Gündem
Ekrem İmamoğlu için tutuklama talep edildi

Soruşturma kapsamında gözaltında bulunan İBB Başkan Danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un da emniyette verdiği ifadeye ulaşıldı.
Ongun’un 131 sayfalık ifadesi 12 saat sürdü.
İfade başında etkin pişmanlık hükümleri için bilgilendirilen ve sonrasında “Tarafınıza anlatılan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyor musunuz?” sorusu yöneltilen Ongun, “Herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum.” cevabını verdi.
Ongun, aylık gelirinin 350 bin lira olduğunu söyledi.
Ongun, “İBB tarafından ürün/hizmet alımı veya satımı amacıyla gerçekleştirilen ihalelere katıldınız mı veya herhangi bir ihale sürecinde bulundunuz mu?” sorusunu, “İBB Başkan Danışmanı hiçbir ihaleye katılmaz. İhale süreçlerinde de bulunmaz. Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı olarak katıldığım herhangi bir ihale yoktur. Çünkü yönetim kurulu başkanları ihale yetkilisi değildir. Sadece Medya AŞ’ye gelir getirici az sayıda ihale bana imzaya gelir.” cevabını verdi.
Sorgusunda Ongun’a, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan 99 şüphelinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.
Ongun, kendisini danışmanı olarak tanıtan ve operasyondan iki hafta önce yurt dışına çıktığı belirlenen şüpheli Emrah Bağdatlı’yı 2009’dan beri bir arkadaşının ortağı olması sebebiyle tanıdığını, herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını iddia etti.
Bir tanığın açık hava reklam alanlarının Kültür AŞ üzerinden kiralanması sürecinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddiası sorulan Ongun, iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi.
Ongun’a bir tanığın şu ifadesi okundu:
“İBB zabıtaları zaman zaman şehir genelinde izinli ya da izinsiz, reklam panolarını kesip sökerek yeni bir süreç başlatır. Böylece yeni ihaleler veya sözleşmeler imzalamaya zemin hazırlar. Bu şekilde rant sağlanır. Murat Kapki (şüpheli), Eco Reklam ve Ecevit Advertcity gibi reklam firmalarıyla ilişkili bir isimdir. Yanında çalışan Bekir Özmen ve İsmail Yırtıcı gibi kişilerle birlikte reklam alanında faaliyet göstermektedir. Murat Kapki, İBB Başkanlığına Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra büyük bir servet sahibi olmuştur. Şehir merkezindeki üst geçitler ve stratejik noktalardaki reklam alanlarını pazarlaması dikkat çekicidir. Normalde bu tür yerler için yüksek kiralar ödenmesi gerekirken çok daha az bedellerle Murat Kapki bu işleri alarak hayatın olağan akışına aykırı şekilde karlar elde etmiştir… Hüseyin Köksal (şüpheli), Beylikdüzü’nde tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir iş insanıdır. İmamoğlu’nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte Urban Medya gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsüyle işlerini yürütmektedir. İlbak ailesi de Kültür AŞ’nin İstanbul’daki billboard ihalelerini alarak dikkat çekmektedir. İlbakların şirketi 1990’larda küçük bir ajansken bir anda büyük bir holdinge dönüşmüştür. Şu an bildiğim kadarıyla Amerika’da 10 AVM’leri mevcuttur. İlbakların da Ekrem İmamoğlu’na yatkın olduklarından ötürü belediyeden gayriresmi ve usulsüz şekilde ihale ve işler aldıkları bu sektördeki herkes tarafından bilinir. Subaşı ailesi de aynı şekilde İmamoğlu’yla yakınlığı olan bir ailedir. Eyüp Subaşı (şüpheli), oğlu Muhammed Subaşı açık hava reklam sektöründe etkin rol almaktadır. Bu kişilerin Taşçı ailesinden Kabil Taşçı (şüpheli) gibi küçük üreticilerle yakın ilişkileri mevcuttur. Kabil Taşçı’ya naylon fatura kestirerek gayriresmi para kazandırmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla gayriresmi kazanılan bu paraların bir kısmıyla fon oluşturularak seçim döneminde Ekrem İmamoğlu’nun afişleri, miting organizasyonları, seçim otobüslerinin temini ve giydirme işlemleri finanse edilmektedir. Hatta seçim döneminde harçlık adı altında sokakta vatandaşlara bu paralar verilerek oy kazandırılmaya çalışılmaktadır. Naylon fatura kesme yöntemiyle İmamoğlu’nun kurduğu bu organizasyonun çok büyük paralar götürdükleri bilinmektedir. Bu bahsettiğim sahte fatura kesen kişi veya şirketlere alt sağlayıcı olarak fatura kesen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahıs ve şirketlerdir. Bu organizasyonun başında İmamoğlu’nun yönlendirmesiyle Murat Ongun ve Serdar Taşçı bulunmaktadır.”
“İÇERİĞİ DOĞRU OLMAYAN SÖYLEMLERİ REDDEDİYORUM”
Ongun, tanık ifadesine karşı, “Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. Benimle birlikte sözde organizasyonun başında olduğu iddia edilen Serdar Taşçı isimli şahsı tanımam. Bu ismi ilk defa burada duydum. Yine iddialarda ismi geçen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahısları tanımam. İddialarda ismi geçen şahısların ve firmaların İBB’yle ticari ilişkileri olabilir. Bunları bilmem söz konusu değildir. İddialar teyide muhtaçtır. İçeriği doğru olmayan söylemleri reddediyorum.” savunmasını yaptı.
Bir tanığın “Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdal Taşkın, Ekrem İmamoğlu’nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Köksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az iki gün bir araya gelip Beylikdüzü’nde toplanırlardı. Bu toplantılarda açık hava reklam işleriyle ilgili iş, ihale ve gayrimeşru hususlar konuşulurdu. Toplantı sonrası Ongun ve Taşkın ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı.” iddiasını ise Ongun ifadesinde yalanladı.
Reklam ihaleleri yönettiği iddiasına ilişkin Ongun, “Sayın İmamoğlu’nun en yakınındaki kişi olarak adımın ihalelerle anılmasını istemiyordum. Bunun somut örneği billboard ihalesidir. Bu ihaleyi Medya AŞ yapabilecekken, Kültür AŞ’ye anlattığı gerekçeyle devri yapıldı. Bir organizasyon ve yolsuzluk yapacak olsam kendi yönettiğim ihaleyi başka bir iştirak şirketine vermem hayatın doğal akışına aykırıdır.” cevabını verdi.
Ongun, bir tanığın CHP Kurultayı’na ilişkin “… Yanlarında delegelere vermek üzere getirdikleri çanta dolusu paralar vardı. Seçimi Özgür Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar. Buna bizzat şahit oldum. Ayrıca kurultayda bazı delegelere siyasi rüşvetler de verildi…” iddiası üzerine, “CHP Kurultayı ile ilgili iddialar hazımsızca atılan iftiralardır.” dedi.
“BAĞDATLI’YA İLİŞKİN İDDİALAR ASILSIZ”
Ongun’a, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, “…Emrah Bağdatlı, Murat Ongun’un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB Başkanı olunca Murat Ongun’un başında olduğu Medya AŞ’den işler kendisine verildi. Advertcity reklam firması İmamoğlu İBB Başkanı olduktan sonra kuruldu. Görünüşte Murat Kapki ve Ahmet Köksal sahibidir. Ancak asıl sahipleri İmamoğlu, Kapki ve Köksal’dır. Şirketin eski genel müdürü Ahu Gülbay şirketin yapısını ve yaptıklarını öğrenince kendisini işten çıkardılar. Şirketin ticaret sicilindeki adı BVA Reklam ve Danışmanlıktır. Ticaret sicili numarası ise 238247-5’tir. Şirketin belediyeden yüksek tutarlarda ihale aldığı ancak asıl işinin sahte faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet anlatmıştır yine Hüseyin Köksal’a ait Karsal örme isimli firma ve Advercity isimli firmalar adına düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendim. Servet ile yaptığım görüşmelerin bir kısmını ses kayıtlarını aldım. Bunları dosyaya sunacağım. Para sayma görüntüleri yayınlanınca Servet bu paraların Kültür AŞ’den aldığı paralar olduğunu, Servet itirafçı olacağını söyledi. Ancak ifadesinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal’ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Ancak bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır.” şeklindeki beyanı soruldu.
ONGUN: HUSUMETLE YAPILMIŞ İFTİRA
Ongun, bunun üzerine, “Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. ‘Emrah Bağdatlı Murat Ongun’un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB başkanı olunca Murat Ongun’un başında olduğu Medya AŞ’den kendisine işler verildi’ şeklindeki iddialara ilişkin demek isterim ki, savcılığınızın 17 Şubat 2025 tarihli Medya AŞ’ye gönderdiği ‘İhale alan şirketlere ilişkin belgeleri talep’ yazısına kurumumuz tarafından istenilen günde yanıt verilmiştir. Bu yazılar resmi evrakta mevcuttur. Medya AŞ tarafından bilgilendirmemde 2019, 2020, 2021, 2022 yıllarında ihale almaya hak kazanan Emrah Bağdatlı’nın dört yılda 7 milyon lira civarında ihale aldığı anlaşılmıştır. Savcılık yazısında sorulan Emrah Bağdatlı’ya ait olan ‘Karpuz’ isimli şirketin ise İBB ve iştiraklerinden hiçbir ihale almadığı görülmüştür. Doğal olarak yöneticisi olduğum Medya AŞ şirketinin Emrah Bağdatlı’nın olağanüstü zenginleşmesine vesile olduğu iddiası asılsızdır.” cevabını verdi.
Gizli tanık Meşe’nin, “Birinci yöntem olarak dönemin reklam müdürü olan Kaan Sürmegöz üzerinden yapılan usulsüzlüklerdir. Reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler Kaan Sürmegöz’e gelirler. Sürmegöz Murat Ongun’dan ilgili reklam çalışması ile ilgili görüş alır. Murat Ongun olumlu görüş vermeden İBB sınırları içerisinde bir reklam çalışması yapmak mümkün değildir. İlgili yönetmeliklerde 15 bin lira olan bir alanı 10 katı bazı durumlarda 20 katı fiyatlar talep ediyorlardı. Örnek olarak yönetmeliklere göre belediyeye yatırılması gereken 100 bin liralık bir reklam alanı için Kaan Sürmegöz 1 milyon lira talep ediyordu. Murat Ongun’dan onay aldıktan sonra Ongun reklam verilmesini uygun görürse 1 milyon liralık rakamı 500 bin liraya indirip resmi vergiler de geçerli 100 bin lirayı belediyeye yatırtıp aradaki 400 bin lirayı dört farklı yöntemle başka alanlara aktarıyorlardı. Yöntem birde aradaki 400 bin lirayı fark, nakliye ya da hediye saat ve benzeri masraflar için Murat Ongun ve yakın çevresinin harcamalarına götürülüyordu. Üçüncü yöntem olarak her ne kadar Murat Ongun ile Dilek İmamoğlu’nun ilişkileri iyi olmasa da Dilek İmamoğlu’nun kendi hayatını sürdürmesi için İstanbul Vakfı Dilek İmamoğlu’nun kontrolüne verilmiştir. Bu üçüncü yöntemde Murat Ongun devre dışı kalıp kalan örneklemdeki 400 bin lira gibi bir rakam İstanbul Vakfına yatırılmaktadır. İstanbul Vakfının o dönemki Genel Müdürü Perihan Yücel tarafından alınan bu bağışlar Dilek İmamoğlu’nun etkinlik masrafları hayatın akışındaki masrafları ya da ihale olmadan iş alındığı için vakıftan tedarikçi firmalardan kalan miktarlar kullanılarak o dönemki Dilek İmamoğlu’nun özel kalem müdürü Sibel Yıldızbaş tarafından Perihan Yücel ile koordine olarak gerekli harcamalar yapılırdı. Dördüncü olarak İBB Reklam Müdürlüğüne gidilmeden direkt Medya AŞ’ye reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler gider ilk kontak kişisi Elif Güven’dir. Daha büyük kişilerde Pınar Türker’e başvurularak yine Murat Ongun’un değerlendirilmesi olumlu olursa 100 bin liralık reklam alanı için Medya AŞ’ye 500 bin lira ilgili kişilerce ödenirdi Medya AŞ sonrasında geri kalan parayı tedarikçi firmalar aracılığıyla kendilerine almaktadır. Çevre Koruma Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü içerisinde İlker Aslan’ın başında bulunduğu Ufuk İnan, Fatih Keleş, Murat Ongun ve Dursun Subaşı tarafından birçok yolsuzluk yapılmaktadır, ihale ve doğrudan temin işlerindeki yolsuzlukları İSTAÇ üzerinden gerçekleştirmektedirler. Deniz Hizmetleri Müdürlüğü üzerinden ise 2872 sayılı kanun kapsamında cezalar kapsamında mağdurları çağırarak çok fahiş fiyatlarda ceza yazacaklarını söyleyerek bu kişilerle bu cezalar üzerinden pazarlık yapmaktadır. Pazarlık neticesinde cüzi bir miktarını resmi cezalandırıp geri kalan kısmını ise İBB Kasımpaşa Ek Hizmet Binası Deniz Hizmetleri Müdürü’nün odasında elden çanta ile alıyorlar. İlker Aslan, Dursun Subaşı, Ufuk İnan ve Murat Ongun Beylikdüzü’nden kalan dostluklarını buradaki rüşvet ve yolsuzluk çarkında da devam ettirmektedirler.” ifadesi de sorguda okundu.
Ongun buna ilişkin, “Gizli tanık Meşe isimli şahsın ifadesinde geçen iddialar hakkında söylemek isterim ki daha önce birkaç kez tekrarladığım gibi İBB ve Medya AŞ’nin reklam ihale prosedürleri çok nettir ve defalarca denetlenmiştir. O yüzden her seferinde farklı farklı dile getirilen yalan ifadelere gerekli tüm yanıtları verdiğimi düşünüyorum. İstanbul Vakfı ya da başkanımızın eşi Dilek Hanım’ın adının ilk kez reklam işine karıştırıldığını üzülerek duydum. Bilgim ve görgü dahilinde hiç böyle bir şey yoktur. İSTAÇ veya Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ile görev alanım gereği hiçbir ilgim yoktur dile getirilen iftiraların da tek bir kanıtı yoktur.” şeklinde savunma yaptı.
KAMU ZARARI İDDİASI
Kültür AŞ ve Medya AŞ’nin usulsüzlüklere kılıf yapılarak, 260 milyar 755 milyon 755 bin lira artı KDV kamu zararına sebep olunduğu iddiasına ilişkin Ongun, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“4 günlük gözaltı sonrası bu kadar fazla iddia içeren, içerisinde çeşitli rakamlar, ihaleler bulunan bir raporu sağlıklı bir şekilde değerlendirmem mümkün olmadığı gibi bahse konu ihalelere ilişkin benim doğrudan sorumluluğum da bulunmamaktadır.
Bununla beraber Medya AŞ diğer iştirakler gibi defaten Sayıştay, mülkiye müfettişleri ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından denetimden geçmiştir. Böyle bir kamu zararı bugüne kadar tespit edilememiştir. Eğer edilmişse de mutlaka İBB hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve dava süreci başlamıştır. Başlamamışsa da bu sürecin görevim ve konumum gereği muhatabı ben değilim.”
İHALELER SORULDU
Sorgusunda Ongun’a İBB’nin iştiraki olan Kültür AŞ ve Medya AŞ unvanlı şirketlerin yapmış oldukları ihalelerle ilgili temin edilen ihale dosyaları üzerinden yapılan incelemelere yönelik bazı sorular yöneltildi.
Ongun, bu sorulara şöyle cevap verdi:
“Bugün gözaltına alınışımın üçüncü günü, ifademin ise onuncu saatinde bu kadar iddiayı teker teker değerlendirebilmem doğal olarak hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak anladığım kadarıyla savcılık makamı benim özellikle daha önceden tanıdığım Emrah Bağdatlı ve Mustafa Nihat Sütlaç’a ihale verilmesine yardımcı olduğumu öne sürer nitelikte bilgilendirme değerlendiriyor.
Emrah Bağdatlı’nın Medya AŞ’den aldığı işlerin 4 yıla yayılı maddi değerinin herhangi bir zenginlik yaratmayacağı alenidir. İki ticari kuruluş arasında yapılmış bir antlaşmaya dayanmaktadır. Benim kamu yetkimi kullandığım bir husus yoktur.
Medya AŞ’nin ihale ve satın alma sorumlusu sayın Fatoş Ayık, 2011 yılında Medya AŞ kurulurken işe girmiş 3 sicil nolu bir çalışandır. Reklam alanlarından sorumlu İBB yetkilisi Emlak Daire Başkanı Kaan Sürmegöz önceki dönemden devam eden devlet memurudur. Ben reklam ya da reklam alanlarıyla ilgili bir organizasyon kurmak istesem herhalde AK Parti döneminden kalan bürokrat ve çalışanların yerine başka bir ekip kurardım fakat böyle bir tasarrufum olmamıştır.
Bana yönelik yasa dışı bütün suçlamaları sonuna kadar reddediyorum. Medya AŞ’nin gelirinin artması kamu kuruluşunun artması şahsi bir gelir artışı olmamıştır. İş ve işlemlerimizde kamu menfaatini koruduğumuz için suçlandığımızı düşünüyorum.”
Yetkilisi olduğu İBB iştirak şirketinin İBB’den almış olduğu ihalelerin süreci hakkında ifade vermesi istenen Ongun, ihale yetkisinin kendisinde olmadığını savunarak, İBB’nin 30 iştirak şirketi olduğunu söyledi.
Kendilerinden önceki dönemlerde de daire başkanlıklarının pek çok ihalesini iştirak şirketlerinin aldığını gördüklerini ve bunun kamu faydası gözeten bir uygulama olduğunu ifade eden Ongun, şunları kaydetti:
“İştirak şirketleri dolaylı da olsa kamu kuruluşu niteliğindedir. İBB gibi çok önemli bir kuruluşun tüm iş ve işlemlerine İstanbullular adına en yüksek kalitede yapma mecburiyeti vardır. İştirak şirketleri bu işlerin sağlıklı kaliteli ve çalışan hakkını gözeterek yaptırmak üzerine kurmuştur. Şu anda İBB’nin 70 bin civarında toplu sözleşmeli personeli vardır.
İmamoğlu döneminden önce kurulmuş bu sistemle hem istihdam yaratılmış hem de kayıt dışı personel çalıştırılmasının önüne geçilmiştir. Bu öncelikli kamu ve işçi adına bir avantajdır. İştirak şirketleri idareden aldığı toplu işlerin bazı bölümlerini kendisi hallederken uzmanlık ve insan kaynağı-teknik ekipman gerektiren bazı bölümlerini ise farklı şirketlere ihale edebilir.
Medya AŞ bu ihaleleri yaparken kamu ihale kanununa göre ihaleye çıkma zorunluluğu bulunmamasına rağmen biz yönetime geldikten sonra tüm bu bahsettiğim işlerde ihaleye çıkılmıştır. Dolayısıyla daha şeffaf daha liyakatli bir işleyiş için seçtiğimiz bu yolun karşımıza bir suçlama olarak gelmesine anlam veremiyorum.”
Gizli tanık Meşe’nin ifadesinde geçen hususlarla ilgili “İstanbul Senin uygulamasıyla ele geçirilen verileri kim ya da kimler kullandı? Bu veriler kim ya da kimlere satıldı?” sorusuna Ongun, İstanbul Senin uygulamasıyla ilgili teknik konularda bilgisinin bulunmadığını, verilerin kendisiyle veya “Reklam İstanbul” isimli firmayla paylaşıldığı iddialarının iftira olduğunu savundu.
Gündem
Peş Peşe İstanbul Depremleri: Vali Gül “Olağan Sürecin Parçası” Dedi, İstanbul’daki Son Durum
Açıklaması:
23–25 Nisan’da İstanbul’da hissedilen artçı sarsıntılar sonrası Vali Davut Gül “Olağan süreç” dedi. AFAD ve uzmanlar uyarıyor; tedbirli olun, panik yapmayın.
İstanbul, 25 Nisan 2025 – 23 Nisan akşamı Marmara Denizi’nde yaşanan 6,2 büyüklüğündeki ana depremin ardından, İstanbul’da art arda hissedilen 154’ü aşkın artçı sarsıntı şehirde paniğe yol açtı. Depremin merkez üssü Silivri açıkları olarak kaydedilirken, 20.33’te Marmara Denizi Büyükçekmece açıklarında meydana gelen 4,3 büyüklüğündeki yeni sarsıntı vatandaşları tekrar sokaklara döktü. AFAD verilerine göre, söz konusu artçı deprem yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde gerçekleşti .
Ülkü: “Tedbirli Olalım, Panik Yapmayalım”
İstanbul Valisi Davut Gül, yaşanan yoğun artçı sarsıntılar sonrası sosyal medya ve basın açıklaması yaparak, “Değerli İstanbullular, ilimizde zaman zaman hissedilen artçı sarsıntılar, uzmanlarımızın da belirttiği üzere ana depremden sonra yaşanan olağan süreçlerin bir parçasıdır. Valiliğimize ulaşan herhangi bir olumsuz durum söz konusu değildir” dedi . Gül, ayrıca afet yönetim merkezlerinin 7/24 teyakkuzda olduğunu vurgulayarak, “Tedbirli olmak önemlidir, panik yapmak ise riski artırır” uyarısında bulundu.
Artçı Sarsıntıların Seyri ve Uzman Görüşü
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, “6,2 büyüklüğündeki depremden sonra 5 büyüklüğün üzerinde iki artçı sarsıntı yaşandı. Böyle büyük bir depremin etkinlik süresi 1,5–2 ay kadar devam edebilir” açıklamasını yaptı Özel’in değerlendirmesi, İstanbul’da artçı sarsıntı hisseden herkesin önümüzdeki haftalarda da benzer sarsıntılarla karşılaşabileceğine işaret ediyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başlığı Altında Hazırlıklar
AFAD il ve ilçe koordinasyon merkezleri, depremzedeler için gerekli altyapı kontrollerini süratle tamamladı. Yol, su, elektrik hatlarında olumsuz bir durum tespit edilmezken, yıkım riski taşıyan binalarda ise çalışmalara başladığı bildirildi. Sağlık Bakanlığı ekipleri de olası yaralanma vakalarına karşı hastanelerde hazır bekletiliyor.
İstanbul’da Güvenlik ve Bilgilendirme
Valilik, asılsız sosyal medya paylaşımlarına karşı da uyarıda bulunarak, “Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan iddialara itibar etmeyin; resmi açıklamalar AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından yapılacaktır” hatırlatmasını yaptı. Manipülatif haber ve ses kayıtları yayımlayanlar hakkında yasal işlemler başlatılacağı da bildirildi.
Gündem
Cübbeli Ahmet’ten Şok Fetva: “Depremde Cünüp Ölmek Caizdir” – Şartları ve Tepkiler
Açıklaması
Cübbeli Ahmet’in Instagram paylaşımlı yeni fetvasında “Depremde cünüp ölmek caizdir” dediği, Kâfirûn Suresi okuma, meşru ilişki ve namaz şartlarının neler olduğu, İslâm hukukundaki dayanakları ve eleştirileri bu makalede bulabilirsiniz.
Özet
Son günlerde sosyal medyada büyük yankı uyandıran Cübbeli Ahmet’in “Depremde cünüp ölmek caizdir” fetvası, Kâfirûn Suresi okunması, ilişkinin meşru olması, namaz kaçırılmaması ve gusül alma niyeti şartlarını gündeme taşıdı . Bu makalede, söz konusu fetvanın içeriği, dayanakları, İslâm hukuku çerçevesindeki geçerliliği ve eleştirileri detaylı şekilde ele alınacaktır.
1. Haber Özeti
Cübbeli Ahmet, Instagram’da paylaşılan kısa bir videoda depremde cünüp ölmenin caiz olduğunu belirterek, “Kâfirûn suresini okuması, ilişkinin meşru olması, namaz kaçırmaması ve gusül alma niyetinde olması gerekiyor” demiştir . Cübbeli Ahmet’in resmi web sitesinde benzer içerikli geçmiş sohbetler yer almakla birlikte, bu yeni fetva deprem şartları çerçevesinde verilmiştir .
2. Fetvanın Şartları ve İçeriği
2.1 Cünüplük ve Gusül
– İslam’da cünüp (cinsel ilişki veya meni çıkışı sonrası) hâlinde gusül abdesti almak farzdır
– Guslün farz olduğu haller klasik kaynaklarda; cünüp olma, hayız ve lohusalık hallerinin sona ermesi olarak belirtilir .
– Cübbeli Ahmet’e göre, deprem gibi olağanüstü hâllerde gusül imkânı bulunmayanlar için cünüp ölmenin şehadet hükmünde olduğu yönünde bir kolaylık söz konusudur .
2.2 Kâfirûn Suresi Okuma Şartı
Cübbeli Ahmet, deprem anında cünüp olarak ölen kişinin Kâfirûn Suresi’ni okumasının şart olduğunu vurgulamıştır . Klasik kaynaklarda cünüplük hâlinde mushafa dokunmanın caiz olmadığı konusunda icma bulunsa da , sûrenin okunması veya zikri farklı değerlendirmelerde kolaylık sağlayabilir.
2.3 Meşru İlişki ve Namaz Kaçırmama
Fetvaya göre, ölen kişinin son zamanlarda nikah usulüne uygun cinsel ilişki yaşamış olması ve namazlarını aksatmadan kılması gerekmektedir . İslam hukukuna göre cünüplük hali günlük hayatı engellemez fakat namaz vakti geçmeden guslünü yapmamak önemli bir kusur sayılır
3. Dini ve Hukuki Dayanaklar
3.1 Kur’ân-ı Kerîm
“Ey iman edenler! Namaza durduğunuzda yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh edin ve ayaklarınızı topuklara kadar yıkayın. Eğer cünüb iseniz gusledin…” (Mâide, 5:6) .
Bu ayet, guslün cünüplük hâline net bir çözüm sunduğunu açıklar.
3.2 Hadis ve Fıkıh Kaynakları
– “Cünüp olan kimse gusül farzı vaktini geçirmeden önce gerekli işleri yapar, en kısa sürede gusleder” uyarısı vardır
– KSÜ İlahiyat Fakültesi makalesi, cünüp olarak ölmenin büyük günah veya küfür hükmünde olmadığını; ölümün zamanını kimsenin bilemeyeceğini belirtir
4. Eleştiriler ve Toplumsal Tepkiler
– Dinî çevrelerden, deprem gibi afet şartlarında dahi guslün güçlük olarak görülmemesi gerektiği, tehir edilmemesi gerektiği yönünde eleştiriler gelmiştir
– Bazı âlimler, böyle bir fetvanın İslam’ın temel temizlik ve ibadet prensipleriyle çeliştiğini savunmaktadır
– Sosyal medyada, söz konusu fetvanın yanlış anlaşılmalara yol açabileceği ve afetten etkilenenlerin dinî bir zorlukla karşılaşmaması için dikkatli olunması gerektiği vurgulanmıştır.
5. Sonuç
Deprem gibi olağanüstü şartlarda cünüp ölmenin caiz olduğuna dair Cübbeli Ahmet fetvası, hem İslam hukukundaki kolaylık ilkelerine hem de temizlik ve ibadet sorumluluğuna dair tartışmaları alevlendirmiştir. Bu fetvanın yorumlanmasında Kur’an-ı Kerîm, hadis ve mezheplerin kıyas yöntemleriyle birlikte sosyal ve insani boyutun göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Gündem
“2025’in En Büyük Sosyal Konut Seferberliği: Murat Kurum’dan Gençlere ve Emeklilere Kapsamlı Konut Müjdesi”
Açıklaması
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yıl sonunda 81 ili kapsayan en kapsamlı sosyal konut kampanyasını başlatacaklarını açıkladı. Evi olmayan gençler ve emekliler kira öder gibi ev sahibi olacak.
Özet
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 25 Nisan 2025’te katıldığı canlı yayında, evi olmayan gençler ve emekliler için yıl sonunda 81 ili kapsayan “bugüne kadar yapılmış en büyük sosyal konut kampanyası”nı başlatacaklarını duyurdu . Kampanya; dar gelirli vatandaşlar, gençler, emekliler, şehit ve gazi yakınlarına ayrı kontenjanlar tanıyarak kira öder gibi ev sahibi olma fırsatı sunmayı hedefliyor .
Kampanyanın Genel Hatları
-
Kapsam: Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı yürütülecek sosyal konut projesi
-
Büyüklük: Cumhuriyet tarihinin en büyük seferberliği olarak nitelendirilen kampanya, bugüne kadar yapılmış en geniş ölçekli sosyal konut hamlesi olacak .
-
Yetkili Kuruluş: Proje, TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü iş birliğiyle hayata geçirilecek .
Kimler Yararlanacak?
-
Gençler: İlk kez ev sahibi olacak 25 yaş altı gençler, uygun ödeme planlarıyla konut sahibi olabilecek.
-
Emekliler: Evi olmayan emekliler için özel kota ayrılacak ve 20 yıla varan vadelerle avantajlı ödeme imkânı sağlanacak .
-
Dar Gelirliler: Şehit/gazi yakınları ve alt gelir grubu vatandaşlar da ayrı kontenjanlardan yararlanacak .
Kapsam ve Takvim
-
Hazırlık Süreci: Bakanlık, ihtiyaç duyulan arsalar için valiliklere genelge göndererek etüt çalışmalarını tamamladı .
-
Başlangıç Tarihi: Kampanya, 2025 yılının son çeyreğinde tüm illerde eş zamanlı olarak başlayacak
-
Tamamlanma: Projenin ilk aşamasında toplam 1.5 milyon sosyal konutun inşa edilmesi planlanıyor .
Başvuru ve Ödeme Koşulları
-
Şartlar: Aile geliri üst sınırı, önceden evi olmama koşulu ve yaş kriterleri başvuru koşulları arasında yer alacak .
-
Kura Sistemi: Talepler, başvuru sonrasında kura yöntemiyle değerlendirilecek .
-
Vadeler: 20 yıla kadar uzayan vade imkânı, düşük peşinat veya peşinatsız ödeme seçenekleri sunulacak .
Beklenen Etkiler
-
Piyasa Düzenlemesi: Yeni arz, konut fiyatları ve kiralarda denge sağlayarak sektörün hareketliliğini artıracak .
-
Sosyal Etki: Gençlerin ve emeklilerin barınma güvenliğini güçlendirerek sosyal refah düzeyini yükseltecek .
-
Kentsel Dönüşüm: Deprem riskini azaltmaya yönelik kentsel dönüşüm seferberliğiyle entegre bir yaklaşım sunuluyor .
Sonuç
Murat Kurum’un açıkladığı yeni sosyal konut kampanyası, Türkiye genelinde dar gelirli kesimlere yönelik en geniş kapsamlı proje olarak öne çıkıyor. Evi olmayan gençler ve emekliler için kira öder gibi ev sahibi olma fırsatı sağlayacak bu seferberlik, hem sosyal adaleti güçlendirecek hem de inşaat sektörüne yeni bir dinamizm kazandıracak.
-
Ekonomi3 gün önce
Eskişehir’de Ormanlık Alanda Yakılarak Öldürülen 30 Yaşındaki Kadın Dehşeti: Sadece Saç ve Kemik Kaldı
-
Gündem1 gün önce
Şanlıurfalı Genç İşçi 3 Günlük Korkunç İşkenceyle Yüzleşti: Dişleri Kırıldı, Hamam Böceği Yedirildi
-
Gündem1 hafta önce
Ünlü İsimlerden Sırrı Süreyya Önder’e Destek: “Sakın Ölme Sırrı Abi… Benimle Yine Dalga Geç!”
-
Son Dakika1 hafta önce
Son Dakika: Şakir Paşa Ailesi Konakta Yangın! 1 Ölü – Tüm Detaylar
-
Gündem1 hafta önce
Kayınvalidesini hamile bırakmıştı! Arsız damadın babası konuştu: Oğlum sapıktır
-
Gündem2 gün önce
“Silivri’de 6,2’lik Depremin Derinden Gelen Uğultusu: Sismik Kayıtların Ardındaki Gerçek”
-
Son Dakika6 gün önce
Oyuncu Sevil Akdağ Arkadaşını Öldürdü: Fatih İskenderpaşa’daki Cinayet Olayının Tüm Detayları
-
Son Dakika2 gün önce
İstanbul’da 6.2 Büyüklüğünde Korkutan Deprem: Vatandaşlar Panikle Sokağa Döküldü Medyatava +4