Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Devlet Bahçeli’den Sert Uyarı: “Sokak Çare Değildir”

Yayımlandı

üzerinde

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Özgür Özel’in sokak çağrıları ve İmamoğlu tutuklaması protestolarına yönelik eleştirilerini kamuoyuna duyurdu

Türkiye siyasi arenasında son günlerde yaşanan gelişmeler, partiler arası tartışmaları yeniden alevlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, CHP lideri Özgür Özel’in halkı “sokak”lara davet etmesi protestoların büyümesine neden olurken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu çağrılara sert tepki gösterdi. Bahçeli, sokak eylemlerinin toplumsal düzeni bozabileceğini ve ülkeyi tehlikeli bir yola sokacağını belirterek, “Sokaklar çare değildir” ifadeleriyle uyardı.


Olayın Arka Planı

Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un en önemli muhalefet isimlerinden biri olarak, tutuklama operasyonu kapsamında gözaltına alındı. İddialara göre, İmamoğlu’nun üzerine yolsuzluk, usulsüzlük ve terör örgütü bağlantıları gibi suçlamalar yöneltilirken; kendisi ve beraberindeki ondan fazla kişinin tutuklanması, siyasi tartışmaları yeniden alevlendirdi. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, özellikle CHP ve diğer muhalefet partileri tarafından “demokrasiyi hedef alan bir müdahale” olarak değerlendiriliyor.

Bu gelişmelerin ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde sokak eylemlerinin düzenlenmesi çağrısında bulundu. Özgür Özel’in sokak çağrısı, tutuklama kararına karşı duyulan öfkeyi ve demokrasi talebini simgeleyen bir hareket olarak yorumlanırken, bazı çevreler tarafından ise provokatif bir adım olarak eleştirildi.


Bahçeli’nin Açıklamaları ve Sert Tepkisi

MHP lideri Devlet Bahçeli, tutuklama operasyonu sonrasında Özgür Özel’in “sokak” çağrılarına yönelik açıklamalar yaparak, bu tür eylemlerin toplumsal huzuru bozacağının altını çizdi. Bahçeli, “Sokağa davet edilenlerin karşısına 15 Temmuz’da olduğu gibi başka unsurlar dikilirse, kaçınılmaz çatışma kaçınılmaz olacaktır” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Bahçeli, açıklamalarında özellikle şu noktalara dikkat çekti:

  • Toplumsal Düzen ve Güvenlik: Bahçeli’ye göre, sokak eylemleri yalnızca mevcut siyasi gerginliği artırmakla kalmayıp, geçmişte yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminin izlerini de yeniden canlandırabilir. “Toplumsal huzur ve güvenliğimiz, sokaklarda yaşanacak kaotik olaylarla tehlikeye girer” diyen Bahçeli, devletin asayiş ve düzenin korunmasının temel görev olduğunu vurguladı.

  • Siyasi ve Medya Sorumluluğu: MHP lideri, aynı zamanda siyasi ve medya çevrelerinin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini belirtti. “Siyasetçiler ve medya sahipleri, akıllarını başlarına alsın; provokatif söylemler, toplumu kışkırtmaya yarar” ifadeleriyle, mevcut ortamda yapılacak radikal eylemlerin ülkenin geleceğine zarar vereceğini dile getirdi.

Bu açıklamalar, MHP tabanında ve bazı kamuoyu kesimlerinde destek bulsa da, muhalefet çevreleri tarafından eleştirildi. Özgür Özel ise, “Sokak çağrıları, demokrasiye ulaşmanın bir yoludur” diyerek, halkın sesini duyurmasının zorunlu olduğunu savundu.


Protestoların Seyri ve Genişleyen Tepkiler

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde büyük protesto gösterileri düzenlendi. Halk, tutuklama kararını “demokrasiyi hedef alan müdahale” olarak değerlendirirken, sokaklara dökülerek özgürlük ve adalet talebini yüksek sesle dile getirdi.

  • İstanbul ve Diğer Şehirler: İstanbul’da, özellikle Saraçhane çevresinde yoğunlaşan göstericiler, “İmamoğlu’ya destek, demokrasiyi savun” sloganları attı. Ankara, İzmir ve diğer büyük şehirlerde de benzer gösteriler gözlemlendi.

  • Sosyal Medya ve Halkın Direnişi: CHP lideri Özgür Özel, sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınlarla ve mesajlarla, sokak eylemlerinin sürekliliğini sağlamak istediğini belirtti. Ancak, devletin sosyal medya üzerinden de çeşitli kısıtlamalar getirmesi, eylemlerin dijital platformlardan da takip edilmesine yol açtı.

Halkın sokaklara dökülmesi, yalnızca siyasi bir tepki olmakla kalmadı; aynı zamanda ekonomik sıkıntılar ve toplumsal adaletsizlikle birleşen daha geniş bir memnuniyetsizliğin de göstergesi olarak yorumlandı. Birçok vatandaş, “Adalet arayışımızın ve özgürlük mücadelesimizin simgesi” olarak İmamoğlu ve onun etrafındaki direnişi desteklerken, diğer yandan bu durumun ülke genelinde ciddi bir istikrarsızlığa yol açabileceğini belirtti.


Siyasi Arenada Derinleşen Çatışmalar

Bu gelişmeler, Türkiye’de siyasi arenada giderek derinleşen çatışmaların da bir yansıması olarak görülüyor.

  • Partiler Arası Gerilim: CHP’nin sokak eylemlerine verdiği destek ile MHP’nin bu konuda gösterdiği tepki, iki farklı siyasi görüş arasındaki keskin ayrımı ortaya koyuyor. MHP lideri Bahçeli’nin “Sokaklar çare değildir” uyarısı, muhalefetin aşırı eylemci tavrına yönelik eleştiriyi simgelerken, CHP ise halkın sesini doğrudan duyurmanın demokrasi için vazgeçilmez olduğunu savunuyor.

  • Yargı ve Siyaset İlişkisi: Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, yargının siyasi baskı aracı olarak kullanılabileceği yönündeki endişeleri de beraberinde getirdi. Muhalefet, bu tutuklamayı “seçim öncesi siyasal temizlik operasyonu” olarak değerlendirirken, hükümet ise yargının bağımsızlığını savunduğunu belirtiyor.


Sonuç ve Değerlendirme

Devlet Bahçeli’nin sert uyarıları, Türkiye’deki mevcut siyasi kutuplaşmanın ve gerginliğin en çarpıcı örneklerinden biri olarak kayıtlara geçiyor. Bahçeli, sokak eylemlerinin getireceği olası şiddet olaylarına dikkat çekerek, toplumsal düzenin korunması adına daha temkinli ve ölçülü davranılması gerektiğini vurguluyor. Öte yandan, muhalefetin “sokak çağrıları” ile demokratik taleplerini dile getirme çabası, halk arasında geniş yankı buluyor.

Bu kapsamlı olay, sadece İstanbul ile sınırlı kalmayıp, ülke genelinde siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlık risklerini artırabilir. Türkiye’de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün korunabilmesi için, tüm siyasi aktörlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve diyalog ortamının güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Gündem

Eniştesini tornavidayla öldürmüştü! Yasak aşk iddiası: “17 sene sakladım” — O söz sonrası cinayeti işledi

Yayımlandı

üzerinde

Tarih.Saat: 09 Eylül 2025 — 17:05 (TSİ)
Okuma süresi: 3 dakika
Yayın: FatihDoganMedya

Aydın’da Ozan K. iddiasına göre 17 yıl önce annesiyle yasak ilişki yaşadığını söylediği eniştesi Şenol G. ile tartışıp tornavidayla öldürdü. Olayın ayrıntıları, mahkeme ifadeleri ve savcılık iddianamesi.


Olayın özeti

Aydın’ın kırsal Sınırteke Mahallesi (Çayiçi mevkisi) yakınlarında 13 Haziran 2025 sabahı meydana gelen olayda, iddiaya göre mısır tarlasına sulama için giden Şenol Göktaş ile Ozan Kaya (O.K.) arasında çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Tartışma sırasında O.K., eniştesi Göktaş’ı tornavida ile yaraladı; Göktaş olay yerinde hayatını kaybetti. Jandarma ve sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından yapılan incelemede Göktaş’ın yaşamını yitirdiği tespit edildi

Sanığın iddiası: “Yasak ilişkiyi 17 yıl sakladım”

Duruşmada savunma yapan sanık Ozan Kaya, öldürme gerekçesini “namus” meselesi olarak gösterdiğini, “17 sene önce annemle Şenol’un ilişkisini gördüm ve bunu kimseye söylemedim” şeklinde ifade verdiğini belirtti. Sanık, ayrıca Göktaş’ın küçük kardeşini ima ederek kendisine “Büyüdü mü?” şeklinde sözler söylediğini, bunun üzerine uzun süre içini çektiğini ve son sözlerin ardından sinirlendiğini anlattı. Sanık, olaydan önce tornavidayı iş yerinde bilediğini ve sabaha karşı tarlada beklediğini söyledi.

Olayın gelişimi — yakalanma ve soruşturma

İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri inceleme yaptı; O.K. bir süre sonra jandarmaya teslim oldu ve adliyeye sevk edilerek tutuklandı. Soruşturma kapsamında Ozan Kaya hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Mahkeme, sanığın akıl sağlığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istenmesine karar verdi.

Tarafların ifadeleri ve olası motivasyon

  • Sanıkın savunması: Ozan Kaya, öldürme sebebini maddi değil, annesiyle olduğu iddia edilen ilişki ve “namus” meselesi olarak açıkladı. Ayrıca miras ve tapu uyuşmazlığına dair gerilim de yaşandığını, ancak miras sebebiyle öldürmediğini ifade etti.

  • Aile bireylerinin beyanı: Ölen kişinin eşi ve sanığın annesi duruşmada tanık olarak dinlendi; sanığın annesi, çiftle arasında bir sorun olmadığını, eniştesini “baba gibi” gördüklerini belirtti.

Hukuki süreç ve sonrası

Soruşturma ve kovuşturma sürecinde savcılık dosyasında “tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yer verilmiş; mahkeme süreci devam ediyor. Mahkeme ayrıca sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığını değerlendirmek üzere Adli Tıp raporu alınmasına karar verdi. Yargılama ilerledikçe deliller, tanık ifadeleri ve Adli Tıp raporu kritik öneme sahip olacak. M

Okumaya Devam Et

Gündem

BM Genel Sekreteri Guterres: İsrail’in Doha’ya Yönelik Hava Saldırıları, Katar’ın Egemenliğinin “Açıkça İhlali”

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 9 Eylül 2025
Saat: 16:30 (TSİ)
Kaynak / Yayın: FATİHDOGANMEDYA
Okuma süresi: ~3 dakika

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, İsrail tarafından Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen hava saldırılarını sert bir dille kınayarak bu eylemi Katar’ın egemenliği ve toprak bütünlüğünün “açıkça ihlali” olarak nitelendirdi. Guterres, saldırının aynı zamanda Doha’nun aracılık rolünü de zedeleyebileceğine dikkat çekti.

Olayın Özeti

İsrail ordusu, Doha’da bazı Hamas yetkililerini hedef aldığını belirterek hava saldırıları düzenledi. Saldırının ardından başkentte patlamalar ve duman görüntüleri rapor edildi; ilk haberler saldırının üst düzey Hamas isimlerini hedef aldığı yönündeydi. Reuters ve diğer uluslararası ajanslar, saldırıyı doğrulayan raporlar yayımladı.

Guterres’in Mesajı

Guterres, gazetecilere yaptığı açıklamada İsrail saldırısını “Katar’ın egemenliği ve toprak bütünlüğünün açıkça ihlali” şeklinde tanımladı ve bölgedeki ateşkes çabalarına zarar verilmemesi gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri, Katar’ın barış sürecinde önemli bir arabulucu rolü üstlendiğini hatırlatarak tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.

Katar ve Bölgesel Tepkiler

Katar yönetimi saldırıyı “cezalandırılmalı” derecede ağır bir şekilde kınadı; Doha’dan yapılan resmi açıklamalarda eylemin “korkakça ve uluslararası hukuku ihlal eden bir saldırı” olduğu belirtildi. Arap Ligi ve bazı bölge ülkeleri de saldırıyı kınayarak Katar’ın egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Hedefler ve Son Durum

Bazı haber ajansları, saldırıların Hamas’ın üst düzey müzakerecilerini hedef aldığı ve ilk raporlara göre hedeflenen kişilerin hayatta kaldığı ya da ölü sayısıyla ilgili çelişkili bilgiler bulunduğunu bildirdi. Olay yerinden gelen görüntüler ve resmi açıklamalar çerçevesinde durumun netleşmesi için gelen bilgilerin doğrulanması gerekiyor.

Uluslararası Hukuk ve Olası Sonuçlar

Uzmanlar, bir ülkenin başka bir ülke topraklarında askeri operasyon düzenlemesinin uluslararası hukukta ciddi sonuçları olabileceğini hatırlatıyor. BM ve bölgesel aktörlerin atacağı adımlar; diplomatik protestolar, Güvenlik Konseyi gündemi ve uluslararası soruşturmalar biçiminde şekillenebilir. Guterres’in açıklaması, bu tür adımların değerlendirilmesine zemin hazırlayabilir.

Neden Önemli?

Doha, son yıllarda Gazze konusunda arabuluculuk yapan kilit aktörlerden biri oldu. Katar’daki böyle bir saldırı, bölgedeki ateşkes ve rehine takası görüşmelerini zayıflatabilir; ayrıca Körfez ülkeleriyle ilişkilerde yeni gerilimler yaratabilir. Uluslararası toplumun tepkisi ve gelişmelerin nasıl şekilleneceği, önümüzdeki saatlerde ve günlerde netleşecek.

Kısa Not: Haber, BM Genel Sekreteri António Guterres’in açıklamaları ve uluslararası haber ajanslarının ilk doğrulanmış raporları temel alınarak hazırlanmıştır. Daha fazla resmi açıklama ve ayrıntı geldiğinde FATİHDOGANMEDYA üzerinden güncelleme yapılacaktır.

Okumaya Devam Et

Gündem

Ankara’da kadın cinayeti: MSB’de görevli yüksek mühendis 5 yaşındaki kızının gözü önünde öldürüldü

Yayımlandı

üzerinde

Tarih • Saat: 09 Eylül 2025 — İlk yayın: 17:03 / Son güncelleme: 18:25.
Okuma süresi: ~3 dakika

Ankara Yenimahalle’de, Milli Savunma Bakanlığı’nda görevli yüksek mühendis Başak Gürkan Arslan (46), boşanma sürecinde olduğu eşinin babası tarafından evde bıçaklanarak hayatını kaybetti. Olay sırasında 5 yaşındaki kız çocuğu ve eşin de bulunduğu, kayınpeder ve oğlunun gözaltına alındığı bildirildi.


Olayın gelişimi — Detaylı haber

Ankara’nın Yenimahalle ilçesi Kardelen Mahallesi’ndeki müstakil bir evde öğle saatlerinde tartışma çıktı. İddiaya göre, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı 5’inci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü’nde sivil memur olarak görev yapan yüksek mühendis Başak Gürkan Arslan (46), boşanma aşamasında olduğu eşinin babası Kudret Arslan (63) tarafından defalarca bıçaklandı. Yaralı halde kapıyı açıp yardım isteyen Arslan, saldırgan tarafından boğazından da tekrar bıçaklandı; sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen yaşamını yitirdi.

Olay anında evde aralarında 5 yaşındaki kızının da bulunduğu öğrenildi. Çocuğun olayın tanığı olduğu, olay sonrası çocuğun koruma altına alındığı bildirildi.

Soruşturmayı yürüten polis ekipleri kısa sürede adrese intikal etti; kaynaklara göre Kudret Arslan ile oğlu olay yerinde gözaltına alındı. Emniyetteki işlemler ve olay yeri incelemeleri sürüyor.

Kayınpeder Kudret Arslan’ın savunmasında, geliniyle ve oğluyla konuşmak için bir araya geldiklerini; tartışma sırasında kendisine hakim olamadığını iddia ettiği yönünde ifadeler geçtiği bildirildi. Olayla ilgili adli süreç ve soruşturma devam ediyor.


Kurumsal ve toplumsal yansımalar

Olayın mağduru Başak Gürkan Arslan’ın MSB’de görevli olması habere geniş yansımalar getirdi; yetkili kurumların ve yerel birimlerin olayla ilgili soruşturmayı titizlikle yürüttüğü belirtiliyor. Kadın cinayetleri vakaları toplumda büyük tepki gördüğü için olay, hem yerel hem ulusal basında geniş yer buldu.


Bilinmesi gerekenler (kısa notlar)

  • Yer: Ankara, Yenimahalle — Kardelen Mahallesi (müstakil ev).

  • Mağdur: Başak Gürkan Arslan, 46, MSB’de yüksek mühendis olarak görevl

  • Şüpheli: Kudret Arslan, 63 (kayınpeder); olaya karıştığı belirtilen oğlu ile birlikte gözaltına alındılar.

  • Olay anında 5 yaşındaki kız çocuğu ve mağdurun eşi de evdeydi; çocuk koruma altına alındı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar