Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Apple music, kataloğunu DJ’lere açıyor

Yayımlandı

üzerinde

YENİ ARAÇLAR VE ENTEGRASYON İMKANLARI

Music, yaratıcıları için yeni araçlar ve entegrasyon özellikleri sunuyor. Bu yenilikler, DJ yazılımlarına ve donanımlarına entegre olabilecek şekilde tasarlandı. Böylece kullanıcıların müzik prodüksiyon süreçlerinde daha özgür ve yaratıcı olmalarına olanak tanınacak.

Apple Music’in yeni entegrasyon özellikleri, popüler DJ yazılımlarıyla kusursuz bir uyum sağlayacak şekilde geliştirildi. Traktor, Serato ve Rekordbox gibi endüstri standardı yazılımlarla uyumlu hale gelen Apple Music, DJ’lerin setlerini oluştururken platformun zengin müzik kataloğunu kullanmalarına olanak tanıyor. Ayrıca, cihazlar arası senkronizasyon özelliği sayesinde kullanıcılar, mobil cihazlardan DJ ekipmanlarına kadar birçok farklı platformda müziklerini zahmetsizce yönetebilir.

Apple Music, milyonlarca şarkı içeren geniş kataloğu ile DJ’lere yaratıcı potansiyellerini gerçekleştirme fırsatı sunuyor. Kullanıcılar, en sevdikleri şarkıları ve albümleri setlerine ekleyebilir, düzenleyebilir ve kişiselleştirerek kendi tarzlarını yansıtan mixler oluşturabilir. Bu özellik, amatör DJ’lerin profesyonel müzik prodüksiyon araçlarına erişimini kolaylaştırırken, profesyonel DJ’lerin iş akışlarını hızlandırarak daha kapsamlı projeler gerçekleştirmelerine olanak tanıyor.

Yeni entegrasyonlar, DJ’lerin canlı performans sırasında müziklerini kesintisiz bir şekilde yönetmelerine de olanak tanıyor. Şarkılar arasında geçiş yapma, tempo ayarları ve efektleri sorunsuz bir şekilde kontrol etme gibi işlemler, Apple Music platformuyla entegre şekilde çalışarak performans deneyimini zenginleştiriyor. Bununla birlikte, DJ’lerin ses kalitesi üzerinde tam kontrol sahibi olmaları için gelişmiş ses optimizasyon araçları da sunuluyor.

Apple Music, hem amatör hem de profesyonel kullanıcılar için basitleştirilmiş bir arayüz sunarak müzik prodüksiyon sürecini kolaylaştırmayı hedefliyor. Yeni araçlar sayesinde kullanıcılar, herhangi bir teknik uzmanlığa ihtiyaç duymadan platformun sunduğu özellikleri tam anlamıyla kullanabilir. Ayrıca, rehber içerikler ve eğitim modülleri aracılığıyla müzik prodüksiyonuna yeni başlayanlar, yeteneklerini geliştirme fırsatı yakalayabilir.

ENDÜSTRİ ÜZERİNDEKİ ETKİLER

Apple Music’in DJ’ler için sunduğu yeni araçlar, müzik endüstrisinin dijitalleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Bu yenilik, dijital müzik platformlarının yalnızca tüketim odaklı hizmetlerden, yaratıcı süreçlere doğrudan katkı sağlayan çözümlere dönüşümünü hızlandırabilir. DJ’lerin ve müzik prodüktörlerinin profesyonel araçlara erişimini kolaylaştıran bu özellikler, müzik yaratım süreçlerini daha erişilebilir hale getirerek sektördeki çeşitliliği artırabilir. Özellikle bağımsız sanatçılar ve amatör müzik yaratıcıları için bu tür entegrasyonlar, kendi eserlerini üretme ve yayınlama konusunda daha fazla fırsat sunarak müzik endüstrisine dinamizm kazandırabilir.

Bu yenilik, aynı zamanda müzik tüketim alışkanlıklarını da yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Kullanıcılar, sadece müzik dinlemek yerine, artık aktif bir şekilde müzik yaratım sürecine dahil olabiliyor. Bu durum, dijital müzik platformlarının toplumsal etkisini artırarak kullanıcıların yaratıcılıklarını ön plana çıkarmalarını teşvik edebilir. Apple’ın müzik endüstrisinde üstlendiği liderlik rolü, bu yenilikçi yaklaşımı sektörde bir standart haline getirebilir ve diğer platformları benzer çözümler sunmaya yönlendirebilir. Uzun vadede, bu tür entegrasyonlar, müzik endüstrisinin dijitalleşme sürecini hızlandırarak hem içerik üreticileri hem de tüketiciler için daha çeşitli ve etkileşimli bir deneyim sunabilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Hapishanede yazılımcı oldu: “Ne kadar kazandığını duyanların gözleri açılıyor”

Yayımlandı

üzerinde

ABD’nin Maine eyaletindeki bir hapishanede yatan Preston Thorpe, dünyasında sıra dışı bir başarıya imza attı.

Uyuşturucu satmaktan hapis cezası almış olan Thorpe, şu anda merkezli yazılım şirketi Turso’da uzaktan çalışan bir yazılımcı olarak görev yapıyor.

TechCrunch’ın haberine göre, Thorpe’un hayat hikâyesinden etkilenen Turso’nun CEO’su Glauber Costa, ocak ayında doğrudan onunla iletişime geçti. “Kendisiyle tanışmak ve hikâyesini öğrenmek istedim” diyen Costa, o zamandan beri Thorpe ile sık sık görüştüğünü ve yaşadığı değişimi yakından takip ettiğini belirtti.

HAPİSTE UZAKTAN YAZILIMCILIK

Thorpe, Maine eyaletinde uygulanan deneysel bir program kapsamında uzaktan çalışma iznine sahip oldu.

20 yaşındayken karanlık ağ (dark web) üzerinden satın aldığı uyuşturucuları satarken yakalanan ve hapse giren mahkum, birkaç yıl sonra tahliye edilmiş ama 14 ay içinde tekrar tutuklanmıştı.

TechCrunch’a konuşan Thorpe, COVID-19 pandemisi sırasında radikal bir karar aldığını söyledi:

“Bir aydınlanma yaşadım. ‘Kendim için bir şey yapacağım’ dedim.”

Thorpe, cezaevinden uzaktan Maine Üniversitesi’ne kayıt oldu ve sonrasında yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak işe alındı. Şu anda Maine’deki Mountain View Islah Tesisi’nde yer alan “Earned Living Unit” adlı özel biriminde yaklaşık 30 mahkumdan biri.

Burada mahkumlar kazançlarının yüzde 10’unu devlete ödüyor; bunun yanında nafaka veya tazminat gibi yükümlülükleri de var.

Maine Cezaevi Müdürü Randall Liberty, bu programın hem güvenlik hem ekonomi açısından örnek oluşturduğunu belirtiyor:

“Sağcı ya da solcu fark etmeksizin herkese anlatmak zorundayım. Preston’ın ne kadar kazandığını duyduklarında gözleri faltaşı gibi açılıyor” diyen Liberty şöyle ekledi:

“Ama ben diyorum ki: Gerçekten toplumun daha güvenli olmasını, ekonomik sorumluluğu ve mağdur haklarını önemsiyorsanız, işte doğru yol bu.”

“RÜYADAN UYANDIM”

Thorpe ise yeni hayatına dört elle sarılmış durumda. Yazılımcı olarak iyi bir gelir elde ediyor ve geçmişi artık ona çok uzak geliyor:

“Beş yıl önceki hâlim sanki başka birine aitmiş gibi. Sokaklardaki anılarım, neden hapse girdiğime dair hatıralar. Sanki hiç yaşanmamış gibi.”

Thorpe, 2017 yılında 15 ila 30 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu, en az yedi yıl daha hapiste kalabileceği anlamına geliyor. Ancak iyi hâl indirimiyle erken tahliye edilirse, bir gün gerçekten evinden çalışabileceği bir hayata kavuşabilir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Kuantum bilgisayarda dünya rekoru: “6,7 milyon işlemde yalnızca bir hata”

Yayımlandı

üzerinde

insanları, kuantum bilgisayarların önündeki en büyük engellerden biri olan yüksek hata oranı sorununu aşma çabalarında önemli bir adım attı.

Hakemli bilimsel dergi APS Physical Review Letters’ta yayınlanan araştırmada, şimdiye kadar kaydedilen en düşük kuantum hata oranı elde edildi: Yüzde 0,000015.

Bu oran yaklaşık 6,7 milyon işlemde yalnızca bir hata anlamına geliyor.

Söz konusu başarı, aynı araştırma ekibinin 2014’te ulaştığı bir önceki rekor olan 1 milyon işlemde bir hata düzeyine göre neredeyse 10 kat iyileşme demek.

KUANTUM GÜRÜLTÜSÜ

Kuantum bilgisayarlarda ortaya çıkan hatalara “gürültü” adı veriliyor. Bu da bilgisayarın verdiği sonuçların güvenilmez hâle gelmesine neden olabiliyor.

Bu hatalar hem fiziksel sınırlamalardan (örneğin kuantum durumunun zamanla bozulması veya bilgi sızması) hem de donanım ve kontrol yöntemlerindeki kusurlardan kaynaklanıyor.

Araştırma ekibi, doğa yasalarına bağlı hataları tamamen ortadan kaldıramasa da, bilgisayarın mimarisi ve kontrol yöntemlerinden kaynaklanan gürültüyü neredeyse sıfıra indirerek bu çığır açan sonucu elde etti.

Oxford Üniversitesi’nden Molly Smith, Livescience’a yaptığı açıklamada, “Hata olasılığını bu denli azaltmak, kuantum hata düzeltme altyapısını ciddi ölçüde küçültüyor. Bu da gelecekteki kuantum bilgisayarların daha küçük, hızlı ve verimli olmasının önünü açıyor” dedi.

Smith ayrıca bu hassas kontrolün, kuantum saatleri ve sensörler gibi diğer kuantum teknolojileri için de faydalı olacağını vurguladı.

FOTONDAN İYONA

Çalışmada kullanılan kuantum bilgisayar, yaygın olan foton tabanlı kuantum bit (kübit) mimarisi yerine “tuzaklanmış iyonlar” kullanan özel bir platforma dayanıyor. Üstelik deneyler oda sıcaklığında gerçekleştirildi, bu da teknolojinin daha pratik ve entegre edilebilir olmasını sağladı.

Ekip, fotonları lazerle sabitlemek yerine, kalsiyum-43 iyonlarını mikrodalga kullanarak tuzakladı. Bu iyonlar daha sonra atomik saat gibi çalışan “hiper-ince” bir kuantum duruma getirildi. Bu durum, kuantum kapılarının (yani işlemlerin) daha hassas yapılabilmesini sağladı.

Oluşabilecek frekans ve genlik kaymalarını engellemek için de özel bir algoritma geliştirildi. Bu yazılım, mikrodalgaların ürettiği gürültüyü düzenli olarak tespit edip düzeltti. Böylece, araştırmacılar kuantum işlemleri fiziksel olarak mümkün olan en düşük hata oranında gerçekleştirmeyi başardı.

DAHA DÜŞÜK MALİYET

Bu yöntemle artık tekli kuantum kapılarıyla (single-gate qubit) yapılan işlemlerde neredeyse sıfır hata ile yüksek ölçekli hesaplamalar mümkün hale geliyor. Bu da mühendislerin sistem içinde yalnızca hata düzeltmeye ayrılan kübit sayısını azaltmasına olanak tanıyor. Dolayısıyla, bu başarı hem kuantum bilgisayarların maliyetini hem de boyutunu küçültebilir.

Araştırma umut verici olsa da, kuantum bilgi işlemde hala çözülmesi gereken sorunlar var. Özellikle çoklu kübit kapılarının (multigate) hata oranı hâlâ yüksek: Yaklaşık her 2 bin işlemde bir hata.

Bu nedenle, araştırma kullanılabilir ölçekte kuantum bilgisayarlara doğru atılmış çok önemli bir adım olsa da karmaşık hesaplamalarda hâlâ aşılması gereken teknik engeller mevcut.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Kullandıktan sonra mutlaka fişten çekilmesi gereken üç cihaz

Yayımlandı

üzerinde

fiyatları her yıl biraz daha artarken, elektrik tasarrufu sağlayan teknolojilere yatırım yapmak cazip olabilir.

Ancak bundan önce yapılacak çok daha basit bir şey var: Evinizde fark etmeden enerji çeken alanları tespit etmek.

Birçok elektronik cihaz ve ev aleti, kullanılmadıkları zamanlarda fişe takılı kaldıklarında enerji tüketmeye devam ediyor. Buna “hayalet yük” (phantom load) adı veriliyor. Hatta kapalı olan akıllı prizler bile az miktarda enerji (1-2 watt) çekebilir.

Cihazları kullandıktan sonra fişten çekmemek, faturaları artıran nedenler arasında.

sitesi SlashGear, kullandıktan sonra mutlaka fişten çekilmesi gereken aletleri sıraladı.

1. TELEVİZYONLAR

Televizyonu kapattığınızda tamamen kapandığını sanıyor olabilirsiniz. Oysa modern akıllı televizyonlar, bekleme modundayken bile enerji tüketir.

Üretici firma TCL’ye göre, televizyonlar kapalıyken bile 0.5 ila 3 watt arasında enerji harcamaya devam eder. TV’de sürekli yanan küçük ışık, bu tüketimin bir göstergesi.

tasarrufu için televizyonunuzun uyku moduna geçmesini sağlayan ayarları etkinleştirebilirsiniz. Ancak gerçek anlamda sıfır enerji tüketimi için tek çözüm, TV’nin fişini çekmek.

2. İNTERNET MODEMLERİ

Modemler genellikle 7/24 açık bırakılır çünkü evdeki birçok cihaz sürekli internet bağlantısı kullanır. Ancak modemler de saatte 5 ila 20 watt arasında enerji tüketebilir.

ABD’de ortalama elektrik maliyeti kilovatsaat başına 13 cent civarındayken, modem sadece gece boyunca kapalı tutularak yılda birkaç dolar tasarruf sağlanabilir. Bu rakam, elektriğin daha pahalı olduğu Kaliforniya gibi bölgelerde çok daha yüksek olabilir.
Tatile çıkarken veya gün boyunca evde olmayacağınız zamanlarda modemi kapatmak önemli olabilir.

3. ŞARJ ALETLERİ

Şarj cihazları, kullanılmıyor gibi görünseler de fişe takılı kaldıklarında enerji tüketebilirler. Şarj işlemi bitse bile cihaz fişe takılı kalırsa, “damlama şarj” (trickle charging) adı verilen bir süreçle küçük miktarlarda enerji çekmeye devam eder.
Ayrıca ucuz ve kalitesiz şarj aletleri, yangın riski taşıyabilir. Bu yüzden yalnızca tasarruf değil, güvenlik açısından da şarj cihazlarını kullanmadığınızda fişten çekmeniz önerilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar