Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Yaşlanmayı tersine çevirmek mümkün: Genç ve dinç kalmanın 6 şifresi

Yayımlandı

üzerinde

Yaşlanmayı tersine çevirmek mümkün: Genç ve dinç kalmanın 6 şifresi

Herkes sağlıklı bir şekilde yaşlanmak ister. Besin açısından zengin yiyecekler yemek, aktif kalmak, zihni meşgul etmek, stresi yönetmek, iyi uyumak ve mutluluğu geliştirmek zamanla genç ve canlı kalmak için temel stratejilerdir. Sağlıklı yaşlanmak yaşam kalitenizi artıran bilinçli seçimler yapmakla ilgilidir. Peki, neler yapılabilir?

Hepimiz sağlıklı bir şekilde yaşlanmak, olabildiğince genç, enerjik ve zihinsel olarak güçlü kalmak isteriz. Yaşlanmak hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır, ancak nasıl yaşlanacağımız büyük ölçüde bizim kontrolümüzdedir. Yediğimiz yiyeceklerden hareket etme ve düşünme biçimimize kadar her küçük alışkanlık gelecekteki benliğimizi şekillendirmede rol oynar.Daha güçlü ve zamanla daha mutlu olmak istiyorsanız sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Sağlıklı yaşlanma gençliği kovalamakla ilgili değildir; yılları canlılık, güç ve neşeyle kucaklamakla ilgilidir.
“Ne yerseniz osunuz” sözü iyi yaşlanmak söz konusu olduğunda bundan daha doğru olamazdı. Beslenmeniz, yaşlandıkça vücudunuzun nasıl çalıştığı konusunda çok önemli bir rol oynar. Meyveler, sebzeler, yağsız proteinler, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar gibi tam, besin açısından yoğun yiyeceklere odaklanın. Bu yiyecekler iltihapla savaşan, beyin sağlığını destekleyen ve hücrelerinizin gelişmesini sağlayan antioksidanlar, vitaminler ve minerallerle doludur.Örneğin ceviz gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin yiyecekler beyin sağlığı için mükemmeldir; ıspanak, havuç ve dolmalık biber gibi renkli sebzeler ise yaşlanmanın arkasındaki suçlular olan serbest radikallerle savaşan antioksidanlarla doludur. Su içmeyi unutmayın! Su cildinizi esnek tutar, sindirime yardımcı olur ve genel vücut fonksiyonlarını destekler. Besin zenginliği;İşlenmiş gıdalar yerine tam gıda tercihleri.Şunlarla yapılabilir:Çeşitli Meyve ve Sebzeler: Vitamin açısından zengin, mineral açısından zengin, antioksidan açısından zengin, lif açısından zengin.Tam Tahıllar
Yağsız Proteinler: Balık, kümes hayvanları, fasulye, soya, baklagiller (kas kütlesinin korunması).Sağlıklı Yağlar: Badem, ceviz, avokado, çekirdek, zeytinyağı, kalp sağlığını, beyin sağlığını, oksijen radikallerinin azaltılmasını ve iltihap kontrolünü destekleyen kısa zincirli yağ asidi üretimini artırır.
Su İçme: Bol su, vücudun en iyi ve sağlıklı şekilde çalışması için anahtardır.Kaçınılması gerekenler; İşlenmiş Gıdalar ve
Şekerler: Bunlar vücuttaki trans yağ asidi içeriğini artırmanın yanı sıra iltihaplı durumu da artırır.
Omega-3 Yağ Asitleri: Balık, keten tohumu ve ceviz, omega-3’ler beyin sağlığını destekler ve iltihap önleyicidir.
Fiziksel aktivite, yaşlandıkça gücü, esnekliği ve enerjiyi korumak için iyi saklanan sırdır. Düzenli egzersiz sadece kaslarınızı ve kemiklerinizi güçlü tutmakla kalmaz, aynı zamanda ruh halinizi ve bilişsel işlevinizi de artırır. Maraton koşmanıza veya ağır ağırlık kaldırmanıza gerek yok. Çnemli olan tutarlılıktır.Yürüme ve yüzme gibi aerobik egzersizler dayanıklılığı artırırken, güç antrenmanı kasları ve kemikleri sağlıklı tutar. Yoga ve esneme hareket kabiliyetini artırırken, denge aktiviteleri düşmeleri azaltmaya yardımcı olur. HIIT metabolizmayı artırırken, fonksiyonel fitness günlük görevleri egzersizlere dönüştürür. Zihin-beden aktiviteleri stresi azaltır. Herhangi bir yeni egzersiz rutinine başlamadan önce, özellikle önceden var olan sağlık sorunlarınız varsa, her zaman doktorunuza danışın.Rutininize kardiyo, kuvvet antrenmanı ve esneklik egzersizlerinin bir karışımını ekleyin. Yürüyüş, yüzme, yoga veya hatta dans harika seçeneklerdir. Özellikle kuvvet antrenmanı, yaşla birlikte doğal olarak azalan kas kütlesini korumak için önemlidir. Ve denge egzersizlerini unutmayalım; yaşlandıkça yaygın bir endişe olan düşmeleri önleyebilirler. Amaç, yaşınız veya zindelik seviyeniz ne olursa olsun hareket etmeye devam etmektir.
Yaşlanmak sadece bedenle ilgili değildir; aynı zamanda zihinle de ilgilidir. Beynimizi meşgul tutmak genel bilişsel sağlık için önemlidir. Okuma, bulmaca çözme, yeni bir beceri öğrenme ve hatta bir müzik aleti çalmak zihnimizi uyarmaya yardımcı olabilir. Bu egzersizler beyin bağlantılarını güçlendirir ve bilişsel gerilemeyi yavaşlatmaya yardımcı olabilir.
Stres yönetimi de oldukça önemlidir. Kronik stres, iltihaplanmaya neden olarak ve bağışıklık sistemini zayıflatarak yaşlanmayı hızlandırabilir. Stresi azaltmak için meditasyon, derin nefes alma ve yazma gibi huzurlu egzersizler yapın. Kendinizi olumlu ilişkilerle güçlendirin ve gerektiğinde yardım isteyin.
Uyku hafife alınıyor, ancak sağlıklı yaşlanma için en güçlü araçlardan biridir. Uyku sırasında vücudunuz hücreleri onarır, anıları birleştirir ve hormonları düzenler. Öte yandan yetersiz uyku, zayıf bağışıklıktan hızlanan cilt yaşlanmasına kadar bir dizi soruna yol açabilir.Her gece 7-9 saat kaliteli uyku hedefleyin. Vücudunuza dinlenme zamanının geldiğini işaret eden bir uyku öncesi rutini oluşturun; yatmadan önce ekranlardan, kafeinden ve ağır yemeklerden kaçının. Uyku ortamınızı rahat ve karanlık hale getirin ve tutarlı bir uyku programına sadık kalın. Uykuyu, her güne enerjik ve berrak bir şekilde başlamanız için sizi hazırlayan gecelik sıfırlama düğmeniz olarak düşünün.
İyi yaşlanmak sadece fiziksel sağlıkla ilgili değildir; aynı zamanda hayatta neşe ve amaç bulmakla da ilgilidir. Çalışmalar, güçlü bir amaç duygusuna sahip insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşamlar sürdürdüğünü göstermektedir. İster hobilerinizle, ister gönüllü olarak çalışarak, ister sevdiklerinizle vakit geçirerek veya bir tutkuyu takip ederek olsun, sizi mutlu ve tatmin eden şeyi bulun.Olumlu düşünme, minnettarlık ve kahkaha da iyi yaşlanmak için etkili stratejilerdir. Bağışıklığı güçlendirir, stresi azaltır ve genel refahı iyileştirir. Sizi mutlu eden şeyler yaparak zaman geçirin ve kendinizi olumlu insanlarla çevreleyin.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Obezite Ameliyatı İçin Kurallar Değişti: Yeni Düzenlemeler ve Detaylar

Yayımlandı

üzerinde

Obezite Ameliyatı İçin Kurallar Değişti: Yeni Düzenlemeler ve Detaylar

Haber: Obezite Cerrahisinde Yeni Dönem Başlıyor
Tarih: 18 Kasım 2025 | Okuma Süresi: 4 dakika

Sağlık Bakanlığı, obezite cerrahisi alanında önemli bir düzenlemeye giderek Obezite Cerrahisi Klinik Protokolü‘nü yayınladı. Yeni protokol, ameliyat olacak hastaların kriterlerinden, cerrahların sertifikasyonuna ve hastanelerin teknik altyapısına kadar birçok standardı belirliyor. Bu adım, son yıllarda hızla artan obezite ameliyatlarına yönelik denetimleri artırmayı ve hastaların daha güvenli bir süreçten geçmelerini amaçlıyor.

Yeni Protokolde Hangi Değişiklikler Yer Alıyor?

Yeni düzenlemeye göre, Beden Kitle İndeksi (BKİ) değeri 35-40 arasında olan hastalar, artık ameliyat olabilmek için öncelikle bir obezite merkezinde multidisipliner bir tedavi sürecine girecek. Diyetisyen, psikolog ve endokrinoloji uzmanlarından oluşan ekiplerin takibinde, hastalar belli bir süre zayıflama programlarına tabi tutulacak. Bu programlara rağmen kilo veremeyen ve rapor düzenlenen hastalar, SGK kapsamında ameliyat hakkından yararlanabilecek.

BKİ değeri 40 ve üzerinde olan morbid obez hastalar için ise, doğrudan cerrahi tedavi seçeneği sunulabiliyor. Protokolün en dikkat çeken kurallarından biri ise BKİ 30’un altında olan hiçbir hastaya ameliyat yapılmayacak olması.

Aşağıdaki tablo, yeni protokol kapsamındaki BKİ kriterlerini ve uygulanacak prosedürleri özetlemektedir:

Beden Kitle İndeksi (BKİ) Yeni Protokol Kapsamındaki Prosedür
30’un altında Ameliyat yapılması kesinlikle yasak.
35-40 arası Önce obezite merkezlerinde tıbbi tedavi; başarısız olunursa cerrahi onay.
40 ve üzeri SGK kapsamında doğrudan cerrahi tedavi seçeneği.

Cerrah ve Hastaneler İçin Getirilen Yeni Standartlar

Protokol, ameliyatları gerçekleştirecek cerrahlar ve hastaneler için de sıkı şartlar getiriyor. Obezite cerrahisi yapacak genel cerrahi uzmanlarının, Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmiş “Bariatrik Cerrahi Sertifikası” bulunması zorunlu hale geldi. Ameliyatların, ileri laparoskopik teknikler konusunda deneyimli bu cerrahlar tarafından yapılması öngörülüyor.

Hastane altyapısıyla ilgili olarak ise, yoğun bakım, endoskopi ve radyoloji üniteleriyle donanımlı merkezlerde bu ameliyatların yapılması şart koşuluyor. Bu şartlara uygun olmayan hastanelerde obezite cerrahisi yapılmasına izin verilmeyecek ve uymayanlara müeyyide uygulanacak. Ayrıca, tüm hasta verilerinin Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir veri tabanında toplanıp değerlendirileceği belirtiliyor.

Uzmanlar Yeni Düzenlemeyi Nasıl Değerlendiriyor?

Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, yoğun hasta şikayetleri nedeniyle böyle bir protokol ihtiyacının doğduğunu belirterek, “Yoğun bakım, endoskopi ve radyoloji yönünden donanımlı hastanelerde bu ameliyatların yapılması şart” dedi. Banlı ayrıca, obezite ameliyatlarına yönelik özendirici, yanıltıcı ve yanlış bilgilendirici paylaşımların yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Öte yandan, sektörde yaşanan bazı sorunlar da uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Türk Obezite Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taşkın, “SGK anlaşmalı özel hastane, geri ödeme alabilmek için mecburen hastaya önce kilo aldırıyor sonra ameliyat ediyor” iddiasında bulundu. Bu durum, ameliyat öncesi kilo verilmesi gereken normal prosedürün tam tersi bir uygulama olarak dikkat çekiyor.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sait Gönen ise bu uygulamanın tehlikelerine dikkat çekerek, “Dünyada hastalar ameliyattan önce forma sokulmaya çalışılırken bizde kilo aldırılıyor. Ameliyattaki komplikasyon riski daha da artıyor” ifadelerini kullandı.

Obezite Cerrahisinin Bilinen Riskleri Nelerdir?

Her cerrahi müdahalede olduğu gibi obezite ameliyatlarının da birtakım riskleri bulunuyor. Uzmanlara göre, en önemli komplikasyonlar dikiş hattında kaçak, kanamalar ve hayati tehlike oluşturabilen pulmoner emboli (akciğere pıhtı atması)’dir. Özellikle tüp mide ameliyatında kaçak oranı dünya genelinde yaklaşık %1 olarak kabul ediliyor.

Bu riskleri azaltmak için hastanın mümkün olduğunca erken hareket etmesi, kan sulandırıcı ilaçlar ve emboli çorapları kullanması gibi önlemler alınıyor. Ameliyat sonrası süreçte ise yeterli protein, vitamin ve mineral alımı için takviyelerin ömür boyu kullanılması gerekebiliyor.

Türkiye’nin Obezite Cerrahisindeki Yeri

Türkiye, yılda yaklaşık 17 bin ameliyat ile dünyada en çok mide ameliyatı yapılan ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde kadınların %20.9’u, erkeklerin ise %13.7’si obez kategorisinde değerlendiriliyor. Toplamda ise nüfusun %30’unun obez, %35’inin ise fazla kilolu olduğu belirtiliyor.

Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu bu kapsamlı protokol, obezite cerrahisini daha güvenli, denetlenebilir ve hakkaniyetli bir temele oturtmayı hedefliyor. Hem hasta sağlığını korumak hem de sektördeki olası suiistimallerin önüne geçmek için atılmış bu adımın, önümüzdeki dönemde obeziteyle mücadeleye yön vereceği öngörülüyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Ankara’da ‘sigara’ kabusu: 35 yıl içti, 3. evre gırtlak kanseri çıktı — Gırtlağının yarısı alındı, sesini korudu

Yayımlandı

üzerinde

Ankara’da ‘sigara’ kabusu: 35 yıl içti, 3. evre gırtlak kanseri çıktı — Gırtlağının yarısı alındı, sesini korudu

FatihDoganMedya | 16 Kasım 2025 — 17:30 (İstanbul)
Okuma süresi: 3 dakika

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Adalet Yıldız, altı ay süren boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü şikâyetleriyle başvurduğu hastanede 3’üncü evre gırtlak (larinks) kanseri tanısı aldı. 35 yıla yakın, günde 1,5 paket sigara öyküsü olan Yıldız, Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz kliniğinde yapılan yaklaşık 7 saatlik parsiyel laringektomi (gırtlağın bir kısmının alınması) ameliyatıyla sağlığına kavuştu.


Vakadan detaylar

Afyonkarahisar’da yaşayan 56 yaşındaki çiftçi Adalet Yıldız, yaklaşık 6 aydır devam eden boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü şikâyetleri üzerine çeşitli merkezlere başvurdu. Yapılan tetkikler sonucu 3’üncü evre gırtlak kanseri teşhisi kondu. Uzun yıllardır yoğun sigara kullanımı öyküsü olan Yıldız, son çare olarak gittiği Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi edildi; ekip, gırtlağın yarısını alarak parsiyel cerrahi uyguladı. Ameliyatın ardından hastanın genel durumu stabil, konuşma fonksiyonu korunmuş durumda.

Hastanın ve yakınlarının sözleri

Yıldız, ameliyat sonrası “en azından sesimi tamamen kaybetmedim” diyerek rahatladığını belirtti; sürecin kendisi ve ailesi için çok zor geçtiğini, artık kesinlikle sigarayı bırakacağını söyledi. Eşi ve çocukları da tedavi sürecinde birbirlerine destek olduklarını ifade etti. (Hastanın beyanları ve ameliyat bilgileri cerrahi ekibin açıklamalarıyla paraleldir.)

Cerrahın değerlendirmesi

Operasyonu gerçekleştiren ekip, bazı merkezlerde hastaya total laringektomi (gırtlağın tamamının alınması) önerildiğini ancak ayrıntılı değerlendirme ve görüntüleme sonrası parsiyel (kısmi) cerrahi planlandığını açıkladı. Parsiyel cerrahilerde amaç; tümörü çıkarmak ve mümkünse hastanın konuşma/nefes/yutma fonksiyonlarını korumaktır. Ekibin verdiği bilgiye göre şu an hasta konuşmaya başlanmış, beslenme hortumu birkaç gün içinde çıkarılacak ve rehabilitasyon sürecine alınacak.

Gırtlak kanseri ve sigara — kısa hatırlatma

Gırtlak kanseri, özellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür ve en güçlü risk faktörlerinden biri uzun süreli sigara içimidir. Ses kısıklığı, kalıcı boğaz ağrısı, yutma güçlüğü ve boyunda kitle en sık görülen belirtiler arasındadır. Erken tanı ile ses koruyucu tedaviler mümkün olsa da ileri evrelerde daha agresif tedavi gerekebilir.

Uzmanlardan tavsiye

Kulak burun boğaz hekimleri, iki haftadan uzun süren ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi yakınması olanların bir KBB uzmanına başvurmasını; sigarayı bırakmanın hem kanser riskini hem de tedavi sonrası yaşam kalitesini artıracağını vurguluyor. Parsiyel cerrahiler belirli merkezlerde yapılabilen ve deneyim gerektiren işlemler olduğu için uygun cerrahi merkez seçimi önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Nemlendirici sandığınızdan daha önemli

Yayımlandı

üzerinde

Modern hayatın temposu, şehir havasının hengâmesi, uykusuz geceler ve ekranların mavi ışığı derken, cildimizin kendi dengesini koruması mucizeye dönüşmüş durumda. İşte bu yüzden, basit gibi görünen o tüp nemlendiricinin aslında tahminimizden çok daha büyük bir rolü var.
 

Nemlendirici; cildin su kaybetmesini önleyen, adeta ince bir koruma kalkanı görevi gören bir dost. Su, cildin en temel ihtiyacı. Ama ne yazık ki cilt, suyu tutmak konusunda pek de başarılı değil. Rüzgâr, soğuk, sıcak, klima, hatta sabah-akşam yaptığımız temizleme rutinleri bile cildin doğal bariyerini zayıflatabiliyor. Nemlendirici ise bu bariyerin yeniden kurulmasına yardımcı oluyor. Yani mesele sadece “cildim yumuşak olsun” değil; mesele cildin kendi sağlığını sürdürebilmesi.
 

Biraz da dürüst olalım: Nemlendirici kullanmayı ihmal ettiğimiz günlerin faturası hemen çıkıyor. Kuruluk çizgi gibi beliriyor, makyaj pürüzlü duruyor, cilt solgunlaşıyor. Sonra da aynadaki ifadeye “Ben ne yaptım sana?” dercesine bakıyoruz. Oysa her gün düzenli sürdüğümüz hafif bir katman bile cildin nefes almasını, kendini yenilemesini ve dış dünyaya karşı daha dayanıklı olmasını sağlıyor.
 

Dermatologlar yıllardır anlatıyor: “Cilt tipi ne olursa olsun nemlendirici şart.” Yağlı ciltlerin bile. Çünkü nemli cilt dengede kalır; dengede kalan cilt de ne fazla parlamaya ne de fazla kuruluğa meyleder. Bu işin matematiği basit: Nem varsa canlılık vardır.
 

Belki de rutinin en sıradan görünen adımının aslında en değerli adım olmasının nedeni bu: Cildimize “Seninle ilgileniyorum” deme biçimimiz. Her gün birkaç saniyeye sığan bu minik ritüel, günün geri kalanında cildin bize daha iyi görünümle karşılık vermesi demek.
 

Kısacası, nemlendirici sadece bir kozmetik ürün değil; modern yaşamın yıpratıcı akışında cildimizin nefes borusu. Bugün aynaya baktığınızda cildiniz size ne söylüyor bilmem ama söylemek istediği bir şey varsa, dinlemeye başlamak için bir nemlendirici fena bir başlangıç değil.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar