicileri olacak. Planın gerçekliği, hangi versiyonunun uygulamaya sokulmaya çalışılacağı ve uluslararası onayın sağlanıp sağlanmayacağı kritik. İnsan hakları kuruluşlarının ve BM’nin uyarıları, planın hukuki denetlenebilirliğini zorunlu kılıyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Baba, oğul, kız ve gelini aynı okulda öğretmenlik yapıyor. 52 yıldır öğrenci yetiştiriyor

Yayımlandı

üzerinde

Baba, oğul, kız ve gelini aynı okulda öğretmenlik yapıyor. 52 yıldır öğrenci yetiştiriyor

Yarım asırdır öğretmenlik yapıp, yüzlerce öğrencinin hayatına dokunan 72 yaşındaki öğretmen Sabri Murat, kendisi gibi öğretmen olan kızı, oğlu ve geliniyle aynı okulda görev yapıyor.

Yarım asırdır eğitim aşkıyla öğretmenlik yapan, yüzlerce burslu öğrencinin hayatına dokunan, birçok bürokrat ve siyasetçi yetiştiren Sabri Murat, çocukları ve geliniyle aynı okulda öğrencileri geleceğe hazırlıyor.

 

Türkiye’nin birçok yerinde Türkçe öğretmeni olarak görev yapan 72 yaşındaki Murat, tam 52 yıldır öğrencilerini aynı heyecanla yetiştiriyor.

OĞLU, KIZI VE GELİNİ DE ÖĞRETMEN

Eğitim dünyasında aynı zamanda idareci olarak yüzlerce öğrencinin hayatına dokunan Murat’ın oğlu, kızı ve gelini de öğretmenliği seçti.

 

Murat, yarım asrı aşan meslek hayatının şimdiki dönemlerinde oğlu, gelini ve kızıyla aynı okulda çalışıyor.

 

Altı çocuklu çiftçi bir anne ve şoför bir babanın çocuğu olarak 1953 yılında dünyaya gelen, Elazığ’da bir köy okulunda eğitim hayatına başlayan Murat, ders verdiği sınıfta konuştu.

 

Murat, köyde çok zorlu bir dönemde eğitim hayatına başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:

 

“- Köy okulunda okudum. Ortaokul ve liseye Elazığ’da evimiz olmadığı için akrabalarımın yanında devam ettim. Ortaokul ve lisede hiç öğle yemeği yiyemedim.

 

– Çünkü akrabalarımın evlerine geldiğimde ‘Aç mısın?’ diye sorduklarında, utandığımdan dolayı ‘Aç değilim.’ diyordum. Akşam onların çocukları da gelsinler. Onlarla birlikte yiyelim diyerek, 6 seneyi öyle geçirdim.”

1974’TE MEZUN OLDU

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandığını, üniversiteden 1974 yılında mezun olduğunu dile getiren Murat, o yıldan bu yana öğretmenlik yaptığını anlattı.

 

Murat, üniversitenin ardından Türkçe öğretmeni olarak mesleğine başladığını, ilk tayininin memleketi Elazığ Atatürk Lisesi’ne çıktığını, 1980’deki ihtilalde de Elazığ’da olduğunu, 1982 yılında tayininin Sinop’a çıktığını, orada 2 ay öğretmenlik yaptığını, daha sonra ise dershanelerde çalıştığını kaydetti.

 

Elazığ, Diyarbakır, Malatya, Adana ve İstanbul’da öğretmenlik yaptığını, şu an Ataşehir’deki özel bir lisede derse girdiğini, idarecilik yönünün de olduğunu belirten Murat, “Yaşım itibarıyla şu anda günde 8 saat derse girip aslanlar gibi dersimi anlatırım. Fizik olarak belki yetersiz kalırım ama ruh olarak anlatabilirim. Sınıflarda motivasyon çalışması da yapıyorum. Velilerle görüşmeler yapıyorum. Anne baba olmayı öğretmiyorum, öğretemem. Fakat tecrübelerimi aktarıyorum.” ifadelerini kullandı.

 

Murat, başarılı bir öğretmenin özelliklere değinerek, “Davranışınızla, yürüyüşünüzle, konuşmanızla ve önderliğinizle, öğretmen rol modeli çok iyi yerine getirmeli. Bence öğretmen önemlidir ama bundan daha önce öğretmen değerlidir. Öğretmen değerliyse, ders verdiği çocuklara, öğrencilere onların değerli olduğunu hissettirmelidir.” dedi.

“ÖRNEK OLURSANIZ HERKES SİZİ TAKİP EDER”

Çocuklarıyla aynı kurumda öğretmenlik yaptığına dikkati çeken Murat, sözlerine şöyle devam etti:

 

“- Oğlum ve gelinim benim gibi Türkçe öğretmeni. Kızım da sınıf öğretmeni. Ben onların illaki öğretmen olmaları için herhangi bir telkinde bulunmuş bir insan değilim. Örnek olursanız herkes sizi takip eder.

 

– Ben kendi açımdan 50 sefer dünyaya gelsem yine öğretmen olurum. Çünkü ben öğretmenlikle insanlığı öğrendim. Diğer mesleklere çok büyük saygım var. Herkesin ayrı ayrı özellikleri var ama dikkat edin, herkesin bir öğretmene ihtiyacı var. Öğretmen olmadan, rehber olmadan yol yürümek çok zor.

 

– Bizimkiler de onu öyle seçmiş. Babalarını görmüşler. Çok çalışıyor ama çok mutlu. Öğretmenlik çocuklarım tarafından seçilmiş bir meslek ama benim belki örnek olmamdan dolayı etkili olmuş olabilir.”

 

Murat, kendisinin en büyük sermayesinin öğrencileri okutmak olduğunu dile getirdi.

 

“Bizim malımız mülkümüz yok. En büyük sermayemiz öğrencilerimiz.” diyen Murat, en az 10 bin kişiye burs verdiklerini, öğretmenin önceliğinde para olmadığını, amaç ve azmin ön safta yer aldığını söyledi.

Sosyal Medya’da Takip Et

 

Okumaya Devam Et

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı

24 Kasım Öğretmenler Günü yarın kutlanacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar, Cumhurbaşkanı’nın o günlerini anlattı.

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü.

 

Siyasetten spora, edebiyattan müziğe, Türkiye’nin tanınmış isimlerinin öğretmenleri, o isimlerin öğrencilik yıllarını anlattı.

 

O isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasımpaşa’daki Piyalepaşa İlkokulu’ndan 1965’te, Fatih’teki bugün adını taşıyan Anadolu imam hatip lisesinden 1973’te mezun oldu.

 

O dönemki adı İstanbul İmam Hatip Lisesi olan okulda, Erdoğan’ın sanat tarihi öğretmeni Semra Acar’dı.

 

Şu an 82 yaşında olan Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğrencilik yıllarını anlattı.

 

“İYİ Kİ GİTMİŞİM”

 

Acar, 1970 yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi’ndeki görevine başladığında başı açık olduğu için buradaki öğretmenlerce yadırgandığını ancak kısa sürede meslektaşlarıyla kaynaştığını ve okulda sevildiğini söyledi.

 

Merve ve Ravza Kavakcı’nın annesi Gülhan Kavakcı’nın da aynı yıllarda okulda Almanca öğretmeni olduğunu belirten Acar, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde çok güzel günler geçirdiğinin altını çizdi.

 

“İyi ki gitmişim.” dediği İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde dünya görüşünün değiştiğini ifade eden Acar, “Hamt, şükür ve kanaat duygularım zaten vardı fakat daha da vurgulandı. Bölüşmeyi, paylaşmayı orada daha da pekiştirdik.” dedi.

 

Türkiye’nin hemen her ilinden çoğu yatılı öğrencisi bulunan okulun imkanlarının o dönem kısıtlı olduğunu ve bazı ihtiyaçların öğretmenlerce karşılandığını dile getiren Acar, buna rağmen İstanbul İmam Hatip Lisesi’nin belirli standardı olan okullar arasında yer aldığını kaydetti.

 

“HAYALİMİN ÇOK ÖTESİNDE OLAN ŞEYLERİ YAPTI EVLADIM”

 

Acar, haftanın üç günü okul menüsünde kapuska çıktığını, kendisinin de öğrencilerle birlikte aynı yemeği yediğini anlatarak, “Genelde onların masasına giderdim. Paylaştık, bölüştük ve orada birçok şey benim hayatıma güzellikler kattı.” değerlendirmesini yaptı.

 

Yaklaşık 5 yıl görev yaptığı okulda öğrencilere İslamiyet’in başlangıcından itibaren sanat eserlerini kapsayan eğitimler verdiğini, Selçuklu ve Osmanlı sanatını fazlasıyla irdelediklerini aktaran Acar, şöyle devam etti:

 

“- Onun için benim bütün talebelerimin, özellikle Cumhurbaşkanı’mızın Selçuklu, Osmanlı hayranlığını görüyorsunuz. Demek ki onun da çok ilgisi varmış ki birçok şeyde özdeşleştik.

 

– Benim yapamadıklarımı, hayalimin çok ötesinde olan şeyleri değerli evladım, Cumhurbaşkanı’mız tek tek yaptı. Orhun Yazıtları’na kadar gidip tadilatlar yaptırdı.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÖĞRENCİLİĞİ

 

Acar, çoğu öğrenci gibi lisede yatılı okuyan Erdoğan’ın başarılı ve farklı özelliklere sahip, okulunda iz bırakan bir öğrenci olduğunu dile getirdi.

 

Erdoğan’ın okulda kendisinin mümessili olduğunu ve birçok ortak çalışmaya imza attıklarını söyleyen Acar, imam hatip okullarından iyi insanların yetiştiğini, hemen hepsinin bir hedef ve vizyon ortaya koyduğunu belirtti.

 

O dönemde imam hatip okullarında okuyan çocukların hedeflerine giden yolda başarıya ulaşmak için çaba sarf ettiklerine dikkati çeken Acar, “Başarmak için gelen çocuklar. Hepsi geçmişte ve bugün devlette çok iyi konumlarda oldular. Çok çok başarılı oldular, tabii Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde, yol göstericiliğinde. Örnek aldılar onu. İmam hatiplilerin başarılarını hakikaten çok takdir ediyorum ve hepsini çok seviyorum.” diye konuştu.

 

Erdoğan’ın liderlik özelliğinin o yıllarda da görülebildiğinin altını çizen Acar, şunları kaydetti:

 

“- İnsanlar lider olarak doğmuyorlar, bu sonradan da olmuyor ama Cumhurbaşkanı’mızda bir farklılık vardı. Hakikaten lider olarak doğmuş bir evlattı. Sınıfında da okulda da bütün öğretmen arkadaşlarımızın görüşü bu şekildeydi. Bir kere sınıf başkanıydı, bir kere korkunç spor yapıyor.

 

– Teneffüslerde, fırsatını bulduğu an spor yapıyordu, halen de yapıyor. Arada start vuruşu yaptığını, basketbol oynadığını görüyorum, hoşuma gidiyor, kendisine yakışıyor.

 

– Hitabeti müthiş, bir de münazara ve edebiyat kolu başkanıydı. Sık sık diğer okullarla münazaralar yapıldı. Kişisel olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mız hep birinci geldi, okula kupalar, ödüller getirdi.

 

– Onun şahsında okul onore oldu. Arkadaşlarıyla çok iyi geçiniyordu, öğretmenlerine çok büyük saygı gösteriyordu. 50 sene sonra dahi öğretmenlerini ahde vefayla evlerimizden aldı, evlerimize bıraktı.

 

– Dolmabahçe Sarayı, Adile Sultan, daha farklı yerlerde defalarca ağırladı. Saygıda kusur etmeden hepimizi taltif etti, mutlu oldu, bizleri mutlu etti. Allah ondan razı olsun.”

 

ÖĞRETMENİ OLMAKTAN GURUR DUYUYOR

 

Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve konuşmalarını sürekli takip ettiğini, onun için sürekli fetih duası okuduğunu söyleyerek, Erdoğan’ın öğretmeni olmaktan gurur ve mutluluk duyduğunu söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarılarının Türkiye’nin başarısı olduğunu kaydeden Acar, “Şu an Türkiye’nin durumunu görüyoruz. Muasır devletler seviyesine her alanda geçtik.” ifadelerini kullandı.

 

Acar, eski Türkiye’de bazı liderlerin dünya ülkelerinin liderleri karşısında çekindiğini belirterek, şöyle devam etti:

 

“- One minute ile başlayan yükseliş vizyonu ve başarılar bugün artık nirvana yapmış durumda. Trump, biliyorsunuz, onu baş tacı etti. Putin’le çok şahsi ve özel ilişkileri var. Çin’deki ilgi ve alakayı gördünüz.

 

– Afrika’yı fethettik diyebilirim. Afrika artık bizim bir parçamız oldu. Asya öyle, Pakistan öyle, Avrupa hayran. Sevmeyenler de hayran. Ben liderlerin aile resimlerini çok seviyorum. Hepsine dikkat ederim.

 

– Yerleri belli ama salona girdiğinde yer açıyorlar, bir hayranlık var, gıpta var, bir özenme var. Çok büyük itibar kazandırdı Türkiye’ye, Allah razı olsun. Recep Tayyip Erdoğan demek dünyada barış demek.”

Sosyal Medya’da Takip Et
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar