Sanat
Caz sanatçısı Ayten Alpman vefatının 13. yılında anılıyor

Ayten Alpman’ın vefatının üzerinden 13 yıl geçti. Ayten Alpman, Devlet Tiyatroları müfettişi Fahrettin Alpman’ın kızı olarak 10 Ekim 1929’da İstanbul’da dünyaya geldi. Küçük yaşlarda anne ve babası ayrılan sanatçı, Nişantaşı Kız Lisesinde öğrenciyken tanıştığı İlham Gencer sayesinde müziğe ilgi duydu.
Önce İngilizce şarkılar söyleyen Alpman, üvey babasının işi nedeniyle gittikleri Malatya’da bir ay kaldıktan sonra, İstanbul’da yaşayan anneannesinin yanına taşındı.
Alpman, çocukluğuna ve okul hayatına dair bir röportajında şunları anlatmıştı:
“Yeşilköy’de doğdum, annem dünyanın en güzel kadınıydı, kızıl saçları vardı. Babamdan ben 3 yaşındayken ayrıldı, ben annemle büyüdüm, babamı çok az hatırlarım. Bir gün Nişantaşı Kız Lisesinde okurken beni görmeye gelmişti, korkudan yanına çıkamadım. Herhalde annemin onu kötülemesinden korkuyordum. Annem dedemin doktoruyla evlendi, çok büyük bir evde kalabalık bir aile olarak yaşardık. Ortaokulu Erenköy Kız Lisesinde bitirdim, leyli olmaktan sıkıldım ve bir yıl da Nişantaşı Kız Lisesinde okudum. Sonra tekrar Erenköy Kız Lisesine döndüm ama kendisine çok yakınlık gösterdiğim bir kız arkadaşımın iftirası yüzünden okuldan uzaklaştırıldım. Hayatım boyunca hep zayıf olanlara, hastalara, özürlülere karşı içimde bir zaaf oldu ama bana da böyle bir arkadaşım ihanet etti, hiç kaçmadığım halde okuldan kaçtığımı söyledi. Disiplin kuruluna verildim ve ceza olarak simsiyah uzun saçlarım bir tarafından kesildi. Üvey babam ‘Bir yıl okula gitme, evde otur sonra tekrar devam edersin.’ dedi. Ama kısmet işte, o kış okulum yandı ve ben bir daha asla o okula dönemedim.”
Sanatçı, liseden mezun olduktan sonra İlham Gencer’in solistlik önerisiyle İstanbul Radyosunda program yapmaya başladı. “You Are Always In My Heart” adlı şarkıyı radyoda yorumlayan Alpman, verdiği bir röportajda o günlere dair şunları söylemişti:
“İlham’la bağımız hiç kopmamıştı. O sıralarda, 1949’da İstanbul Radyosu açıldı. İlham geldi, ‘Radyoda bize 15 dakika verdiler. Her çarşamba iki parça çalacağız. İki parça da sen söyleyeceksin.’ dedi. Apar topar radyo programlarına başladık. Derken gençliğin sevgilisi olduk mu? O sıralar İstanbul’da hiç Türk şarkıcı yok. İlk kadın şarkıcı Sevinç Tevs’di. Ona çok özeniyordum. Arkadan Rüçhan Çamay çıktı. Ben üçüncüyüm.”
ARİF MARDİN’İN YÖNLENDİRMESİYLE CAZ ŞARKILARI SÖYLEDİ
Ayten Alpman, sahneye ilk kez Taksim Belediye Gazinosu’nda düzenlenen bir tıp balosunda çıktı.
Arif Mardin’in yönlendirmesiyle caz şarkıları söyleyen sanatçı, profesyonel sahne çalışmasına ise 1952’de Yeşilköy Deniz Park Oteli’nde başladı, 3 ay sonra Kervansaray Gece Kulübü’ne geçti.
Türkiye’de kadın caz vokal geleneğini başlatan isimlerden biri sayılan sanatçının, 1953’te evlendiği İlham Gencer’den Ayşe ve İlhan isimli iki çocuğu oldu. Gencer’in Çatı Gece Kulübü’nü kurmasının ardından orada sahne almaya başlayan sanatçı, ilk plağı “Sayanora/Passion Flower”ı 1959’da yayımladı. Alpman ve Gencer’in evliliği 1960’ta sona erdi. Müziğe İsmet Sıral Orkestrası ile devam eden sanatçı, 1963’te gittiği İsveç’te 2 yıl Sıral ile 1 yıl da başka bir caz orkestrasıyla sahne aldı.
ALPMAN’IN EBCİOĞLU İLE YAPTIĞI “SENSİZ OLMAM” ŞARKISI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ
Türkiye’ye döndüğünde, yabancı şarkılara Türkçe sözlü uyarlama modası başlasa da Alpman caz şarkıları söylemeyi bir süre daha sürdürdü.
Aranjman uyarlamalarının öncüsü Fecri Ebcioğlu’nun ısrarıyla bu furyaya daha fazla direnemeyen sanatçı, uyarlama eserlerin yer aldığı “İnan Bana/Ayrıldık Yalnızım” adlı 45’lik plağı 1967’de müzikseverlerle buluşturdu. Sezen Cumhur Önal ile birkaç 45’lik yapan Alpman’ın Ebcioğlu ile yaptığı “Sensiz Olmam” şarkısı büyük ilgi gördü.
Sözlerini Fikret Şeneş’in yazdığı, Alpman’ın 1972’de seslendirdiği “Bir Başkadır Benim Memleketim” şarkısının olduğu plak ilgi görmedi. Ancak şarkı, 1974’teki Kıbrıs Çıkarması’nda TRT’de çok sık çalınınca, yeniden 45’lik olarak piyasaya sürüldü ve büyük satış rakamlarına ulaştı.
Mireille Mathieu’nun Fransızca seslendirdiği eser, Alpman’la özdeşleşti. Ünlü sanatçı, 1953’te “Aşk Izdırabtır” ve 1974’te “Tek Başına” adlı filmlerde rol aldı. “İstersen”, “Sensiz Olmam”, “Tek Başına”, “Yanımda Olsan”, “Ben Varım”, “Ben Böyleyim” ve “Yaz Yağmuru” isimli şarkılara imza attı.
Bir röportajında Ayten Alpman, “Müzik insanın yaşamı, hayatı, kısacası her şeyidir. Müziksiz bir hayat olmaz, mutsuz da olsam mutlu da olsam müzik dinlerim. Yemek içmek ne ise müzik de o işte, bitmeyecek bir ihtiyaç, yaşamın sürmesi için gereken bir şey.” ifadelerini kullanmıştı.
İki uzunçalar (longplay) da yapan Alpman, son profesyonel sahne çalışmasını 1990’da İstanbul Yeniköy Bilsak Kulübü’nde gerçekleştirdi.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2007’de düzenlenen İstanbul Caz Festivali’nde “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” alan sanatçı, akciğer yetmezliği nedeniyle 20 Nisan 2012’de 83 yaşında vefat etti.
Ayten Alpman’ın albümlerinden bazıları şunlar:
“İnan Bana/Ayrıldık Yalnızım (1967), Seni Unutmak Senden Kaçmak İstiyorum/Kim Demiş Aşk Yalandır Diye (1967), Bu Sana Son Seslenişim/Sevmedim Hayatı (1967), Sensiz Olamam/Aynalar Aynalar (1970), Bir Başkadır Benim Memleketim/Yaşamak İçin (1971), Memleketim/Unutsana (1973), Ben Yürürüm Yana Yana/Iraktır Yolların (1974), Ben Böyleyim (1976), Son Bir Defa/Neden Sanki Bu Dünya Dar Geliyor İnsana (1977), Eski 45’likler (1999), Bir Başkadır Ayten Alpman (2007)”
Sanat
Ünlü ressam Bob Ross’un tabloları satışa çıkıyor

Amerikalı Ressam Bob Ross’un 30 tablosu, federal fon kesintileriyle karşılaşan kamu televizyonlarına destek amacıyla açık artırmayla satılıyor.
Ross’un imzasını taşıyan otuz tablo, federal bütçe kesintileri nedeniyle mali sıkıntı yaşayan kamu televizyonlarına kaynak yaratmak amacıyla açık artırmaya çıkarılıyor.
Ekran başında yaptığı resimlerle tanınan Ross, 1980’ler ve 90’larda kamu yayıncılığının simgelerinden biri haline gelmişti.
Bob Ross A.Ş. Başkanı Joan Kowalski, Ross’un hayatını “sanatı herkes için ulaşılabilir kılmaya adadığını” söyledi.
Kowalski, “Bu açık artırma, onun mirasının, yıllar boyunca Amerikalıların evlerine neşe ve yaratıcılık taşıyan aynı mecrayı desteklemeye devam etmesini sağlıyor” diye konuştu.
SATIŞLAR LOS ANGELES’TA BAŞLAYACAK
Associated Press (AP) ajansının haberine göre Los Angeles’taki Bonhams müzayede evi, Ross’un üç tablosunu 11 Kasım’da satışa sunacak.
Satışlar daha sonra Londra, New York, Boston ve çevrim içi platformlarda düzenlenecek müzayedelerle devam edecek.
Açık artırmalardan elde edilecek gelirin tamamı, yapımlarında American Public Television’ın içeriklerini kullanan televizyon kanallarına aktarılacak.
Girişimle, özellikle küçük ve kırsal bölgelerdeki kanalların, Ross’un programından uyarlanan The Best of Joy of Painting, America’s Test Kitchen, Julia Child’s French Chef Classics ve This Old House gibi popüler yapımların telif ücretlerini ödemesine destek olunması hedefleniyor.
KAMU YAYIN KURUMLARININ ÖDENEKLERİ KESİLMİŞTİ
Bu yılın temmuz ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın talebi üzerine Kongre, kamu yayıncılığı için ayrılan 1,1 milyar dolarlık ödeneği kaldırmıştı.
Söz konusu karar, yaklaşık 330 PBS ve 246 NPR istasyonunu alternatif finansman kaynakları bulmaya yöneltti.
Çok sayıda istasyon acil bağış kampanyaları düzenlerken, bazıları çalışanlarını işten çıkarmak ve programlarını azaltmak zorunda kaldı.
1995 yılında kansere bağlı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybeden Bob Ross, The Joy of Painting adlı programıyla tanınıyordu.
Eski Hava Kuvvetleri eğitmenlerinden olan Ross, 11 yıl boyunca hem ABD’de hem de dünya genelinde yayımlanan programında sakin tavrı ve “hata yoktur, yalnızca mutlu kazalar vardır” gibi sözleriyle izleyicilerin sevgisini kazanmıştı.
Programı, Kovid-19 pandemisi sırasındaki karantinalar döneminde yeniden popüler olmuştu.
TABLOLARIN DEĞERİ 1,4 MİLYON DOLARI BULABİLİR
Açık artırmaya çıkarılacak otuz tablo, Ross’un kariyerinin farklı dönemlerinden “mutlu küçük bulutlar” ve “mutlu küçük ağaçlar” gibi imzası haline gelen unsurları barındıran manzara resimlerinden oluşuyor.
Sanatçı, bu eserlerin çoğunu 30 dakikalık televizyon programları sırasında canlı yayında yapmıştı.
Bonhams müzayede evi, ağustos ayında Ross’un 1990’ların başında yaptığı iki dağ ve göl tablosunu 114 bin 800 ve 95 bin 750 dolara satmıştı.
Kuruma göre, satışa sunulacak otuz tablonun toplam değerinin 850 bin ila 1,4 milyon dolar arasında olması bekleniyor
Sanat
32’nci Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali sona erdi

Antalya Devlet Opera ve Balesinden yapılan açıklamaya göre, festivalin son gününde Verdi’nin ölümsüz eseri “La Traviata” operası sahnelendi.
İlk günden itibaren sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan ve Aspendos Antik Tiyatrosu’nun tarihi atmosferinde büyük coşkuya sahne olan festivalde biletler günler öncesi tükendi.
Kapanış gecesinde sahneye çıkan Özbekistan’ın köklü sanat kurumu Ali Şir Nevai adına Devlet Akademik Bolşoy Opera ve Bale Tiyatrosu, Konstantin Kamynin rejisi ve orkestra şefi Viacheslav Chernukho-Volich yönetiminde Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası eşliğinde “La Traviata”yı sahneledi.
Adını büyük şair ve düşünür Ali Şir Nevai’den alan Özbekistan Devlet Akademik Bolşoy Opera ve Bale Tiyatrosu, festivaldeki varlığıyla kültürel bir köprü kurdu.
Sanat
Makineyle bir günde üretiliyor ama 1 yıl beklemeyi göze alıyor

“ATALARIMIZDAN KALAN ESKİ GELENEKLERİ YAŞATIYORUZ”
Sivas Olgunlaşma Enstitüsü’nde usta öğretici olan Tülay Dönmez, Sivas kiliminin tamamen yün kullanılarak üretildiğini belirterek, “Sivas kilimi, yöresel desenlerden oluşan ve dedelerimizden, nenelerimizden bize kalan dokumalardır. Biz bu desenleri çoğu zaman bozmadan, replika dediğimiz şekilde ana renkleri, ana desenleri ve ebatları ile günümüze taşımayı amaçlıyoruz ve büyük oranda bunu yapıyoruz. Sipariş aldığımızda ise kilimi isteyen kişilerin renk, şekil, ebat ve tasarım gibi taleplerine göre üretim yapıyoruz. Ancak genel anlamda köylere ve ilçelere alan araştırmasına gidiyoruz. Orada yıllar öncesinden kalan dokumaları bulup, desenlerini yeniden çiziyor ve aynı şekilde bozmadan günümüze getiriyoruz. Sivas kilimimizin özelliği tamamen yün olmasıdır. Sivas halısından ayıran özelliklerinden bir tanesi de çözgüsünün yün olmasıdır. Sivas halısında çözgü pamuktur. Kilimde ise yündür. Kilimlerimizde de yine kök boya kullanıyoruz. Kilimler ise atkı yüzlü dokumalardır. Çözgülerin arasında renkli ipler geçirilerek yapılan dokumalardır. Halılara göre üretimi çok daha hızlıdır ve çok daha çabuk biter. Kilimlerimizde yöresel desenler çalışıyoruz, ancak isteğe bağlı olarak özel kilimler de üretiyoruz. Ebat büyüdükçe üretim süresi de değişiyor. Kilimin yapım aşaması da ebadına göre farklılık gösterir. En küçük, yani seccade ebadındaki dokumaların bitmesi bir ayı bulmaktadır. Sivas kilimlerinde kök boya kullanılmakta ve çözgüler tamamen yünden oluşmaktadır” dedi.
-
Gündem1 gün önce
“Cehennem Necati” Lakaplı Necati Arabacı Türkiye’de Gözaltına Alındı — Son Durum / FATİHDOGANMEDYA
-
Ekonomi4 gün önce
İstanbul’da 6 Ekim 2025 (Pazartesi) toplu ulaşım ücretsiz — İETT ve Metro İstanbul duyurdu
-
Sanat1 hafta önce
Makineyle bir günde üretiliyor ama 1 yıl beklemeyi göze alıyor
-
Teknoloji1 hafta önce
Titanik’in kardeşi Ege’de batmıştı: Türk hamamı gün yüzüne çıkarıldı
-
Spor1 hafta önce
San Siro Stadı için Milan ve Inter kararı
-
Spor1 hafta önce
Amedspor’a formasındaki Kürtçe ifadeler nedeniyle bir kez daha para cezası verildi
-
Spor1 hafta önce
Selçuk İnan’lı Kocaelispor 7 maçta alip gelemedi
-
Sanat7 gün önce
32’nci Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali sona erdi