Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

10 soruda 5G teknolojisi: Vatandaş ne zaman kullanabilecek?

Yayımlandı

üzerinde

10 soruda 5G teknolojisi: Vatandaş ne zaman kullanabilecek?

Türkiye, iletişim hizmetlerinde yeni bir döneme hazırlanıyor. Yüksek veri hızına geçilmesi planlanan 5G için bu yıl ihaleye çıkılacak. Peki, yeni nesil teknoloji ne zaman kullanılabilir hale gelecek? İşte 5G’ye ilişkin merak edilen sorular ve yanıtları…

Türkiye, iletişim hizmetlerinde son 20 yılda önemli ivme yakalarken, bu yıl ihalesi yapılıp 2026’da kullanılma sunulması planlanan 5G ile yeni bir döneme girilecek.1991’de araç telefonları aracılığıyla 1G teknolojisiyle tanışan Türkiye’de, internet kullanımı 1993’te, cep telefonuyla görüşme, veri aktarımı ve SMS gönderimine olanak sağlayan 2G teknolojisi de 1994’te kullanılmaya başlandı.
Sesin yanında datanın da önem kazanmasıyla 2009 itibarıyla 3G’ye geçen Türkiye, 1 Nisan 2016’da mobil cihazlarda internet hızını 10 kat artıran 4,5G teknolojisi sayesinde yeni imkanlara kavuştu.Türkiye ile birlikte dünyanın bu dönemde kullanmaya başladığı her yere kesintisiz iletişim sağlamak için geliştirilen bu teknolojide hız ön plana çıkarken farklı hizmetler de önem kazandı.Yüksek veri hızı, yüksek sistem kapasitesi ve düşük gecikme süresiyle dikkati çeken 5G’ye ilişkin merak edilen 10 soru ve cevabı şöyle:
5G nedir?Yeni nesil kablosuz telefon teknolojisidir.
5G ihalesini kim yapacak, ihaleye kimler katılabilecek?Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 5G için ihale yapılacak. Türkiye’yi yeni teknolojiyle tanıştırmaya hazırlanan BTK, 5G için teknik ve yetkilendirme çalışmalarını yıl sonuna kadar tamamlayacak.BTK tarafından yapılacak ihaleye ülkede hizmet veren tüm operatörler katılabilecek.
5G için hangi frekanslar ihale edilecek?Bu amaçla 700 MHz, 3,5 GHz, 26 GHz’deki frekansları hazır hale getirildi.5G ne getirecek?5G, sadece daha hızlı bir bağlantı değil, aynı zamanda daha akıllı, daha güvenilir ve daha kapsayıcı bir dijital ekosistemin temel taşı olacak.İndirme hızlarını saniyede 10 gigabit hıza çıkaracak 5G, 4G’ye kıyasla daha yüksek radyo frekanslarını kullanacak.
5G Türkiye’de kullanılıyor mu?5G teknolojisi, Türkiye’de de başta İstanbul Havalimanı olmak üzere 34 noktada test amaçlı kullanılıyor.5G’nin 4,5G’den farkı nedir?5G teknolojisiyle gerçek şebekelerde saniyede 4,7 gigabit hıza, laboratuvar ortamında ise saniyede 7,5 gigabit hıza ulaşıldı. Yani 5G, 4,5G’den yaklaşık 10 kat daha hızlı olacak.
5G teknolojisinde yerli ürünler kullanılacak mı?5G mobil haberleşme teknolojisi kapsamındaki ekipman ve teçhizatın yerli tasarımcılar, mühendisler ve işçiler tarafından üretilmesi için çalışmalar yapılıyor.
5G nasıl aktif edilir?Öncelikle 5G uyumlu cihaz ve 4,5G/5G uyumlu SIM karta sahip olunması, ardından 5G’ye kayıt olunması gerekiyor.5G’ye geçince telefonların ekranlarında hangi ifade yer alacak?Telefon ekranlarında LTE yerine 5G ifadesi kullanılacak.5G ne zaman kullanıma sunulacak?Bu yıl ihalesi yapılacak 5G, 2026’da hem vatandaşların hem de sanayinin hizmetine sunulacak.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

iOS 26 güncellemesi ne zaman gelecek? İOS 26 güncellemesi alabilecek ve alamayacak telefon modelleri listesi

Yayımlandı

üzerinde

Yeni sürümle birlikte bazı eski cihazlar güncelleme desteğini kaybediyor. iPhone 11 serisi, iPhone XR, iPhone XS ve daha eski modeller, iOS 26 kapsamı dışında bırakıldı. Bu cihazlar, iOS 25 ile yola devam edecek ancak yeni özelliklerden ve bazı güvenlik güncellemelerinden mahrum kalacak.

Destek dışı kalan bazı modeller:

iPhone 11, 11 Pro, 11 Pro Max

iPhone XS, XS Max

iPhone XR

iPhone X ve daha eski modeller

iPhone SE (1. ve 2. nesil)

Okumaya Devam Et

Teknoloji

İnsan genomunda gizli bir hayalet kod bulundu

Yayımlandı

üzerinde

İnsanlık, 1869’da İsviçreli hekim Friedrich Miescher’in ’yı ilk kez izole etmesinden bu yana genom biliminde muazzam bir yol kat etti. Bu yolculuğun dönüm noktalarından biri ise 1940’larda sitogenetikçi Barbara McClintock’un “zıplayan genler” olarak da bilinen hareketli öğeleri (transposable elements, TE) keşfetmesiydi.

Onlarca yıl sonra, İnsan Genomu Projesi bu öğelerin insan genomunun yüzde 45’ini oluşturduğunu ortaya koydu. Bu öğeler, milyonlarca yıl boyunca “kopyala-yapıştır” mekanizmasıyla genomda yayılmayı başarmıştı.

Şimdiyse bir grup araştırmacı, zıplayan genleri derinlemesine araştırarak insan genomunu etkileyen “hayalet kodları” ortaya çıkardı.

ÇÖP DNA’LARIN ÖNEMİ

Zıplayan gen dizileri, birbirine son derece benzediği ve sık tekrarlandığı için uzun süre “çöp DNA” olarak küçümsenmiş ve eski virüslerden kalma genetik kalıntılar olarak görülmüştü.

Son yıllarda ise bu bakış açısı değişmeye başladı. insanları artık zıplayan genlerin genom işlevi, kromozom evrimi, türleşme ve genetik çeşitlilikte önemli roller oynayabileceğini düşünüyor.

Bilim dünyasını heyecanlandıran yeni bir uluslararası araştırmada bu gizemli dizileri analiz etmek için yepyeni bir yöntem geliştirildi ve gen ifadesinden sorumlu gizli kalıplar ortaya çıkarıldı. Araştırma hakemli bilimsel dergi Science Advances’ta yayınlandı.

Kyoto Üniversitesi’nden çalışmanın ortak yazarı Fumitaka Inoue, “Genomumuz uzun zaman önce dizilendi ama pek çok bölümünün işlevi hâlâ bilinmiyor” diyerek zıplayan genlerin anlaşılmasının genetik biliminin en büyük gizemlerinden birini çözebileceğini belirtti.

YENİ BİR YAKLAŞIM

Araştırma ekibi, zıplayan genleri daha iyi anlayabilmek için onları sınıflandırmada yeni bir yaklaşım benimsedi. Geleneksel araçlar yerine, bu dizileri hem evrimsel ilişkilerine hem de primat genomundaki koruma düzeylerine göre gruplandırdılar.

Özellikle MER11 adlı bir zıplayan gen ailesine odaklanan araştırmacılar, bu dizileri MER11_G1’den G4’e kadar dört alt gruba ayırdı. G1 en eski evrimsel dizileri, G4 ise en genç olanları temsil ediyordu.

MER11 ailesine bu yeni bakış açısıyla bakan ekip, bu grupların genom içinde düzenleyici bir işlev üstlenebileceğini ortaya koydu. Yani bu diziler, özellikle insan gelişiminin erken aşamalarında gen ifadesini açıp kapayan anahtarlar gibi davranıyor olabilir.

Gen ifadesini açıp kapamak, bir genin aktifleşip pasifleşmesini kontrol etmek anlamına geliyor. Gen ifadesi açıksa gen çalışıyor demektir, yani o genin taşıdığı talimatlara göre bir protein üretilir. Gen ifadesi kapalıysa gen devre dışıdır; protein üretimi gerçekleşmez.

EN GENÇ GRUP EN GÜÇLÜ ETKİYE SAHİP

Araştırmacılar, “lentiMPRA” adı verilen özel bir teknik de kullandı. İnsan kök hücreleri ve erken dönem sinir hücreleri üzerinde 7 bin MER11 dizisi test edildi.

Sonuçlar, en genç grup olan MER11_G4’ün gen ifadesi üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre bu grup, gen gelişimini ve tepkisini etkileyen kısa DNA dizilerini, yani “düzenleyici motifleri” kullanıyor.

Bu grubun evrimsel geçmişini izleyen bilim insanları, kadim virüslerden miras alınan DNA dizilerinin halen primat genomunun şekillenmesinde ve işlemesinde aktif rol oynayabildiğini ortaya koydu.

İnsan genomunu anlama yolculuğu 150 yılı aşkın süredir devam etse de, her yeni buluşta şaşırtmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Proton’dan “mahrem” yapay zeka geldi: Lumo kullanıma sunuldu

Yayımlandı

üzerinde

Gizlilik odaklı hizmetleriyle tanınan Proton, son yıllarda Proton Mail, Proton ve benzeri uygulamalarıyla dikkat çekmişti. Geçen yıl ise yapay zeka alanına ilk adımını, Proton Mail’e entegre ettiği yazı asistanı Scribe ile atmıştı. Scribe, kullanıcıların verileri büyük şirketlerine gitmeden yapay zeka desteğinden faydalanmasını sağlamıştı.

Şimdi ise şirket, yeni ve iddialı bir ürünle sahnede: Lumo adlı tam donanımlı bir yapay zeka sohbet asistanı.

TAMAMEN GİZLİLİK ODAKLI

BGR’ye göre Lumo, rakipleri olan ChatGPT, Gemini ya da Claude gibi modellerin aksine tamamen gizliliği ön planda tutuyor. Bu da şu anlama geliyor:

– Tüm sohbetler uçtan uca şifreleniyor.

– Hiçbir sohbet kaydı tutulmuyor.

– Sohbet geçmişi yalnızca kullanıcının cihazında (bulutta değil) saklanıyor.

– Veriler hiçbir şekilde model eğitimi için kullanılmıyor.

Şirketin kullandığı “zero-access encryption” sayesinde, veriler saklansa bile şirketin sunucularında dahi okunamaz durumda olacak.

Bu yaklaşım, bugüne kadar Meta, OpenAI, Anthropic gibi şirketlerin yapay zeka sistemlerinde sıkça eleştirilen veri toplama uygulamalarına güçlü bir alternatif olabilir. Zira bu sistemlerde yapılan sohbetlerin eğitim verisi olarak saklanabileceği uyarısı sıkça yapılıyor. Lumo, bu kaygıları tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor.

AÇIK KAYNAKLI

Lumo, Proton’un 11 yıldır hizmetlerinde uyguladığı “sıfır erişim şifreleme” prensibiyle inşa edildi. Dikkat çeken diğer özellikler şunlar:

– Tamamen açık kaynaklı bir büyük dil modeliyle çalışıyor.

– Tüm kodlar, Avrupa’daki sunucularda barındırılıyor ve şeffaf biçimde erişilebilir.

– Lumo, web araması yapabiliyor, dosya yüklemelerini destekliyor ve Proton Drive ile tam entegre çalışıyor.

– Proton Drive üzerinden Proton Docs (şifreli Google Docs alternatifi) ile de uyumlu.

NASIL KULLANILIR?

Sohbet botuna “me” uzantılı “luma.proton” adresinden erişmek mümkün. Android ve iPhone cihazlar için mobil uygulamalar da geliştirildi.

Lumo Plus aboneliği ise sınırsız sohbet, genişletilmiş sohbet geçmişi gibi özelliklere sahip. Abonelik ücreti aylık 12,99 dolar olarak belirlendi.

YAPAY ZEKAYLA MAHREMİYET MÜMKÜN MÜ?

Proton’un Lumo ile verdiği mesaj şu: Yapay zeka kullanmak zorunda kalmadan özel hayatınızdan vazgeçmek zorunda değilsiniz.

Açık kaynak kod, şifreleme teknolojileri ve kullanıcı odaklı veri politikaları sayesinde Lumo, gizliliğe önem veren kullanıcılar için güçlü bir alternatif olabilir.

Bu hamle, Proton’u yapay zekâ dünyasında hem teknolojik gelişme hem de etik ilke bakımından dikkatle izlenmesi gereken bir oyuncu haline getirebilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar