Gündem
Pınar Gültekin davasında baba isyan etti: Bir insan daha nasıl ölsün

Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i boğduktan sonra varile koyup yakan sanık Cemal Metin Avcı hakkında verilen 23 yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozuldu. Pınar Gültekin’in babası Sıddık Gültekin karara tepki göstererek “Bir insan daha nasıl ölsün? Kızı sen diri diri cenin pozisyonuna getiriyorsun, iple bağlıyorsun, varile koyuyorsun, yakıyorsun. Yargıtay, normal bir ölümmüş gibi cezayı azaltmak için elinden geleni yapmış.” dedi. Sanık Cemal Metin Avcı alt sınırdan yani 12 yıl hapis cezası alırsa şartlı salıverme ve denetimli serbestlik uygulandıktan sonra 2,5 yıl sonra Temmuz 2027’de tahliye olabilecek.
Ailenin avukatı Rezan Epözdemir, “Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi Başkan Vekili ile birlikte iki üyenin karşı oyuna rağmen, üçe iki şekilde oy çokluğuyla kararı bozmuştur. Sanık Cemal Metin Avcı’nın müvekkillerin kızı Pınar Gültekin’i canavarca hisle ve tasarlayarak öldürmediği, kendisine aynı zamanda haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiği gerekçesiyle karar sanık lehine bozulmuştur” dedi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020’de kayboldu. Gözaltına alınan Cemal Metin Avcı, çıkan kavgada Gültekin’i boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı’nın gösterdiği yerdeki varilde, Gültekin’in kısmen yanmış cesedine ulaşıldı. Cemal Metin Avcı, ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme’ suçundan tutuklandı. Kardeşi Mertcan Avcı’nın telefon sinyallerinden ağabeyiyle aynı zamanda bağ evinde olduğu tespit edildi. Savcı, Pınar Gültekin’in hayattayken yangına maruz kaldığının oy birliğiyle kabul edildiğini belirterek, Cemal Metin Avcı’nın, ‘Canavarca hisle öldürme’ suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mertcan Avcı’nın da ‘Suç delillerini gizleme ve değiştirme eyleminde bulunması’, Cemal Metin Avcı’nın eski eşi Eda Karagün, iş ortağı Şükrü Gökhan Orhan, annesi Ayten ve babası Selim Avcı’nın da ‘Suç delillerini yok etmek ve gizlemek’ suçlarından cezalandırılmasını istedi. Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, adli kontrol şartıyla daha önce serbest bırakılan Mertcan Avcı’nın tutuklanması amacıyla bir kez daha savcılığa başvurdu. Mertcan Avcı, 21 Şubat’ta, ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak’ suçundan tutuklandı. Muğla Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Cenk Düzgün tarafından hazırlanan iddianamede, Mertcan Avcı’nın, Pınar Gültekin’in bulunduğu varildeki yangını önleyecek, sonlandıracak ve ağabeyini engelleyecek hiçbir eylemde bulunmadığına yer verilerek, ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianame, Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme heyeti, suça doğrudan etki edebilecek nitelikteki delillerin toplanmadan hazırlandığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verdi. Başsavcı Vekili Ali Cenk Düzgün, iade kararına itiraz ederek, Mertcan Avcı hakkında yürütülen soruşturmada, mevcut verilerle toplanabilecek tüm delillerin toplandığını, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edildiğini anlattı. Savcılığın itirazını değerlendiren Muğla 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul etti. Kararda, itirazın kabulünün gerekçesi için, “Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Pınar’ın kesin ölüm sebebiyle zamanının belirlenmesi için mevcut veriler bağlamında mümkün olan tüm tespitler yapılarak iddianamenin düzenlendiği kanaati oluştuğundan, yeniden rapor alınmasının artık mahkemenin takdirinde olduğu, iddianamenin iade kararının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır” denildi. Mertcan Avcı’nın tutukluluğuna avukatı itiraz etti. Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi adli kontrol tedbirlerine uyması nedeniyle itiraz yolu açık olmak üzere tahliyesine karar verdi. HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİYLE 23 YIL HAPİS Davanın 16 Mayıs 2022’te görülen 12’nci duruşmasında savcı, esasa ilişkin mütalaasını verdi. Savcı, mütalaasında Cemal Metin Avcı’nın ‘Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürmek’, kardeşi Mertcan Avcı’nın da ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme suçuna iştirak’ten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mütalaada Eda Karagün, Şükrü Gökhan Orhan, anne Ayten ve baba Selim Avcı’nın da ‘Suç delillerini gizlemek ve yok etmek’ suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 20 Haziran 2022’te görülen davanın 13’üncü duruşmasında, Cemal Metin Avcı’nın ‘Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçundan yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme heyeti, 23 aydır tutuklu Avcı’ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis verdi, ardından haksız tahrik indirimi uygulayıp, cezayı 23 yıl hapse düşürdü. Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı kararı istinafa taşıdı. DOSYA YARGITAY’A TAŞINDI İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi’nde davanın ikinci duruşması 10 Mart 2023’te görüldü. Davada Cemal Metin Avcı hakkında ‘Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçundan haksız tahrik hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı hakkında ise ‘Suç delillerini gizleme, yok etme ve değiştirme’ suçundan 4 yıl hapis cezası verildi. Gültekin ailesinin avukatı beraat eden Mertcan Avcı’nın da ‘tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan cezalandırılması gerektiği ve suça müşterek fail olarak ortak hakimiyet sağladığına dair dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Sanık Cemal Metin Avcı’nın avukatı ise tasarlamanın unsurlarının oluşmadığı, canavarca hisle hareket etmediğini belirterek kararın bozulmasını istedi. Cemal Metin Avcı hakkında ‘Tasarlayarak ve canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan verilen cezanın sanığın Pınar Gültekin’i öldürme kararını ne zaman aldığı ve belirli bir hazırlıkta eylemini gerçekleştirdiği kesin olarak saptanmadığından oluşan şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Sanık hakkında verilen ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçu yönünden de sanığa karşı haksız fiil olarak sayılabilecek söz veya davranış varsa sanığın yalnız kendi içsel duygu durumu ve ahlaki kötülüğünün sevk etmesiyle suçu işlediği kabul edilemeyeceğinden buna bağlı olarak nitelikli hal uygulama imkanını kaybedeceği belirtildi. ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçu yönünden ise sanığa karşı haksız fiil olarak sayılabilecek söz veya davranış varsa artık sanığın yalnız kendi içsel duygu durumu ve ahlaki kötülüğünün sevk etmesiyle suçu işlediği kabul edilemeyeceğinden buna bağlı olarak nitelikli hal uygulama imkanının kaybedileceğini ayrıca eziyet çektirerek öldürme suçu, fiilin işleniş biçiminden kaynaklanan bir nitelikli hal olduğundan haksız tahrik altında da işlenebileceği kabul edilebilir olduğunu bildirdi. CEMAL METİN AVCI HAKKINDAKİ HÜKÜM BOZULDU Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, Pınar Gültekin’in evli olan Avcı ile aralarındaki ilişkiyi eşine ve çevresine söyleye dair şantajda bulunarak sanıktan giderek artan talepleriyle menfaat elde ettiği dikkate alınarak Avcı hakkında verilen cezada asgari oranda haksız tahrik indirimi uygulanmamasını da hukuka aykırı buldu. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi oy çokluğuyla sanık Mercan Avcı hakkında maktul Pınar Gültekin’e yönelik ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme ‘ suçundan verilen beraat hükmü ile ‘Suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz istemlerini reddetti. Sanık Cemal Metin Avcı hakkında ise maktul Pınar Gültekin’e yönelik ‘Tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan kurulan hükmü bozdu. Daire, sanık hakkında niteliksiz kasten öldürme ya da eziyet çektirerek öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiği belirtilerek, dosyayı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderdi. Daire tarafından verilen kararda, sanık Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’in üzerine benzin dökerek yaktığı, Adli Tıp Kurumu raporlarına göre Gültekin’in yanmadan önce canlı olduğunun tespit edildiği, bu durumun ‘Canavarca hisle öldürme’ suçunun örneği olarak belirlendiği kaydedildi. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi Başkan Vekili Osman Atalay ve üye Muzaffer Sayın, sanık Avcı’nın eyleminin ağırlığı ile onu bu eyleme iten nedenler arasında aşırı derecede ölçüsüzlük ve oransızlık olduğu gerekçesiyle verilen karara karşı oy kullandı. Bu kapsamda sanık hakkında İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi tarafından verilen cezanın doğru olduğu belirtti. ‘HUKUKİ MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEK’ Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir kararla ilgili yaptığı açıklamada, dosya kapsamında sanık Cemal Metin Avcı’ya tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanık Mertcan Avcı’ya ise suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçundan 4 yıl hapis cezası verildiğini söyledi. Kararın taraflarca temyiz edildiğini ve dosyanın Yargıtay’a gönderildiğini belirten Epözdemir, “Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi Başkan Vekili ile birlikte iki üyenin karşı oyuna rağmen, üçe iki şekilde oy çokluğuyla kararı bozmuştur. Sanık Cemal Metin Avcı’nın müvekkillerin kızı Pınar Gültekin’i canavarca hisle ve tasarlayarak öldürmediği, kendisine aynı zamanda haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiği gerekçesiyle karar sanık lehine bozulmuştur. Bize göre Yargıtay’ın oy çokluğuyla aldığı bu karar açıkça hukuk garabeti mahiyetindedir. Aşamalarda üç defa değişen, kendi içinde çelişen, dosyadaki delillerle desteklenmeyen, ezberlenmiş ve kurgulanmış haksız tahrik savunmasına kutsiyet atfedip, haksız tahrik uygulamak suretiyle cezanın indirilmesi gerektiği şeklindeki tespit açıkça hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdir” dedi. Yargıtay’ın bozma kararını eleştiren Epözdemir, “İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma ilamı doğrultusunda karar verir ve karar bu haliyle kesinleşirse sanık Cemal Metin Avcı 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecektir. Kendisine netice ceza olarak 12 yıl hapis cezası verilmesi halinde, şartla salıverme ve denetimli serbestlik kurumları tatbik edildikten sonra 7 yıl cezaevinde kalacaktır.
Kendisine üst sınırdan 18 yıl hapis cezası verildiği takdirde ise şartla salıverme ve denetimli serbestlik kurumları uygulandıktan sonra 11 yıl cezaevinde kalacaktır.
Ceza infaz hukukunun temel ve evrensel prensibi ve amacı ıslah iken, bize göre hunharca ve vahşice cinayet işleyen bu sanığın henüz ıslah olmadan topluma karışması kamu vicdanında ve müvekkil ailenin vicdanında derin yaralar açacaktır. Yargıtay’ın bu bozma kararına karşı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesinin direnme kararı vermesi ve failin hak ettiği emsal mahiyette cezalandırılabilmesi için hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir” diye konuştu. BABA GÜLTEKİN: CANAVARCA HİSLE DEĞİL DE NASIL? Pınar Gültekin’in babası Sıddık Gültekin ise “5’inci yıla giriyoruz neredeyse, mahkememiz devam ediyordu. Maalesef dün akşam çok kötü bir haber aldık, Yargıtay’da 3’e 2 oy ile kararı bozmuşlar. Mertcan Avcı’nın cezası onaylanmış 4 yıl, ama maalesef caninin, cinayeti işleyen kişinin cezasını bozmuşlar. Niyetleri belli. Muğla mahkemesinde böyleydi bizi yargılayan 23 yıl ceza veren mahkemede aynısını yaptı.
– Ama şerefli hakimler bitmemiş. İzmir’de gereken cevabı verdiler. Gereken cezayı da verdiler Yargıtay bunu bozdu. Biz sonuna kadar hukuk mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz hukuk devletinde yaşıyoruz. Böyle olmaması lazım. Bir insan daha nasıl ölsün? Kızı sen diri diri cenin pozisyonuna getiriyorsun, iple bağlıyorsun, varile koyuyorsun, yakıyorsun. Yargıtay, normal bir ölümmüş gibi cezayı azaltmak için elinden geleni yapmış.
– Biz bu kararı kesinlikle kabul etmiyoruz. Adli Tıp raporu kararı var. 11 profesörün imzası var bu kararda. Diri diri yakılmış bu kızcağız. Canavarca hisle değil de nasıl? Artık bizim hiçbir güvencemiz kalmadı. Trafikte bile güvencemiz kalmadı. Eğer bu ceza böyleyse, yarın öbür gün trafikte her an için herkes öldürülebilir. Sanki benim kızım dün akşam gözümün önünde varilde diri diri yakıldı. Bu gerçekten çok zorumuza gidiyor. Ama yapacak bir şey yok. Mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Evlat acısını çeken bütün insanlar beni anlar diye düşünüyorum çünkü benim yüreğim yandı. Bizim ailemiz bitti. Böyle bir karara nasıl vicdanları el verdi? Ben Yargıtay’a sesleniyorum, nasıl böyle bir karar verebilirsiniz? Garabet bir karar bu. Kararı tanımıyorum” dedi.
Gündem
Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde
Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde
Haber Tarihi: 18 Kasım 2025 – Okunma Süresi: 4 dakika
İstanbul Fatih’te bir otelde meydana gelen ve Almanya’dan tatil için gelen dört kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan zehirlenme faciasıyla ilgili soruşturmada gıda raporu sonuçları açıklandı. Ailenin yediği kokoreç ve midye numuneleri “tüketime uygun” çıkarken, savcılık soruşturmasının odağına otelde yapılan ilaçlama işlemi yerleşti. Öte yandan, aileyi hastaneye götüren taksici yaşadığı o anları ilk kez anlattı.

–
Facianın Anatomisi: Zehirlenmeden Ölümlere Giden Süreç
Almanya’dan 9 Kasım’da İstanbul’a gelen Servet (32) ve Çiğdem (27) Böcek çifti ile çocukları Kadir Muhammet (6) ve Masal’ın (3) yaşamını yitirdiği olay, 12 Kasım’da başladı. Aile, Fatih’teki Harbour Suites Old City otelinde konaklarken rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. İlk olarak çocuklar Kadir ve Masal, ardından anne Çiğdem Böcek hayatını kaybetti. 5 gündür yoğun bakımda tedavi gören baba Servet Böcek ise dün akşam saatlerinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi .
Soruşturmada Son Durum: 4 Kişi Tutuklandı, 7 Kişi Gözaltında
Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında toplam 11 şüpheli gözaltına alındı. Ailenin yemek yediği işletmelerin sahipleri olan midyeci Y.D., lokumcu F.T., kokoreççi E.E. ile kafe işletmecisi F.M.O.’nun adli işlemleri tamamlandı ve tutuklandı .
Gözaltına alınan diğer 7 şüphelinin ise emniyetteki işlemleri sürüyor. Bu şüpheliler arasında otel sahibi H.Ö. ve ilaçlama şirketi çalışanları bulunuyor .
Gıda Raporu Şaşırttı: Kokoreç ve Midye “Tüketime Uygun” Çıktı
Soruşturmanın seyrini değiştiren kritik gelişme, adli makamlara sunulan gıda raporu oldu. Savcılığın sevk yazısında yer alan bilgiye göre, Böcek ailesinin kokoreç ve midye yediği işletmelerden alınan numuneler üzerinde yapılan incelemelerde, bu ürünlerin “tüketime uygun” olduğu tespit edildi .
Ancak raporda önemli bir not düşüldü: Ölümlerin tüketimden yaklaşık 1,5 gün sonra gerçekleşmesi nedeniyle, alınan numune örneklerinin ailenin tükettiği ürünlerle birebir aynı olmadığı ifade edildi .
İlaçlama İpi: “Alüminyum Fosfit” Zehirlenmesi Şüphesi
Gıda zehirlenmesi şüphesinin zayıflamasıyla, soruşturmanın odağı hızla otelde yapılan ilaçlama işlemine kaydı. Elde edilen bilgi ve ifadelere göre:
· İlaçlama Zamanlaması: Ailenin otelden çıktığı 11 Kasım saat 16:00’da, ilaçlama firması otele gelerek çalışma başlattı .
· Kullanılan Madde: İlaçlamada, tarım ve konutlarda haşere ile mücadelede kullanılan “alüminyum fosfit” isimli kimyasal madde kullanıldı .
· Ölümcül Etki: Bu maddenin solunması halinde insan sağlığı için son derece tehlikeli olduğu, panzehirinin bulunmadığı ve aşırı solunmasının ölüme yol açabildiği belirtildi .
· İhmal Şüphesi: İlaçlama yapan kişinin bu konuda herhangi bir sertifikasının bulunmaması ve ilacın eğitimli kişilerce, ortam karantinaya alınarak uygulanması gerekirken bu prosedürlere uyulmamış olması, soruşturmanın odağına yerleşti .
Taksicinin Anlattıkları: “Kan Kusuyorlardı, Yolun Bitmesini Bekliyorlardı”
Böcek ailesini hastaneye götüren taksici Sercan Tanrıverdi, o trajik anlara dair tanıklığını şu sözlerle aktardı:
“12 Kasım günü saat 11.20’de aile, Kadırga Limanı Parkı’nın önünde aracımın önüne atladı. Beni durdurup aracıma bindiler. En yakın hastaneye götürmemi istediler. Hastaneye doğru giderken kız çocuğu sürekli kusuyordu. Poşet verdim, poşete kustu. Anne baygındı, kafasını sağ arka cama yaslamıştı. Yolun bir an önce bitmesini bekliyordu.”
Tanrıverdi, küçük kız çocuğunun yolculuk sırasında kan kusmaya başladığını ve ailenin panik halinin yol boyunca hiç azalmadığını belirtti . Baba Servet Böcek’in ise kendisiyle yaptığı sohbette, “Ne zaman İstanbul’a gelsem başıma vukuat geliyor, geçen sene geldiğimde de motosiklet kazası geçirdim. Kolumu, bacağımı kırdım. Bu sefer de böyle talihsiz olay yaşadım” dediğini aktardı .
İlaçlama Şirketi Çalışanlarından Çelişkili İfadeler
Soruşturmada gözaltına alınan ilaçlama şirketi çalışanlarının ifadeleri çelişkiliydi. İlaçlamayı yapan kişi, “İki ayrı ilaç ve iki ayrı kapak kullandım. Sızmaması için gereken önlemleri aldım, her tarafı kapattım” iddiasında bulunurken , şirket sahibi ve oğlu ise “Biz ilaçlamaya gitmedik” açıklamasını yaptı .
Kesin Ölüm Nedeni İçin Adli Tıp Raporu Bekleniyor
Böcek ailesinin kesin ölüm sebebinin netleşmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan toksikolojik rapor bekleniyor . Bu raporda, ailenin kan değerlerinde “alüminyum fosfit” maddesine rastlanıp rastlanmadığı belirlenecek ve facianın perde arkası aydınlatılmaya çalışılacak .
Otel sahibi ve ilaçlama şirketi yetkilileri de dahil olmak üzere gözaltındaki 7 şüphelinin ise bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor .
Fatih’te meydana gelen ve dört kişilik bir ailenin sonu olan bu faciayla ilgili gelişmeleri BURADAN takip edebilirsiniz
Gündem
TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma
TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma
FatihDoganMedya | Haber
Tarih: 18 Kasım 2025 • Saat: 14:30 (TSİ) • Okuma süresi: 4 dakika
Avrupa merkezli insan hakları örgütü ECCHR, TotalEnergies’in Mozambik’teki Afungi LNG sahasında görevlendirilen askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçlarına ortak olduğunu öne sürerek Fransa’da suç duyurusunda bulundu. TotalEnergies suçlamaları reddediyor; konuyla ilgili ulusal ve uluslararası soruşturmalar sürüyor.

Ne oldu?
Avrupa merkezli hak grubu European Center for Constitutional and Human Rights (ECCHR), Fransız enerji şirketi TotalEnergies hakkında, Mozambik’in kuzeyindeki Afungi yarımadasında (Cabo Delgado) 2021 yılı yazında gerçekleştiği iddia edilen insan hakları ihlalleri nedeniyle Fransa’da suç duyurusunda bulundu. Şikâyet, şirketin bölgedeki askerî güvenlik operasyonlarına maddi ve lojistik katkı sağladığını, bu nedenle askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçları, işkence ve zorla kaybetme gibi suçlara ortak olabileceğini öne sürüyor.
ECCHR şikâyetini Fransız terörle mücadele savcılığına sundu; dava, TotalEnergies’in 2021’de sahayı boşaltıp devlete bırakmasının ardından yaşandığı öne sürülen olayları hedef alıyor. Örgüt, şirketin askerlerin maaş ve ikramiyelerine katkı sağladığı iddialarına dikkat çekiyor.
TotalEnergies ne diyor?
TotalEnergies, iddialar hakkında daha önce yaptığı açıklamalarda söz konusu olaylardan haberdar olmadığını ve o dönemde sahada şirket personelinin bulunmadığını belirtmişti. Ayrıca şirket ve projedeki ortakları, ortaya atılan suçlamalar hakkında yetkili mercilerce yürütülen soruşturmaları desteklediklerini açıklamıştı. TotalEnergies ayrıca Mozambik makamlarından resmi bir soruşturma talebinde bulunduğunu da duyurmuştu.
Uluslararası ve yerel soruşturmalar
TotalEnergies’e yönelik suç duyurusu, yalnızca Fransa’yla sınırlı kalmıyor. İngiltere hükümeti tarafından desteklenen bir ayrı inceleme; proje finansmanında rol oynayan kurumların (ör. UKEF) iddiaları araştırmak için bağımsız bir hukuk ekibine görev verdiği ve projeyle ilgili insan hakları iddialarının incelendiği yönünde haberler bulunuyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve insan hakları grupları, Mozambik hükümetine ve Birleşmiş Milletler’e bağımsız, uluslararası bir soruşturma çağrısı yapıyor.
Mozambik hükümeti ve ülkenin insan hakları kuruluşları da iddialar üzerine resmî soruşturmalar başlattı veya başlatıldığını doğruladı; bununla birlikte bağımsız soruşturmaların şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda kaygılar sürüyor.
İddiaların özü — neden suç ortaklığı deniyor?
ECCHR ve beraberindeki kuruluşların iddiası özetle şu noktalara dayanıyor:
-
2021 yazında Afungi çevresinde devlet güvenlik güçlerinin sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği yönünde raporlar ve tanık beyanları var.
-
TotalEnergies ve projede yer alan bazı aktörlerin, güvenliğin sağlanması amacıyla devlet güçleriyle finansal ve lojistik ilişkiler kurduğu; asker maaşları, ikramiyeler veya diğer teşvikleri destekleyen uygulamalar bulunduğu iddia ediliyor. Bu tür katkılar, eylemlerin işlenmesine doğrudan veya dolaylı katkı sağladığı gerekçesiyle “suç ortaklığı” savını doğuruyor.
Hukuki sonuçları ne olabilir?
Fransa’da açılan suç duyurusu, soruşturma makamlarının delilleri toplaması, şüphelileri belirlemesi ve gerekirse duruşma açılması sürecini tetikleyebilir. Eğer şirketin yöneticileri veya bağlı aktörler hakkında ceza soruşturması başlatılırsa, bu hem hukuki hem de itibar açısından büyük sonuçlar yaratabilir. Ayrıca uluslararası finansörler ve sigortacıların tavrı da projenin geleceğini doğrudan etkileyebilir: bazı fon sağlayıcılar, insan hakları iddiaları büyüdükçe finansmanını gözden geçirmiş veya çekilmişti
Proje ve bölgeye kısa bakış
TotalEnergies’in başını çektiği Mozambique LNG projesi, 20 milyar dolar civarında bir yatırım olarak Afungi yarımadasında planlanmış; bölge 2021’den itibaren IŞİD bağlantılı isyancı grupların saldırılarıyla sarsılmıştı. Şirket 2021’de operasyonları askıya almış, site boşaltılmıştı; yıllar sonra güvenlik önlemleri ve bölgeye konuşlandırılan ajanlarla projenin yeniden canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Bu süreçte hem yerel halkın güvenliği hem de insan haklarına ilişkin tartışmalar uluslararası düzeyde yoğunlaştı.
Son söz
Fransa’daki suç duyurusu, TotalEnergies için yeni bir hukuki sınav anlamına geliyor. Hem şirketin açıklamaları hem de bağımsız gözlemcilerin ve sivil toplumun talepleri dikkatle izleniyor. Davanın seyri, yalnızca TotalEnergies’in değil, büyük enerji projelerinin “güvenlik” gerekçesiyle yerel güçlerle kurduğu ilişkilerin hukuki ve etik boyutunun nasıl değerlendirileceğine dair emsal teşkil edebilir.
Gündem
Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi
Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi
FatihDoganMedya — Giresun, 18 Kasım 2025 | 12:00 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 3–4 dk
Giresun’un Keşap ilçesinde 16 Kasım’da meydana gelen trafik kazasının ardından çıkan kavgada, emekli sınıf öğretmeni Abdullah Coşkun (68) aldığı darbeler sonucu hayatını kaybetti. Coşkun’un, üç yıl süren tedavi sürecinin ardından doktor kızı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan’ın yürüttüğü tedaviyle akciğer kanserini kısa süre önce atlattığı; ailesinin “iyileşmenin sevincini yaşamıştık” dediği öğrenildi.

Olayın ayrıntıları
Olay, 16 Kasım’da Keşap ilçesi Fındıklı Mahallesi Karadeniz Sahil Yolu’ndaki Karakoç Kavşağı’nda gerçekleşti. İddiaya göre Giresun’dan Trabzon yönüne giden İlhan İhtiyaroğlu (38) yönetimindeki 61 ADL 995 plakalı araç ile Coşkun’un kullandığı 28 ADE 196 plakalı otomobil çarpıştı. Araçlarda maddi hasar oluşmasının ardından taraflar arasında tartışma başladı; tartışma kısa sürede yumruklu kavgaya dönüştü. Coşkun, olay yerinde aldığı darbeler sonucu yere yığıldı ve kaldırıldığı Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Şüpheli gözaltında, adli süreç başlatıldı
Olayın ardından sürücü İlhan İ. polis ekiplerince gözaltına alındı. Soruşturma sürerken şüpheli, sevk edildiği adliyede “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklandı. Emniyet ve savcılık, kaza ile kavganın hangi saiklerle büyüdüğünü ve tarafların kusur oranını belirlemek için delil topluyor.
Ailenin açıklamaları — “İyileşmiştik, geri döndük”
Coşkun’un yakınları, doktor kızı Ayşe Coşkun Beyan’ın üç yıllık yoğun mücadelesi sonucunda babasının kısa süre önce sağlığına kavuştuğunu; İzmir’deki tedavi sonrası memlekete döndüklerini ve ölümün aileyi şoke ettiğini belirtti. Olaydan önce aileye ait bazı görüntülerde Coşkun’un torunlarıyla mutlu anlar yaşadığı ve iyileşmesini kutladığı görüldü.
Cenaze ve tepkiler
Coşkun’un cenazesi, Tirebolu’da kılınan namazın ardından toprağa verildi. Olay, Keşap ve çevre ilçelerde derin üzüntüyle karşılandı; yerel halk ve bazı sivil toplum temsilcileri “trafikteki öfke ve şiddete karşı önlemlerin artırılması” çağrısı yaptı. Yetkililerin kaza-sonrası müdahale ve adli sürece ilişkin açıklamaları bekleniyor.
Hukuki ve toplumsal boyut
Emniyet kaynaklarına göre kaza tutanakları, görgü tanığı ifadeleri ve bölgedeki MOBESE/araç kamera kayıtları inceleniyor. Uzmanlara göre bu tür olaylarda kaza sonrası sabır, iletişim ve hızlı yetkili çağrısı can kurtarabiliyor; ayrıca trafik kazalarında “kavga” olasılığına karışan tarafların cezai sorumluluğu ağırlaşıyor. Yargılama sürecinde adli tıp raporu ve olay anı kayıtları belirleyici olacak.
-
Sağlık1 hafta önceBebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı
-
Ekonomi1 hafta önceMilyonları ilgilendiriyor: Yıllık izinlerde yeni dönem başlayabilir
-
Spor1 hafta önceBeşiktaş’ın Antalya zaferi: Abraham, Djalo ve Jota’dan 3 gollü galibiyet!
-
Sağlık1 hafta önceMilyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar
-
Gündem2 gün önceKörfez’de dehşet: Eski eşini darbedip, ilişkisi olduğunu iddia ettiği arkadaşını cadde ortasında bıçaklayarak öldürdü — Şüpheli tutuklandı
-
Sağlık1 hafta önceİskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi
-
Ekonomi1 hafta önceİzmir’de su krizi: Yer altı rezervleri de tükendi — “Tahtalı’da seviye tarihsel dipte”
-
Spor1 hafta önceSON DAKİKA — Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya adliyeye sevk edildi
