Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Adana Metro Alt Geçidinde Eski Eş Cinayeti: Neriman Onur’un Ölümü ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri Gerçeği

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
Adana Seyhan’da metro alt geçidinde eski eşinin silahlı saldırısında yaşamını yitiren Neriman Onur vakası üzerinden 2024’te 394 kadının öldürülmesi, hukuki süreç ve önleme önerileri.

Adana’nın Seyhan ilçesinde 7 Mayıs 2025 akşamı meydana gelen metro alt geçidi cinayetinde, boşanma aşamasındaki eski eşinin silahlı saldırısıyla hayatını kaybeden 54 yaşındaki Neriman Onur vakası, Türkiye’de kadın cinayetlerinin geldiği kritik noktayı ve mevcut hukuki, toplumsal mücadele gereksinimini bir kez daha gözler önüne seriyor. Soruşturma aşamasında, failin Yunus Timleri tarafından olay yerinden kısa sürede yakalanması güvenlik güçlerinin etkinliğini gösterirken; 2024’te en az 394 kadının erkekler tarafından öldürülmesi, “kadına yönelik şiddetle mücadele” çalışmalarının acil biçimde güçlendirilmesi ihtiyacını vurguluyor. Makalemizde önce olayın ayrıntılarını, ardından hukuki süreci, istatistiki büyüklükleri ve önleme önerilerini ele alıyoruz.

Olayın Ayrıntıları

Adana’nın Yeşilyurt Mahallesi’ndeki metro alt geçidinin merdivenlerinde yürüyen Neriman Onur (54), eski eşi Mehmet Ali Nayki (58) tarafından arkasından başına tabancayla tek el ateş edilerek öldürüldü  Olay, 07.05.2025 günü saat 18.00 sıralarında gerçekleşti; Onur’un yardım çığlıkları eşliğinde Nayki kaçmaya çalışırken, bölgedeki vatandaşların ihbarı üzerine polis ve sağlık ekipleri hızla sevk edildi . Sağlık ekipleri, Onur’un olay yerinde yaşamını yitirdiğini tespit etti

Failin Yakalanması ve İlk İnceleme

Olay yerine kısa sürede intikal eden Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Yunus Timleri, Mehmet Ali Nayki’yi üzerindeki tabanca ile birlikte yakalayarak gözaltına aldı  Olay yeri incelemesi ve savcılık işlemlerinin ardından, Onur’un cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi; soruşturma Emniyet ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından titizlikle sürdürülüyor.

Soruşturma ve Hukuki Süreç

Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesine göre kasten öldürme suçu, ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Kadına yönelik şiddet vakalarında, failin “tasarlayarak öldürme” veya “nitelikli şekilde öldürme” halleri aranır. Somut olayda silahlı saldırı, tekerrür ve canavarca hislerle hareket etme nitelikleri değerlendirilecek; soruşturma aşamasında olaya ilişkin delillerin hızla toplanması, adli tıp raporlarının bekletmeden çıkarılması kritik önemdedir.

Türkiye’de Kadın Cinayetleri İstatistikleri

  • 2024 yılı genel veri: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2024’te en az 394 kadın, erkekler tarafından öldürüldü

  • Boşanma ve ayrılma kaynaklı cinayetler: Öldürülen 394 kadından 111’i, boşanma veya ayrılma sürecindeki kararları nedeniyle hedef alındı .

  • Kamusal alanda öldürülme oranı: 1 Ocak–31 Mayıs 2024 döneminde, kadın cinayetlerinin %30’u kamuya açık alanlarda gerçekleşti .

  • Yıllık değişim: 2023’te 315 cinayet varken 2024’te bu sayı 394’e yükseldi; son beş yılda artış trendi sürüyor .

Bu veriler, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin durdurulması için kısa vadeli toplumsal, hukuki ve güvenlik önlemlerinin acilen artırılması gerektiğini gösteriyor.

Kadına Yönelik Şiddetin Nedenleri ve Önleme Önerileri

  1. Erkek egemen zihniyetin kırılması: Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen eğitim programlarının, okul müfredatlarından başlayarak yaygınlaştırılması .

  2. Erken müdahale hatlarının güçlendirilmesi: Şiddet mağduru kadınların 7/24 ulaşabileceği mobil danışma ve güvenli barınma merkezlerinin yaygınlaştırılması .

  3. Hukuki düzenlemeler ve uygulama: İstanbul Sözleşmesi’nin tam kapsamlı uygulaması, elektronik kelepçe denetimi ve etkin koruma tedbirlerinin hızla devreye alınması .

  4. Yapanların caydırılması: TCK’da öngörülen ceza artırımı maddelerinin “kadını hedef alan” failler için daha etkili uygulanması, cezaların infazında toplum yararına çalışma ve rehabilitasyon programlarının zorunlu tutulması.

  5. Medyanın sorumlu haberciliği: Kadın cinayetlerinin ayrıntıcı ve yücelten yayın anlayışı yerine, önleme ve toplumsal farkındalığı hedefleyen hitaplarla sunulması.

Sonuç

Adana’daki metro alt geçidi cinayeti, Türkiye genelindeki kadın cinayetleri krizinin yeni bir örneğidir. Olayın failinin hızlı yakalanması güvenlik güçlerinin etkinliğini gösterse de; artan şiddet verileri, kadınları koruyan mekanizmaların yetersizliğini ortaya koyuyor. Hem hukuki hem de toplumsal tedbirlerin ivedilikle güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin anahtarıdır.

Gündem

Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde

Yayımlandı

üzerinde

Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde

Haber Tarihi: 18 Kasım 2025 – Okunma Süresi: 4 dakika

İstanbul Fatih’te bir otelde meydana gelen ve Almanya’dan tatil için gelen dört kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan zehirlenme faciasıyla ilgili soruşturmada gıda raporu sonuçları açıklandı. Ailenin yediği kokoreç ve midye numuneleri “tüketime uygun” çıkarken, savcılık soruşturmasının odağına otelde yapılan ilaçlama işlemi yerleşti. Öte yandan, aileyi hastaneye götüren taksici yaşadığı o anları ilk kez anlattı.

 Facianın Anatomisi: Zehirlenmeden Ölümlere Giden Süreç

Almanya’dan 9 Kasım’da İstanbul’a gelen Servet (32) ve Çiğdem (27) Böcek çifti ile çocukları Kadir Muhammet (6) ve Masal’ın (3) yaşamını yitirdiği olay, 12 Kasım’da başladı. Aile, Fatih’teki Harbour Suites Old City otelinde konaklarken rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. İlk olarak çocuklar Kadir ve Masal, ardından anne Çiğdem Böcek hayatını kaybetti. 5 gündür yoğun bakımda tedavi gören baba Servet Böcek ise dün akşam saatlerinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi .

Soruşturmada Son Durum: 4 Kişi Tutuklandı, 7 Kişi Gözaltında

Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında toplam 11 şüpheli gözaltına alındı. Ailenin yemek yediği işletmelerin sahipleri olan midyeci Y.D., lokumcu F.T., kokoreççi E.E. ile kafe işletmecisi F.M.O.’nun adli işlemleri tamamlandı ve tutuklandı .

Gözaltına alınan diğer 7 şüphelinin ise emniyetteki işlemleri sürüyor. Bu şüpheliler arasında otel sahibi H.Ö. ve ilaçlama şirketi çalışanları bulunuyor .

Gıda Raporu Şaşırttı: Kokoreç ve Midye “Tüketime Uygun” Çıktı

Soruşturmanın seyrini değiştiren kritik gelişme, adli makamlara sunulan gıda raporu oldu. Savcılığın sevk yazısında yer alan bilgiye göre, Böcek ailesinin kokoreç ve midye yediği işletmelerden alınan numuneler üzerinde yapılan incelemelerde, bu ürünlerin “tüketime uygun” olduğu tespit edildi .

Ancak raporda önemli bir not düşüldü: Ölümlerin tüketimden yaklaşık 1,5 gün sonra gerçekleşmesi nedeniyle, alınan numune örneklerinin ailenin tükettiği ürünlerle birebir aynı olmadığı ifade edildi .

 İlaçlama İpi: “Alüminyum Fosfit” Zehirlenmesi Şüphesi

Gıda zehirlenmesi şüphesinin zayıflamasıyla, soruşturmanın odağı hızla otelde yapılan ilaçlama işlemine kaydı. Elde edilen bilgi ve ifadelere göre:

· İlaçlama Zamanlaması: Ailenin otelden çıktığı 11 Kasım saat 16:00’da, ilaçlama firması otele gelerek çalışma başlattı .
· Kullanılan Madde: İlaçlamada, tarım ve konutlarda haşere ile mücadelede kullanılan “alüminyum fosfit” isimli kimyasal madde kullanıldı .
· Ölümcül Etki: Bu maddenin solunması halinde insan sağlığı için son derece tehlikeli olduğu, panzehirinin bulunmadığı ve aşırı solunmasının ölüme yol açabildiği belirtildi .
· İhmal Şüphesi: İlaçlama yapan kişinin bu konuda herhangi bir sertifikasının bulunmaması ve ilacın eğitimli kişilerce, ortam karantinaya alınarak uygulanması gerekirken bu prosedürlere uyulmamış olması, soruşturmanın odağına yerleşti .

 Taksicinin Anlattıkları: “Kan Kusuyorlardı, Yolun Bitmesini Bekliyorlardı”

Böcek ailesini hastaneye götüren taksici Sercan Tanrıverdi, o trajik anlara dair tanıklığını şu sözlerle aktardı:

“12 Kasım günü saat 11.20’de aile, Kadırga Limanı Parkı’nın önünde aracımın önüne atladı. Beni durdurup aracıma bindiler. En yakın hastaneye götürmemi istediler. Hastaneye doğru giderken kız çocuğu sürekli kusuyordu. Poşet verdim, poşete kustu. Anne baygındı, kafasını sağ arka cama yaslamıştı. Yolun bir an önce bitmesini bekliyordu.”

Tanrıverdi, küçük kız çocuğunun yolculuk sırasında kan kusmaya başladığını ve ailenin panik halinin yol boyunca hiç azalmadığını belirtti . Baba Servet Böcek’in ise kendisiyle yaptığı sohbette, “Ne zaman İstanbul’a gelsem başıma vukuat geliyor, geçen sene geldiğimde de motosiklet kazası geçirdim. Kolumu, bacağımı kırdım. Bu sefer de böyle talihsiz olay yaşadım” dediğini aktardı .

 İlaçlama Şirketi Çalışanlarından Çelişkili İfadeler

Soruşturmada gözaltına alınan ilaçlama şirketi çalışanlarının ifadeleri çelişkiliydi. İlaçlamayı yapan kişi, “İki ayrı ilaç ve iki ayrı kapak kullandım. Sızmaması için gereken önlemleri aldım, her tarafı kapattım” iddiasında bulunurken , şirket sahibi ve oğlu ise “Biz ilaçlamaya gitmedik” açıklamasını yaptı .

 Kesin Ölüm Nedeni İçin Adli Tıp Raporu Bekleniyor

Böcek ailesinin kesin ölüm sebebinin netleşmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan toksikolojik rapor bekleniyor . Bu raporda, ailenin kan değerlerinde “alüminyum fosfit” maddesine rastlanıp rastlanmadığı belirlenecek ve facianın perde arkası aydınlatılmaya çalışılacak .

Otel sahibi ve ilaçlama şirketi yetkilileri de dahil olmak üzere gözaltındaki 7 şüphelinin ise bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor .

Fatih’te meydana gelen ve dört kişilik bir ailenin sonu olan bu faciayla ilgili gelişmeleri BURADAN takip edebilirsiniz

Okumaya Devam Et

Gündem

TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma

Yayımlandı

üzerinde

TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma

FatihDoganMedya | Haber
Tarih: 18 Kasım 2025 • Saat: 14:30 (TSİ) • Okuma süresi: 4 dakika

Avrupa merkezli insan hakları örgütü ECCHR, TotalEnergies’in Mozambik’teki Afungi LNG sahasında görevlendirilen askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçlarına ortak olduğunu öne sürerek Fransa’da suç duyurusunda bulundu. TotalEnergies suçlamaları reddediyor; konuyla ilgili ulusal ve uluslararası soruşturmalar sürüyor.


Ne oldu?

Avrupa merkezli hak grubu European Center for Constitutional and Human Rights (ECCHR), Fransız enerji şirketi TotalEnergies hakkında, Mozambik’in kuzeyindeki Afungi yarımadasında (Cabo Delgado) 2021 yılı yazında gerçekleştiği iddia edilen insan hakları ihlalleri nedeniyle Fransa’da suç duyurusunda bulundu. Şikâyet, şirketin bölgedeki askerî güvenlik operasyonlarına maddi ve lojistik katkı sağladığını, bu nedenle askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçları, işkence ve zorla kaybetme gibi suçlara ortak olabileceğini öne sürüyor.

ECCHR şikâyetini Fransız terörle mücadele savcılığına sundu; dava, TotalEnergies’in 2021’de sahayı boşaltıp devlete bırakmasının ardından yaşandığı öne sürülen olayları hedef alıyor. Örgüt, şirketin askerlerin maaş ve ikramiyelerine katkı sağladığı iddialarına dikkat çekiyor.


TotalEnergies ne diyor?

TotalEnergies, iddialar hakkında daha önce yaptığı açıklamalarda söz konusu olaylardan haberdar olmadığını ve o dönemde sahada şirket personelinin bulunmadığını belirtmişti. Ayrıca şirket ve projedeki ortakları, ortaya atılan suçlamalar hakkında yetkili mercilerce yürütülen soruşturmaları desteklediklerini açıklamıştı. TotalEnergies ayrıca Mozambik makamlarından resmi bir soruşturma talebinde bulunduğunu da duyurmuştu.


Uluslararası ve yerel soruşturmalar

TotalEnergies’e yönelik suç duyurusu, yalnızca Fransa’yla sınırlı kalmıyor. İngiltere hükümeti tarafından desteklenen bir ayrı inceleme; proje finansmanında rol oynayan kurumların (ör. UKEF) iddiaları araştırmak için bağımsız bir hukuk ekibine görev verdiği ve projeyle ilgili insan hakları iddialarının incelendiği yönünde haberler bulunuyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve insan hakları grupları, Mozambik hükümetine ve Birleşmiş Milletler’e bağımsız, uluslararası bir soruşturma çağrısı yapıyor.

Mozambik hükümeti ve ülkenin insan hakları kuruluşları da iddialar üzerine resmî soruşturmalar başlattı veya başlatıldığını doğruladı; bununla birlikte bağımsız soruşturmaların şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda kaygılar sürüyor.


İddiaların özü — neden suç ortaklığı deniyor?

ECCHR ve beraberindeki kuruluşların iddiası özetle şu noktalara dayanıyor:

  • 2021 yazında Afungi çevresinde devlet güvenlik güçlerinin sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği yönünde raporlar ve tanık beyanları var.

  • TotalEnergies ve projede yer alan bazı aktörlerin, güvenliğin sağlanması amacıyla devlet güçleriyle finansal ve lojistik ilişkiler kurduğu; asker maaşları, ikramiyeler veya diğer teşvikleri destekleyen uygulamalar bulunduğu iddia ediliyor. Bu tür katkılar, eylemlerin işlenmesine doğrudan veya dolaylı katkı sağladığı gerekçesiyle “suç ortaklığı” savını doğuruyor.


Hukuki sonuçları ne olabilir?

Fransa’da açılan suç duyurusu, soruşturma makamlarının delilleri toplaması, şüphelileri belirlemesi ve gerekirse duruşma açılması sürecini tetikleyebilir. Eğer şirketin yöneticileri veya bağlı aktörler hakkında ceza soruşturması başlatılırsa, bu hem hukuki hem de itibar açısından büyük sonuçlar yaratabilir. Ayrıca uluslararası finansörler ve sigortacıların tavrı da projenin geleceğini doğrudan etkileyebilir: bazı fon sağlayıcılar, insan hakları iddiaları büyüdükçe finansmanını gözden geçirmiş veya çekilmişti


Proje ve bölgeye kısa bakış

TotalEnergies’in başını çektiği Mozambique LNG projesi, 20 milyar dolar civarında bir yatırım olarak Afungi yarımadasında planlanmış; bölge 2021’den itibaren IŞİD bağlantılı isyancı grupların saldırılarıyla sarsılmıştı. Şirket 2021’de operasyonları askıya almış, site boşaltılmıştı; yıllar sonra güvenlik önlemleri ve bölgeye konuşlandırılan ajanlarla projenin yeniden canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Bu süreçte hem yerel halkın güvenliği hem de insan haklarına ilişkin tartışmalar uluslararası düzeyde yoğunlaştı.


Son söz

Fransa’daki suç duyurusu, TotalEnergies için yeni bir hukuki sınav anlamına geliyor. Hem şirketin açıklamaları hem de bağımsız gözlemcilerin ve sivil toplumun talepleri dikkatle izleniyor. Davanın seyri, yalnızca TotalEnergies’in değil, büyük enerji projelerinin “güvenlik” gerekçesiyle yerel güçlerle kurduğu ilişkilerin hukuki ve etik boyutunun nasıl değerlendirileceğine dair emsal teşkil edebilir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi

Yayımlandı

üzerinde

Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi

FatihDoganMedya — Giresun, 18 Kasım 2025 | 12:00 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 3–4 dk

Giresun’un Keşap ilçesinde 16 Kasım’da meydana gelen trafik kazasının ardından çıkan kavgada, emekli sınıf öğretmeni Abdullah Coşkun (68) aldığı darbeler sonucu hayatını kaybetti. Coşkun’un, üç yıl süren tedavi sürecinin ardından doktor kızı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan’ın yürüttüğü tedaviyle akciğer kanserini kısa süre önce atlattığı; ailesinin “iyileşmenin sevincini yaşamıştık” dediği öğrenildi.

Olayın ayrıntıları

Olay, 16 Kasım’da Keşap ilçesi Fındıklı Mahallesi Karadeniz Sahil Yolu’ndaki Karakoç Kavşağı’nda gerçekleşti. İddiaya göre Giresun’dan Trabzon yönüne giden İlhan İhtiyaroğlu (38) yönetimindeki 61 ADL 995 plakalı araç ile Coşkun’un kullandığı 28 ADE 196 plakalı otomobil çarpıştı. Araçlarda maddi hasar oluşmasının ardından taraflar arasında tartışma başladı; tartışma kısa sürede yumruklu kavgaya dönüştü. Coşkun, olay yerinde aldığı darbeler sonucu yere yığıldı ve kaldırıldığı Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Şüpheli gözaltında, adli süreç başlatıldı

Olayın ardından sürücü İlhan İ. polis ekiplerince gözaltına alındı. Soruşturma sürerken şüpheli, sevk edildiği adliyede “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklandı. Emniyet ve savcılık, kaza ile kavganın hangi saiklerle büyüdüğünü ve tarafların kusur oranını belirlemek için delil topluyor.

Ailenin açıklamaları — “İyileşmiştik, geri döndük”

Coşkun’un yakınları, doktor kızı Ayşe Coşkun Beyan’ın üç yıllık yoğun mücadelesi sonucunda babasının kısa süre önce sağlığına kavuştuğunu; İzmir’deki tedavi sonrası memlekete döndüklerini ve ölümün aileyi şoke ettiğini belirtti. Olaydan önce aileye ait bazı görüntülerde Coşkun’un torunlarıyla mutlu anlar yaşadığı ve iyileşmesini kutladığı görüldü.

Cenaze ve tepkiler

Coşkun’un cenazesi, Tirebolu’da kılınan namazın ardından toprağa verildi. Olay, Keşap ve çevre ilçelerde derin üzüntüyle karşılandı; yerel halk ve bazı sivil toplum temsilcileri “trafikteki öfke ve şiddete karşı önlemlerin artırılması” çağrısı yaptı. Yetkililerin kaza-sonrası müdahale ve adli sürece ilişkin açıklamaları bekleniyor.

Hukuki ve toplumsal boyut

Emniyet kaynaklarına göre kaza tutanakları, görgü tanığı ifadeleri ve bölgedeki MOBESE/araç kamera kayıtları inceleniyor. Uzmanlara göre bu tür olaylarda kaza sonrası sabır, iletişim ve hızlı yetkili çağrısı can kurtarabiliyor; ayrıca trafik kazalarında “kavga” olasılığına karışan tarafların cezai sorumluluğu ağırlaşıyor. Yargılama sürecinde adli tıp raporu ve olay anı kayıtları belirleyici olacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar