Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

ChatGPT’nin evliliğe etkisi: Çiftler boşanmanın eşiğinde

Yayımlandı

üzerinde

Evliliklerine dair meseleleri ChatGPT’ye danışan çok sayıda çiftin sürecine girdiği öğrenildi.

Yaklaşık 15 yıllık evliliğini bitirme aşamasına gelen bir erkek, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Eşim, tartışmalarımızı ve geçmiş sorunlarımızı ChatGPT’ye anlatıyor, oradan aldığı yanıtlarla bana dönüyordu. Zamanla bu, bir kısır döngüye dönüştü. ChatGPT ona sürekli hak veriyor, beni ise suçlu gibi gösteriyordu. Ailem parçalanıyor ve bunun nedeni bu .”

TARTIŞMALARDA HAKEM OLARAK KULLANIYORLAR

Benzer şikayetlerde bulunan birçok kişi, eşlerinin ChatGPT’yi tartışmalar sırasında bir “hakem” gibi kullandığını, hatta bazılarının çocuklarının önünde bile sohbet botunu devreye sokarak karşı tarafı susturmaya çalıştığını anlattı. Kimi eşler, saatlerce süren destekli monologlarla karşı karşıya kaldıklarını, kimi de partnerlerinden gelen “sayfalarca AI çıktısı”yla adeta boğulduklarını belirtti.

Uzmanlar, bu durumun tehlikesine dikkat çekiyor. Stanford Üniversitesi’nden bağımlılık tıbbı uzmanı Prof. Anna Lembke, yapay zekanın “empati ve onay döngüsü” yaratarak kullanıcıyı kendi bakış açısına kilitlediğini açıkladı:

“Gerçek bir terapistin rolü, kişiye kör noktalarını göstermek, empati kadar yapıcı eleştiri de sunmaktır. Yapay zeka ise yalnızca kullanıcının dünyasını onaylıyor. Bu da çiftler arasında uçurumu derinleştiriyor.”

Futurism’in haberinde yer verilan başka bir vakada ise, bipolar bozukluğunu uzun süredir kontrol altında tutan bir kadının, ChatGPT’ye takıntılı şekilde yönelmesinin ardından hem tedavisini bıraktığı hem de şiddet eğilimi göstermeye başladığı aktarıldı.

OPENAI: “YENİ ÖNLEMLER ALACAĞIZ”

OpenAI ise yaptığı açıklamada, kullanıcıların hassas anlarda ChatGPT’ye başvurduklarını kabul ederek, güvenlik önlemlerini artırmak için yeni çalışmalar yürüttüklerini duyurdu. Şirket, kriz anlarında profesyonel destek yönlendirmelerini genişleteceklerini belirtti.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

NASA OKYANUSLARI İNCELEMEK İÇİN KURULDU; VEKİL: ‘UZAYLILAR DERİNLİKLERDE YAŞIYOR’ — GERÇEKLER, MİTLER VE SORUMLULUK”

Yayımlandı

üzerinde

FATİHDOGANMEDYA HABER – 22:46

EDİTÖR: FATİH DOĞAN

İnsanlık merakı, hem gökyüzünü hem de denizlerin karanlık derinliklerini sarmış durumda. Bu iki alanın gizemi, kimi zaman doğru bilgilerle beslenirken; kimi zaman da komplo teorileri ve çarpıtılmış tarihle birbirine karışıyor. Son günlerde sosyal medyada dolaşan iki iddia dikkat çekiyor: “NASA, kuruluşunda okyanusları incelemek için kurulmuştu” ve bir ABD’li vekilin “uzaylıların okyanusların derinliklerinde yaşama olasılığı yüksek” çıkışı. Bunların her biri heyecan verici bir hikâye sunsa da, doğruluk ve sorumluluk talep ediyoruz.

NASA’nın kuruluş amacı: uzay ve havacılık — deniz değil
NASA, 1958’de National Aeronautics and Space Act ile kuruldu; kuruluşun temel amacı “atmosfer ötesi uçuşlar ve uzay araştırmaları” olmak üzere havacılık ve uzay araştırmalarıydı. Kuruluş, NACA (National Advisory Committee for Aeronautics) ve çeşitli askeri/civil programların birleştirilmesiyle ortaya çıktı ve Soğuk Savaş bağlamında Sovyetler’in uzaydaki atılımlarına cevaptı. Bu, ajansın kökeninin denizcilik veya okyanus araştırması olmadığını açıkça gösterir.

Buna rağmen internette yayılan “NASA okyanuslarda ölü bedenler buldu, sonra kaçtı” gibi iddialar gerçek dışı. Uzun süredir yapılan fact-check çalışmaları ve tarihsel kayıtlar, NASA’nın kuruluş sebebinin okyanus incelemesi olmadığını, ayrıca ajansın deniz araştırmalarını tamamen bıraktığı yönündeki iddiaların da yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

NASA hâlâ deniz çalışmaları yapıyor — ama ana hedefi uzay bilimidir
Öte yandan, bu demek değil ki NASA denizlerle ilgilenmiyor. NASA; uydular, sensörler ve insansız araçlarla iklim, okyanus yüzeyi ve deniz ekosistemleri üzerine önemli çalışmalar yürütüyor. Ajansın deniz ve iklim bilimlerine katkıları, küresel çevre izlemi açısından kritik. Bu çalışmaların varlığı, “NASA okyanusları araştırmayı bıraktı” gibi komplo iddialarını boşa çıkarıyor.

“Uzaylılar okyanuslarda” iddiası: iddia güçlü, kanıt zayıf
Amerika’dan bazı parlamenterlerin gündeme getirdiği “okyanuslarda devasa, tespit edilmiş fakat gizlenen uzaylı yapılar/karargâhlar” söylemleri medyada geniş yankı buldu. Örneğin, Temsilci Tim Burchett gibi isimlerin açıklamaları kamuoyunda tartışma yarattı; bu tür beyanlar kamu güvenini ve bilime dayalı tartışmayı etkileyebilir. Ancak mevcut, bağımsız ve doğrulanmış kanıtlar bu tür iddiaları desteklemiyor; haber kaynakları ve uzman değerlendirmeleri iddiaların daha çok spekülasyon ve anekdot temelli olduğunu gösteriyor.

Neden ciddiyetle ele almalıyız?

  1. Yetkili ağızlardan çıkan iddialar kamu kaynaklarının yönlendirilmesi ve politik gündemin şekillenmesi üzerinde etkili olur. Ciddi bir iddia ise şeffaf, belgeye dayalı ve araştırmayla doğrulanmalı.

  2. Okyanus ve uzay bilimleri hâlihazırda büyük bütçeler, uzmanlık ve uluslararası işbirliği gerektiriyor. Asılsız iddialar bu dikkat ve kaynakları dağıtabilir; bilimsel önceliklerin saptırılmasına yol açabilir.

  3. Merak ve sorgulama güzel; ama “olağanüstü iddialar” için “olağanüstü kanıtlar” gerekir. Bilim yöntemi, tek bir konuşma ya da anekdot yerine, tekrarlanabilir gözlem, ölçüm ve bağımsız doğrulama ister.

Ne yapılmalı?
Okuyucu olarak şunu öneriyorum: bilimsel iddialara karşı sağduyulu ve kaynak kontrolü yapan bir yaklaşım geliştirelim. Medya ve siyasetteki sesler ne kadar yüksek olursa olsun; tarihî kayıtlar, resmi kurum belgeleri ve bağımsız fact-check raporları en sağlam referanslarımız. Eğer gerçekten hem okyanuslar hem de uzay hakkında cevaplanmamış sorularımız varsa — ki var — bunu gerçek bilimsel sorgulama, şeffaflık ve uluslararası işbirliğiyle takip edelim.

Son söz: Gizemler var, ama komplo teorileriyle değil; diligence (özen) ve bilimsellikle ilerleyelim. NASA’nın kuruluş hikâyesi ve bugünkü faaliyetleri resmi kayıtlarda açık. “Uzaylılar okyanusta” gibi iddialar, popüler kültürün ilgisini çekse de, kamuoyunu yanıltacak düzeyde sunulmadan önce sağlam kanıtlara ihtiyaç duyar. Bilimsel merakla ama eleştirel akılla bakmayı unutmayalım.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

ABD’li vekilden şok çıkış: “Uzaylılar okyanusların derinlerinde yaşıyor”

Yayımlandı

üzerinde

Yayın Tarihi: 19 Eylül 2025, 14:30 (TSİ)
Okuma süresi: 3–4 dakika
Haber Kaynağı: FatihDoganMedya — Özel Haber

Tennessee milletvekili Rep. Tim Burchett’in bir televizyon/ podcast söyleşisinde, adı verilmeyen bir amiralin kendisine “yüzlerce mil/saat hızla hareket eden, futbol sahası büyüklüğünde denizaltı benzeri bir cismin” görüldüğünü söylediğini aktarması, Amerikan siyasetinde yeni tartışmalar başlattı. Benzer şekilde bazı Kongre üyeleri, okyanuslarda “USO” (Unidentified Submersible Object — tanımlanamayan deniz altı cismi) veya deniz altında üs olduğu iddialarını gündeme taşıdı. Ancak yetkili kurumlarca sunulmuş kanıt henüz paylaşılmış değil; uzmanlar daha fazla delil ve bilimsel inceleme çağrısı yapıyor

Olayın ayrıntıları

Rep. Tim Burchett, eski milletvekili Matt Gaetz’in programında yaptığı konuşmada, kendisine anlattığını söylediği bir vakada “okyanus altında yüzlerce mil/saat hızla hareket eden, futbol sahası büyüklüğünde” bir cismin gözlendiğini ve bunun “belgelenmiş” bir olay olduğunu belirtti. Burchett iddialarını aktardıktan sonra halkı panik yapmamaya çağırdı ancak gözlemin kendisine bir amiral tarafından anlatıldığını söyledi.

Ayrıca Kasım 2024’te yapılan ve UAP (Unidentified Anomalous Phenomena) konusunda düzenlenen Kongre oturumlarında bazı milletvekilleri, okyanuslarda ortaya çıkan anormalliklere ve “denizaltı üs” iddialarına dikkat çekti. Colorado Kongre üyesi Lauren Boebert, oturumda uzmanlara “UAP’ların suyun altından ortaya çıkıp kaybolduğu, okyanusta bir üs veya varlık gösterebilecek herhangi bir kayıt var mı?” diye sordu; tanık uzmanlar bu tür somut delillerin kendilerine ulaşmadığını belirtti.

Yetkililer ve uzmanların yorumu

Pentagon’un ve onun oluşturduğu UAP/AARO (All-domain Anomaly Resolution Office) gibi organların yaptığı değerlendirmeler; birçok olgunun izleme ekipmanları, sensör hataları, meteorolojik olaylar veya insan yapımı sistemlerle açıklanabileceğini gösteriyor. Kongre içi oturumlar, iddiaların ciddiyeti nedeniyle hükümet şeffaflığı ve daha fazla bilimsel inceleme talebiyle sonuçlanıyor; fakat şu ana kadar kamuya sunulan somut, doğrulanmış kanıtlar sınırlı. Uzmanlar, iddiaları tartışırken kanıt gerekliliğini vurguluyor.

Neden tartışılıyor? (Kısa analiz)

  1. Okyanusların büyük bölümü hâlâ haritalanmamış durumda; denizaltı gözlemleri daha az sıkı ve daha zor elde ediliyor. Bu yüzden denizaltı anomalileri, hava olaylarına kıyasla daha az incelenmiş olabilir

  2. Bazı siyasetçiler, elde edildiklerini iddia ettikleri bilgileri kamuoyuyla paylaşma amacıyla (veya dikkat çekmek için) iddiaları yüksek sesle dile getiriyor. Ancak gazetecilik ilkeleri gereği böyle iddialar, doğrulanmadan kesin gerçek gibi sunulmamalı.

Pentagon / Resmi kurum açıklamaları

Pentagon ve AARO gibi birimler geçmişte benzer iddiaları araştırdıklarını, bazı videoların ve raporların teknik analizlerinin yapıldığını ancak çoğu olayın açıklanabildiğini veya yeterli kanıt sunulmadığını belirtti. Kongre komiteleri bu tür iddiaların ciddi şekilde incelenmesi için taleplerini sürdürüyor.

Ne bilmiyoruz — hangi sorular yanıtsız?

  • Bahsedilen “amiralin” kim olduğu ve olaya dair orijinal rapor, video veya sensör verilerinin kamuya açıklanıp açıklanmayacağı.

  • Gözlemin teknik ayrıntıları (sensör türü, koordinatlar, zaman damgası) ve bağımsız doğrulama.

Sonuç ve değerlendirme

Mevcut bilgiler, bazı Kongre üyelerinin ve tanıkların denizaltı/su-altı anomalilerine ilişkin iddialarını gündeme getirdiğini gösteriyor. Ancak bu tür iddialar bilimsel metodolojiyle doğrulanmadığı sürece “kanıtlanmış gerçek” sayılmamalı. Gazetecilik sorumluluğu ile FatihDoganMedya olarak okuyucularımızı hem iddialardan haberdar etmeye hem de doğrulanmış bilgi için yetkili kurum açıklamaları ve bağımsız uzman analizlerini takip etmeye davet ediyoruz.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Google yayın devleriyle masaya oturuyor. Yapay zeka için telif ödeyecek.

Yayımlandı

üzerinde

Wall Street Journal’ın dün yayınladığı habere göre, , Youtube ve Facebook gibi dijital mecraları bünyesinde bulunduran Meta Platformu son aylarda Axel Springer, Fox Corp ve News Corp gibi medya şirketleriyle yapay zeka ürünlerine entegre edilmek üzere haber içeriklerinin lisanslanması için görüşmelerde bulundu.

Konuya yakın kaynaklara dayandırılan haberde, görüşmelerin Meta’nın yapay zeka ürünlerinde kullanılmak üzere haber ve diğer materyallerin lisanslanması üzerine yoğunlaştığı, ancak bazı görüşmelerin henüz ön aşamada olduğu ve anlaşmayla sonuçlanmayabileceği belirtildi.

Axel Springer’ın sözcüsü yorum yapmayı reddederken, Meta, News Corp ve Fox ise Reuters’ın yorum taleplerine hemen yanıt vermedi.
Meta, üst düzey yöneticilerinin ayrılması ve en son açık kaynaklı Llama 4 modeline gösterilen tepkinin düşük olması nedeniyle, yüksek riskli bir girişim olan Superintelligence Labs kapsamında yapay zeka çalışmalarını yeniden düzenliyor.

ChatGPT üreticisi OpenAI ve Jeff Bezos destekli girişim Perplexity gibi diğer şirketler de haber kuruluşlarıyla benzer yapay zeka ortaklıkları kurdu.

Reuters, 2024 yılında Meta Platforms ile içerik lisanslama anlaşması imzaladı. Amazon, Mayıs ayında The New York Times ile ortaklık kurarak gazetenin editoryal içeriğini Alexa gibi yapay zeka ürünlerinde kullanmasına izin verdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar