Son Dakika
Erdoğan: “Nüfus Azalımı Beka Sorunudur – 10 Yıl Sonrası Tablo Savaştan Daha Büyük Tehdit”
Açıklaması:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KADEM 5. Olağan Genel Kurulunda nüfusun azalmasının “beka sorunu” olduğunu vurgulayarak; verilerin 10 yıl sonra 10 milyonluk bir düşüşe işaret ettiğini ve bunun savaştan daha büyük bir tehdit oluşturduğunu açıkladı.
Özet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Nisan 2025’te KADEM 5. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada demografik gerilemenin Türkiye için bir “beka sorunu” olduğunu belirtti. Erdoğan, en iyimser projeksiyonların bile önümüzdeki on yılda nüfusun artıştan azalışa döneceğini gösterdiğini ve asrın sonunda 10 milyon kişilik kaybın beklendiğini söyledi. Bu tablonun savaşan ülkelerin karşılaştığı tehditlerden bile daha ciddi sonuçlar doğuracağına dikkat çekti. Bu makalede; konuşmanın arka planı, sunulan veriler, tehdidin boyutları ve çözüm önerileri detaylandırılacaktır.
Konuşmanın Arka Planı
19 Nisan 2025’te Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) 5. Olağan Genel Kurulunda konuşan Erdoğan, Türkiye’nin demografik geleceğine dair endişelerini paylaştı. KADEM, kadın hakları ve aile kurumunun güçlendirilmesine odaklanan sivil toplum kuruluşlarından biri olarak bu toplantıda yıllık faaliyet raporunu sunduğu gibi, ülkenin toplumsal yapısına dair önemli görüş alışverişleri de gerçekleştirildi. Erdoğan’ın demografik vurgusu, hem kadın istihdamı hem de aile destek politikalarına dair yürütülen tartışmaların merkezine yerleşti.
Erdoğan’ın “Beka Sorunu” Vurgusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında “Nüfusun azalması beka sorunudur” ifadelerini kullanarak demografinin ulusal güvenlik açısından kritik boyutunu öne çıkardı Erdoğan, “Ülkemizi ve milletimizi nüfus konusunda endişe verici bir gelecek bekliyor” diyerek, aile kurumunun önemine dikkat çekti . Bu tespit, Türkiye’nin genç nüfus dinamiklerini koruma gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı.
10 Yıl Sonrası Demografik Projeksiyonlar
Erdoğan yaptığı sunumda, “En iyimser projeksiyon bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor” dedi . Mevcut doğurganlık oranları devam ederse, on yıl içinde doğum oranlarının yıllık %1’in altına düşeceği ve 2035 yılına dek nüfus bazında 10 milyon kişilik bir kayıp yaşanacağı öngörülüyor . Bu veriler, Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023’te açıkladığı 1,51 çocukluk toplam doğurganlık oranının altındaki trendlerle uyumlu görünüyor.
Savaştan Daha Büyük Tehdit: Neden?
Demografik çöküş, askerî personel temininden emek gücü piyasalarına, sağlık sisteminden sosyal güvenlik ağlarına kadar pek çok alanda kalıcı sorunlar doğurur. Erdoğan da konuşmasında, “Bu ülkemiz için savaştan daha büyük bir tehdittir” ifadesiyle savunma kapasitesi kadar ekonomik ve toplumsal dayanıklılığın da risk altında olduğunu vurguladı Financial Times’a göre, nüfus büyüklüğü uluslararası güç parametrelerinden biri olarak görülüyor ve düşüş, Türkiye’nin küresel etki ve rekabet gücünü zayıflatabilir .
Uzman Görüşleri ve Politika Önerileri
Demografi uzmanları, aile destek paketlerinin genişletilmesi, erken çocukluk bakımı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve çalışma hayatındaki esnekliğin artırılmasını öneriyorlar. Özellikle Avrupa’daki benzer uygulamaların, Fransa ve İsveç’te doğurganlık oranlarını kısmen dengelediği vurgulanıyor . Erdoğan’ın “2025’i Aile Yılı” ilan eden politikası kapsamında; çocuk desteği ödemeleri, kira ve eğitim yardımları gibi teşviklerin artırılması planlanıyor. Bu kapsamda 14 milyar dolarlık aile ve sosyal koruma bütçesi ayrılması, uygulamaların etkinliğini artırabilir.
Sonuç
Türkiye’nin demografik geleceği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “beka sorunu” tanımlamasıyla stratejik öncelikler arasına girmiş durumda. Önümüzdeki on yıl için ortaya konan 10 milyonluk nüfus kaybı senaryosu; hem sosyal, hem ekonomik, hem de savunma boyutlarında ciddi riskler barındırıyor. Hükümetin aile dostu politikalarını derinleştirmesi, sivil toplum ve özel sektör işbirliklerinin güçlendirilmesi, bu tehdidin etkilerini hafifletebilir. Toplumsal mutabakat ve kapsamlı adımlarla demografik çöküşün önüne geçmek; gelecek kuşakların refahı ve Türkiye’nin uluslararası konumu için elzem görünüyor.