Gündem
Baba, oğul, kız ve gelini aynı okulda öğretmenlik yapıyor. 52 yıldır öğrenci yetiştiriyor
Baba, oğul, kız ve gelini aynı okulda öğretmenlik yapıyor. 52 yıldır öğrenci yetiştiriyor
Yarım asırdır öğretmenlik yapıp, yüzlerce öğrencinin hayatına dokunan 72 yaşındaki öğretmen Sabri Murat, kendisi gibi öğretmen olan kızı, oğlu ve geliniyle aynı okulda görev yapıyor.

Yarım asırdır eğitim aşkıyla öğretmenlik yapan, yüzlerce burslu öğrencinin hayatına dokunan, birçok bürokrat ve siyasetçi yetiştiren Sabri Murat, çocukları ve geliniyle aynı okulda öğrencileri geleceğe hazırlıyor.
Türkiye’nin birçok yerinde Türkçe öğretmeni olarak görev yapan 72 yaşındaki Murat, tam 52 yıldır öğrencilerini aynı heyecanla yetiştiriyor.

OĞLU, KIZI VE GELİNİ DE ÖĞRETMEN
Eğitim dünyasında aynı zamanda idareci olarak yüzlerce öğrencinin hayatına dokunan Murat’ın oğlu, kızı ve gelini de öğretmenliği seçti.
Murat, yarım asrı aşan meslek hayatının şimdiki dönemlerinde oğlu, gelini ve kızıyla aynı okulda çalışıyor.
Altı çocuklu çiftçi bir anne ve şoför bir babanın çocuğu olarak 1953 yılında dünyaya gelen, Elazığ’da bir köy okulunda eğitim hayatına başlayan Murat, ders verdiği sınıfta konuştu.
Murat, köyde çok zorlu bir dönemde eğitim hayatına başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“- Köy okulunda okudum. Ortaokul ve liseye Elazığ’da evimiz olmadığı için akrabalarımın yanında devam ettim. Ortaokul ve lisede hiç öğle yemeği yiyemedim.
– Çünkü akrabalarımın evlerine geldiğimde ‘Aç mısın?’ diye sorduklarında, utandığımdan dolayı ‘Aç değilim.’ diyordum. Akşam onların çocukları da gelsinler. Onlarla birlikte yiyelim diyerek, 6 seneyi öyle geçirdim.”

1974’TE MEZUN OLDU
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandığını, üniversiteden 1974 yılında mezun olduğunu dile getiren Murat, o yıldan bu yana öğretmenlik yaptığını anlattı.
Murat, üniversitenin ardından Türkçe öğretmeni olarak mesleğine başladığını, ilk tayininin memleketi Elazığ Atatürk Lisesi’ne çıktığını, 1980’deki ihtilalde de Elazığ’da olduğunu, 1982 yılında tayininin Sinop’a çıktığını, orada 2 ay öğretmenlik yaptığını, daha sonra ise dershanelerde çalıştığını kaydetti.
Elazığ, Diyarbakır, Malatya, Adana ve İstanbul’da öğretmenlik yaptığını, şu an Ataşehir’deki özel bir lisede derse girdiğini, idarecilik yönünün de olduğunu belirten Murat, “Yaşım itibarıyla şu anda günde 8 saat derse girip aslanlar gibi dersimi anlatırım. Fizik olarak belki yetersiz kalırım ama ruh olarak anlatabilirim. Sınıflarda motivasyon çalışması da yapıyorum. Velilerle görüşmeler yapıyorum. Anne baba olmayı öğretmiyorum, öğretemem. Fakat tecrübelerimi aktarıyorum.” ifadelerini kullandı.
Murat, başarılı bir öğretmenin özelliklere değinerek, “Davranışınızla, yürüyüşünüzle, konuşmanızla ve önderliğinizle, öğretmen rol modeli çok iyi yerine getirmeli. Bence öğretmen önemlidir ama bundan daha önce öğretmen değerlidir. Öğretmen değerliyse, ders verdiği çocuklara, öğrencilere onların değerli olduğunu hissettirmelidir.” dedi.
“ÖRNEK OLURSANIZ HERKES SİZİ TAKİP EDER”
Çocuklarıyla aynı kurumda öğretmenlik yaptığına dikkati çeken Murat, sözlerine şöyle devam etti:
“- Oğlum ve gelinim benim gibi Türkçe öğretmeni. Kızım da sınıf öğretmeni. Ben onların illaki öğretmen olmaları için herhangi bir telkinde bulunmuş bir insan değilim. Örnek olursanız herkes sizi takip eder.
– Ben kendi açımdan 50 sefer dünyaya gelsem yine öğretmen olurum. Çünkü ben öğretmenlikle insanlığı öğrendim. Diğer mesleklere çok büyük saygım var. Herkesin ayrı ayrı özellikleri var ama dikkat edin, herkesin bir öğretmene ihtiyacı var. Öğretmen olmadan, rehber olmadan yol yürümek çok zor.
– Bizimkiler de onu öyle seçmiş. Babalarını görmüşler. Çok çalışıyor ama çok mutlu. Öğretmenlik çocuklarım tarafından seçilmiş bir meslek ama benim belki örnek olmamdan dolayı etkili olmuş olabilir.”
Murat, kendisinin en büyük sermayesinin öğrencileri okutmak olduğunu dile getirdi.
“Bizim malımız mülkümüz yok. En büyük sermayemiz öğrencilerimiz.” diyen Murat, en az 10 bin kişiye burs verdiklerini, öğretmenin önceliğinde para olmadığını, amaç ve azmin ön safta yer aldığını söyledi.
Gündem
İSRAİL’İN YENİ PLANINA İDDİA: GAZZE’YE “GÖREV GÜCÜ” VE BÖLGESEL DÜZENLEME SIZDI
İSRAİL’İN YENİ PLANINA İDDİA: GAZZE’YE “GÖREV GÜCÜ” VE BÖLGESEL DÜZENLEME SIZDI
FatihDoganMedya Haber Merkezi — 23 Kasım 2025, 14:00 (TSİ) · Okuma süresi: 4 dakika
Bir dizi uluslararası haber ve rapora göre İsrail yönetimine ait olduğu öne sürülen “Gaza planı” belgeleri sızdı. Belgelerde Gazze’nin askeri ve sivil hatlara bölünmesi, büyük nüfus hareketleri ve bir “uluslararası stabilizasyon/görev gücü” modelinin uygulanması öngörülüyor. Planın içeriği ve bölgeyi yeniden düzenleme yaklaşımı, insan hakları grupları, bazı devletler ve bölgesel aktörler tarafından sert şekilde eleştiriliyor

Ne sızdı? Kısa maddeler
-
Sızdırıldığı iddia edilen belge ve haritalar, Gazze Şeridi’nin “askeri hatlar” ve “sivil koridorlar” şeklinde parçalanmasını içeriyor; plan askeri denetim noktaları ve sınırlı sivil alanlar öngörüyor.
-
Belgelerde, çatışma durumunda yüzbinlerce sivilin yer değiştirmesi veya yeniden yerleşimi gibi geniş çaplı lojistik düzenlemeler yer alıyor; bu durumun zorunlu göç ve temel haklar açısından ciddi sonuçları olacağı uyarısı yapılıyor.
-
Planın bazı versiyonlarında “insani şehir/koridor” kurma, yardım dağıtımının sıkı gözetim altında tutulması ve yerel idarenin değiştirilmesi gibi siyasi/istikrari hedefler bulunuyor. Bu tasarıların uygulanması hem pratik hem de hukuki zorluklar doğuruyor.
Belgelerin iddia ettiği ana hatlar
-
Bölgesel Ayrışma: Gazze haritasının kuzey, orta ve güney şeklinde askeri bölgelerle bölünmesi; arada kalan dar sivil koridorların oluşturulması. Bu düzenleme sivillerin serbest dolaşımını kısıtlayabilir
-
Geniş Ölçekte Yer Değiştirme: Planın bazı maddelerinde nüfusun belli alanlara taşınması/yoğunlaştırılması senaryoları yer alıyor; insan hakları örgütleri bunun toplu zorunlu nüfus hareketine yol açabileceği uyarısını yapıyor.
-
Uluslararası “stabilizasyon” / görev gücü: Ateşkesin uygulanması ve güvenliğin sağlanması amacıyla çok uluslu bir görev gücü öngörülüyor; ancak hangi ülkelerin katılacağı ve görev yetkilerinin sınırları tartışmalı. Bazı ülkelere İsrail tarafından itiraz edildiği iddia ediliyor.
Türkiye, İsrail ve uluslararası diplomasi
-
Türkiye cephesi: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türk yetkililer, Gazze’de ateşkesin korunmasına ve bölgenin yeniden imarına katkı verme niyetinde olduklarını açıkladı; Türkiye, görev gücünde yer alabileceğini ifade etti.
-
İsrail tepkisi: İsrail yönetimi ise bazı haberlerde Türkiye’nin görev gücünde silahlı unsur olarak bulunmasını kabul etmeyeceğini belirtti; yetkililer “Türk askerlerine izin verilmeyecek” açıklamaları yaptı. Bu uyumsuzluk hangi ülkelerin sahada olacağı konusunu belirleyici kılıyor.
-
BM ve bölge aktörleri: Birleşmiş Milletler yetkilileri ve Arap ülkeleri arasında görev gücünün yetki ve mandatı üzerine görüş ayrılıkları sürüyor; UN mandatı ve sahadaki hukuki çerçeve hâlâ müzakere aşamasında.
Hukuki ve insani kaygılar
İnsan hakları örgütleri (ör. Human Rights Watch) sızan planların “zorunlu yer değiştirme”, “altyapı yıkımı” ve “insani yardımın kontrolü” gibi uygulamalara kapı açabileceğini belirterek uluslararası insancıl hukuk ve savaş suçları bağlamında ciddi endişeler dile getiriyor. Uzmanlar, planın uygulanması hâlinde toplu cezalandırma ve fiili demografik mühendislik risklerine işaret ediyor.
Analiz: Neden tartışmalı?
-
Pratik zorluk: Gazze’de yoğun nüfus, altyapı çöküntüsü ve devam eden güvenlik riskleri böyle bir yeniden düzenlemeyi lojistik olarak neredeyse imkansız kılıyor.
-
Siyasal meşruiyet: Hangi aktörlerin güvenlik sağlayacağı, sivil yönetimin kimde olacağı ve uluslararası toplumun planı nasıl onaylayacağı belirsiz. İsrail’in, kabul etmediği aktörlerin sahaya girmesine izin vermeyeceği belirtiliyor.
-
İnsani sonuçlar: Zorunlu yer değiştirme riski, yardımın politize edilmesi ve geri dönüş yollarının kapanması insani krizi derinleştirebilir; bu nedenle BM ve yardım örgütleri temkinli davranıyor.
Kısa zaman çizelgesi (özet)
-
Mayıs–Temmuz 2025: Benzer tasarı ve öneriler ilk kez uluslararası medyada yer aldı; “insani şehir” gibi fikirler tartışıldı.
-
Ekim 2025: Ateşkes ve bazı geri getirmeler/ceset-teslim süreci; uluslararası stabilizasyon güçleri fikri yeniden gündeme geldi.
-
Kasım 2025: Yeni sızdırıldığı ileri sürülen belge ve haritalar, bölgesel aktörlerin itirazları ve diplomatik görüşmelerle birlikte tartışılıyor.
Ne bekleniyor?
Diplomatik kanallar, BM Güvenlik Konseyi görüşmeleri ve bölgesel müzakereler önümüzdeki günlerin belirleyicileri olacak. Planın gerçekliği, hangi versiyonunun uygulamaya sokulmaya çalışılacağı ve uluslararası onayın sağlanıp sağlanmayacağı kritik. İnsan hakları kuruluşlarının ve BM’nin uyarıları, planın hukuki denetlenebilirliğini zorunlu kılıyor.
Gündem
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lise öğretmeni anlattı
24 Kasım Öğretmenler Günü yarın kutlanacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar, Cumhurbaşkanı’nın o günlerini anlattı.
Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Siyasetten spora, edebiyattan müziğe, Türkiye’nin tanınmış isimlerinin öğretmenleri, o isimlerin öğrencilik yıllarını anlattı.
O isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisedeki öğretmeni Semra Acar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasımpaşa’daki Piyalepaşa İlkokulu’ndan 1965’te, Fatih’teki bugün adını taşıyan Anadolu imam hatip lisesinden 1973’te mezun oldu.
O dönemki adı İstanbul İmam Hatip Lisesi olan okulda, Erdoğan’ın sanat tarihi öğretmeni Semra Acar’dı.
Şu an 82 yaşında olan Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğrencilik yıllarını anlattı.

“İYİ Kİ GİTMİŞİM”
Acar, 1970 yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi’ndeki görevine başladığında başı açık olduğu için buradaki öğretmenlerce yadırgandığını ancak kısa sürede meslektaşlarıyla kaynaştığını ve okulda sevildiğini söyledi.
Merve ve Ravza Kavakcı’nın annesi Gülhan Kavakcı’nın da aynı yıllarda okulda Almanca öğretmeni olduğunu belirten Acar, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde çok güzel günler geçirdiğinin altını çizdi.
“İyi ki gitmişim.” dediği İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde dünya görüşünün değiştiğini ifade eden Acar, “Hamt, şükür ve kanaat duygularım zaten vardı fakat daha da vurgulandı. Bölüşmeyi, paylaşmayı orada daha da pekiştirdik.” dedi.
Türkiye’nin hemen her ilinden çoğu yatılı öğrencisi bulunan okulun imkanlarının o dönem kısıtlı olduğunu ve bazı ihtiyaçların öğretmenlerce karşılandığını dile getiren Acar, buna rağmen İstanbul İmam Hatip Lisesi’nin belirli standardı olan okullar arasında yer aldığını kaydetti.

“HAYALİMİN ÇOK ÖTESİNDE OLAN ŞEYLERİ YAPTI EVLADIM”
Acar, haftanın üç günü okul menüsünde kapuska çıktığını, kendisinin de öğrencilerle birlikte aynı yemeği yediğini anlatarak, “Genelde onların masasına giderdim. Paylaştık, bölüştük ve orada birçok şey benim hayatıma güzellikler kattı.” değerlendirmesini yaptı.
Yaklaşık 5 yıl görev yaptığı okulda öğrencilere İslamiyet’in başlangıcından itibaren sanat eserlerini kapsayan eğitimler verdiğini, Selçuklu ve Osmanlı sanatını fazlasıyla irdelediklerini aktaran Acar, şöyle devam etti:
“- Onun için benim bütün talebelerimin, özellikle Cumhurbaşkanı’mızın Selçuklu, Osmanlı hayranlığını görüyorsunuz. Demek ki onun da çok ilgisi varmış ki birçok şeyde özdeşleştik.
– Benim yapamadıklarımı, hayalimin çok ötesinde olan şeyleri değerli evladım, Cumhurbaşkanı’mız tek tek yaptı. Orhun Yazıtları’na kadar gidip tadilatlar yaptırdı.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÖĞRENCİLİĞİ
Acar, çoğu öğrenci gibi lisede yatılı okuyan Erdoğan’ın başarılı ve farklı özelliklere sahip, okulunda iz bırakan bir öğrenci olduğunu dile getirdi.
Erdoğan’ın okulda kendisinin mümessili olduğunu ve birçok ortak çalışmaya imza attıklarını söyleyen Acar, imam hatip okullarından iyi insanların yetiştiğini, hemen hepsinin bir hedef ve vizyon ortaya koyduğunu belirtti.
O dönemde imam hatip okullarında okuyan çocukların hedeflerine giden yolda başarıya ulaşmak için çaba sarf ettiklerine dikkati çeken Acar, “Başarmak için gelen çocuklar. Hepsi geçmişte ve bugün devlette çok iyi konumlarda oldular. Çok çok başarılı oldular, tabii Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde, yol göstericiliğinde. Örnek aldılar onu. İmam hatiplilerin başarılarını hakikaten çok takdir ediyorum ve hepsini çok seviyorum.” diye konuştu.
Erdoğan’ın liderlik özelliğinin o yıllarda da görülebildiğinin altını çizen Acar, şunları kaydetti:
“- İnsanlar lider olarak doğmuyorlar, bu sonradan da olmuyor ama Cumhurbaşkanı’mızda bir farklılık vardı. Hakikaten lider olarak doğmuş bir evlattı. Sınıfında da okulda da bütün öğretmen arkadaşlarımızın görüşü bu şekildeydi. Bir kere sınıf başkanıydı, bir kere korkunç spor yapıyor.
– Teneffüslerde, fırsatını bulduğu an spor yapıyordu, halen de yapıyor. Arada start vuruşu yaptığını, basketbol oynadığını görüyorum, hoşuma gidiyor, kendisine yakışıyor.
– Hitabeti müthiş, bir de münazara ve edebiyat kolu başkanıydı. Sık sık diğer okullarla münazaralar yapıldı. Kişisel olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mız hep birinci geldi, okula kupalar, ödüller getirdi.
– Onun şahsında okul onore oldu. Arkadaşlarıyla çok iyi geçiniyordu, öğretmenlerine çok büyük saygı gösteriyordu. 50 sene sonra dahi öğretmenlerini ahde vefayla evlerimizden aldı, evlerimize bıraktı.
– Dolmabahçe Sarayı, Adile Sultan, daha farklı yerlerde defalarca ağırladı. Saygıda kusur etmeden hepimizi taltif etti, mutlu oldu, bizleri mutlu etti. Allah ondan razı olsun.”
ÖĞRETMENİ OLMAKTAN GURUR DUYUYOR
Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve konuşmalarını sürekli takip ettiğini, onun için sürekli fetih duası okuduğunu söyleyerek, Erdoğan’ın öğretmeni olmaktan gurur ve mutluluk duyduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarılarının Türkiye’nin başarısı olduğunu kaydeden Acar, “Şu an Türkiye’nin durumunu görüyoruz. Muasır devletler seviyesine her alanda geçtik.” ifadelerini kullandı.
Acar, eski Türkiye’de bazı liderlerin dünya ülkelerinin liderleri karşısında çekindiğini belirterek, şöyle devam etti:
“- One minute ile başlayan yükseliş vizyonu ve başarılar bugün artık nirvana yapmış durumda. Trump, biliyorsunuz, onu baş tacı etti. Putin’le çok şahsi ve özel ilişkileri var. Çin’deki ilgi ve alakayı gördünüz.
– Afrika’yı fethettik diyebilirim. Afrika artık bizim bir parçamız oldu. Asya öyle, Pakistan öyle, Avrupa hayran. Sevmeyenler de hayran. Ben liderlerin aile resimlerini çok seviyorum. Hepsine dikkat ederim.
– Yerleri belli ama salona girdiğinde yer açıyorlar, bir hayranlık var, gıpta var, bir özenme var. Çok büyük itibar kazandırdı Türkiye’ye, Allah razı olsun. Recep Tayyip Erdoğan demek dünyada barış demek.”
Gündem
15 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMASI YARIN (24 KASIM 2025) — TERCİH SONUÇLARI, BRANŞ DAĞILIMI VE GÖREVE BAŞLAMA TARİHİ
15 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMASI YARIN (24 KASIM 2025) — TERCİH SONUÇLARI, BRANŞ DAĞILIMI VE GÖREVE BAŞLAMA TARİHİ
FATİHDOGANMEDYA | 23 Kasım 2025, 13:45 (TSİ) · Okuma süresi: 4 dakika
Atama ne zaman, nerede açıklanacak?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı kılavuza göre 15 bin sözleşmeli öğretmen atamaları 24 Kasım 2025 tarihinde ilan edilecek. Adaylar atama sonuçlarını e-Devlet ya da MEB’in resmi duyuru ekranından öğrenebilecek.

Tercih ve atama süreci kısa hatırlatma
-
Tercihler elektronik ortamda 17–21 Kasım 2025 tarihleri arasında alındı.
-
Atamalar KPSS puanı ve MEB kriterlerine göre gerçekleştirildi; tercih ve kılavuz hükümleri uygulanacak.
Branş dağılımı ve kontenjanlar (öne çıkanlar)
Bakanlık tarafından ayrılan kontenjanlarda öncelik gösterilen branşlar ve bazı sayıların medyada paylaşılan dağılımları şu şekilde bildirildi: sınıf öğretmenliği, özel eğitim, din kültürü ve okul öncesi gibi alanlarda yüksek sayıda kontenjan ayrıldı — illere ve branşlara göre dağılım MEB kılavuzunda yer alıyor. (Detaylı il/branş listesi için MEB kılavuzuna bakınız.)
Göreve başlama tarihi ve diğer prosedürler
Ataması yapılan öğretmenlerin göreve başlama süreci; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının tamamlanmasına bağlı. Bakanlık duyurusuna göre göreve başlama tarihi 19 Ocak 2026 olarak açıklandı.
Sonuçları nasıl sorgularım?
-
e-Devlet (e-devlet şifrelerinizle giriş) — MEB atama sonuçları ekranı.
-
MEB resmi web sitesi / duyurular sayfası.
Sıkça sorulan sorular (kısa cevaplar)
Atananlar ne zaman göreve başlayacak? — Güvenlik ve arşiv işlemleri tamamlandıktan sonra 19 Ocak 2026.
Sonuçlar anında e-Devlet’te mi görünür? — Evet; MEB duyurusu yayımlandıktan sonra e-Devlet üzerinden sorgulama mümkün.
Atama iptal veya itiraz süreci nasıl işler? — Kılavuzda belirtilen itiraz prosedürleri ve gerekçeler uygulanır; detaylar MEB kılavuzunda mevcut.
-
Gündem1 hafta önceKörfez’de dehşet: Eski eşini darbedip, ilişkisi olduğunu iddia ettiği arkadaşını cadde ortasında bıçaklayarak öldürdü — Şüpheli tutuklandı
-
Ekonomi1 hafta önceZorunlu kış lastiği uygulaması başladı: Fiyatlar ne kadar, cezalar ve tasarruf rehberi
-
Magazin1 hafta önceAlzheimer’a yakalandı! Yeşilçam’ın yıldızı Sevtap Parman huzurevinde yaşıyor
-
Ekonomi1 hafta önceTV8, halka arz için SPK’ya başvurdu — 35 milyon pay yatırımcılara sunulacak
-
Son Dakika1 hafta önceSon Dakika | Şam’da Peş Peşe Patlamalar: Ölü ve Yaralılar Var
-
Teknoloji6 gün önceSamsung’a şok iddia: Galaxy A/M serilerinde “kaldırılamayan” İsrail yapımı AppCloud tartışması
-
Ekonomi6 gün önceDoğum izni artıyor; babaların izni de iki katına çıkacak
-
Magazin7 gün önceMuazzez Abacı’ya veda: Torunu konuşmasında gözyaşlarına boğuldu — AKM’de duygusal tören
