Gündem

PKK’nın Silah Bırakma Töreni Günü: Demirtaş ve Yüksekdağ Tahliye Başvurusu Hukuk ve Siyaseti Sarsıyor”

Yayımlandı

üzerinde

“PKK’nın 11 Temmuz 2025 tarihli silah bırakma töreniyle aynı güne denk gelen Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tahliye başvurusu sürecini, AİHM kararlarını ve olası sonuçları detaylarıyla ele alan kapsamlı analiz.”
“Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, tahliye başvurusu, PKK silah bırakma, AİHM, Kobani davası, hukuki süreç, siyaset”

Giriş

11 Temmuz 2025 günü, terör örgütü PKK’nın Irak’ın Süleymaniye kırsalındaki törenle silah bırakacağı tarih olarak kayda geçerken, aynı gün Türkiye siyasetinin yakından tanıdığı iki isim için de kritik bir hukuki adım atıldı. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın avukatları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hak ihlali kararlarını baz alarak bugün yerel mahkemelere tahliye başvurusunda bulundu . Bu eşzamanlılık, hem “Terörsüz Türkiye” sürecine ayrı bir renk katarken hem de yargı-siyaset ilişkisinin bir kez daha tartışma konusu olmasına yol açtı

AİHM Kararları ve Hukuki Sürecin Özeti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Selahattin Demirtaş hakkında daha önce iki kez; Anayasa Mahkemesi (AYM) de bir kez olmak üzere hak ihlali kararı vermişti. En son, 4 Kasım 2016’dan bu yana devam eden yargılamada delil yetersizliği ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle üçüncü kez ihlal kararı açıklandı . Figen Yüksekdağ da Kobani davası kapsamında benzer gerekçelerle AİHM’in ihlal kararı verdiği isimler arasında yer alıyor . Bu kararlar, yerel mahkemelerin hükmettiği cezaların dayanağını zayıflatırken avukatlara “derhal tahliye” müessesesini işletme zeminini sağladı.

Tahliye Başvurusunun Detayları

Avukatlar, ilk olarak 11 Temmuz 2025 Cuma günü, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu Diyarbakır 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak müvekkillerinin derhal tahliyesini talep etti  Ardından, AİHM kararının mahkumiyetin dayanağını oluşturan delillerin geçersiz kılındığını hükmeden kısmına dayanarak, İstinaf Mahkemesi’ne beraat başvurusu yapacaklar . Avukatlar sürecin hızlandırılması için AİHM’in bağlayıcı kararlarına işaret edip yerel mahkemenin ve istinafın kararlarını bir an önce neticelendirmesini talep edecek.

PKK’nın Silah Bırakma Töreni ile Aynı Gün

Terör örgütü PKK, 41 yıllık silahlı faaliyetlerine bugün yapılan törenle son verdiğini duyurdu. Resmi kaynaklara göre, tören sabah saat 11.50’de Irak’ın Süleymaniye bölgesinde tamamlandı ve protokol, MİT ile TSK yetkililerinin gözetiminde gerçekleşti . Tahliye başvurularının tam da bu tarihe denk getirilmesi, “terörle mücadelede diplomatik kazanımların iç siyasete yansıması” yorumlarını beraberinde getirdi. Bazı siyaset gözlemcileri, başvurunun sembolik olarak seçilen bu günün, hem uluslararası algıyı hem de yerel yargı kararlarını etkileme amacı taşıdığını savunuyor.

Siyasi ve Toplumsal Yansımalar

Bu gelişme, Türkiye siyasetinde kutuplaşmayı derinleştirebilecek nitelikte. Muhalefet kanadı, AİHM kararlarının uygulanmasının demokratik hukuk devleti ilkelerinin gereği olduğunu savunurken, iktidar çevreleri “terör örgütü üyeleri için özel muamele” eleştirilerini yükseltiyor . Sokaktaki tepki de bölgesel farklılıklar gösteriyor: Güneydoğu’da Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tahliyesine destek mesajları paylaşanlar çoğunluktayken büyükşehirlerde hem güvenlik endişesi hem de hukuk tartışmaları öne çıkıyor.

Hukuki Değerlendirme ve Muhtemel Süreç

Yerel mahkeme, AİHM kararına uygun hareket etmekle yükümlü; ancak geçmişte AİHM ihlal kararlarının uygulanmasında yaşanan yavaşlık, bu başvurunun hızla sonuçlanmasını garanti etmiyor. Tahliye taleplerinin reddi halinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesi gereğince Türkiye’ye yeniden ihlal prosedürü başlatılabilir. Bu durum, Ankara’nın uluslararası arenada itibarını yeniden tartışmaya açarken, hukuki mücadeleyi de bir üst turda sürdürecek .

Sonuç

11 Temmuz 2025, sadece PKK’nın silahlarını bırakma töreniyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin hukuki ve siyasi gündeminde kritik bir kavşağa işaret ediyor. Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tahliye başvuruları, insan hakları standartları ile iç siyaset dinamikleri arasındaki hassas dengeyi gözler önüne seriyor. Yerel mahkemelerin alacağı kararlar, Türkiye’nin hem ulusal hem de uluslararası arenada “hukuka saygı” iddiasının sınırlarını belirleyecek.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Exit mobile version