Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Günlük 10 bin adımı unutun: Uzmanlar 13 kanser türünü önleyen adım sayısını açıkladı

Yayımlandı

üzerinde

Araştırma, yemek borusu, karaciğer, akciğer, böbrek, mide, endometriyal, miyeloid lösemi, miyelom, bağırsak, baş-boyun, rektal, mesane ve meme kanseri gibi daha önce düşük fiziksel aktiviteyle ilişkilendirilen kanser türlerini kapsıyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Erkekler için İlk Non-Hormonal Doğum Kontrol Hapı YCT‑529 Güvenlik Testlerini Başarıyla Geçti

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama: YCT‑529, erkekler için geliştirilen ilk non-hormonal doğum kontrol hapı, Faz 1 güvenlik denemelerini başarıyla tamamlayarak erkek kontraseptiflerinde devrim niteliğinde bir adım atıyor.

Giriş: Erkek Doğum Kontrolünde Çığır Açan Gelişme

Erkeklerde şu ana kadar yaygın olarak tercih edilen doğum kontrol yöntemleri prezervatif ve vazektomi ile sınırlı kaldı. Bu seçeneklerin yan etkileri veya kalıcılığı, erkeklerin aile planlamasında daha fazla sorumluluk almasını zorlaştırıyordu. Ancak, YourChoice Therapeutics öncülüğünde geliştirilen YCT‑529 adlı non‑hormonal hap, sperm üretimini geçici olarak durduran mekanizmasıyla bu dengeleri değiştirmeye aday görünüyor

YCT‑529’un Etki Mekanizması

YCT‑529, testislerdeki retinoik asit reseptör‑α proteinini bloke ederek sperm üretimini durduruyor. Bu mekanizma hormon düzeylerini etkilemediği için libido, testosteron ve diğer cinsiyet hormonu seviyelerinde anlamlı bir değişikliğe yol açmıyor

Faz 1 Deneylerinin Sonuçları

Aralık 2023’te başlayan Faz 1a denemesinde, 32–59 yaş arasındaki 16 erkek (tümü daha önce vazektomi yaptırmış) katılımcıya doz artırım protokolüyle YCT‑529 veya plasebo verildi. Katılımcılar, hapı hem tok hem aç karnına alarak ilacın biyoyararlanımını test etti. Sonuçlar, 30–180 mg aralığındaki dozların güvenli olduğunu ve ciddi yan etkilerin gözlenmediğini ortaya koydu .

Hibrit Dozlama ve Gelecek Aşamalar

Çalışmada ilacın yarılanma ömrü 51–76 saat arasında ölçüldü; bu da haftada birkaç kez doz alımına olanak tanıyabilir. Araştırmacılar, yakın zamanda 28 günlük ve 90 günlük Faz 1b/2a denemelerine geçmeyi planlıyor. Başarılı olması durumunda, önümüzdeki 3–5 yıl içinde YCT‑529 onay süreçlerini tamamlayarak piyasaya sürülebilir .

Toplumsal ve Aile Planlaması Açısından Etkisi

Erkekler için güvenli ve geri dönüşümlü bir hapın yaygınlaşması, aile planlamasında cinsiyetler arası sorumluluk paylaşımını güçlendirecek. Ayrıca, istenmeyen gebelik oranlarının düşürülmesine katkıda bulunarak hem bireylerin hem de toplumun refahını artırma potansiyeli taşıy.


Yayın Tarihi: 29 Temmuz 2025
Yazar: [FATİH DOGAN ]

Okumaya Devam Et

Sağlık

Organları alınırken gözlerini açtı: “İnsanlara bakıyordu”

Yayımlandı

üzerinde

’nin Kentucky eyaletinde yaşanan bir olay, ülkedeki sisteminin güvenliğine dair eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.

Aşırı doz nedeniyle beyin ölümü gerçekleştiği düşünülen TJ Hoover adlı bir adam, organları alınmak üzereyken yeniden hayat belirtisi göstermeye başladı.

LEX 18 adlı yerel haber kanalının aktardığına göre, Hoover’ın kız kardeşi Donna Rhorer, geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir alt komisyon toplantısında olayı detaylarıyla anlattı.

Rhorer, Hoover’ın Ekim 2021’de organlarının alınması için ameliyathaneye götürüldüğü sırada gözlerini açtığını ve çevresine bakmaya başladığını söyledi.

“Ameliyathaneye gidiş başlar başlamaz gözleri açıldı, insanlara bakıyordu.”

45 DAKİKA SONRA AMELİYAT DURDURULDU

Yaklaşık 45 dakika sonra, Hoover ameliyathanedeyken doktorların operasyonu durdurduğu öğrenildi.

Cerrahi doku koruma uzmanı Natasha Miller, o anları şöyle anlattı:

“Çok fazla hareket ediyordu, sakin değildi.”

Miller bu olayın ardından görevinden istifa etti.

Hayatta kalan Hoover, şu anda kız kardeşiyle yaşıyor ve olayın travmatik etkileriyle, özellikle de travma sonrası stres bozukluğuyla mücadele ediyor.

CİDDİ BİR ZAAF

Organ bağışı savunucuları, bu olayın sağlık sisteminde ciddi bir zaaf olduğunu söylüyor. Özellikle “dolaşım durması sonrası bağış” uygulaması tartışmalı. Bu yöntem, ABD’de beyin ölümü gerçekleşmemiş ancak yaşam desteği çekilen hastalardan organ alınmasına olanak tanıyor.

ABD Bakanlığı, geçen hafta ülkenin organ bağış sisteminde reform başlatılacağını duyurmuştu. Bakan Robert Kennedy Jr., yaptığı açıklamada, “Hastanelerin, hastalar yaşam belirtisi gösterirken organ alım sürecine başlamasına izin verdiğini tespit ettik. Bu kabul edilemez” dedi.

“Organ bağışı sistemi, her bireyin yaşamının kutsallığını koruyacak şekilde tamamen yeniden yapılandırılmalıdır.”

BEYİN ÖLÜMÜNE BENZEMİYORDU

TJ Hoover’ın dosyası özellikle dikkat çekici. Ameliyata hazırlık sürecine dair konuşan cerrahi koordinatör Nyckoletta Martin, “O sabah anjiyo laboratuvarına alındı, felçli ve sedasyon altındaydı. Ameliyathaneye gönderildi. Hastane personeli duruma çok şaşırdı, ‘Bu ötanaziye benziyor’ dediler” ifadelerini kullandı.

Martin ayrıca Hoover’ın dosyasını inceleyen kardiyoloğun da şaşkınlığını dile getirdiğini aktardı:

“Kardiyolog, TJ’ye neden olumsuz bir prognoz verildiğini anlamadığını, durumun beyin ölümüne benzemediğini söyledi.”

Kız kardeş Donna Rhorer’a göre TJ’nin yaşadığı olay, sistemde ciddi bir değişiklik yapılması gerektiğinin göstergesi:

“TJ hayatı için savaşabildi ve hâlâ hayatta. Ama birçok kişi bu şansı bulamadı.”

SORUMLULAR SAVUNMADA

Söz konusu organ bağışıyla ilgilenen Network for Hope adlı kuruluşun CEO’su Barry Massa ise eleştiriler üzerine yaptığı açıklamada, “En yüksek standartlara bağlıyız ve bu kutsal görevi yerine getirirken sürekli gelişmek için çalışıyoruz” dedi.

“Amacımıza sadık kalacak ve halkın güvenini kazanmaya devam edeceğiz.”

Okumaya Devam Et

Sağlık

Hafızamız sabit değilmiş: Beyin, aynı anıyı her seferinde farklı kaydediyor

Yayımlandı

üzerinde

Fareler üzerinde yapılan yeni araştırma, hafızaya dair yeni bulguları ortaya koydu.

Deney, anılar zamanla farklı nöron grupları tarafından taşındıkça beyinde değiştiğini gösterdi.

Sinirbilimciler, çevremizdeki yer ve özelliklere dair anıların belirli “yer hücreleri” tarafından depolandığına inanıyordu. Bu hücreler, hipokampüste (beynin hafıza için kritik bir bölgesi) yer alıyor ve bir memelinin evinin ön kapısı veya yürüyüş parkurundaki bir şelale gibi belirli bir ortama girmesiyle aktive oluyor.

2010’LARDA SORGULANMAYA BAŞLADI

Bu, 1960’lardan beri geçerli olan teoriydi ancak ABD’deki Northwestern Üniversitesi’nden Profesör Daniel Dobeck’in de belirttiği gibi 2010’larda sorgulanmaya başlandı.

2013 yılında Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan bir çalışma, beynin uzay temsilinin insanlarının düşündüğü kadar istikrarlı olmadığını gösterdi. Fareler labirente tekrar girdiklerinde bazı hücreler sürekli olarak aktif olsa da aktif nöron grubu zamanla değişti. Bu olguya “hipokampal temsil kayması” adı verildi.

O dönemde birçok bilim insanı, farklılıkların dış etkenlerden (örneğin, farklı kokular, sesler veya labirentteki farelerin farklı hızları) kaynaklandığını düşünüyordu. Bunu daha kesin bir şekilde incelemek için Dobeck ve ekibi, sanal gerçeklik ortamında bir deney tasarladı ve sonuçları Nature dergisinde yayınlandı.

DENEY NASIL YAPILDI?

Fareler, video oyun kumandası işlevi gören bir koşu bandında yürüdü. Etraflarında sabit sanal labirenti simüle eden ekranlar vardı. Yabancı değişkenleri ortadan kaldırmak için her turda tutarlı bir koku için bir koni kullandılar ve akustik alanı dengelemek için “beyaz gürültü” çaldılar. Ayrıca sinir hücrelerinin aktive olduğunda floresan ışığı yaymasını sağlayan tekniklerle hipokampal hücrelerin aktivitesini gerçek zamanlı olarak izlediler.

ARAŞTIRMANIN SONUCUNDA NE GÖRDÜLER?

Mükemmel bir şekilde kontrol edilen ortama rağmen, çoğu sinirsel temsil zamanla değişmeye devam etti. Kaydedilen hücrelerin yalnızca yüzde 5-10’u “geleneksel” konum hücreleri gibi davrandı; yani her seferinde tutarlı bir şekilde tetiklendiler.

Bu kararlı hücreler aynı zamanda en uyarılabilir hücrelerdi ve bu da uyarılabilirliğin hangi hücrelerin anıları sabit tuttuğunu tahmin edebileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, bu “kaymanın” beynin benzer deneyimleri birbirinden ayırmasına ve böylece onları ayrı ayrı hatırlayabilmemize yardımcı olduğunu öne sürüyor. Yani, aynı yeri (iş, okul, park) defalarca ziyaret etseniz bile, hafızanızda farklı ziyaretleri ayırt edebilirsiniz. Başka bir deyişle, bu kayma beynin zaman akışını takip etmesinin bir yolu olabilir.

EN İSTİKRARLI ANILAR BELİRLENDİ

Deneyin sonuçlarına göre en istikrarlı anıların, yüksek uyarılabilirliği koruyan hücrelerle ilişkili olabileceği belirtildi. Ayrıca şunlar kaydeildi: “Beyin yaşlandıkça, hipokampal hücreler daha az uyarılabilir hale gelir; belki de bu, yaşla birlikte hafızanın gerilemesini kısmen açıklar. Araştırmacılar, bu uyarılabilirliği artırabilir veya koruyabilirsek, hafızayı daha iyi bir durumda koruyabileceğimizi varsayıyorlar, ancak bunun için daha fazla araştırma gerekiyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar