Teknoloji
Mars’ın Dünya’ya düşen en büyük parçası kriz çıkardı

Nijer hükümeti, 2023’te ülkenin Agadez bölgesinde keşfedilen nadir bir Mars meteorunun geçen ay New York’ta düzenlenen Sotheby’s müzayedesinde 4,3 milyon dolara satılmasını soruşturuyor.
24,7 kilogram ağırlığındaki “NWA 16788” isimli göktaşı, bugüne kadar Dünya’da bulunan en büyük Mars kökenli örnek olarak kayıtlara geçti.
Müzayedede hem alıcı hem satıcı kimlikleri gizli tutulurken, satış gelirinin herhangi bir kısmının Nijer’e ulaşıp ulaşmadığı bilinmiyor.
Nijer hükümeti yaptığı açıklamada, meteorun ihracatının yasal olup olmadığı konusunda “ciddi şüpheleri” bulunduğunu ve “yasa dışı uluslararası ticaret” endişesi taşıdığını belirtti.
Sotheby’s ise göktaşının ülke dışına çıkarılması ve satışı sürecinde tüm uluslararası prosedürlere uyulduğunu savunuyor.
KEŞİFTEN MÜZAYEDEYE UZANAN YOL
İtalyan akademik kaynaklara göre meteor, 16 Kasım 2023’te Agadez bölgesinde bir “meteor avcısı” tarafından bulundu.
Yerel halkın elinden uluslararası bir satıcıya geçen göktaşı, daha sonra İtalya’nın Arezzo kentindeki özel bir galeriye ulaştı.
Burada bilimsel incelemelere tabi tutulan NWA 16788, kısa süreliğine İtalya’da sergilendikten sonra New York’taki müzayedede satışa çıkarıldı.
HUKUKİ BOŞLUK TARTIŞMASI
Chicago Üniversitesi’nden Prof. Paul Sereno, Nijer’in kültürel ve doğal mirasının iadesi için yıllardır kampanya yürütüyor.
Sereno, “Uluslararası hukuk, bir ülkenin mirasının, ister kültürel, ister doğal ya da uzaydan gelen, izinsiz çıkarılmasına izin vermez. Kolonyal dönemden bu yana bu anlayış değişti” dedi.
Nijer’in 1997’de yürürlüğe giren miras yasasında mineral örnekleri koruma altına alınsa da meteorlar açıkça tanımlanmış değil. Bu durum, göktaşının nasıl fark edilmeden ülke dışına çıkarıldığı sorusunu gündeme getiriyor.
Prof. Sereno, NWA 16788’in satışıyla başlayan sürecin bir dönüm noktası olmasını, hem Nijer yönetimini yasal boşluğu kapatmaya hem de meteorun iadesi için uluslararası girişimlere sevk etmesini umuyor.
Teknoloji
Evrenin en büyük canavarı bulundu: 36 milyar güneş gücünde kara delik!

Astronomlar, şimdiye kadar tespit edilen en büyük kara deliği keşfetti.
Dünya’dan yaklaşık 5 milyar ışık yılı uzaklıkta, şimdiye kadar kaydedilen en büyük galaksilerden birinde, göz alıcı bir kara delik bulunuyor.
Çarpık uzay-zaman dokusunu delmeyi başaran bir araştırma ekibi, bu kara deliğin Güneş benzeri 36 milyar yıldızın kütlesine eşdeğer bir kütleye sahip olduğunu hesapladı.
Araştırma ekibine liderlik eden İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi’nden Profesör Thomas Collett, “Bu şimdiye kadar keşfedilen en büyük 10 kara delikten biri ve muhtemelen en büyüğü” dedi.
10 BİN KAT DAHA AĞIR
Royal Astronomical Society’nin göre bu kozmik dev, evrende mümkün olan teorik üst sınıra yakın ve kendi Samanyolu galaksimizin merkezindeki kara delikten 10 bin kat daha ağır.
Bu kara delik, şimdiye kadar gözlemlenen en büyük galaksilerden biri olan Kozmik At Nalı’nda bulunuyor. Bu galaksi o kadar büyük ki, uzay-zamanı bozuyor ve arka plandaki bir galaksiden gelen ışığı dev bir at nalı şeklindeki Einstein halkasına dönüştürüyor.
“GERÇEK OLDUĞUNDAN EMİN OLABİLİRİZ”
Profesör Collett, “Kütleçekimsel merceklemeyi eklemek, ekibin “evrenin çok daha uzaklarına ulaşmasına yardımcı oldu” dedi.
Collet, şunları ekledi: “Kara deliğin etkisini iki şekilde tespit ettik; kara deliğin yanından geçen ışığın yolunu değiştiriyor ve ev sahibi galaksisinin iç bölgelerindeki yıldızların son derece hızlı hareket etmesine neden oluyor. Bu iki ölçümü birleştirerek, kara deliğin gerçek olduğundan tamamen emin olabiliriz.”
Teknoloji
Yaşlanmanın bulaşıcı olduğu keşfedildi

Güney Kore ve ABD’den araştırmacılar, yaşlanmanın yalnızca bireysel hücre süreçlerinden ibaret olmadığını, kan yoluyla vücutta yayılabilecek “bulaşıcı” bir mekanizma olabileceğini ortaya koydu.
Hakemli bilimsel dergi Metabolism’de yayınlanan çalışmada, insan hücreleri ve fareler üzerinde yapılan deneylerde, yaşlı bireylerden alınan HMGB1 adlı DNA düzenleyici proteinin genç hücrelere enjekte edilmesiyle, bu hücrelerin hızla yaşlanma belirtileri göstermeye başladığı bulundu.
YAŞLANMA SİNYALİ TAŞIYAN PROTEİN
Normalde hücre çekirdeğinde bulunan HMGB1, DNA’yı düzenleyen bir protein. Ancak hücre yaşlanmaya başladığında veya strese girdiğinde çekirdekten salınarak hücrenin bölünmeyi durdurduğu ve bozulmaya başladığı “senesens” sürecini tetikliyor.
Araştırma ekibine göre HMGB1’in iki formu var. İndirgenmiş (reduced) form, oksijen azlığında ortaya çıkıyor ve sağlıklı hücrelere bağlandığında onları da yaşlandırıyor. Oksitlenmiş (oxidized) form ise aynı etkiyi göstermiyor; hücreler normal şekilde bölünmeye devam ediyor.
Çalışmada, insan böbrek, akciğer, kas ve cilt hücreleri indirgenmiş HMGB1’e maruz bırakıldığında, bu hücreler hızla yaşlanma belirtileri (senesens) ve iltihap molekülleri salgılamaya başladı. Oksitlenmiş formda ise hücreler sağlıklı kaldı.
Fare deneylerinde de benzer sonuçlar elde edildi. Genç, sağlıklı farelere indirgenmiş HMGB1 enjekte edildiğinde, sadece bir hafta içinde erken yaşlanma belirtileri gözlendi.
YAŞLILARDA YÜKSEK SEVİYEDE
70-80 yaş aralığındaki yetişkinlerden alınan kan örneklerinde indirgenmiş HMGB1 seviyesinin, 40’lı yaşlardaki bireylere kıyasla çok daha yüksek olduğu belirlendi. Aynı durum yaşlı laboratuvar farelerinde de görüldü.
Kore Üniversitesi’nden araştırmacı Ok Hee Jeon, “Bu çalışma, yaşlanma sinyallerinin yalnızca bireysel hücrelerle sınırlı olmadığını, kan yoluyla sistem genelinde iletilebileceğini gösteriyor” dedi.
Bu bulgular, yaşlanmanın hücreden hücreye adeta “mikroskobik vampirler” gibi yayıldığını ortaya koyarken, ileride yaşlanmayı yavaşlatmaya yönelik tedaviler için de yeni bir hedef sunuyor.
Araştırmacılar, çalışmanın henüz erken aşamada olduğunu ancak yaşlanma mekanizmalarını anlamada kritik bir adım niteliği taşıdığını belirtiyor.
Teknoloji
“Uzaylı” olduğu iddia edilen gizemli ziyaretçide tuhaf bir özellik keşfedildi

Güneş Sistemi’nin iç bölgelerine yüksek hızla yaklaşan gizemli cisim 3I/ATLAS hakkındaki kanıtlar onun bir kuyrukluyıldız olduğunu gösterse de bir grup bilim insanı buna ikna olmuyor.
Harvard Üniversitesi’nden uzaylılara dair iddialarıyla ünlü astronom Avi Loeb, bu cismin dünya dışı bir uygarlık tarafından gönderilmiş olabileceği olasılığını gündeme getiriyor.
Loeb, geçen ay kaleme aldığı blog yazısında büyük ihtimalle 3I/ATLAS’ın doğal bir kuyrukluyıldız olduğunu kabul etmişti. Ancak Astronomy & Astrophysics dergisine gönderdiği yeni bir mektupta bu görüşünü sorguladı.
“KUYRUK YOK, SORUNLAR ÇOK”
Kuyrukluyıldızlar genellikle Güneş’e yaklaştıkça gaz ve tozdan oluşan parlak bir kuyruk geliştirir. Ancak uluslararası bir astronom ekibinin makalesine göre 3I/ATLAS, gözlem sürecinde artan toz aktivitesi ve kızarmaya başlayan renkler gösterse de görünür bir kuyruğa sahip değil.
Araştırmacılar, bunun muhtemelen gözlem açısına bağlı olduğunu veya toz üretiminin düşük seviyede kalmasından kaynaklandığını düşünüyor.
Bilim insanları, Güneş ışığı altındaki yıldızlararası maddeleri daha iyi anlamak için gözlemlerin devam etmesi çağrısında bulundu. Loeb de bu çağrıyı destekleyerek, “Ne kadar çok veri toplarsak, bilim insanlarının 3I/ATLAS’taki anormallikleri geleneksel düşünce halısının altına süpürmesi o kadar zorlaşır” dedi.
HUBBLE’DAN SIRADIŞI GÖZLEMLER
Loeb, NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu’nun çektiği ilk görüntülerde cismin çekirdeğinin çok daha büyük bir toz bulutuyla çevrili olduğunu ve toz yayılımının Güneş’e doğru hareket yönünde olduğunu belirtti. Bu durum, tipik kuyrukluyıldızlarda görülen geriye doğru uzanan kuyruğun aksine farklı bir yapı sergiliyor.
Ayrıca Loeb ayrıca, cismin yörüngesinin Jüpiter, Mars ve Venüs’e olağandışı derecede yakın geçecek şekilde “ince ayarlanmış” göründüğünü, bunun doğal olarak gerçekleşme ihtimalinin son derece düşük olduğunu savunuyor.
Hesaplamalarına göre yaklaşık 20 kilometre çapındaki bu cisim, 10 bin yılda bir görülebilecek büyüklükte.
ALTI PUAN VERDİ
Loeb ve ekibi, gök cisimlerinin uzaylı teknolojisi olma olasılığını ölçmek için “Loeb Ölçeği” adını verdikleri bir sistem geliştirdi. Ölçek; yörünge anormallikleri, tayfsal özellikler, geometrik yapılar gibi gözlemlerden yola çıkarak 1’den (muhtemelen doğal) 10’a (kesin yapay) kadar puan veriyor.
Loeb, mevcut verilere dayanarak 3I/ATLAS’a 6 puan verdiğini, ancak bu değerlendirmenin yeni veriler geldikçe değişebileceğini söyledi.
Astronom ayrıca, bilimsel topluluğun, ne kadar sıra dışı olursa olsun, ilk temas ihtimalini tamamen göz ardı etmemesi gerektiğini vurguladı:
“Bilimsel yöntem, tüm olasılıkların sorulmasına ve verilerle doğrulanıp çürütülmesine dayanır. Kesin veriler toplanmadan, merak kaynaklı soruları bastırmak bilim karşıtıdır.”
-
Gündem1 hafta önce
Foça’yı Şoke Eden Kayıp: “Efsane Başkan” Ahmet Nihat Dirim’in Oğlu Kerem Dirim Sazlıkta Ölü Bulundu – Vücudunda Derin Kesikler Tespit Edildi!
-
Spor6 gün önce
Kaşoba FK, Kızıldağ Yaylası Köylerarası Turnuvasında Penaltılarla Rakibini Eleyerek Yarı Final Biletini Kapıyor
-
Gündem1 hafta önce
“Banyoda Boğazından Bıçaklanarak Öldürüldü: Trans Birey Nida Nazlıer Cinayeti ve Ardındaki Gerçekler”
-
Ekonomi5 gün önce
İş İnsanlığı Halit Yukay, Lüks Yatıyla Denizde Kayboldu: Parçalanmış Yat Marmara Adası Açıklarında Bulundu
-
Spor6 gün önce
Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi Play-Off Turundaki Muhtemel Rakibi Belli Oldu: Nice-Benfica Kazananı
-
Spor6 gün önce
Benfica’dan Şok Karar: Kerem Aktürkoğlu’nu Fenerbahçe’ye Satmaktan Vazgeçti!
-
Gündem6 gün önce
Yürekleri Dağlayan Cinayet: Cezaevinden İzinli Çıkan Koca, Eşini Canlı Canlı Yaktı
-
Spor5 gün önce
Jose Mourinho Canlı Yayında Gözyaşlarını Tutamadı: Jorge Costa’nın Ölüm Haberi Futbol Dünyasını Sarstı