Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

2 hafta boyunca şekeri keserseniz ne olur? Vücut üzerindeki etkisi

Yayımlandı

üzerinde

Başlangıçta, ilk birkaç günde baş ağrısı ve yorgunluk gibi yoksunluk belirtileri yaşayabilirsiniz.

Ancak 4 ila 7. gün arasında, enerjiniz şekerin neden olduğu yükselmeler ve düşüşler olmadan dengelenir. Bu, daha iyi odaklanma, uyanıklık ve genel zihinsel berraklığa yol açar.

DAHA İYİ SİNDİRİM

Şeker, bağırsaktaki zararlı bakterileri besleyerek mikrobiyomunuzun dengesini bozar. Şekersiz iki hafta geçirdikten sonra, sindirim sisteminiz daha sorunsuz çalışmaya başlar, şişkinlik, kabızlık ve diğer gastrointestinal sorunları azaltır.

HASTALIK RİSKİNİ AZALTIR

Aşırı şeker alımı iltihaplanma, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve tip 2 diyabetle bağlantılıdır. Şekeri kesmek iltihabı azaltır ve kan şekerini dengeler, bu da zamanla bu rahatsızlıklara yakalanma riskinizi düşürür.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Kolon kanserinin 5 erken belirtisi: Göz ardı edilmemesi gerekiyor

Yayımlandı

üzerinde

Kolon kanseri, kalın bağırsağın kolon adı verilen bir bölümünde başlayan kontrolsüz hücre büyümesidir. Kolon, kalın bağırsağın ilk ve en uzun kısmıdır. Kalın bağırsak, sindirim sisteminin son kısmıdır.

Yaş, aile geçmişi, kişisel geçmiş ve yaşam tarzı faktörleri dahil olmak üzere birçok faktör kolon kanseri riskini artırabilir. Kolon kanseri, kolorektal kanserin (kolon veya rektumda başlayan kanser) bir türüdür. İşte asla göz ardı edilmemesi gereken beş kolon kanseri belirtisi.

Okumaya Devam Et

Sağlık

TikTok’ta sağlık videoları izleyenler dikkat: Yarısından fazlası yanlış bilgi içeriyor

Yayımlandı

üzerinde

The Guardian tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, TikTok’ta #mentalhealthtips (ruh sağlığı tavsiyeleri) etiketiyle paylaşılan en çok izlenen 100 videodan 52’si en az bir miktar yanlış veya yanıltıcı bilgi içeriyor. Bu videolarda anksiyete, depresyon, bipolar bozukluk, travma ve nöroçeşitlilik gibi pek çok ruhsal sağlık konuları işleniyor. 

İngiliz Psikoloji Derneği tarafından akredite edilen psikolog Amber Johnston, travma üzerine yayınlanan videoları inceleyerek şunları söyledi:

“TikTok, evrensel ve gizli bazı çözümler varmış gibi göstererek insanlara bu yöntemler işe yaramadığında kendilerini daha kötü, hatta başarısız hissettirebiliyor.”

YANILTICI İÇERİKLER DÖRT KATEGORİDE TOPLANDI

Uzmanlar, videolardaki yanlış bilgileri dört ana temada topladı:

Normal duyguların hastalık gibi sunulması: Yorgunluk ya da değişim karşısında hissedilen kaygı gibi günlük duygular, belirli ruhsal rahatsızlıkların net işaretiymiş gibi gösteriliyor.

Terapi diline yanlış anlam yüklenmesi: Ruhsal rahatsızlıkların hatalı tanımlanması ya da “istismar” gibi kavramların bağlamdan kopuk şekilde kullanılması da yaygın.

Bilinçsiz tedavi önerileri ve yanlış iddialar: Travmanın bir saat içinde iyileştirilebileceği, bazı gıdaların depresyona yol açtığı ya da takviye ürünlerle anksiyetenin çözülebileceği gibi bilimsel dayanağı olmayan içerikler bu kategoriye giriyor. Bu tür videoların en yaygın olanlar olduğu belirtiliyor.

Sosyal medyada yanlış bilgi yayılımı ciddi bir sorun haline gelirken, teknoloji şirketlerinin bu konuda yeterince adım atmaması eleştirilere neden oluyor. Örneğin Meta, geçtiğimiz nisan ayında ABD’deki doğruluk kontrolü (fact-checking) programını sonlandırdı ve bunun yerine kitle kaynaklı yorum sistemine geçti.

TikTok ise yıllardır sorunlu içerikleri kaldırdığını savunuyor. Şirket, The Guardian’a yaptığı açıklamada platformun insanların ruh sağlığı deneyimlerini paylaşabilecekleri bir alan sunduğunu belirtti ve “Bu çalışma, insanların kendi hikayelerini paylaşmasını engelleyen bir yaklaşımı yansıtıyor ve özgür ifadeye karşı çıkıyor” ifadeleriyle araştırmayı eleştirdi. 

TikTok ayrıca, Sağlık Örgütü (WHO) ve İngiltere’deki Ulusal Sağlık Servisi (NHS) ile iş birliği yaptığını ve “zararlı yanlış bilgilerin yüzde 98’ini kullanıcılar şikayet etmeden önce kaldırdığını” iddia etti.

Okumaya Devam Et

Sağlık

400 kadından Pfizer’a beyin tümörü davası

Yayımlandı

üzerinde

Yakın tarihli bir araştırmanın, ABD’li ilaç devi Pfizer’ın yaygın kullanılan Depo-Provera doğum kontrol iğnesinin beyin tümörü riskini artırdığını ortaya koymasının ardından yüzlerce kadın şirkete dava açtı.

Toplu dava kapsamında yaklaşık 400 davacı adına yapılan basın açıklamasında, Pfizer ve enjekte edilebilir doğum kontrol hapının jenerik versiyonlarını üreten diğer şirketlerin, aşı ile tehlikeli tümörler arasındaki bağlantıyı bildikleri, ancak kullanıcıları gerektiği gibi uyarmadıkları iddia ediliyor.

Geçen yıl mart ayında hakemli tıp dergisi British Medical Journal’da yayınlanan bir araştırmada bir yıl veya daha uzun süre progestin bazlı kullanan kişilerde menenjiyom geliştirme olasılığının 5,6 kat daha fazla olduğu tespit edilmişti. Beyni ve omuriliği kaplayan doku katmanlarında oluşan ve yavaş gelişen beyin tümörüne menenjiyom adı veriliyor.

UYARI ETİKETİ YAPIŞTIRILMADI

Pfizer, 2015’te Kanada’da satılanlara ve 2024 tarihli çalışmanın yayınlanmasının ardından İngiltere, Avrupa ve Güney Afrika’da satılan Depo-Provera’ya menenjiyom hakkında uyarı etiketleri yapıştırmıştı. Ancak ABD’de böyle bir etiket kullanılmamıştı. Dava belgelerinde bu durum, “küresel güvenlik standartlarıyla tutarsız” olarak nitelendi.

Davacılardan biri olan ve adını açıklamak istemeyen bir kadın, DrugWatch’a verdiği röportajda, kendisine “Depo-Provera’nın ne kadar harika olduğunun söylendiğini” ifade etti.

“Her gün almak zorunda kalmayacağım için daha güvenilir ve kullanışlı olacağını düşündüm. Bunun bu kadar ciddi sorunlarına yol açacağını hiç düşünmemiştim.”

Üç yıl boyunca doğum kontrol iğnesi kullandıktan sonra davacı kadın, yoğun baş ağrıları, aylarca süren rahim kanaması ve kilo alımı şikayetleriyle doktoruna danıştı ve menenjiyom teşhisi aldı.

GENELLİKLE İYİ HUYLU: MENENJİYOM NEDİR?

Menenjiyom, beyin ve omuriliği saran zar tabakalarından biri olan meninkslerden köken alan genellikle iyi huylu (benign) bir tümördür. Beynin kendisinden değil, onu çevreleyen zar dokusundan gelişir.

Yavaş büyüyen menenjiyomlar, beyin tümörlerinin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturur. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.

Grade I diye tanımlanan en yaygın tip, genellikle çevre dokulara yayılmaz. Belirtilere neden olmazsa yıllarca fark edilmeden kalabilir. Grade II ve III olarak tanımlanan türler ise daha agresif ve hızlı büyüyen türlerdir. Bunların tekrar etme ve çevre dokulara zarar verme ihtimalleri yüksektir.

Belirtiler arasında baş ağrısı, görme bozuklukları, hafıza problemleri, nöbetler, kol veya bacaklarda güçsüzlük ve denge sorunları yer alır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar