Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Gözler 8 Ekim’de: 9 yıldır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş için kritik tarih yaklaşıyor

Yayımlandı

üzerinde

Gözler 8 Ekim’de: 9 yıldır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş için kritik tarih yaklaşıyor

Yayın: 06 Ekim 2025, 17:00 (TSİ)
Okuma süresi: ~3 dakika

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılma ihtimaliyle ilgili dikkatler 8 Ekim 2025 tarihine çevrildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM / ECtHR) Temmuz 2025’te verdiği ihlal kararının kesinleşip kesinleşmeyeceği, Türkiye’nin karara itiraz süresinin dolacağı 8 Ekim’de netleşecek. AİHM’in Temmuz 2025 kararı ve itiraz sürecine ilişkin gelişmeler kamuoyunda tahliye beklentisini artırdı.

Kararın arka planı: AİHM ve Temmuz 2025 kararı

AİHM, 8 Temmuz 2025 tarihli kararında Demirtaş’ın 2019’dan itibaren devam eden tutukluluğunun hukuka aykırı olduğuna ve ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkı ihlallerine neden olduğuna hükmetti. Mahkeme, Demirtaş hakkında ikinci kez “ihlal” ve tahliye yönünde karar verdi; Türkiye’nin bu karara karşı itiraz hakkı sınırlı süreyle açık tutuldu.

8 Ekim neden önemli?

AİHM kararlarına karşı Türkiye’nin itiraz süresi 8 Ekim 2025’te sona eriyor. Hükümet veya ilgili merciler bu tarihe kadar karara itiraz etmezse, mahkeme kararının uygulama sürecinin hızlanması ve Demirtaş için tahliye yolunun açılması olasılığı konuşuluyor. Ancak uzmanlar, itirazın yapılmaması tek başına otomatik tahliye anlamına gelmeyeceğini; yerel mahkemelerin ve iç hukuk yollarının izlenmesi gerektiğini vurguluyor.

Demirtaş’ın cezaevindeki süreci ve davalar

Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınmış ve o tarihten bu yana çeşitli davalar kapsamında cezaevinde tutuluyor. Kobani davası kapsamında 2024–2025 süreçlerinde kendisine verilen cezalar ve hak ihlali iddiaları kamuoyunda geniş yer buldu; yargı kararları ve uluslararası kuruluşların değerlendirmeleri uzun süre gündemde kaldı.

Siyasi ve hukuki tepkiler

Diyarbakır Barosu, AİHM kararına atıfla Demirtaş’ın “derhal ve koşulsuz” serbest bırakılması çağrısını yinelerken; DEM Parti, Kobani davası tutuklularının ve Demirtaş’ın AİHM kararları doğrultusunda serbest bırakılmasını talep etti. Sivil toplum kuruluşları, insan hakları örgütleri ve bazı uluslararası aktörler de kararın uygulanması yönünde baskı kuruyor.

Ne bekleniyor? Olası senaryolar

  1. İtiraz yapılmaz ve süreç hızlanır: Türkiye itiraz etmezse AİHM kararı uygulanması için daha güçlü bir zemin oluşabilir; bunun sonucunda yerel mahkemelerce tahliye kararı çıkması beklenebilir.

  2. İtiraz veya hukuki manevra: Hükümet/mahkemeler farklı hukuki yollar kullanarak süreci uzatabilir; böyle bir durumda tahliye jürisi belirsizliğini korur.

  3. Siyasi yansımalar: Tahliye ya da itiraz kararının iç politika ve dış ilişkiler açısından yankıları olacaktır; özellikle Avrupa Konseyi ve insan hakları kuruluşlarının tepkileri kritik rol oynayabilir.

Uzman yorumu (kısa)

Hukukçular, AİHM içtihatlarının bağlayıcı olduğunu ancak uygulamada iç hukuk mekanizmalarının devreye girdiğini hatırlatıyor. Bu nedenle 8 Ekim önemli bir eşik olsa da “anında serbest kalma” garanti değil; sürecin sonraki günlerde nasıl işletileceği belirleyici olacak.


Not: Bu haber AİHM’in 8 Temmuz 2025 tarihli Demirtaş kararına, Türkiye’deki itiraz süresine ve Demirtaş’ın tutuklanma tarihine dayalı olarak hazırlanmıştır. Okurlar, gelişmelerin hızla değişebileceğini ve resmi adli işlemlere ilişkin kesin bilgilerin mahkeme ve yetkili kurum açıklamalarından takip edilmesi gerektiğini göz önünde bulundurmalıdır.

Politika

Suriye’de ilk post-Esad parlamento sonuçları açıklandı: Yeni Halk Meclisi büyük oranda Sünni ve erkeklerden oluşuyor

Yayımlandı

üzerinde

Suriye’de ilk post-Esad parlamento sonuçları açıklandı: Yeni Halk Meclisi büyük oranda Sünni ve erkeklerden oluşuyor

Tarih: 6 Ekim 2025 · Saat: 17:00 (Şam Saati) · Okuma süresi: 3 dakika

REUTERS

Suriye’de, eski Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin devrilmesinden bu yana düzenlenen ilk parlamento seçimlerinin resmi sonuçları açıklandı. Yüksek Seçim Komisyonu’nun ilanına göre dolaylı sistemle belirlenen 119 milletvekilinin çoğunluğunu Sünni Müslüman ve erkek adaylar oluşturuyor; kadın ve azınlık temsili görece düşük kaldı.

Neler açıklandı?

  • Yüksek Seçim Komisyonu sözcüsü Nawar (Nevvar) Nejmeh, düzenlenen basın toplantısında iki gün önce yapılan sayımların ardından 119 milletvekilinin isimlerinin kesinleştiğini duyurdu. Meclisin toplam 210 sandalyesinden geriye kalan 70 sandalyeyi Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa atayacak, dolayısıyla parlamento resmen tamamlanmış sayılmıyor.

  • Seçimler, doğrudan halk oyu yerine bölgesel seçim kurulları/elektroral kolezyonlar aracılığıyla (yaklaşık 6.000 seçmen) yürütüldü; uygulanan bu dolaylı yöntem ve bazı bölgelerdeki seçimlerin ertelenmesi eleştirilerin merkezinde.

Temsildeki dağılım ve eleştiriler

Komisyonun verdiği ilk bilgilere göre yeni milletvekilleri arasında kadın ve dini/etnik azınlıkların oranı düşük. Uluslararası haber ajanslarının aktardığı rakamlara göre kadın temsili birkaç kişiye (yüzdelik olarak tek haneli) inerken Hristiyan, Alevi, İsmaili, Kürt ve Türkmen gibi azınlıkların sayısı da sınırlı kaldı. Bu sonuç, geçiş döneminin kapsayıcılığı ve meclisin toplumsal çeşitliliği yansıtıp yansıtmayacağı konusundaki soruları gündeme getirdi.

Muhalif gözlemciler ve bazı uluslararası kuruluşlar, dolaylı seçme yöntemi ile bölgesel bazı bölgelerde (ör. Kürt ve Dürzî kontrolündeki alanlar) seçimlerin askıya alınmasının meclisin tam temsil gücünü azalttığını, yürütmenin atama yetkilerinin ise yeni siyasal aktörlere geniş bir kontrol alanı bıraktığını ifade ediyor. Analistler, Şaraa’nın atayacağı 70 ismin nihai meclis yapısını belirlemede belirleyici olacağını vurguluyor.

Süreç ve sonraki adımlar

Yapılan açıklamaya göre yeni Halk Meclisi öncelikle yeni anayasa taslağı, seçim kanunları ve yeniden yapılanma ile ilgili düzenlemeler üzerine çalışacak. Komisyon yetkilileri sürecin meşruiyetini sağlamaya yönelik adımlar atılacağını belirtirken; muhalefet temsilcileri ve yurtdışı topluluklar ise daha şeffaf, doğrudan ve kapsayıcı seçim taleplerini sürdürüyor. Uluslararası toplulukların tepkileri ve Şaraa’nın atama tercihleri, Suriye siyasetinin önümüzdeki aylarındaki yönünü tayin edecek.

Uzman yorumu (kısa)

Analistler, dolaylı seçim yönteminin ve Cumhurbaşkanına ayrılan atama yetkisinin geçiş döneminde istikrar ile meşruiyet arasında gerilim yaratabileceğini söylüyor. Kadın ve azınlık temsili küçük kalsa da, bazı gözlemciler atanan üçüncüye bırakılan sandalyelerin daha dengeli bir temsil sağlayabileceğine dikkat çekiyor — ancak bu, tamamen atama sürecine bağlı.

Okumaya Devam Et

Politika

15–18 yaş arası çocuklara verilen bazı hapis cezalarında artış — Tasarıyla 24 yıl → 27 yıl, 12 yıl → 18 yıl

Yayımlandı

üzerinde

15–18 yaş arası çocuklara verilen bazı hapis cezalarında artış — Tasarıyla 24 yıl → 27 yıl, 12 yıl → 18 yıl

Tarih & Saat: 04 Ekim 2025, 12:00 (TSİ)
Okuma süresi: 4 dakika

AKP milletvekillerinin hazırladığı 11. Yargı Paketi tasarısına göre, suça sürüklenen 15–18 yaş arası çocuklara ağırlaştırılmış müebbet yerine verilen 24 yıllık hüküm 27 yıla; müebbet yerine verilen 12 yıllık üst sınır ise 18 yıla çıkarılacak. Tasarıda ayrıca bazı kasıtlı öldürme olaylarında indirim uygulanmamasına yönelik düzenlemeler de yer alıyor.


Haber ayrıntıları

AKP’li vekiller tarafından hazırlanıp Meclis gündemine taşınması beklenen 11. Yargı Paketi’ndeki düzenlemeye göre, 15 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamış kişilere verilen hapis cezalarının üst sınırları artırılıyor. Buna göre:

  • Ağırlaştırılmış müebbet yerine uygulanabilecek üst sınır: 24 yıl → 27 yıl.

  • Müebbet yerine uygulanan üst sınır: 12 yıl → 18 yıl.

Bu değişiklikle, fiilin niteliğine göre ceza tayininde uygulanabilecek üst sınırlar yükseltilmiş olacak. Tasarı metninde ayrıca kasten öldürme suçlarında “kasta dayalı kusurun ağırlığı”, suçun işleniş biçimi, amaç ve daha önce kasıtlı suçtan mahkumiyet gibi kriterler dikkate alınarak bazı durumlarda ceza indiriminin kaldırılabileceği ifade ediliyor.


Tasarının kaynağı ve süreç

Söz konusu düzenlemenin, AKP’li milletvekillerinin hazırladığı 11. Yargı Paketi kapsamındaki maddeler arasında yer aldığı ve paketin Meclis’e sunulmasıyla birlikte TBMM’de görüşüleceği belirtiliyor. Tasarı kamuoyuna yansımaya başladı; ilgili düzenlemeler hakkında resmi açıklamalar ve hükümet kaynaklarının değerlendirmeleri de takip ediliyor.

Adalet Bakanlığı ceza mevzuatında gözden geçirilmesi gereken hususlar ve çocuklarla ilgili düzenlemelere ilişkin çalışmaların sürdüğünü açıklamıştı; Bakanlık kaynakları daha önce TCK’nın yaş küçüklüğüne ilişkin hükümlerinin gözden geçirileceğini belirtmişti.


Mevzuatla bağlam — TCK ve yaş küçüklüğü

Mevcut Türk Ceza Kanunu uygulamasında (TCK md.31) 15–18 yaş arasındaki suça sürüklenen çocukların cezalarında belirli indirimler uygulanıyor; örneğin ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis gerektiren fiiller için çocuklar açısından alt/üst sınırlarda indirim öngörülüyor. Tasarı söz konusu indirimlerin sınırlarını yeniden belirliyor — bu da uygulamada ceza tayininde etkili olacak.


Eleştiriler ve olası etkiler

Haberlere yansıyan tartışmalara göre düzenleme, kamu güvenliği ve cezaların caydırıcılığı savunucuları tarafından desteklenirken, çocuk hakları savunucuları ile bazı hukukçular tarafından eleştiriliyor; eleştiriler genelde ceza indirimlerinin daraltılmasının rehabilitasyon odaklı yaklaşıma zarar verebileceği yönünde. Bu alandaki denge, yasama sürecinde ve tartışmalarda belirleyici olacak. (Basında konuya ilişkin farklı değerlendirmeler yer aldı.)


Sonraki adımlar

  • Tasarı metninin TBMM’ye sunulması halinde komisyonda madde-madde görüşülüp değişikliklerle Genel Kurul’a gelmesi beklenir.

  • Meclis’teki takvim ve komisyon görüşmeleri ilerledikçe metnin nihai biçimi netleşecek; uygulama ve infaz kurumlarının hazırlıkları ile hukukçuların görüşleri önem kazanacak.

Okumaya Devam Et

Politika

Paşinyan: “Ermenistan ile Türkiye arasında eşi görülmemiş olumlu bir diyalog tesis edildi”

Yayımlandı

üzerinde

Paşinyan: “Ermenistan ile Türkiye arasında eşi görülmemiş olumlu bir diyalog tesis edildi

Tarih: 27 Eylül 2025
Saat: 22:00 (TSİ)
Okuma süresi: 3 dakika

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 80. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “son yıllarda Ermenistan ile Türkiye arasında eşi görülmemiş olumlu bir diyalog tesis edildiğini” söyledi. Paşinyan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli görüşmeler yaptığını ve karşılıklı güven seviyesinin arttığını vurguladı. Bu diyaloğun diplomatik ilişkilerin kurulması ve sınırların açılmasına zemin hazırlayabileceği belirtildi.


Paşinyan’ın UN Genel Kurulu konuşmasının ana hatları

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, New York’taki 80. BM Genel Kurulu oturumunda bölgesel barış ve diplomasi çabalarına dair değerlendirmelerde bulundu. Paşinyan, son yıllarda Ankara ile yürütülen temasların “eşi görülmemiş olumlu bir diyalog” oluşturduğunu ifade etti ve bu sürecin ilerlemesi hâlinde iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilebileceğini, kapalı sınırların tam anlamıyla açılmasının mümkün olabileceğini söyledi.

Görüşmeler ve pratik adımlar

Paşinyan, Erdoğan ile düzenli temaslar gerçekleştirdiğini; güven seviyesinin yükseldiğini belirtti. Ayrıca Ermenistan tarafının, sınırların açılmasının altyapı projeleri (karayolu ve demiryolu bağlantıları, enerji ve iletişim hatları) için önem taşıdığını vurguladığı bildirildi. Bu çerçevede TRIPP gibi bölgesel ulaşım projeleri ile Avrupa’ya bağlantı imkanlarının arttırılacağına dair beklentiler dile getirildi.

Bölgesel bağlam ve diplomatik arka plan

Paşinyan’ın açıklamaları, Ermenistan’ın hem Azerbaycan’la barış sürecine yaklaşımı hem de Türkiye ile normalleşme adımlarını paralel yürütme çabasının bir parçası olarak okunuyor. Geçtiğimiz aylarda iki liderin üst düzey temasları ve diplomatik görüşmeler, bölgesel istikrar arayışının somut örnekleri olarak değerlendiriliyor. Reuters’in aktardığı bilgilere göre Paşinyan’ın Türkiye ziyaretleri ve Ankara ile koordinasyon çabaları son dönemde yoğunlaştı.

Ne değişebilir? Olası sonuçlar

Uzun süre kapalı kalan Ermenistan–Türkiye sınırının yeniden açılması, ekonomik ve lojistik açıdan bölge için önemli fırsatlar yaratabilir: ticaretin genişlemesi, transit ulaşım hatları ve bölgesel yatırımlar öne çıkabilir. Ancak bu sürecin hukuki, güvenlik ve siyasi boyutları bulunuyor; özellikle sınır demarkasyonu, güvenlik garantileri ve uluslararası aktörlerin rolleri sürecin seyrini etkileyecektir.

Tepkiler ve takip

Paşinyan’ın BM’deki konuşması, hem Ermenistan hem de Türkiye kamuoyunda yakından izleniyor. Uluslararası aktörler ve bölge ülkeleri de olası normalleşme adımlarını dikkatle takip ediyor; ilerleyen günlerde taraflar arasındaki teknik ve diplomatik temasların yoğunlaşması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar