Gündem
Namibya Yüksek Mahkemesi “Almanya’yı davaya ekleme” talebini REDDETTİ
Namibya Yüksek Mahkemesi “Almanya’yı davaya ekleme” talebini REDDETTİ
Yayın Tarihi: 19 Kasım 2025 — Saat: 16:05 (GMT+3) — Okuma Süresi: 3 dakika
Namibya’nın Windhoek Yüksek Mahkemesi, 1904–1908 Ovaherero ve Nama soykırımını tanıyan 2021 tarihli ortak bildirinin yasallığını tartışan davada Federal Almanya Cumhuriyeti’ni davaya taraf (respondent) olarak ekleme talebini reddetti. Mahkeme, 2021 bildirisinin “nihai” bir karar teşkil etmediğini ve Almanya’nın şu aşamada davaya resmen dahil edilmesinin uygun olmadığına hükmetti
Kararın özeti ve gerekçesi
Windhoek Yüksek Mahkemesi’nden (Full Bench) okunan kararda, davacıların Almanya’yı “resmen” sorumlu tutup tazminat ve hukuki sonuçlar doğuracak bir karar çıkarmak amacıyla Federal Cumhuriyeti sürece dahil etme isteği reddedildi. Hakim Beatrix de Jager tarafından okunan hükümde, 2021’de Namibya ve Almanya arasında imzalanan ortak bildirinin henüz nihai bir işlem olmadığı; dolayısıyla Almanya’nın şu aşamada davaya doğrudan davalı olarak eklenmesinin hukuken erken olduğu belirtildi.
Neydi bu 2021 bildirisi?
Haziran 2021’de Almanya ve Namibya hükümetleri bir ortak bildiri yayınlayarak, 1904–1908 dönemi olaylarını bugünün tarihsel perspektifiyle “soykırım” olarak nitelendirmiş; Almanya siyasal ve tarihsel sorumluluğu kabul etmiş, fakat bunun kapsamını “uzlaşma ve geliştirme” ekseninde tanımlamıştı. Bildiri, mağdur toplulukların temsilcileriyle yürütülen müzakereler, tazminat ve yöntem konusunda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Mahkeme ne dedi — hukuki sonuçları neler olabilir?
Mahkeme, davanın esasını — 2021 bildirisinin “yasa dışı” ilan edilmesi talebini — halen inceleyebileceklerini saklı tuttu; ancak Almanya’yı doğrudan davaya davet etmek yerine, davanın öncelikle Namibya iç hukukunda ve hükümetin aldığı kararlarda çözümlenmesi gerektiğine işaret etti. Bu karar, uluslararası devletler hukukundaki egemen dokunulmazlık (sovereign immunity) ilkeleri ve devletlerin yargı karşısındaki statüsü bakımından bağlayıcı emsal teşkil edebilir
Tepkiler ve bağlam
-
Ovaherero ve Nama toplulukları ile bazı muhalif siyasetçiler, 2021 anlaşmasının mağdurların temsilcileriyle yeterince müzakere edilmeden imzalandığını ve doğrudan tazminata yönelik taleplerin gerektiğini savunuyor. Bu kesimler mahkeme kararını hayal kırıklığıyla karşıladı.
-
Almanya, tarihsel sorumluluğu tanımış; 2021’de sözcüklere dökülen kabulün ardından kalkınma projeleri için yaklaşık 1,1 milyar euro taahhüdünde bulunmuştu. Ancak bu paket, mağdur temsilcileri tarafından “tazminat” yerine “kalkınma yardımı” olarak nitelendirilmiş ve eleştirilmişti.
Neden önemli?
Bu dava, koloniyal dönem suçlarının günümüz hukukunda nasıl ele alınabileceği, devletler arası anlaşmaların iç hukuk önünde hangi bağlayıcılığa sahip olacağı ve mağdur toplulukların tazminat taleplerinin hangi forumlarda sonuç alabileceği bakımından kritik bir örnek teşkil ediyor. Mahkemenin Almanya’yı şu aşamada davaya almama kararı, ileride açılacak benzer davalar açısından tartışmalı bir emsal oluşturabilir.
Arka plan (kısa)
1904–1908 yıllarında Alman Güneybatı Afrikası’nda (bugünkü Namibya) Ovaherero ve Nama halklarına yönelik katliamlar, geniş çaplı zorla göç ettirme, toplama kampları, ölüm yürüyüşleri ve ırkçı tıbbi/antropolojik uygulamalar içeriyordu. Tarihçiler ve Birleşmiş Milletler raporları, bu olayları 20. yüzyılın erken soykırım örneklerinden biri olarak değerlendiriyor. Almanya 2021’de resmi olarak “soykırım” tanımını kullanmıştı; buna karşın biçim ve tazminat konusu çözülmüş değil.
Ne olacak şimdi?
Davacılar, mahkemenin esas hakkındaki değerlendirmesini bekleyebilecek; ayrıca hukuki stratejilerini revize ederek hem ulusal hem de uluslararası mecralarda yeni girişimlerde bulunabilirler. Almanya’nın bu süreçte doğrudan bir taraf olmaması, uluslararası hukuk yoluyla doğrudan tazminat arayışlarını zorlaştırıyor; ancak diplomasi, kamuoyu baskısı ve uluslararası kuruluşlar aracılığıyla farklı yollar denenebilir.