Gündem
CHP lideri Özgür Özel boykot listesini açıkladı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden süreçte bir kez daha Saraçhane’de toplanan kalabalığa hitap eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, firma firma isim vererek boykot çağrısında bulundu. Özel, “Saraçhane’yi görmezlerse yerin dibine gömün” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanıp görevinden uzaklaştırılmasıyla devam eden süreçte bir kez daha Saraçhane’deki İBB merkez yerleşkesi önünde toplanan kalabalığa hitap etti.
Türkiye’de son günlerde siyasi ve ekonomik atmosferde yaşanan gelişmeler çerçevesinde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kritik açıklamalarıyla geniş kitlelerin gündemine oturdu. Yapılan konuşmalarda, özellikle ekonomik gücün halkın elinde olduğuna vurgu yapılarak, belirli markalara karşı boykot çağrısı yapıldı. Bu makalede, Özgür Özel’in boykot çağrısına konu olan markalar, çağrının arka planı ve toplumsal-ekonomik etkileri ele alınacaktır.
Özgür Özel Kimdir?
Özgür Özel, uzun yıllardır siyasi arenada aktif rol oynayan bir isim olarak, özellikle ekonomik boykot gibi stratejik adımlarla gündeme gelmiştir. Açıklamalarında “darbecilerin para kaynaklarını keselim” diyerek, medyanın ve perakende sektörünün yönettiği ekonomik akışa karşı halkın kendi gücünü kullanması gerektiğini savunmaktadır. Bu yaklaşım, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış ve sosyal medyada geniş destek bulmuştur.
Boykot Çağrısının Arka Planı
Son dönemde, siyasi gerilimlerin ve ekonomik sıkıntıların etkisiyle toplumsal hareketlilik artmıştır. Özellikle İstanbul’un bazı bölgelerinde düzenlenen protesto ve mitinglerde, ekonomik boykot çağrıları da yer aldı. Özgür Özel’in açıklamaları, hem kamuoyunu bilinçlendirmeyi hem de iktidara ve destekçilerine karşı toplumsal bir tepki oluşturmayı hedeflemektedir.
Bu çağrının temelinde, medya kuruluşları ve büyük perakende zincirlerinin ekonomik kaynaklarının kısıtlanarak, politikadaki olumsuz uygulamaların değiştirilmesinin sağlanması düşüncesi yatmaktadır. Özgür Özel, “Biz halkız, paramız var ve bu gücü doğru yerlerde kullanırsak demokrasinin ve özgürlüğün savunulması mümkün” diyerek, boykot eyleminin demokratik mücadelenin önemli bir parçası olduğunu ifade etmiştir.
Boykot Listesinde Yer Alan Markalar
Özgür Özel’in yaptığı açıklamalarda, tüketicilerin dikkat etmesi gereken markalar açıkça sıralandı. Bu liste, ekonomik boykot çağrısının uygulanacağı sektörlerde yer alan firmaları içermektedir. İşte, Özgür Özel’in boykot çağrısında adı geçen markalar:
-
EspressoLab
-
D&R
-
İdefix
-
Kilim Mobilya
-
Demirören AVM
-
Milangaz
-
Milli Piyango
-
Misli
-
İddaa
-
ETS Tur
-
Türk Petrol
-
İhlas Ev Aletleri
-
TGRT
-
CNN ve Demirören Grubu
-
Turkuvaz Yayınevi
Bu markalar, özellikle medyanın ve perakende sektörünün ekonomik yapısını destekleyen önemli aktörler arasında yer alıyor. Özgür Özel, bu firmaların ve grupların, mevcut yönetim politikalarını desteklediğini ve halkın ekonomik gücünü yanlış yönlendirdiğini öne sürmektedir.
Boykot Çağrısının Nedenleri
Ekonomik Gücün Halkın Elinde Olduğu İnancı
Özgür Özel, ekonomik boykotun temelini, halkın tüketim gücü üzerinden siyasi bir etki yaratma düşüncesine dayandırıyor. “Para bizde, bizim elimizde” söylemiyle, büyük sermaye gruplarına ve destek verdikleri medya kuruluşlarına karşı halkın birlik içinde hareket etmesinin önemini vurguluyor.
Medya ve Perakende Sektöründeki İktidar İlişkileri
Boykot çağrısının hedefinde, sadece perakende zincirleri değil; aynı zamanda medyanın yönettiği algı kontrol mekanizmaları da bulunmaktadır. Özgür Özel, bazı medya kuruluşlarının ve yayın gruplarının, hükümetin politikalarını eleştirmeyen, yönlendiren yapılar olduğunu belirterek, halkın bu kaynaklardan uzak durmasını tavsiye ediyor.
Toplumsal ve Siyasi Tepki
Boykot çağrısı, toplumsal bir uyanış ve siyasi direnişin sembolü olarak da değerlendiriliyor. Sosyal medyada ve sokaklarda yankı bulan bu çağrı, halkın tüketim alışkanlıklarını bilinçli bir şekilde yeniden düzenlemesi gerektiğini savunuyor. Bu durum, hem ekonomik hem de siyasi arenada bir dizi tartışmayı beraberinde getirmiştir.
Toplumsal ve Ekonomik Etkiler
Tüketici Davranışlarında Değişim
Boykot çağrısının uygulanması durumunda, listede yer alan markaların satışlarında belirgin bir düşüş yaşanabileceği öngörülmektedir. Özellikle genç nüfus ve orta-üst gelir grubunun yoğun olarak kullandığı hizmetlerde, bu durum ekonomik dengeyi etkileyebilir.
Medya Sektöründe Algı Değişikliği
Medya kuruluşları, siyasi söylemler ve kamuoyu oluşturmadaki önemli aktörlerdir. Özgür Özel’in çağrısı, bu kuruluşların reklam gelirleri ve yayın politikaları üzerinde baskı oluşturabilir. Bu durum, uzun vadede medya içeriğinin tarafsızlığı ve haber sunumunda değişikliklere yol açabilir.
Siyasi Arenada Yeni Tartışmalar
Ekonomik boykot, siyasi arenada da geniş yankı uyandıran bir eylem olarak değerlendiriliyor. Hem destekçileri hem de eleştirmenleri tarafından masaya yatırılan konular arasında, ekonomik yaptırımların demokratik süreçlere etkisi ve tüketici iradesinin önemi gibi başlıklar yer alıyor. Bu tartışmalar, önümüzdeki dönemde siyasi söylemlerde ve medya analizlerinde kendine yer bulacaktır.
Sonuç ve Değerlendirme
Özgür Özel’in boykot çağrısı, günümüz Türkiye’sinde ekonomik ve siyasi arenada dikkat çekici bir hareketlilik yaratmıştır. Belirtilen markalara yönelik bu çağrı, halkın tüketim gücünü kullanarak mevcut düzeni sorgulama ve değiştirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.
Halk, bu tür çağrılara destek vererek veya eleştirerek, ekonomik gücünü siyasi arenada kullanma imkânına sahip. Bu süreçte, medya ve perakende sektöründeki büyük aktörlerin, kamuoyunun tepkisini nasıl yöneteceği merak konusu. Gelişmeleri yakından takip etmek, hem tüketici davranışları hem de siyasi dengeler açısından önem arz etmektedir.
Özgür Özel’in çağrısı, “ekonomiyle direniş” ve “bilinçli tüketim” gibi kavramların ön plana çıkmasına neden olurken, siyasi tartışmaların da yeni boyutlar kazanmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak, bu boykot çağrısı, toplumsal hafızada ve ekonomik ilişkilerde iz bırakabilecek önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Gündem
Bahçeli’den Kritik Adım: “Terörsüz Türkiye Komisyonu” Üyelerini Açıkladı
Açıklaması
Devlet Bahçeli, Meclis’te kurulacak “Terörsüz Türkiye Komisyonu” için MHP’den Feti Yıldız, Muhammet Levent Bülbül, Halil Öztürk ve Yücel Bulut’u atadı. Komisyonun rolü, işleyişi ve sonraki adımlar bu makalede.
Giriş
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye Süreci” kapsamında Meclis’te oluşturulacak komisyona katılacak partiler arası heyetlerde MHP adına görev yapacak isimleri 26 Temmuz 2025 günü resmen duyurdu. Bu komisyon, PKK’nın silah bırakma sürecini muhatap alan “Terörsüz Türkiye” vizyonunun somut adımlarla hayata geçirilmesi amacıyla TBMM bünyesinde oluşturuluyor
Komisyonun Amacı ve Kapsamı
-
Amaç: PKK ve bağlantılı grupların silah bırakma çağrısının ardından, toplumsal barış ve terörün sonlandırılması yol haritasını hazırlamak.
-
Kapsam: Barış süreci adımları, toplumsal uzlaşı ve güvenlik politikalarının demokratik zeminde güçlendirilmesi.
-
Üye Sayısı: Toplam 51 milletvekilinden oluşacak; AKP 21, CHP 10, DEM Parti 4, MHP 4, İYİ Parti 3, Yeni Yol Grubu 3, grubu olmayan diğer partilerden 6 kontenjan.
MHP’den Görev Alacak Dört İsim
-
Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız
-
Sakarya Milletvekili Muhammet Levent Bülbül
-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk
-
Tokat Milletvekili Yücel Bulut
İsimlerin Yetkinlikleri ve Rolü
-
Feti Yıldız: Parti içi tecrübesi, stratejik planlama, komisyonun koordinasyon ve raporlama süreçlerinde kilit rol.
-
Levent Bülbül: Bölgesel barış girişimleri, STK ilişkileri ve toplumsal destek kanallarını güçlendirme.
-
Halil Öztürk: Güvenlik politikaları uzmanlığı, Meclis içi uzman komisyonlarla eşgüdümlü çalışma.
-
Yücel Bulut: Yerel dinamiklerin Meclis düzeyine taşınması, Tokat başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu temsilciliği.
Komisyonun İşleyiş Takvimi
-
Üye Bildirim Son Tarihi: 31 Temmuz 2025, 17:00’ye kadar TBMM Başkanlığı’na teslim edilmiş olacak.
-
İlk Toplantı: Ağustos başında planlanıyor; komisyon isminin kesinleşmesi ve çalışma usulü belirlenecek.
-
Rapor ve Öneriler: Eylül 2025 sonuna dek ara rapor; yıl sonuna dek nihai yol haritası TBMM Genel Kurulu’na sunulacak.
Süreçte Diğer Partilerin Yaklaşımları
-
İYİ Parti: Komisyona katılmama kararı alarak, yapının “TBMM İçtüzüğü’ne uygun uzman komisyon” statüsü taşımadığı eleştirisini yineledi.
-
Diğer Gruplar: AKP, CHP ve DEM Parti başta olmak üzere grubu bulunan partiler süreci destekleme ve katkı verme eğiliminde.
Değerlendirme ve Beklentiler
-
Toplumsal Barış: Silah bırakma çağrısının pratik adımlarla desteklenmesi, çözüm sürecine yeniden ivme kazandırabilir.
-
Güvenlik Ihlallerinin Azalması: Komisyonun kararları, bölgesel güvenlik politikalarını demokratik denetimle güçlendirebilir.
-
Siyasi Uzlaşma Kültürü: Farklı görüşlerin ortak metinlerde buluşması, TBMM’nin uzlaşma kapasitesini artıracak.
Sonuç
Devlet Bahçeli’nin açıkladığı MHP heyeti, “Terörsüz Türkiye” hedefinin Meclis zemininde işlenmesi sürecinde önemli bir aktör. Komisyonun başarısı, üye dağılımındaki denge, işleyiş mekanizmaları ve siyasiler arasındaki diyalog kalitesiyle doğrudan ilişkili olacak. Sürecin yakından izlenmesi, atılacak her adımda toplumsal güven ve barışın tesisine yönelik güçlü bir sinyal niteliği taşıyor.
Bu makale, “Terörsüz Türkiye Komisyonu” konusundaki en güncel gelişmelere dayanarak hazırlanmıştır.
Gündem
İmralı Cezaevi’nden Tahliye: Veysi Aktaş 31 Yıl 3 Ay Sonra Serbest Bırakıldı
“İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 31 yıl 3 ay tutuklu kalan Veysi Aktaş, infaz ertelemelerinin ardından 25 Temmuz 2025’te tahliye edildi. Tahliye süreci ve yasal dayanakları bu makalede detaylıca inceleyin.”
Makale İçeriği
1. Giriş
PKK hükümlüsü Veysi Aktaş, “Devletin egemenliği altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış ve 2015’ten beri İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyordu. 28 Nisan 2024’te yasal 30 yıllık infazını tamamlamasına rağmen, İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tahliyesi önce bir yıl, ardından üç ay ertelendi. Nihayet 25 Temmuz 2025’te tahliye kararı uygulandı
2. Ceza ve İnfaz Süreci
1994 yılında PKK yöneticiliği iddiasıyla tutuklanan Aktaş, 2015 yılında “çözüm süreci” kapsamında Mehmet Sait Yıldırım, Ömer Hayri Konar, Çetin Arkaş ve Nasrullah Kuran ile birlikte İmralı’ya sevk edilmişti 30 yıllık yasal infaz süresi 28 Nisan 2024’te tamamlandı; ancak İdare ve Gözlem Kurulu, iç denetim gerekçesiyle tahliyesini bir yıl erteledi. Bu erteleme, Aktaş’ın “umut hakkı” kapsamında değerlendirilmesini sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına da paralel bir karardı.
3. Tahliye Ertelemelerinin Hukuki Dayanağı
AİHM içtihatlarına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahkûmlar, belirli koşulları sağladıklarında topluma yeniden kazandırılma amacıyla salıverilme umuduna sahip olmalı; bu kapsamda pişmanlık, iyi hal ve toplumsal güvenlik unsurları dikkate alınıyor. İdare ve Gözlem Kurulu’nun erteleme kararları, infaz rejiminin titiz denetimini ve AİHM kriterlerine uyum arayışını yansıtıyo
4. Tahliye Tarihi ve Uygulama
Tahliyesi toplamda bir yıl üç ay ertelenen Veysi Aktaş, cezaevinde 31 yıl 3 ay geçirdikten sonra 25 Temmuz 2025 tarihinde serbest bırakıldı. Yargı kaynakları, sürecin tamamen infaz mevzuatı ve infaz hakimliklerinin onayı çerçevesinde yürütüldüğünü, hiçbir ayrıcalık veya istisna uygulanmadığını belirtti .
5. Toplumsal ve Siyasi Yansımalar
Tahliye haberi, başta HDP ve insan hakları örgütleri olmak üzere farklı kesimlerden “infaz adaleti” ve “insan hakları” vurgusuyla karşılandı. Bazı hukuk çevreleri, erteleme kararlarının AİHM içtihatlarına uygun yürütülmesinin pozitif tarafını öne çıkarırken; muhalif medya, “İmralı’dan ilk tahliye” diye manşetlerine taşıdı
Sonuç
İmralı Cezaevi’nin yüksek güvenlikli koşullarında 31 yılı aşkın süre geçiren Veysi Aktaş’ın tahliyesi, Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet infaz rejiminin işleyişine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Tahliye sürecinin hukuki zemini ve infaz ertelemeleri, AİHM içtihatlarıyla uyumlu yürütüldü. Bu gelişme, hem infaz sistemine hem de toplumsal adalet algısına dair önemli bir örnek teşkil ediyor.
Gündem
Alanya’da Skandal: Ünlü Doktor A.D. ve Hemşirenin Uygunsuz Görüntüleri, “Pes” Dedirten Yapay Zeka Savunması
Açıklaması
Alanya’nın tanınan doktoru A.D. ile hemşiresine ait olduğu iddia edilen uygunsuz görüntüler sosyal medyada yayıldı. Doktorun “Hesabım ele geçirildi, yapay zekâ” savunması büyük tepki topladı.
Olayın Perde Arkası
Antalya’nın Alanya ilçesinde Tanınan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. A.D.’ye ait olduğu iddia edilen uygunsuz görüntüler, doktorun kendi sosyal medya hesabından paylaşılınca ilçe gündemi kısa sürede çalkalandı . Görüntülerin yayılmasından sonra sosyal medyada “pes” dedirten tepkiler gelirken, olayın kaynağı hakkında birçok iddia ortaya atıldı.
Yapay Zekâ İddiası ve Doktorun Açıklaması
Dr. A.D., paylaşımın ardından hızlı bir şekilde yaptığı açıklamada, hesabının “kısa süreliğine ele geçirildiğini” öne sürerek söz konusu görüntülerin “yapay zekâ ile oluşturulmuş, gerçek dışı ve tamamen sahte” olduğunu savundu . Açıklamasında, “Gerekli tüm hukuki adımlar atılmıştır. Lütfen gördüğünüz her içeriğin gerçekliğinden emin olmadan inanmayın” ifadesini kullandı .
Hemşire İddiası
Yerel kaynaklar, görüntüleri önce yayımlayan kişinin Dr. A.D. ile arası bozuk olduğu iddia edilen hemşire olabileceğini öne sürdü . Diğer yandan, bazı medya organları da sosyal medya hesabının üçüncü kişiler tarafından ele geçirilme ihtimaline dikkat çekerek olayın “kişisel husumet”ten ziyade “siber saldırı” olabileceğini belirtti .
Hukuki Süreç ve Sonraki Adımlar
Doktor A.D.’nin avukatı aracılığıyla başlatılan ön soruşturma kapsamında, sosyal medya platformundan dijital delillerin toplanması ve görüntülerin kaynağının tespiti için bilirkişi incelemesi talep edildi . Ayrıca, “kişilik haklarının ihlali” ve “kişisel verilerin izinsiz kullanımı” gerekçesiyle hem hukuki hem de cezai yaptırımlar için savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
Kamuoyunun ve Medyanın Tepkisi
Olay, hem Alanya’da hem de ulusal medyada sıcak gelişme olarak takip edilirken; sosyal medya kullanıcıları, derhal gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını talep etti . Uzmanlar ise “yapay zekâ kaynaklı derin sahte” içeriklerin artışına dikkat çekerek, dijital okuryazarlık ve sosyal medya güvenliği konusunda uyarılarda bulundu.
Sonuç
Alanya’da büyük yankı uyandıran bu skandal, dijital çağda “görsel manipülasyon” ve “siber güvenlik” konularının ne denli kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Hukuki süreç ilerledikçe, hem yerel halk hem de doktor-hasta güven ilişkisi açısından sonuçları takip edilmeye devam edecek.
-
Gündem6 gün önce
Sivas’ta Feci Kaza: Yolcu Otobüsü Dağın Yamacına Çarptı, 3 Ölü – 24 Yaralı
-
Gündem1 hafta önce
20 Yıllık Gizem Çözüldü: Pendik’te Gönül Çelen Cinayeti Dosyası Raftan İndi
-
Politika4 gün önce
Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi
-
Politika1 hafta önce
Avrupa’nın En Büyük Limanı Rotterdam, İsrail’e Kapanıyor: Silah Taşımacılığı Durdu!
-
Gündem6 gün önce
Kocaeli’de Kan Donduran Cinayet: “Sen Beni Aldatıyorsun” Diyen Eşi Tüfekle Vurdu – İlk İfadesi Ortaya Çıktı
-
Gündem6 gün önce
Ümraniye’de Özel Menzilli Havalı Tüfek Cinayeti: Mobilya Ustası 142 Metre Uzaklıktan Vurularak Hayatını Kaybetti
-
Gündem1 hafta önce
Dürziler İsrail Saldırılarıyla Gündemde: İnanç Sistemlerinde Namaz ve Oruç Neden Yok?
-
Gündem5 gün önce
Etçil Dev Çekirge Şaşırtıyor: Batman’da 20 cm’lik “Etcanavarı” Görüntülendi