Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Ekrem İmamoğlu’nun Kapatılan X Hesabı İçin AYM’ye Başvuru: Erişim Engeline Karşı Kritik Hamle

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 8 Mayıs 2025’te erişime kapatılan X (eski Twitter) hesabı için platform avukatı Güvenç Gürkaynak, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Gelişmenin detayları, hukuki sürecin işleyişi ve olası sonuçları bu makalede…

Giriş

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabı, mahkeme kararıyla Türkiye sınırları içinde 8 Mayıs 2025 tarihinde erişime kapatılmıştı  Buna karşılık, X platformunun avukatı Güvenç Gürkaynak, 30 Mayıs 2025’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yaptı

Hesabın Kapatılma Süreci ve Arka Plan

  • Kapatma Kararı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında yürütülen işlemler sonucunda, İmamoğlu’nun yaklaşık 10 milyon takipçili X hesabına erişim yasağı konuldu

  • Tebligat ve Uygulama: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu aracılığıyla mahkeme kararı X’e bildirildi ve engelleme yalnızca Türkiye’den erişim kısıtlaması olarak uygulandı

AYM’ye Yapılan Başvuru

X platformunun Türkiye’deki avukatı Gönenç Gürkaynak, 30 Mayıs 2025 tarihinde resmi sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:

“Sayın Ekrem İmamoğlu’nun X hesabına erişimi engelleyen mahkeme kararına karşı bugün müvekili şirket X adına Anayasa Mahkemesi’nde dava açtım. Anayasa Mahkemesi, temel hak ve hürriyetlerle ilgili önemli bazı dosyaları inceleme imkanı bulacak.

Hukuki ve Siyasal Boyut

  1. Temel Hak ve Hürriyetler

    • İfade özgürlüğü kapsamında, dijital mecralardaki erişim engellemeleri AYM tarafından sıklıkla değerlendirilen konular arasında yer alıyor.

  2. Siyasi Etkiler

    • Cumhurbaşkanı adayı konumundaki bir siyasetçinin sosyal medya hesabının kapatılması, hem yerel hem de uluslararası gözlemcilerin dikkatini çekiyor.

  3. Olası Sonuçlar

    • AYM başvurusunun kabul edilmesi durumunda, benzer erişim engellemelerine karşı emsal teşkil edecek bir karar çıkabilir.

    • İmamoğlu’nun yeniden hesabına erişim sağlanması veya yasak kararının iptali gündeme gelebilir.

Sonuç

Ekrem İmamoğlu’nun X hesabının kapatılmasına dair AYM’ye yapılan bireysel başvuru, Türkiye’de sosyal medya ve ifade özgürlüğü alanındaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Hukuki sürecin gidişatı, hem siyaset çevrelerinde hem de medya hukuku alanında yakından izleniyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politika

Trump 50 Gün Süre Vermişti! Rusya’dan İstanbul Ateşkes Adımı: “Hazırız”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
ABD Başkanı Donald Trump’ın 50 günlük ultimatomu sonrası Rusya Dışişleri, üçüncü tur müzakereler için İstanbul’a gidilmeye hazır olduklarını duyurdu. Ankara’daki diplomatik gelişmeler ve Moskova’nın çatışmayı sonlandırma planı bu makalede ayrıntılarıyla ele alınıyor.

1. Trump’ın 50 Günlük Ultimatomu

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Temmuz 2025’te Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna ile 50 gün içinde bir ateşkes anlaşmasına varmaması hâlinde Moskova’nın ticaret ortaklarına yüzde 100’e varan ikincil gümrük vergileri uygulayacaklarını duyurdu

Bu adım, hem askeri hem de ekonomik baskı unsurlarını birlikte kullanan bir diplomatik strateji olarak değerlendiriliyor. Trump, aynı basın toplantısında NATO müttefikleriyle silah sevkiyatları konusunda işbirliğini vurgulayarak, nihai hedefin savaşın finansman kaynaklarını kesmek olduğunu belirtti .


2. Rusya’dan İstanbul’a “Hazırız” Mesajı

Trump’ın 50 günlük süreci işlemeye başlamasının hemen ardından, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’dan dikkat çekici bir açıklama geldi. Zaharova, Moskova’da düzenlenen haftalık basın toplantısında, “Rus heyeti, üçüncü tur müzakereler için İstanbul’a gitmeye hazır. Kiev’in sağlanan anlaşmalara uygun hareket edeceğini umuyoruz.” ifadelerini kullandı .

Zaharova ayrıca, Ukrayna tarafından resmi bir müzakere talebi gelmediğini belirterek, “Ya müzakerelerden kaçınıyorlar ya da buna hazır değiller.” yorumunu yaptı


3. İstanbul’un Diplomat Görevindeki Rolü

Türkiye, hem jeopolitik konumu hem de tarafsız arabuluculuk geçmişi nedeniyle bu tür barış süreçlerinde sıkça tercih edilen bir merkez oldu. Daha önce Suriye ve çeşitli bölgesel çatışmalarda da devreye giren Ankara, bu kez de Ukrayna krizinde garantör ülke rolünü üstleniyor.

Rusya’nın İstanbul tercihi, karışık uluslararası baskıların gölgesinde diplomatik manevra alanını genişletme niyeti olarak okunuyor. İstanbul’daki görüşmeler, geçen ayki ilk iki turda ele alınan insani ateşkes ve ek gümrük tarifeleri konularının devamı niteliğinde olacak .


4. Müzakere Sürecinin Geleceğine Bakış

Analistler, 50 günlük süre dolduğunda taraflardan somut adımlar gelmezse Trump’ın tehdidini hayata geçireceğini ve Rusya-Avrupa arasındaki ticaretin ciddi şekilde sekteye uğrayacağını öngörüyor . Diğer yandan, Moskova’nın “ateşkese hazır” mesajı, krizin diplomatik yolla çözümüne dair umutları artırıyor.

Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek üçüncü tur müzakereler, Ukrayna sahasında ateşkes umutlarını yeniden gündeme taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde açıklanacak İstanbul tarihinin, bölgesel güvenlik ve enerji piyasaları üzerindeki etkileri de yakından takip edilecek.


Not: Bu makale, güncel diplomatik gelişmeleri ve resmi açıklamaları referans alarak hazırlanmıştır

Okumaya Devam Et

Politika

Avrupa’nın En Büyük Limanı Rotterdam, İsrail’e Kapanıyor: Silah Taşımacılığı Durdu!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama
Rotterdam Limanı, mahkeme kararı ve aktivist protestoları sonrası İsrail’e yönelik F‑35 parçaları taşıyan gemileri kabul etmeyi durdurdu. Silah ticareti sekteye uğradı, lojistik zinciri sarsıldı.

1. Giriş

Avrupa’nın en büyük konteyner limanı olarak bilinen Rotterdam Limanı, son dönemde İsrail’e giden askeri malzemelerin girişini durdurma kararıyla uluslararası kamuoyunun odağına yerleşti. Gerek hukuki gerekse toplumsal tepkilerin bir sonucu olarak, limanın İsrail’e kapanması, bölgedeki silah tedarik zincirini doğrudan etkiledi.

2. Limanın Kapanma Kararı

  • Mahkeme Talimatı: 2023’te Hollanda Yüksek Mahkemesi, İsrail’e F‑35 savaş uçağı parçalarının ihracatının durdurulmasını emretti. Bu karar, temel olarak uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin önlenmesi gerekçesine dayanıyor.

  • Porto Yetkililerinin Uygulaması: Rotterdam liman yönetimi, mahkeme kararının uygulanması kapsamında İsrail menşeli askeri kargoları kabul etmeme kararı aldı. Bu adım, limanın fiili olarak İsrail’e kapanması anlamına geliyor.

3. Protestolar ve Aktivist Eylemleri

  • “Mask Off Maersk” Kampanyası: Palesti̇ni̇an Youth Movement (PYM) ve “Geef Tegengas” grupları, Hollanda’nın en büyük nakliye şirketi Maersk’in İsrail’e askerî malzeme taşıdığını iddia ederek liman önünde protesto düzenledi.

  • Şehir Merkezi Blokajları: Aktivistler, limana giden demiryolu hatlarını ve ana arterleri geçici olarak kapatarak trafiği felç etti; bu durum lojistik zincirini kilitledi ve ekonomik kayıplara yol açtı.

4. Hukuki Gelişmeler

  • İdari İtirazlar: Hollanda devleti, mahkeme kararına itiraz ederek en yüksek mahkemeye başvurdu. Ancak, temyiz kararı sonuçlanana dek ara karar gereğince kargoların kabulü askıya alındı.

  • Uluslararası Baskı: Birçok insan hakları örgütü ve AB kurumları, Nederland’ın kararı destekleyerek diğer limanlara da benzer uygulamalar çağrısı yaptı.

5. Ticari Sonuçlar

  • Silah Ticareti Kesintisi: F‑35 parçaları ve diğer ağır askeri ekipmanların rotası kesintiye uğradı; İsrail’in hava kuvvetlerine yedek parça sevkıyatı aksadı.

  • Alternatif Rotasyonlar: Nakliye şirketleri, Antwerp ve Hamburg gibi alternatif limanlara yönelirken, maliyetler ve teslim süreleri önemli ölçüde arttı.

6. Uluslararası Yansımalar

  • AB Ülkeleri: İtalya, İspanya ve Belçika gibi ülkeler de limanlarında silah taşıyan gemilere kısıtlamalar getirmeye başladı. Bu durum, Avrupa genelinde bir ambargonun temellerini oluşturuyor.

  • ABD-İsrail İlişkileri: ABD yönetimi, tedarik zincirinde aksamaların diplomatik gerginlik doğurabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ancak uluslararası hukuka saygı vurgusu da yapmaktan geri durmadı.

7. Sonuç

Rotterdam Limanı’nın İsrail’e kapanması, yalnızca bir liman operasyonu durması değil, küresel silah ticaretinin de sınırlarının yeniden çizilmesi anlamını taşıyor. Mahkeme kararları, aktivist baskılar ve uluslararası hukukun güçlenmesi, savaş malzemelerinin akışını düzenleyen dengeleri değiştirdi. Bu gelişme, hem bölgesel hem de küresel arenada yeni bir dönemin habercisi olarak kabul ediliyor.


Yayın tarihi: 17 Temmuz 2025

Okumaya Devam Et

Politika

Netanyahu’dan Suriye’ye Açık Tehdit: “Umarım Daha Fazlasını Yapmak Zorunda Kalmayız”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 15 Temmuz 2025’te düzenlenen son hava saldırılarının ardından Suriye’ye yönelik tehditlerini tırmandırdı. Tehditlerin ayrıntıları, bölgesel yansımalar ve uluslararası tepkiler bu makalede.

Olayın Özeti

15 Temmuz 2025 tarihinde İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), güney Suriye’deki Süveyde (Suwayda) vilayetinde bir dizi hava operasyonu gerçekleştirdi. İsrail yönetimi, operasyonların amacını “Suriye rejimine mensup unsurların bölgedeki Druze topluluğuna yönelik tehdidini ortadan kaldırmak” olarak açıkladı  Bu saldırıların ardından Başbakan Benjamin Netanyahu, “Umarım daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız; bu büyük ölçüde Şam’ın neyi yapacağına bağlı” sözleriyle Suriye’ye yönelik tehdidini açıkça dile getirdi .

Tarihsel Arka Plan

İsrail ile Suriye arasındaki gerginlik, uzun süredir “güvenli bölge” talepleri ve sınır ötesi operasyonlar ekseninde devam ediyor. 2015’ten bu yana İsrail, Güney Suriye’deki Dera, Kuneytra ve Suwayda bölgelerinin tamamen demilitarize edilmesini talep ediyor . Bu talepler, Şam yönetimini zayıflatmak ve İsrail’in kuzey sınırını kontrol altında tutmak amacı taşıyor. Suriye’deki iç savaşın bitişinin ardından ortaya çıkan yeni rejim, Şam’daki istikrarı yeniden tesis etmeye çalışırken, bölgedeki azınlık toplulukları ve dış aktörler arasındaki dengeler hâlâ kırılganlığını koruyor .

15 Temmuz Saldırıları ve Tehdit Dili

Süveyde’de süren iç çatışmalar, Druze ile Bedevi grupları arasında kanlı olaylara dönüşmüştü. İsrail, bu karışıklığı kendi güvenlik tehditi olarak değerlendirerek füze ve uçaklarla Suriye ordu birliklerini hedef aldı. Saldırı haberlerinin hemen ardından konuşan Netanyahu, “Umarım daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız” diyerek Şam yönetimine açık bir mesaj verdi . Bu ifade, İsrail’in gerekirse bölgedeki operasyonel kapsamını genişletmekten çekinmeyeceğini gösteriyor.

Bölgesel ve Etnik Yansımalar

Süveyde, tarihsel olarak sürgündeki Druze topluluğunun yoğunlukta yaşadığı stratejik bir nokta. İsrail, bu topluluğu koruma bahanesiyle Süveyde’ye müdahale ediyor; ancak Şam yönetimi ve bölgedeki diğer aktörler bunu Suriye’nin egemenliğine bir müdahale olarak nitelendiriyor . Ürdün ve Lübnan’daki Benî Şeib (Beni Şeib) gibi diğer etnik gruplar da benzer hassasiyetler taşıyor. Dahası, Türkiye ve İran’ın da Suriye’de nüfuz mücadelesi devam ederken, İsrail’in bu hamleleri daha geniş bir bölgesel çatışma riskini gündeme taşıyor .

Uluslararası Tepkiler

Suriye Dışişleri Bakanlığı, saldırıları “egemenliğe aykırı” ve “uluslararası hukukun ihlali” olarak tanımladı. Birleşmiş Milletler, tarafları itidalli olmaya çağırırken, Rusya’dan henüz resmi bir kınama gelmedi. ABD yönetimi ise İsrail’in “meşru güvenlik endişelerini” anladığını belirtti fakat tırmanmanın sürdürülmemesi gerektiğini vurguladı. Avrupa Birliği dış politika sorumlusu Josep Borrell, “Bölgesel gerilimlerin artması, herkesin zararına” dedi

Analiz ve Olası Senaryolar

  1. Operasyonların Tırmanması: Netanyahu’nun sözleri, yakın gelecekte yeni hava saldırılarının gelebileceğini işaret ediyor. Şam’ın vereceği yanıt, İsrail’in atacağı adımları belirleyece

  2. Diplomatik Çözüm Arayışları: ABD ve Rusya’nın arabuluculuğunda, demilitarize bölge anlaşmaları yeniden masaya gelebilir. Bu senaryo, uzun vadede bölgede istikrarı sağlayabilir.

  3. Bölgesel Çatışmanın Yayılması: İran destekli milis gruplar ve Hizbullah, İsrail’e karşı misilleme yapabilir; bu da Lübnan ve Irak hattında yeni cepheler açılmasına yol açabilir .

Sonuç

Netanyahu’nun “daha fazlasını yapmak zorunda kalmayız” tehdidi, Suriye’deki dengeleri yeniden sorgulatıyor. Şam yönetiminin tepkisi ve bölgesel aktörlerin inisiyatifleri, Orta Doğu’daki huzurun anahtarı konumunda. Uluslararası toplumun denge politikaları, hem sivillerin güvenliği hem de büyük bir çatışmanın önlenmesi açısından kritik öneme sahip.


Yayın Tarihi: 15 Temmuz 2025

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar