Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Bahçeli: İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle karara bağlanması gerekmektedir

Yayımlandı

üzerinde

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yazılı bir açıklama yaparak CHP’ye yüklendi. 

“CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.” ifadesini kullanan Bahçeli, cezaevinde bulunan ile ilgili yargı sürecinin ivedilikle karara bağlanması gerektiğini belirtti.

Bahçeli, CHP’nin imza kampanyası ile erken seçime gitmenin yok hükmünde olduğunu belirterek “Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?” ifadesini kullandı. 

‘nin yazılı açıklaması şu şekilde:

“Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi ’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.

Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır.

Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır.

ÖZGÜR ÖZEL’E SERT SÖZLER

CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır.

Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir.

CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir.

Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır.

Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.

Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır.

EKREM İMAMOĞLU’NUN MAHKEME SÜRECİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir.

Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.

Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.

CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur.

İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.

Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir.

“100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?”

Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?

İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır.

Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir.

CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir.

Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.

Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır.

Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır.

Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir.

CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır.

Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir.

Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır.

Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur.

Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur.

Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir.

Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Resmi Gazete’de bugün (26 Ekim 2025 Resmi Gazete kararları)

Yayımlandı

üzerinde

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

YÖNETMELİK

– Trakya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği

TEBLİĞ

– Ulusal Meslek Standartlarına Dair Tebliğ (No: 2025/5)

İLÂN BÖLÜMÜ

a – Yargı İlanları
b – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları
c – Çeşitli İlânlar

– T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri

Okumaya Devam Et

Gündem

“Eşim ve ben bir ağaçtan kopmuş dallar gibiyiz. Dayanılmaz acılarla yaşıyoruz.”

Yayımlandı

üzerinde

“Eşim ve ben bir ağaçtan kopmuş dallar gibiyiz. Dayanılmaz acılarla yaşıyoruz.”

hazırlayan: Fatih Doğan

Gazze’ye dönen bir aile, buldozerlerle yıkılmış mezarlar ve çok az umutla karşılaşır.
Hiba ve Muhammed, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşında çok acı çekmişlerdir ve geleceğe dair pek bir beklentileri yoktur.

Gazze Şehri – Hiba el-Yazji ve eşi Muhammed, son iki yıldır cehennem azabı çektiler ve geri döndüler. İsrail saldırılarında onlarca aile üyesini kaybettiler. Evleri yok oldu. Birçok kez yerlerinden edildiler. Ve şimdi, geleceğin kendilerine ve 10 yaşındaki kızları İman’a ne getireceğinden emin olmadan bekliyorlar.

Aile, Gazze ateşkesinin başlamasından birkaç gün sonra, ancak İsrail saldırılarının anlaşmayı çökertmekle tehdit etmesinden sadece bir gün önce, geçen Cumartesi günü Kuzey Gazze’ye geri döndü.

Hiba, çadırının yanında dağınık eşyalarını düzenlerken uzaktan gelen patlamaları duyduğunu ve savaşın geri dönüp dönmediğini merak ettiğini söyledi. Bu durum, aileyi muhtemelen güneye geri dönmeye ve savaş sırasında defalarca yaptıkları bir yolculuğu tekrarlamaya zorlayacaktı.

Hiba, günler sonra Al Jazeera’ya, ailesinin çadırının kurulu olduğu kum yığınının üzerine bir sandalye çekip otururken, “Dürüst olmak gerekirse artık hiçbir şey anlamıyoruz,” dedi.

Aile öldürüldü
İsrail’in geçen Pazar günü en az 42 kişiyi öldürdüğü şiddetli şiddet olaylarının ardından ateşkes büyük ölçüde sürdürüldü.

Ancak Hiba ve Muhammed son iki yılda o kadar çok acı çektiler ki, gelecekleri konusundaki belirsizlikleri anlaşılabilir.

Çift, savaş başladığında Kuzey Gazze’de kalmıştı. Ancak savaşın başlamasından iki aydan kısa bir süre sonra bu karar onlara pahalıya mal oldu.

“Bütün ailemi kaybettim: Babamı, annemi, tüm kardeşlerimi. Aynı zamanda kuzenim olan kocam da tüm ailesini kaybetti,” dedi. Gözleri yaşlarla doluyken, Mohammad sessizce yanında oturuyordu ve kendi gözleri kıpkırmızıydı.

3 Aralık 2023’te, Gazze Şehri’nin Şeyh Rıdvan semtindeki dört katlı aile evleri bombalandı. Bu ev, diğer bölgelerden gelen birkaç akrabanın da sığındığı evdi.

Hiba, Mohammad, kızları İman ve Hiba’nın küçük erkek kardeşi, enkazın altından hafif yaralı olarak çıkarılan tek kurtulanlardı.

Saldırıda, geniş ailelerinden 60 kişi hayatını kaybetti.

“Neredeyse tüm ailem yok oldu: annem, babam, altı kardeşim, eşleri ve çocukları. Eşimin ailesi de -anne babası, kardeşleri ve çocukları. Amcalarım ve ailelerinin hepsi öldürüldü,” dedi Mohammad.

Mohammad, anne babası, altı kardeşi, çocukları ve eşleri de dahil olmak üzere toplam 36 akrabasını kaybetti.

Hiba aynı grevde anne babasını, dört kardeşini ve iki yeğenini kaybetti.

 

Buldozerle yıkılmış mezarlar
Dışarıdan bakan biri için Hiba ve Muhammed’in yaşadığı kayıplar neredeyse akıl almaz. Savaş sona ermiş olsa bile, bu öylece geçip gidebilecekleri bir şey değil.

“Ölmek istiyordum,” dedi. “Kocam ve ben bir ağaçtan koparılmış dallar gibiyiz. Dayanılmaz bir acıyla yaşıyoruz. Keşke bir saldırı bizi de alsaydı. Hayatta kalmak bir ceza gibi.”

Eylül ayında, İsrail tankları yaklaşırken çift, güneye gitmek üzere Gazze Şehri’nden ayrıldı. Ancak bildikleri her şeyden uzakta, mülteci kamplarındaki hayatın dayanılmaz olduğunu gördüler.

Ateşkes nedeniyle İsrail’in Gazze Şehri’ne ilerlemesi durdurulunca geri dönmeye karar verdiler.

Ama hiçbir şey onları bulacakları şeye hazırlamamıştı.

Gazze’de emlak işleriyle tanınan ailesinden Muhammed, “Tüm aile evlerimiz yıkıldı, hatta yakın zamanda taşındığımız ev, eşimin ailesinin evi bile yok oldu. Arabalarımız, düğün salonu işletmemiz, hepsi yerle bir oldu,” dedi.

FatihDoganMedya

 

 

Okumaya Devam Et

Gündem

Donald Trump’tan Hamas’a 48 saatlik uyarı: “Esir cenazelerini geri verin, aksi halde diğer ülkeler harekete geçecek”

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 26 Ekim 2025
Saat: 03:10 
Okuma süresi: ~4 dakika

Eski ABD Başkanı ve o günkü yetkili açıklamalarında etkin rol oynayan isim Donald Trump, Truth Social üzerinden paylaştığı mesajda Hamas’a 48 saatlik bir süre vererek elinde tuttuğu “ölü esir cenazelerini” iade etmesi gerektiğini; aksi hâlde “barış anlaşmasına taraf diğer ülkelerin harekete geçeceğini” söyledi. Trump, açıklamasında aralarında iki Amerikan vatandaşının cenazelerinin de bulunduğunu belirtti.

PALM BEACH, FLORIDA – DECEMBER 16: U.S. President-elect Donald Trump speaks at a news conference at Trump’s Mar-a-Lago resort on December 16, 2024 in Palm Beach, Florida. In a news conference that went over an hour, Trump announced that SoftBank will invest over $100 billion in projects in the United States including 100,000 artificial intelligence related jobs and then took questions on Syria, Israel, Ukraine, the economy, cabinet picks, and many other topics. (Photo by Andrew Harnik/Getty Images)


Başlık altı (lead)

Trump, Gazze-İsrail hattında sağlanan barış/ateşkes mutabakatının işlemesi için Hamas’ın kalan ölü esir cenazelerini derhal iade etmesini talep etti ve “48 saat içinde somut bir ilerleme” beklediğini vurguladı; aksi durumda anlaşmaya taraf ülkelerin adımlar atacağını belirtti.


Haber Detayı

Trump’ın mesajı ve platformu

Trump, söz konusu uyarıyı Truth Social hesabından yaptı; mesajında “Hamas, ölü esir cenazelerini hemen iade etmeye başlayacak; bazı cenazeler ulaşılması zor yerlerde olabilir ama birçoğunu hemen verebilirler” ifadelerini kullandı ve sürecin yakın takibinde olduğunu yazdı.

Neden bu talep önemli?

Son dönemde yürütülen ateşkes/ceasefire görüşmeleri kapsamında karşılıklılık esasına dayanan bir protokol üzerinde anlaşma sağlanmıştı: canlı esirlerin ve ölü cenazelerin iadesi, karşılığında belirli sayıda mahkûmun serbest bırakılması ve kademeli tavizler öngörülüyordu. Trump’ın açıklaması, bu takvimin aksaması halinde anlaşmanın işlemez hâle gelme riskine işaret ediyor.

“Diğer ülkeler harekete geçecek” iddiası

Trump, mesajında anlaşmaya taraf diğer ülkelerin—özellikle sürece arabuluculuk eden veya garantör pozisyonundaki ülkelerin—Hamas’ın işbirliği yapmaması hâlinde müdahaleye veya yaptırımlara yönelebileceğini ima etti. Haber ajansları ve bölge medyası, Trump’ın bu ifadelerini “uyarı/ultimatom” olarak değerlendirdi.

Sürecin mevcut durumu ve belirsizlikler

Bazı haber kaynaklarına göre (resmî kaynak açıklamaları ile karşılaştırıldığında), Gazze içindeki kaotik durum ve farklı silahlı grupların varlığı nedeniyle tüm cenazelerin hemen iade edilmesi lojistik ve güvenlik sorunları doğuruyor; buna rağmen Trump ve anlaşma ortakları geri dönüş bekliyor. Uzmanlar, zaman baskısının hem siyasi gerilimi tırmandırabileceği hem de tanımlama ve adli süreçleri zorlayabileceği uyarısında bulunuyo


Olası sonuçlar

  • Hamas’ın iade talimatına uyması: Ateşkes hattında güvenin güçlenmesi; esir aileleri için hızlı bir sonuç; anlaşma mekanizmalarının devreye girmesi.

  • Hamas’ın isteksiz veya gecikmeli yanıtı: Anlaşma ortaklarının yaptırım veya daha geniş diplomatik/askeri baskı araçlarını konuşmaya başlaması; bölgesel gerilimin tırmanması.


Bölge uzmanları, “48 saatlik baskının pratikte kısa” olduğunu; ancak siyaseten bir hareketlilik yaratma amacı taşıdığını belirtiyor. Uzmanlar ayrıca tespit, adli inceleme ve kimliklendirme süreçlerinin aceleye getirilmemesi gerektiğini; aksi hâlde insani ve hukuki problemlerin derinleşebileceğini vurguluyor.


Trump’ın 48 saatlik uyarısı, hem sahadaki insani drama hem de diplomatik sürecin kırılganlığını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Önümüzdeki 48 saat içinde Hamas’tan somut bir iade adımı gelirse süreç rahatlayabilir; gelmezse bölgesel aktörlerin devreye girme ihtimali güçlenecektir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar