Gündem
Bakan Tekin: YKS ile ilgili bir değişiklik gündemimizde yok

Bakan Tekin, bir televizyon kanalında soruları yanıtladı.
Öğrencilerden birinin eğitim alanında yapılan değişiklikleri sorması üzerine, eğitimde kılı kırk yararak karar almak gerektiğine dikkati çeken Tekin, “Aldığınız karar hep birileri tarafından eleştiri konusu olabiliyor, bir kısmı tasvip ediyor, bir kısım karşı çıkıyor. İki tane yolumuz var. Bir, doğru bildiklerinizi yapacaksınız. Ülkenin çocuklarını, gençlerini, ülkemizin geleceğini sağlam yetiştirmek için doğru adımlar atmak lazım. İkinci seçenek, kendi siyasi kariyerimizi düşünüp popülist adımlar atmak. Sizin beni seveceğiniz, ‘Çokça tatil yapın, gezin, okul önemli değil.’ tarzından… Biz birincisine talip olduk. İnanın gecemizi gündüzümüze katıp sizin için çaba sarf ediyoruz.” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığının değişime en hızlı adapte olması gereken bakanlık olduğunu anlatan Tekin, şunları kaydetti:
“Dünyada çocuklar artık bilgiyi edinmekte sıkıntı yaşamıyorlar, bilgiye ulaşabiliyorlar. Yani çocuğa okulda verilen bilgi gündelik hayatta beceriye dönüşüyor mu, dönüşmüyor mu? İhtiyaç duyduğumuz şey bu. Biz de bunu yaptık. Şimdi bize diyorlar ki ‘Niye değiştiriyorsunuz?’ Ben de diyorum ki ‘Siz bu çocukların iyiliğini mi, kötülüğünü mü düşünüyorsunuz?’ Bizim kitaplarımız hala çocuğa bir tanımı ezberletiyor, bir bilgiyi veriyor. Nerede kullanacağını, ne işine yarayacağını söylemeden bunları onlara vermek içinde yaşadığımız çağda doğru değil.”
ÇOCUKLARIN TÜRKÇE’Yİ ÖĞRENMELERİ LAZIM
Bir öğrencinin, öğretmenlerin teknolojiye adaptasyonuyla ilgili soru yöneltmesi üzerine Bakan Tekin, Milli Eğitim Akademisinin önemine dikkati çekmek gerektiğini belirtti.
Bakan Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz ‘Üniversiteler bilim insanı yetiştirsin.’ dedik. Yetiştirdiği kişilerden ‘Ben öğretmen olmak istiyorum.’ diyen kişi, Milli Eğitim Akademisinin sınavına girsin, 14 ay boyunca gerek teorik olarak gerekse uygulama olarak staja gönderelim. Bizde şu anda formasyon dersleri alırken 90 saat civarında uygulama eğitimi alıyorlar ama bu Batı ülkelerinde ortalama 400-500 saat. Milli Eğitim Akademisiyle diyoruz ki üniversiteler alanında uzman arkadaş yetiştirsinler, bunlar öğretmen olmak istiyorsa biz onlara bir miktar teorik ders, bir miktar da dünya ortalamalarına yakın, 400-500 saat uygulama yaptıralım, ondan sonra çocuklarımızın karşısına öğretmen olarak çıkartalım.”
İngilizce eğitiminde gösterilen konu başlıklarıyla alakalı bir ekleme ya da değişiklik planlanıp planlanmadığının sorulması üzerine de Tekin, yabancı dil mantığında bir problem olduğunu ifade etti.
Tekin, “Çocuklarımızın önce Türkçeyi, ana dillerini öğrenmeleri lazım. Çok trajikomik. Kendi ana dilini 100 kelimeyle konuşan bir çocuktan 500 kelimelik, 1000 kelimelik yabancı dilde konuşmasını beklemeniz mümkün mü? Çocuklarımızın ana dil becerilerinin gelişmesi, sadece ana dil açısından değil, diğer akademik branşlar için de çok önemli. Artık gramer değil, çocuklarımızın kendilerini ifade edebileceği bir yabancı dil bilgisi öğretmek istiyoruz.” dedi.
YKS İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİK YAPILACAK MI
Bir öğrencinin YKS ile ilgili değişiklik yapılıp yapılmayacağını sorusuna Tekin, şöyle yanıt verdi:
“YKS ile ilgili bir değişiklik gündemimizde yok ancak bu YKS’deki şu andaki sorular mevcut müfredata göre. Şimdi 9’uncu sınıflarda Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle başlayan arkadaşlarımızın soruları bu müfredata göre olacak. Bu müfredat yeni, dışarıda, merdiven altında kurs veren, öğretmen olduğunu iddia eden bir kişi bunu bilmiyor. Sizi kandırmasına müsaade etmeyin, neye ihtiyacınız varsa biz okulumuzda veriyoruz. Ders kitaplarını biz yeni yazıyoruz, adam Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne göre YKS kitabı yazmış. Bu kadar sahtekarlık olmaz, inanmayın.”
“HAFTALIK YÜKÜMÜZ HAFİFLEYECEK”
Bir başka öğrencinin de mülakatlarla ilgili yönelttiği soruya Bakan Tekin, “36 aydan itibaren çocuğunuzu emanet ettiğiniz kişinin mülakatla alınması en doğru yöntem. Öğretmenliği çok kutsal ve önemli bir meslek olarak gördüğümüz için, en önemlimizi emanet ettiğimiz kişi öğretmen olduğu için mülakata devam ettik.” karşılığını verdi.
“Mülakatlarda olası torpilin önüne nasıl geçileceğinin” sorulması üzerine Tekin, alacakları adayın 3 katı aday çağırdıklarını, bir kod numarasıyla mülakata gidildiğini, komisyondakilerin kişi hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını kaydetti.
Bakan Tekin, mülakata karşı olduğunu söyleyenlere seslenerek şunları dile getirdi:
“Siyasetçilere de söylüyorum, kendi partinize çaycı alıyorsunuz, mülakat yapıyorsunuz. Ben vatandaşın çocuğunu emanet edeceğim öğretmen yetiştireceğim, bana ‘Mülakat yapma.’ diyorsunuz, kusura bakmayın. Benim ödevim, adalete uygun, hak yemeden bir sınav yapmak ve buna göre vatandaşımızın çocuğunu emanet edebileceğimiz öğretmenler istihdam etmek. Ben dahil hiçbir kişi mülakatlara müdahale edemez.”
Devamsızlık affı gibi bir durumun söz konusu olmadığını kaydeden Tekin, öğrencilerin okula gitmelerini istediklerini belirtti. Ders saatlerinin uzunluğuna ilişkin yöneltilen eleştiriler konusunda da Tekin, müfredatın içeriğini 3’te 1 oranında hafiflettiklerini vurgulayarak, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli yerleştiğinde sizin haftalık yükünüz hafifleyecek.”
Gündem
Bursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
Bursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
Oluşturulma Tarihi: 16 Aralık 2025, 21:40
Okuma Süresi:2 dakika

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde gece yarısı yaşanan silahlı olayda, bir polis memuru ile vatandaş arasındaki tartışma trajediyle sonuçlandı. Başından vurulan 35 yaşındaki Berk Keleş, hastanede hayatını kaybetti.
Bursa’nın Osmangazi ilçesinde, bir eğlence mekanının önünde çıkan silahlı kavgada bir kişi hayatını kaybetti. Olay, polis memuru M.S. ile Berk Keleş (35) arasında çıkan ve silahlı kavgaya dönüşen tartışma sonucu meydana geldi.
Olayın Gelişimi
Olay, 16 Aralık 2025 Salı günü, sabaha karşı 03.30 sıralarında Osmangazi ilçesi Küplüpınar Mahallesi İstanbul Caddesi üzerindeki bir eğlence mekanının önünde yaşandı.

Henüz kesinleşmeyen bir nedenden ötürü, polis memuru M.S. ile 35 yaşındaki Berk Keleş arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede silahlı kavgaya dönüştüğü bildirildi.
Kavga sırasında bir taksi içerisinde bulunan Berk Keleş, başına isabet eden kurşunla ağır yaralandı. Aynı anda, olay yerinde bulunan ve Ö.Y. olarak tanımlanan 39 yaşındaki bir başka kişi de ayağından yaralandı.
Yardım ve Hastane Süreci
İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri, yaralılara ilk müdahalelerini olay yerinde yaptıktan sonra onları çevredeki hastanelere kaldırdı.
Başından ağır yaralanan Berk Keleş, kaldırıldığı hastanede doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Ayağından yaralanan Ö.Y.’nin ise tedavisinin devam ettiği öğrenildi.
Gözaltı ve Soruşturma
Olayda silah kullandığı iddia edilen polis memuru M.S., olayın ardından gözaltına alındı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, tartışmanın nasıl başladığı, silahın nasıl kullanıldığı ve olayın tüm detayları adli makamlarca araştırılıyor.
Bursa’da Benzer Olaylar
Bursa, son yıllarda benzer şiddet olaylarına sahne oldu. 2021 yılında, bir polis memurunu şehit eden sanığa müebbet hapis cezası verilmişti. Yine 2021’de, bir başka olayda polisi şehit edip 2 kişiyi öldüren sanık ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmıştı.
—
📍 Olayın Özeti
· Ne Oldu: Polis memuru ile vatandaş arasındaki tartışma silahlı kavgaya dönüştü.
· Sonuç: Berk Keleş (35) başından vurularak hayatını kaybetti. Bir kişi daha yaralandı.
· Yer ve Zaman: Osmangazi, Küplüpınar Mahallesi, 16 Aralık 2025, 03.30.
· Son Durum: Polis memuru M.S. gözaltında. Soruşturma devam ediyor.
Gündem
DNA Mucizesi: Hiroşima’daki 13 Yaşındaki Kurbanın Kimliği 80 Yıl Sonra Belirlendi
DNA Mucizesi: Hiroşima’daki 13 Yaşındaki Kurbanın Kimliği 80 Yıl Sonra Belirlendi
Haber: Fatih Doğan | Tarih: 16 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 4 dakika| saat:21: 30

Hiroşima’ya atılan atom bombasında hayatını kaybeden 13 yaşındaki bir kızın kalıntıları, bilim insanları tarafından ilk kez DNA analizi yöntemiyle kesin olarak teşhis edildi. 80 yıllık bilinmezlik, teknolojinin ve bir ailenin ısrarının sayesinde sona erdi.

Ailenin Şüphesi ve Tarihi Araştırmanın Başlangıcı
Hiroşima Belediyesi’nin açıklamasına göre, her şey Kajiyama ailesinin bir şüphesiyle başladı. Aile üyeleri, Hiroşima Barış Anıtı Parkı’nda muhafaza edilen bazı kül ve saç örneklerinin kayıtlarda “Michiko Kajiyama” adıyla geçtiğini fark etti. Ancak bu isim, 1945’te kayıplara karışan ve o dönem 13 yaşında olan Hatsue Kajiyama‘ nın kız kardeşine aitti. Aile, bu kaydın bir yanlışlık olduğundan ve kalıntıların aslında Hatsue’ye ait olabileceğinden şüphelenerek yetkililere başvurdu.
Bu başvuru, Kanagawa Diş Üniversitesi’nden uzmanların, Aralık 2025’te konuyu incelemeye almasına yol açtı. Uzmanlar, Hatsue’nin hâlâ hayatta olan 91 yaşındaki kız kardeşi Michiko Daimon’dan alınan DNA örneği ile anıt parktaki saç örneklerini karşılaştırdı.

DNA Analizindeki Teknik Başarı ve “İlk” Unvanı
Yapılan karşılaştırmalı DNA analizi, kalıntıların kesinlikle Hatsue Kajiyama’ya ait olduğunu doğruladı. Bu gelişme, bir atom bombası kurbanının kimliğinin DNA incelemesi yoluyla doğrulandığı ilk başarılı örnek olarak tarihe geçti.
Daha önce, kremasyon (yakılarak defnedilme) işlemi görmüş kalıntılardan DNA örneği almanın zor olduğu gerekçesiyle bu tür testler yapılmıyordu. Ancak bu kez, muhafaza edilen örnekler arasında birkaç tel saç bulunuyordu. Saçları inceleyen adli diş hekimliği uzmanı Doç. Dr. Hiroshi Ohira, “Saç iyi durumda muhafaza edilmişti ve hâlâ bir parlaklığı vardı. Onu dış hava ile teması kesen bir kapta saklamak muhtemelen yardımcı oldu” ifadelerini kullandı. DNA, 10 Aralık 2025’te bu saç tellerinden başarıyla çıkarıldı.
Hatsue Kajiyama’nın Hikayesi ve Ailenin 80 Yıllık Acısı
Analiz, sadece soğuk bir bilimsel gerçeği değil, trajik bir insan hikayesini de ortaya çıkardı:
· Eğitim Aşkı: Hatsue Kajiyama, 1945 baharında ailesi Japon işgali altındaki Mançurya’ya taşınırken, eğitimini yarıda bırakmamak için Hiroşima’da büyükannesi Haru ile kalmayı tercih etmişti.
· Son Mektuplar: Ailesine yazdığı mektuplarda, sınavlarına sıkı çalıştığını ve onları gururlandırmak istediğini anlatıyor, bir keresinde de düşman uçaklarının yaklaşması nedeniyle çalışmayı bırakmak zorunda kaldığından yakınıyordu.
· 6 Ağustos 1945: Hatsue, o gün sınıf arkadaşlarıyla birlikte, yangın kontrol bölgeleri oluşturmak amacıyla bina yıkım çalışmalarına yardım etmek üzere okulundan ayrıldı. Patlamanın merkez üssünden yaklaşık 1 kilometre uzakta bulunan Hatsue ve yanındaki yaklaşık 360 öğrenci, termal radyasyona maruz kalarak hayatını kaybetti. Aynı gün, başka bir bölgede benzer bir çalışmada bulunan büyükannesi Haru de öldü.
· Ailenin Özlemi: Savaştan sonra Hiroşima’ya dönen Kajiyama ailesi, Hatsue ve büyükanneyi aradı ama iz bulamadı. Hatsue’nin annesi Takiko, kızını aileyle birlikte Mançurya’ya götürmekte ısrar etmediği için hep pişmanlık duydu.
Aile için dönüm noktası 2021’de yaşandı. Barış Anıtı Parkı’ndaki kimliği belirsiz yaklaşık 70 bin kalıntı arasında, büyükanne Haru’nun kalıntıları da teşhis edilmişti. Bu gelişme, Hatsue’nin yeğeni Shuji Kajiyama’ya (60), yanlış isimlendirilmiş diğer kalıntıların halasına ait olup olmadığını sorgulama fikrini verdi. Shuji Kajiyama, “Eşleşme olmayabileceği ihtimaline dair endişelerim olduğu için DNA analizi yapmaya karar vermek büyük bir karardı. Bizimle aynı durumda olan diğer ailelerin de sevdiklerinin kalıntılarına kavuşacaklarını umuyorum” dedi.
70 Bin İsimsiz Kurban İçin Umut Işığı
Bu başarı, halen devam eden büyük bir bilinmezliğe ışık tutuyor. Hiroşima Barış Anıtı Parkı’nda, kimliği belirlenemeyen yaklaşık 70 bin kişiye ait kalıntı muhafaza ediliyor. Uzmanlar, bu yöntemin ilerleyen süreçte hayatını kaybedenlerin yakınlarının talebi üzerine diğer kurbanların kimliklerinin tespit edilmesi için yeni bir umut kaynağı olduğuna dikkat çekiyor.
Hatsue Kajiyama’nın kalıntılarının ailesine önümüzdeki yılın başlarında teslim edilmesi bekleniyor. Bu gelişme, 80 yıl sonra bile olsa, bir aileye huzur getirirken, tarihin en karanlık sayfalarından birindeki kayıp isimleri bulma çabalarına da bilimsel bir kapı araladı.
Gündem
Bursa’da Baba-Kız Dramı: Nazmi Aybey, Kızını Boğduktan Sonra İntihar Etti
Bursa’da Baba-Kız Dramı: Nazmi Aybey, Kızını Boğduktan Sonra İntihar Etti
Haber: Fatih Doğan | Tarih: 16 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 2 dakika| saat:21:00

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde üç katlı bir binada yaşanan esrarengiz ölümlerin ardındaki sır perdesi aralandı. Otopsi raporu, 55 yaşındaki baba Nazmi Aybey’in, 28 yaşındaki kızı Kübra’yı boğarak öldürdükten sonra kendisini astığını ortaya koydu.
Son dakika gelişmesi: Bursa’da bir baba ile kızının evde ölü bulunmasıyla başlayan esrarengiz olay, otopsi bulgularıyla aydınlandı. Soruşturma, babanın kızını boğduktan sonra intihar ettiğini gösteriyor.

BURSA – Bursa’nın Osmangazi ilçesi Ovaakça Mahallesi Yayla Sokak’ta dün akşam saatlerinde meydana gelen olay, bir aile trajedisini gözler önüne serdi. Üç katlı bir binada, 28 yaşındaki Kübra Aybey giriş katındaki yatağında hareketsiz halde, 55 yaşındaki babası Nazmi Aybey ise çatı katında asılı halde ölü bulundu. Olay yerinde yapılan incelemeler ve otopsi bulguları, Nazmi Aybey’in kızını boğarak öldürdükten sonra intihar ettiğini ortaya çıkardı.
Olay, dün akşam saat 22.30 sıralarında, aile yakınlarının evdeki hareketsizliğinden şüphelenip içeri girmesiyle ortaya çıktı. İhbar üzerine adrese sevk edilen polis ve sağlık ekipleri, yaptıkları kontrolde her iki kişinin de hayatını kaybettiğini tespit etti. Cansız bedenler, kesin ölüm nedenlerinin belirlenmesi için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı ve soruşturma başlatıldı.

Otopsi Raporu Feci Sonucu Gösterdi
Olayla ilgili merak edilen detaylar, otopsi raporunun tamamlanmasıyla netlik kazandı. Adli tıp incelemeleri ve yürütülen soruşturma kapsamında, Nazmi Aybey’in kızı Kübra’yı boğarak öldürdükten sonra çatı katına çıkıp kendisini astığı değerlendirildi. Kesin ölüm nedenlerinin otopsi sonucuyla belirleneceği ifade edildi.
Aile Yaşantısı ve Komşuların İfadeleri
Mahalle sakinleri ve akrabaların verdiği bilgiye göre, otomobil tamirciliği yapan Nazmi Aybey, eşi ve üç kızıyla birlikte olayın gerçekleştiği üç katlı binada yaşıyordu. Ailenin güler yüzlü ve komşularıyla iyi ilişkiler içinde olduğu belirtildi. Kız kardeşlerin her akşam anne ve babalarıyla yemek yiyip vakit geçirdikten sonra uyumak için giriş katındaki daireye indikleri öğrenildi. Olay akşamı ise anne ile bir kızının üst katta, diğer iki kız kardeşin ise dışarıda olduğu ifade edildi.
Babadaki “Durgunluk” Dikkat Çekti
Olayın ardından akrabalar, Nazmi Aybey’in son zamanlarda durgun bir hal içinde olduğunu, kendisine bir şey olup olmadığı sorulduğunda ise yanıt vermediğini öne sürdü. Yakınları, ailenin en büyük kızı olan ve özel bir şirkette muhasebeci olarak çalışan Kübra Aybey’in ise bilinen herhangi bir sorununun olmadığını vurguladı.
Baba ve kızının cenazeleri, adli işlemlerin tamamlanmasının ardından toprağa verilecek.
-
Gündem1 hafta öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Teknoloji7 gün önceAvustralya tarihi kararı uyguladı: 16 yaş altına sosyal medya yasağı başladı
-
Magazin1 hafta önceIMDb 2025’in En Çok Konuşulan Yıldızlarını Açıkladı: İşte Yılın En Popüler Oyuncuları
-
Teknoloji1 hafta önceZaman Bir Yanılsama mı? Bilim Dünyasını Sarsan Soru
-
Magazin1 hafta önceSON DAKİKA: Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu gözaltına ALINDI.
-
Teknoloji1 hafta önceYapay Zeka “Hesap Makinesini” Tarihe Gömdü: Yeni Modeller Artık Karmaşık Matematiği de Çözüyor
-
Sağlık1 hafta önceKış soğuklarında bitki çaylarına ilgi yoğun. Hangi çaylar içilmeli? Uzmanlar ve esnaftan öneriler
-
Teknoloji1 hafta önceNASA ve ESA’dan Tarihi Paylaşım: 3I/ATLAS’ın En Net Görüntüleri Açıklandı
