Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

ASELSAN CEO’su Akyol: Bu yıl daha fazla Çelik Kubbe bileşenini envantere vereceğiz

Yayımlandı

üzerinde

Sapanca’da düzenlenen “Uluslararası Ekonomi Zirvesi” kapsamında, “Değişen Konseptler Işığında Savunma Teknolojilerinin Geleceği” başlıklı panel düzenlendi.

Panelde, CEO’su Ahmet Akyol, Altınay Savunma Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Burak Mercan, Savunma ve Havacılık Sanayi İmalatçılar Derneği (SASAD) Başkanı ve Kale Grubu Başkan Vekili Osman Okyay ile Pasifik Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Selman Dönmez konuşma yaptı.

ASELSAN CEO’su Akyol konuşmasında dünyada geçen yıl sonu itibarıyla 25 trilyon dolar mal ticareti yapıldığını belirterek, “Bir taraftan ticaret pastasındaki paylaşım mücadelesi bir taraftan ‘Biz kendimizi koruyacak bir yetkinlik kazanmalıyız’ farkındalığı savunma sanayisini önemli hale getirdi.” dedi.

Ahmet Akyol, “Son dönemde yapılan yatırımlar, buraya harcanan kaynaklar bizi bu yeni atmosferde kendi güçlü ordusu, kendi güçlü ekonomisi, kendi güçlü savunma sanayisi denklemini oluşturabilme potansiyeli sağlıyor.” ifadesini kullandı.

ASELSAN’ın bu sistemin şu anda bayrak taşıyıcısı şirketlerinden olduğuna ve bu çerçevede kapasitelerini geliştirmeye çalıştıklarına dikkati çeken Akyol, şu değerlendirmede bulundu:

“Yapay zeka eksenli karar verebilen, bunu hiçbir gecikme olmaksızın ‘Military 5G’ diyeceğimiz hızla haberleştirebilen, her bir tehdit setini analiz edip doğru angajmanla, doğru silahla bunu karşılayabilen, katmanlı, farklı sensörlere sahip, farklı silah sistemlerine sahip bir sistemi yeni düzende, yeni dünyada, yeni şekillenen coğrafyada ülkemizin bekası için şu anda yürütüyoruz. Bu yıl daha fazla sayıda alt bileşeni ve sistemini, Çelik Kubbe bileşenini envantere vereceğiz. Projemiz de başarıyla devam ediyor.”

ASELSAN EN HIZLI BÜYÜYEN 10 ŞİRKET ARASINDA

Geçen yıl 6,5 milyar dolar yeni sözleşme imzalayarak yaklaşık 14 milyar dolar “backlog” hacmine ulaştıklarına işaret eden Akyol, dolar bazında yüzde 18 büyümeyle dünyadaki savunma sanayi şirketleri içerisindeki en hızlı büyüyen 10’uncu şirket olmayı başardıklarını söyledi.

Yıllık yaklaşık 250 milyon dolar yatırım, 1000’e yakın ilave nitelikli istihdam, gelirlerin yüzde 7’sinin öz kaynaklı AR-GE’ye ayrıldığı politikayı kararlılıkla uyguladıklarını anlatan Akyol, “Verimlilik artışı, millileşme ve katma değerli ürünlere yönelmeyle ve ciddi yatırımlarla sürdürülebilir büyümeyi devam ettiriyoruz.

MİLLİLEŞMİŞ ÜRÜNLERLE 1 MİLYAR DOLAR TÜRKİYE’DE KALDI

Geçen yıl millileştirdiğimiz ürünlerin Türkiye’de kalmasını sağladığımız döviz ilk defa 1 milyar dolar sınırına ulaştı. Bununla ASELSAN’da yüzde 22 maliyet avantajını ortalamada yakaladık.” dedi.

Büyümeyi, gelişmeyi Avrupa eksenli işbirlikleriyle de taçlandırmak istediklerini dile getiren Akyol, şunları kaydetti:

“Avrupa’da çeşitli ülkelerde birtakım somut işbirliklerini artık müzakere etmeye başladık. ASELSAN’ın geçtiğimiz yılki büyümesi yine ihracat odaklı devam edecek. Bunu biraz Avrupa’yla hızlandırmak istiyoruz. Bu yılın ilk çeyreğinde de yavaş yavaş sonuçlar gelmeye başladı. Geçtiğimiz yıl yakaladığımız yüksek hacimli, sürdürülebilir büyüme ilk çeyrekte de devam ediyor.”

“TÜRK SAVUNMA ÜRÜNLERİNE CİDDİ TALEP VAR”

Altınay Savunma Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Burak Mercan da Türkiye’de teknolojik derinliği artan, bağımsız, kendi kendine yeten ve sürdürülebilir bir savunma sanayi altyapısının ortaya çıkmasının özellikle son 20 yılda ortaya koyulan stratejinin ortaya çıkarttığı ürünlerin dünya çapında oluşturduğu bir takdir ve talep durumunun söz konusu olduğunu söyledi.

Mercan, “Güvenlik kaygısıyla ülkemizdeki gelişim süreci üst üste çakıştığında zaten ülkemizin bu yönde ortaya koyduğu stratejinin son 20 yılda yarattığı bir iç talep hareketlenmesine ilave olarak yurt dışında da Türk savunma ürünlerine, teknolojilerine ve Türk mühendislerine olan çok ciddi bir talep var.” diye konuştu.

Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya ve son olarak Avrupa’daki güvenlik kaygısından doğan savunma harcamalarının da aslında Türkiye ve Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler için ciddi bir potansiyel taşıdığını anlatan Mercan, “Avrupa teknolojik derinlik olarak bizden gerçekten daha iyi durumda olsa da sınai kapasite açısından bizimle aynı seviyede değil şu anda. Dolayısıyla biz oraya göre iyi bir potansiyel taşıyoruz. Gelecek dönemde Avrupa açısından da ülkemizde ve ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerde ciddi bir fırsat doğabileceğini değerlendiriyorum.” ifadelerini kullandı.

Pasifik Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Selman Dönmez de Türkiye’nin son 20 yılda savunma sanayi ve teknoloji alanında çok vizyoner yatırımlar yaptığını belirtti.

Dönmez, şunları kaydetti:

“Bugün Amerika ile Çin arasında yaşanan krizin her ne kadar ekonomik bir kriz olsa da bu savaşın dengeleyici unsuru olacak ülkelerin savunma sanayi anlamında, ekonomik gücü bir kenara bırakarak söylüyorum, savunma sanayi ve teknoloji alanında ciddi anlamda yatırım yapmış, güçlü bir altyapıya sahip olmuş ülkeler olacak. Bu yüzden Türkiye’nin halihazırda bugün geldiği durumda, konumunun da bu savaşta ne kadar önemli olduğunu zaten hepimiz yoğun bir şekilde hissediyoruz. Bunun da temelde aslında vizyoner bir bakış açısıyla 20 senelik bir zaman zarfında savunma ve teknoloji alanına yapılmış yatırımdan olduğunu söyleyebiliriz diye düşünüyorum.”

SASAD Başkanı ve Kale Grubu Başkan Vekili Osman Okyay da ülkelerin savunma sanayisine yatırım yapmalarının arkasında yatan ana sebebin “caydırıcılık” olduğuna dikkati çekerek, bunun son dönemde tanımının değiştiğini ve daha soyut alanlara kaydığını anlattı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Çinli taykonotlar uzay istasyonuna ulaştı

Yayımlandı

üzerinde

Ajansı (CMSA), cuma gecesi Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi’nden uzaya fırlatılan Şincou-21 uzay aracının hedefe ulaştığını duyurdu.
CMSA’dan yapılan açıklamaya göre taykonotlar Cang Lu, Vu Fey ve Cang Hongcang’ı taşıyan Şıncou-21 mekiği, uzay istasyonunun çekirdek modülüne kenetlendi.
Yaklaşık 3.5 saat süren yolculuğun ardından uzay istasyonuna ulaşan taykonotlar, mekikten modüle geçerek uzay istasyonuna girdi.
Taykonotları taşıyan Şıncou-21 uzay mekiği, dün gece Long March 2F roketiyle, ülkenin kuzeybatısındaki Jiuquan Uydu Merkezi’nden fırlatılmıştı.

İlk kez insanlı uzay görevinde yer alan isimlerden uzaya çıkan en genç taykonot unvanını kazanan 32 yaşındaki Wu Fei, insanlı uzay programına katılmadan önce Çin Havacılık Uzay Bilimi ve Teknolojisi Şirketine bağlı Çin Uzay Teknolojisi Akademisi’nde mühendis, Cang Hongcang ise Çin Bilimler Akademisine bağlı Dalian Kimyasal Fizik Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapıyordu.

Taykonotlar, Şıncou-20 mekiğiyle 24 Nisan’da istasyona gönderilen ve 6 ayı aşkın süredir görev yapan taykonot ekibinden görevi devralacak.

DÖRT LABORATUVAR FARESİ DE UZAYDA

Görevde ayrıca iki dişi ve iki erkek olmak üzere dört laboratuvar faresi de yer alıyor. Bu, ’in yörüngede kemirgenler üzerinde yapacağı ilk bilimsel deney olacak.
Çin, ABD’nin uzay araştırmaları alanındaki işbirliğini yasaklaması ve Uluslararası İstasyonu (ISS) programına katılımını engellemesi nedeniyle Dünya yörüngesinde kendi uzay istasyonunu kurmuştu.
Çin, ABD ve Rusya’dan sonra insanlı uzay uçuşu gerçekleştiren üçüncü ülke konumunda.
Tiangong istasyonu, Pekin’in “uzay rüyası” vizyonunun merkezinde yer alıyor. Ülke ayrıca Mars ve Ay’a insansız keşif araçları indirdi.

HEDEFTE AY VAR

Devlet Başkanı Şi Cinping’in liderliğinde Çin, 2030 yılına kadar Ay’a insanlı bir görev göndermeyi ve Ay yüzeyinde bir üs kurmayı hedefliyor.

CMSA, bu hedef doğrultusunda Lanyue adlı ay iniş aracı ve Mengzhou adlı insanlı uzay gemisi üzerinde “kritik testlerin” sürdüğünü açıkladı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Kaliforniya’lı Reflect Orbital’ın “Geceleri Güneş Işığı Satma” Projesi Tartışma Yarattı: “Korkunç ve Ürkütücü” İddiaları

Yayımlandı

üzerinde

Reflect Orbital’ın 4.000 Ayna Projesi Tartışma Yarattı — Geceleri Güneş Işığı Satışı ve Astronomların Tepkisi

Tarih / Saat: 1 Kasım 2025, 15:30 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: ~4 dakika
Yazar: FatihDoğanMedya Haber Merkezi

Kaliforniya merkezli girişim Reflect Orbital, alçak yörüngede (LEO) çalışacak binlerce yansıtıcı ayna ile gece boyunca belirli noktalara güneş ışığı yansıtma planlarıyla gündeme geldi. Şirketin hedefi “talebe göre güneş ışığı” sağlayarak gece de güneş enerjisi üretimini desteklemek; ancak astronomlar, çevreciler ve ekoloji uzmanları bu fikri “ışık kirliliği”, ekosistem bozulması ve gözlemsel astronomi için felaket riski olarak nitelendiriyor.


Ne planlanıyor?

Reflect Orbital, 2030 hedefiyle yörüngeye yaklaşık 4.000 adet büyük yansıtıcı yerleştirip, bunları hedef koordinatlara göre yönlendirerek güneş ışığını gece tarafına yansıtmayı öneriyor. Şirket, ilk deneme uydusu EARENDIL-1 için Federal Communications Commission (FCC) başvurusunda bulunduğunu ve 2026 baharında (bazı haberlerde Nisan 2026) ilk aynalı demonstrasyonun fırlatılmasının planlandığını bildirdi. Şirket web sitesinde çözümünün “talebe göre ışık” ve “güneş enerjisinin çalışma saatlerini uzatma” vaatleri yer alıyor


Bilim insanları ve uzmanların endişeleri

Astronomlar ve gökbilimciler projeyi doğrudan kınadı; yansıtıcıların kasıtlı olarak gece gökyüzünü aydınlatmasının yer tabanlı gözlemleri “mahvedebileceği”, teleskop görüntülerini bozacağı ve gece karanlığını temel alan pek çok araştırmayı engelleyebileceği belirtildi. Bazı uzmanlar bunun “korkunç”, “ürkütücü” ve “felaket” etkileri olabileceğini ifade etti. Ayrıca yapay ışığın yaban hayatı, göç eden türler ve ekosistemleri nasıl etkileyeceği konusunda ciddi bilinmezlikler bulunuyor.


Şirketin iddiaları ve kullanım alanları

Reflect Orbital, web sitesinde ve kamu açıklamalarında bu teknolojiyi şu amaçlarla pazarlıyor:

  • Gün batımı/şafak saatlerinde güneş panellerinin üretimini destekleyerek enerjiyi artırma,

  • Acil müdahale ve arama-kurtarma operasyonlarına “anında aydınlatma” sağlama,

  • Tarımsal üretimde ek ışıkla verimi uzatma.
    Şirket bu fikirle yatırım çektiğini ve bazı raporlara göre yatırım turlarından milyonlarca dolar topladığı iddiaları olduğunu aktarıyor; fakat yatırımla ilgili farklı kaynaklarda farklı rakamlar bildiriliyor (ör. Axios 2024’te 6,5 milyon dolar bildirirken, daha yeni bazı haberlerde farklı tutarlar yer alıyor).


Düzenleme, etik ve uluslararası boyut

Bir şirketin kasıtlı olarak geceyi aydınlatması yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda yasal ve etik soruları da gündeme getiriyor. FCC gibi ulusal düzenleyiciler ve uluslararası uzay hukukuna ilişkin kuruluşlar, yörüngedeki faaliyetlerin küresel etkilerini ve diğer ülkelerin/kurumların haklarını dikkate almalı. Geçmişte Avrupa bilim danışmanları, uzaydaki güneş yansıtma ve güneş radyasyon modifikasyonu türü uygulamalara karşı tedbirleri tartışmıştı; bu alanda küresel düzenleme talepleri bulunuyor.


Olası etkiler — kısa değerlendirme

  • Astronomi: Yer tabanlı gözlemler için artan parlaklık ve iz bozulması.

  • Ekoloji: Gece döngüsünü bozan yapay aydınlatma, göç ve üreme davranışlarını etkileyebilir.

  • Enerji: Kısa vadede güneş enerjisi tesislerinin üretimini uzatabilir; ekonomik ve teknik fizibilite tartışmalı.

  • Hukuk/Etik: Uluslararası uzay kuralları, çevre düzenlemeleri ve yerel etkiler nedeniyle küresel koordinasyon zorunlu.


Sonuç ve takip

Reflect Orbital gibi projeler yenilikçilik ile küresel ortak kamusal değerlerin çatıştığı noktaları görünür kılıyor. Şirketin demonstrasyon planları ve FCC başvurusu, yakından izlenecek; bilim çevreleri uyarılarını yineliyor. Konu ilerledikçe düzenleyici adımlar, bağımsız çevresel değerlendirmeler ve uluslararası tartışmalar haberdeki ana izlemlerimiz olacak

 

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Fizikçilerden sıra dışı çalışma: Evren bir simülasyon olamaz

Yayımlandı

üzerinde

British Columbia Üniversitesi’nden Mir Faizal liderliğindeki ekibe göre evren bir bilgisayar simülasyonu olamaz. Çünkü bir simülasyonun temelinde mutlaka algoritmik, yani hesaplanabilir süreçler bulunmak zorunda. Faizal, “Fiziksel gerçekliğin tüm yönlerini hesaplama teorileriyle tanımlamak imkansız. Evren, algoritmaların ötesinde, ‘hesaplanamaz’ bir anlayış gerektiriyor” dedi.

Araştırma, genel görelilik ile kuantum mekaniğini birleştirecek bir “Kuantum Kütleçekimi Teorisi” arayışına da yeni bir yön getiriyor. Ekip, sicim teorisi ve döngüsel kuantum kütleçekimi gibi popüler yaklaşımların bu boşluğu dolduramadığını belirtiyor.

Çalışma, ünlü matematikçiler Kurt Gödel, Alfred Tarski ve Gregory Chaitin’in teoremlerine dayanıyor. Bu teoremler, herhangi bir matematiksel sistemin kendi içinde hem eksiksiz hem de tutarlı olamayacağını kanıtlamıştı. Fizikçiler, aynı mantığın Evren için de geçerli olduğunu, dolayısıyla gerçekliğin tamamen “hesaplanabilir” olamayacağını öne sürüyor.

“GERÇEĞİ BELİRLEYECEK BİR ÜST KATMAN”

Sonuç olarak ekip, fizik yasalarını açıklamak için algoritmik düzeyin ötesinde bir “Meta Her Şeyin Teorisi (MToE)” gerektiğini savunuyor. Bu teori, matematiksel sistemlerin dışından “gerçek”i belirleyebilecek bir üst katman öngörüyor.

Faizal’a göre bu aynı zamanda simülasyon teorisini de çürütüyor:

“Her simülasyon programlanmış, yani algoritmik olmak zorundadır. Fakat gerçekliğin temelinde algoritmik olmayan bir yapı varsa, Evren bir simülasyon değildir ve asla olamaz.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar