Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Can Holding soruşturmasında ikinci dalga: 26 kişi gözaltına alındı

Yayımlandı

üzerinde

Can Holding soruşturmasında ikinci dalga: 26 kişi gözaltına alındı

Tarih & Saat: 17 Ekim 2025 | 09:37 (İstanbul Saati).

Okuma süresi: 2 dakika

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinasyonunda yürütülen Can Holding soruşturmasında, İstanbul merkezli düzenlenen ikinci dalga operasyonda 35 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi; bu operasyon kapsamında 26 kişi eş zamanlı olarak İstanbul, Mersin, Iğdır ve İzmir’de yakalanarak gözaltına alındı.


Detaylı Haber İçeriği

Operasyonun kapsamı ve yerleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gerçekleştirilen ikinci dalga operasyonda, operasyonlar eş zamanlı olarak İstanbul, Mersin, Iğdır ve İzmir illerinde yapıldı. Soruşturma kapsamında 35 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi; uygulamada ise 26 kişi yakalandı.

Gözaltına alınan isimler (raporlara göre)
Gözaltına alınanlar arasında Binsat Holding Yönetim Kurulu Başkanları Arafat Bingöl ve Cengiz Bingöl, Bilgi Üniversitesi eski rektörü Remzi Sanver, Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ ile Can Holding sahiplerinden Şakir Can ve Murat Can’ın eşleri Betül Can ve Zühal Can gibi isimler yer alıyor. Yetkililer bazı şüphelilerin yurt dışında olduğunu, firari şüpheliler için yakalama çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.

Soruşturmanın iddiaları ve mali bulgular
Soruşturma dosyasında MASAK raporları ve mali denetim sonuçlarına göre, Can Holding ve ilişkili şirket hesaplarında şüpheli ve yüklü para hareketleri tespit edildi. Dosyada toplam 121 şirkete ilişkin işlemler incelenmiş; bazı şirketlerin malvarlıklarına el konularak TMSF kayyumları atanmıştır. İddialar arasında örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı ve kara para aklama suçlamaları bulunuyor.

Operasyonda ele geçen deliller ve adımlar
Şirket merkezleri ve şüpheli ikametlerinde yapılan aramalarda dijital materyal, doküman ve evraklara el konulduğu bildirildi. Önceki adımlarda bazı şüpheliler tutuklanmış, bazılarına adli kontrol (ev hapsi/yurt dışı yasağı vb.) uygulanmıştı; soruşturma kapsamında yeni delillerin değerlendirilmesine devam ediliyor.

Gelecek süreç
Gözaltındaki şüpheliler savcılık işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilecek. Savcılık ve hakimlik kararlarına göre tutuklama, adli kontrol veya serbest bırakma kararları verilebilecek. Dosyaya ek deliller gelmesi veya firari zanlıların yakalanması durumunda soruşturma genişleyebilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Mattia Ahmet Minguzzi’nin hayatı çizgi film oluyor

Yayımlandı

üzerinde

Mattia Ahmet Minguzzi’nin hayatı çizgi film oluyor

Yayın Tarihi: 18 Ekim 2025, 15:00 (TSİ)
Yazar: FatihDoğanMedya Haber Merkezi
Okuma Süresi: 2 dakika

İstanbul’da bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Mattia Ahmet Minguzzi’nin hayatı, ailesinin onayıyla çizgi film (animasyon) formatında ekrana taşınacak. Yapımın hazırlıkları ve çekim takvimiyle ilgili gelişmeleri derledik.


Giriş — Neden bir çizgi film?

İstanbul Kadıköy’de uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin anısını yaşatmak amacıyla, ailesinin inisiyatifiyle hayatı animasyon (çizgi film) formatında hazırlanıyor. Ailenin açıklamalarına göre proje için hazırlıklar sürüyor ve çekimlerin yakın zamanda başlaması planlanıyor.

Projenin içeriği ve amaçları

  • Format: Aile tarafından verilen bilgiye göre proje bir animasyon (çizgi film) yapımı olacak; içerik Mattia’nın yaşamı, sevdiği aktiviteler, ailesiyle ilişkileri ve genç yaşta yaşanan trajedi çevresinde kurgulanacak. Amaç, hem Mattia’nın anısını yaşatmak hem de gençlere ve ailelere yönelik farkındalık yaratma

  • Çekim takvimi: Anne Yasemin Minguzzi’nin açıklamalarına göre yapım çalışmaları tamamlanma aşamasına yakın; çekimlerin kısa süre içinde başlayacağı kamuoyuna yansımış durumda. Projenin yapımcıları, çocukların güvenliği, zorbalık ve şiddet karşıtı mesajların üretim sürecinde öncelikli olacağını belirtiyor.

Olayın kısa hatırlatması (arka plan)

Mattia Ahmet Minguzzi, Ocak 2025’te Kadıköy’de bir pazaryerinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu ağır yaralandı; ardından yoğun bakım sürecinin ardından yaşamını yitirdi. Olay, Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırdı; soruşturma ve dava süreçleri kamuoyunun yakından takip ettiği konular arasında yer aldı

Toplumsal yankılar ve destekler

Mattia’nin ölümü sonrası kamuoyunda çocuk güvenliği, suça sürüklenen çocuklar ve ceza adaleti üzerine tartışmalar yeniden alevlendi; siyasi ve sivil aktörlerden tepkiler geldi. Ayrıca devlet yetkilileri ve ünlüler de ailesiyle görüşerek taziyelerini ve desteğini iletti. Projenin bir anma ve farkındalık çalışması olarak değerlendirilmesi bekleniyor.

Yapım notları — neler bekleyebiliriz?

  • Hedef kitle: Çizgi filmin hem genç izleyicilere hem de ailelere ulaşması planlanıyor; şiddetin normalleştirilmemesi ve empati mesajları ağırlıkta olacak.

  • Stil / Prodüksiyon: Henüz resmi bir fragman veya yapım şirketi duyurusu paylaşılmadı; aile kaynaklı bilgiler ve erken aşama haberleri kamuoyuna yansımış durumda. Bu nedenle teknik detaylar (yapımcı, yönetmen, seslendirme kadrosu vb.) ilerleyen günlerde netleşecek.

Okumaya Devam Et

Gündem

15 milyarlık Bitcoin’e el kondu — FBI tarihine geçen operasyonun hedefi Chen Zhi kim?

Yayımlandı

üzerinde

15 milyarlık Bitcoin’e el kondu — FBI tarihine geçen operasyonun hedefi Chen Zhi kim?

Tarih: 18 Ekim 2025 • Saat: 10:00 (TSİ) • Okuma süresi: 4 dakika

ABD ve Birleşik Krallık yetkilileri, Cambodialı işadamı Chen Zhi liderliğindeki Prince Holding Group’a (Prince Group) yönelik eş zamanlı yaptırım ve kovuşturma adımlarıyla tarihin en büyük kripto para müsadere işlemlerinden birini gerçekleştirdi: yaklaşık 127.271 BTC — duyuru anındaki değeriyle yaklaşık 15 milyar dolar — ABD hükümeti tarafından ele geçirildi. Soruşturmada Chen Zhi, “pig butchering” (sahte yatırım/romantik tuzaklar) dolandırıcılıkları, zorla çalıştırma, insan ticareti, para aklama ve rüşvet iddialarıyla suçlanıyor.


Haber ayrıntıları — ne oldu, neden önemli?

  • Operasyon ve müsadere: Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan sivil müsadere şikâyeti, şu anda ABD hükûmetinin kontrolünde bulunan yaklaşık 127.271 Bitcoinin (duyuru zamanındaki karşılığı ~15 milyar USD) dondurulduğunu ve ek iddianamenin Brooklyn federal mahkemesinde açıldığını belirtiyor. Bu, DOJ tarihindeki en büyük müsadere davası olarak nitelendirildi.

  • Kim hedef alındı: İddianame, Prince Holding Group’un kurucusu ve başkanı Chen Zhi (diğer bilinen adı “Vincent”) hakkında; suçlamalar arasında elektronik posta/sabit hat dolandırıcılığı (wire fraud conspiracy) ve para aklama yer alıyor. Chen Zhi hakkında yürütülen soruşturmada, Prince Group’un Asya’daki “scam compound” (dolandırıcılık kampı) ağları ve bu kampalarda zorla çalıştırma iddiaları ön plana çıkıyor.

  • Yaptırımlar ve uluslararası koordinasyon: Hazine Bakanlığı (OFAC) Prince Group ile bağlantılı 146 hedefe yaptırım uyguladı; FinCEN de ilgili finansal aktörleri ABD sisteminden izole edecek adımlar attı. İngiltere de eş zamanlı yaptırımlar uyguladı. Bu, ABD–İngiltere koordinasyonuyla yürütülen geniş kapsamlı bir operasyon.


Chen Zhi kimdir? (kısa profil)

  • Pozisyon: Prince Holding Group’un kurucusu ve başkanı. Şirket, gayrimenkul, finans ve tüketici hizmetleri gibi alanlarda faaliyet gösteriyor ve bölgesel olarak geniş bir iş ağını iddia ediyordu.

  • Suçlamalar: İddialara göre Chen Zhi, 2015 civarından itibaren Prince Group’u kullanarak dolandırıcılık kampanyalarını organize etti; mağdurları sahte yatırım fırsatlarıyla kandırıp kripto gönderimleri alındıktan sonra fonları akladı. Ayrıca kamp çalıştırma, tehdit/işkence ve insan ticareti iddiaları şikâyetlerde yer alıyor.

  • Durum: İddianameyi takiben Chen Zhi henüz gözaltına alınmadı ve “firari” olarak tanımlanıyor. Hükûmetin el koyduğu bitcoinin özel anahtarlarının Chen’in elinde bulunduğu ve bu nedenle müsaderenin gerçekleştirildiği ifade ediliyor


Suç şeması: “Pig butchering” ve zorla çalıştırma iddiaları

Soruşturmaya göre Prince Group bağlantılı ağlar, kurbanlarla sosyal medya/mesajlaşma üzerinden güven ilişkisi kurup uzun süreli “yatırım” vaadiyle kripto aktarımı sağlıyordu (pig butchering). Bu organize yapılar, ayrıca Kamboçya’daki en az 10 kampta çalışanları zorla tutup dolandırıcılık operasyonlarında görevlendiriyordu; kamp koşulları için “cezaevi benzeri” ve işkence iddiaları yer alıyor. Adli belgeler, kamp defterleri, “phone farm” (binlerce telefon) kayıtları ve işlenen zülüm görüntüleriyle ilgili iddiaları içeriyor.


Bitcoin’in kaynağı: nereden geldi? (kısa not)

Kripto analistleri ve izleme kuruluşları, ele geçirilen BTC’nin bir kısmının geçmişte bildirilen büyük kripto hırsızlıkları ve diğer yasa dışı kaynaklarla bağlantılı olabileceğini belirtiyor; analizler bu kripto akışlarında İran/Çin bağlantılı madencilik ve hatta 2020’deki bazı büyük “mining” kayıplarına işaret ediyor. Bu konudaki teknik analizler hâlen devam ediyor.


Yetkililerin açıklamaları (kısa alıntılar)

  • DOJ: “Bu hareket, insan kaçakçılığı ve siber dolandırıcılığa karşı şimdiye kadar yapılan en önemli vuruşlardan biridir.”

  • FBI Direktörü Kash Patel: “Bugün FBI ve ortakları tarihin en büyük finansal dolandırıcılık operasyonlarından birini gerçekleştirdi.”


Ne değişecek? (etkiler)

  • Kurbanlar için adalet arayışı: Müsadere edilen fonların bir kısmının mağdur tazminatında kullanılması ve uluslararası iade süreçleri gündeme gelecek. DOJ ve ilgili kurumlar mağdur tazminatı ve fonların kaynağının izlenmesi için hukuki yolları kullanacağını belirtiyor.

  • Kripto izleme ve regülasyon baskısı: Bu boyuttaki bir müsadere, kripto varlıkların izlenmesi, borsalar ve “unhosted” (özel cüzdan) adreslerin takibi konusunda küresel işbirliğini artıracak. OFAC ve FinCEN adımları, finansal katılımın düzenlenmesi yönünde güçlü bir sinyal gönderiyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

İsrail medyasında “Gazze’de Türk askeri” endişesi — “En büyük risk: bölgesel gerilim ve sivil kayıplar”

Yayımlandı

üzerinde

İsrail medyasında “Gazze’de Türk askeri” endişesi — “En büyük risk: bölgesel gerilim ve sivil kayıplar”

Tarih & Saat: 18 Ekim 2025, 13:45 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 4 dakika

İsrail medyası ve güvenlik analistleri, Gazze’ye olası Türk askeri veya görev gücü katılımının bölgede nasıl algılanacağı ve olası riskleri tartışıyor. Haber, Türkiye’nin insani ekip gönderme girişimleri, İsrail’in çekinceleri ve analistlerin “en büyük risk” olarak tanımladığı olası bölgesel tırmanış senaryolarını değerlendiriyor.


Giriş — neden endişe yükseliyor?

İsrail medyasında son günlerde öne çıkan değerlendirmeler, Türkiye’nin Gazze’ye insani ve/veya güvenlik amaçlı personel göndermesi ihtimalinin “büyük risk” oluşturabileceği yönünde. Analistler, özellikle silahlı ya da askerî görünümlü personelin varlığının hem İsrail’de hem de bölgedeki kamuoyunda geniş yankı uyandırabileceği; olası çatışma ya da sivil kayıpları durumunda durumun hızla tırmanabileceği uyarısında bulunuyor.

Son gelişmeler — Türkiye hangi adımı attı?

Türkiye, ateşkes sonrası insani yardım ve arama-kurtarma amaçlı uzman ekipler gönderme hazırlığı içinde. Türkiye kaynaklı haberler ve uluslararası ajansların aktardığına göre, AFAD ve diğer uzman ekiplerden oluşan bir Türk heyeti bölgeye sevk için hazırlandı; bazı raporlar ise İsrail onayı bekleyen ekiplerden söz ediyor. Bu gelişme, bölgede farklı aktörlerin rolleriyle ilgili tartışmaları alevlendirdi.

İsrail medyasının çekince ve “en büyük risk” değerlendirmesi

İsrail iç kamuoyunda ve bazı analizlerde şu üç ana endişe öne çıkıyor:

  • Bölgesel tırmanış: Türk askeri/personeli hedef alan bir saldırı veya sivil kayıplar, Türkiye ile İsrail arasında doğrudan diplomatik/askeri kriz yaratabilir. Bu, bölgedeki diğer aktörleri de sürece çekebilir

  • Meşruiyet ve algı sorunu: Gazze’ye gelen güçler hangi çerçevede görev yapacak? Bir güç askeri görünümde ise İsrail ve müttefikleri bunun “güvenlik riski” olduğunu vurgulayabilir; aynı zamanda Gazze içinde farklı grupların tepkisi de belirsiz.

  • Sivil zarar riski: En kritik kaygı, olası çatışma ya da operasyonlarda sivil kayıpların artması ve bunun küresel tepkileri tetiklemesi. Bu, medyada sıklıkla “en büyük risk” olarak tanımlanıyor.

Ankara’nın pozisyonu ve açıklamalar

Türk yetkililer, görevin ağırlıklı olarak insani yardım, arama-kurtarma ve enkaz altında kalanların çıkarılmasına yönelik olduğunu vurguluyor. Ankara ayrıca, uluslararası çabaların parçası olma ve insani erişim sağlama konusunda aktif olmak istediğini belirtiyor. Ancak Türkiye’nin “askeri katkı” iddiaları hakkında resmi açıklamalar genelde ihtiyatlı ve görevin insani mahiyette olduğu vurgulanıyor.

Olası senaryolar — ne beklenebilir?

  1. İsrail onayı ve sınırlı insani giriş: Türkiye’nin gönderdiği uzman ekipler, koordineli şekilde ve denetimli şartlarda Gazze’ye girer — gerilim kısmen aza iner.

  2. Gecikme / ret ve diplomatik kriz: İsrail’in izin vermemesi durumunda Ankara ile Tel Aviv arasında sert diplomatik açıklamalar yükselir; bölgesel aktörlerin tepkisi artabilir.

  3. İstenmeyen olay ve tırmanış: En riskli senaryo, sahada bir saldırı veya sivil zayiatı sonucu Türkiye’nin doğrudan müdahil hissedilmesi; bu durum bölgesel çatışma riskini artırır. Analistler buna en büyük risk diyor.

Ne söylüyor uluslararası aktörler?

Uluslararası aktörler genel olarak insani erişimi artırma yönünde baskı yapıyor; ABD, Katar, Mısır gibi arabulucular süreçte aktif. Ancak sahadaki güvenlik sorunları ve kimlik politika hassasiyetleri, hangi aktörlerin hangi koşullarda görev alabileceğine dair belirsizlik yaratıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar