Teknoloji
NASA OKYANUSLARI İNCELEMEK İÇİN KURULDU; VEKİL: ‘UZAYLILAR DERİNLİKLERDE YAŞIYOR’ — GERÇEKLER, MİTLER VE SORUMLULUK”
FATİHDOGANMEDYA HABER – 22:46
EDİTÖR: FATİH DOĞAN
İnsanlık merakı, hem gökyüzünü hem de denizlerin karanlık derinliklerini sarmış durumda. Bu iki alanın gizemi, kimi zaman doğru bilgilerle beslenirken; kimi zaman da komplo teorileri ve çarpıtılmış tarihle birbirine karışıyor. Son günlerde sosyal medyada dolaşan iki iddia dikkat çekiyor: “NASA, kuruluşunda okyanusları incelemek için kurulmuştu” ve bir ABD’li vekilin “uzaylıların okyanusların derinliklerinde yaşama olasılığı yüksek” çıkışı. Bunların her biri heyecan verici bir hikâye sunsa da, doğruluk ve sorumluluk talep ediyoruz.
NASA’nın kuruluş amacı: uzay ve havacılık — deniz değil
NASA, 1958’de National Aeronautics and Space Act ile kuruldu; kuruluşun temel amacı “atmosfer ötesi uçuşlar ve uzay araştırmaları” olmak üzere havacılık ve uzay araştırmalarıydı. Kuruluş, NACA (National Advisory Committee for Aeronautics) ve çeşitli askeri/civil programların birleştirilmesiyle ortaya çıktı ve Soğuk Savaş bağlamında Sovyetler’in uzaydaki atılımlarına cevaptı. Bu, ajansın kökeninin denizcilik veya okyanus araştırması olmadığını açıkça gösterir.
Buna rağmen internette yayılan “NASA okyanuslarda ölü bedenler buldu, sonra kaçtı” gibi iddialar gerçek dışı. Uzun süredir yapılan fact-check çalışmaları ve tarihsel kayıtlar, NASA’nın kuruluş sebebinin okyanus incelemesi olmadığını, ayrıca ajansın deniz araştırmalarını tamamen bıraktığı yönündeki iddiaların da yanlış olduğunu ortaya koyuyor.
NASA hâlâ deniz çalışmaları yapıyor — ama ana hedefi uzay bilimidir
Öte yandan, bu demek değil ki NASA denizlerle ilgilenmiyor. NASA; uydular, sensörler ve insansız araçlarla iklim, okyanus yüzeyi ve deniz ekosistemleri üzerine önemli çalışmalar yürütüyor. Ajansın deniz ve iklim bilimlerine katkıları, küresel çevre izlemi açısından kritik. Bu çalışmaların varlığı, “NASA okyanusları araştırmayı bıraktı” gibi komplo iddialarını boşa çıkarıyor.
“Uzaylılar okyanuslarda” iddiası: iddia güçlü, kanıt zayıf
Amerika’dan bazı parlamenterlerin gündeme getirdiği “okyanuslarda devasa, tespit edilmiş fakat gizlenen uzaylı yapılar/karargâhlar” söylemleri medyada geniş yankı buldu. Örneğin, Temsilci Tim Burchett gibi isimlerin açıklamaları kamuoyunda tartışma yarattı; bu tür beyanlar kamu güvenini ve bilime dayalı tartışmayı etkileyebilir. Ancak mevcut, bağımsız ve doğrulanmış kanıtlar bu tür iddiaları desteklemiyor; haber kaynakları ve uzman değerlendirmeleri iddiaların daha çok spekülasyon ve anekdot temelli olduğunu gösteriyor.
Neden ciddiyetle ele almalıyız?
-
Yetkili ağızlardan çıkan iddialar kamu kaynaklarının yönlendirilmesi ve politik gündemin şekillenmesi üzerinde etkili olur. Ciddi bir iddia ise şeffaf, belgeye dayalı ve araştırmayla doğrulanmalı.
-
Okyanus ve uzay bilimleri hâlihazırda büyük bütçeler, uzmanlık ve uluslararası işbirliği gerektiriyor. Asılsız iddialar bu dikkat ve kaynakları dağıtabilir; bilimsel önceliklerin saptırılmasına yol açabilir.
-
Merak ve sorgulama güzel; ama “olağanüstü iddialar” için “olağanüstü kanıtlar” gerekir. Bilim yöntemi, tek bir konuşma ya da anekdot yerine, tekrarlanabilir gözlem, ölçüm ve bağımsız doğrulama ister.
Ne yapılmalı?
Okuyucu olarak şunu öneriyorum: bilimsel iddialara karşı sağduyulu ve kaynak kontrolü yapan bir yaklaşım geliştirelim. Medya ve siyasetteki sesler ne kadar yüksek olursa olsun; tarihî kayıtlar, resmi kurum belgeleri ve bağımsız fact-check raporları en sağlam referanslarımız. Eğer gerçekten hem okyanuslar hem de uzay hakkında cevaplanmamış sorularımız varsa — ki var — bunu gerçek bilimsel sorgulama, şeffaflık ve uluslararası işbirliğiyle takip edelim.
Son söz: Gizemler var, ama komplo teorileriyle değil; diligence (özen) ve bilimsellikle ilerleyelim. NASA’nın kuruluş hikâyesi ve bugünkü faaliyetleri resmi kayıtlarda açık. “Uzaylılar okyanusta” gibi iddialar, popüler kültürün ilgisini çekse de, kamuoyunu yanıltacak düzeyde sunulmadan önce sağlam kanıtlara ihtiyaç duyar. Bilimsel merakla ama eleştirel akılla bakmayı unutmayalım.