Sağlık
Adımların Zen’i: Japon Yürüyüş Felsefesi

Japonya, modern yaşamın hızına karşı geliştirdiği sakinleştirici ritüellerle tanınır. Bunların başında Shinrin-yoku, yani “orman banyosu” gelir. 1980’lerde ortaya çıkan bu uygulama, ormanda yavaşça yürüyerek tüm duyularla doğaya bağlanmayı hedefler. Amaç bir hedefe varmak değil; adımların arasında, yaprak hışırtısında ve temiz havada var olmaktır.
Shinrin-yoku (orman banyosu), doğayla bilinçli şekilde etkileşim kurmayı amaçlayan bir yöntemdir. Araştırmalar, bu pratiğin stres hormonlarında azalma ve bağışıklık sisteminde güçlenme sağladığını göstermektedir. Örneğin bir çalışmada, orman ortamına çıkmanın ardından kortizol düzeyleri anlamlı şekilde düşmüş, bağışıklık sistemi hücrelerinden NK (natural killer) hücrelerinin aktivitesi ve sayısı artmıştır. Aynı çalışmaya göre, bu artış 30 güne kadar sürdüğü için düzenli orman gezilerinin bağışıklık sisteminin sürekli baskın kalmasına katkı sunduğu belirtilmiştir.
ZİHNE DERİN BİR FARKINDALIK SAĞLIYOR
Son yıllarda sosyal medyada popülerleşen Japon aralıklı yürüyüşü (Japanese interval walking) ise bu felsefenin modern bir yansıması. Profesör Hiroshi Nose’nin geliştirdiği bu yöntem, üç dakika hızlı, üç dakika yavaş tempolu yürüyüşle ilerler. İlk bakışta yalnızca fiziksel bir egzersiz gibi görünse de, bu ritmik değişim zihne de derin bir farkındalık katar. Her hızlı adım, bedenin gücünü hissettirir; her yavaş adım, nefesin ve çevrenin farkına varmayı sağlar.
Japonya’nın daha geniş sağlıklı yaşam felsefesinde bu tür pratikler, sadece bedeni değil ruhu da besler. Ikigai (hayata anlam katan neden) ve wa (uyum) kavramları, kişinin doğa ve toplumla dengede olmasını önemser. Japon yürüyüşü trendi de bu dengeyi günlük yaşamın içine taşır; hem kalp-damar sağlığını destekler hem de zihinsel dinginliği artırır.
MODERN DÜNYADA YAVAŞLAMANIN BİLGELİĞİ
Günümüz şehir yaşamı, hız ve verimlilik kavramları üzerine inşa edilmiş durumda. Zamanla yarışmak, yapılacaklar listesi arasında nefes almadan koşturmak modern insanın adeta normali haline geldi. Ancak Japon yürüyüş felsefesi, bize bu döngüden çıkmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Üç dakika hızlı, üç dakika yavaş yürürken, aslında hayata dair önemli bir ders veriyor: Yoğun çaba ile bilinçli duraklama arasındaki denge, hem bedeni hem zihni güçlendirir.
Shinrin-yoku’nun orman sessizliğinde kazandırdığı huzur, interval yürüyüşün disiplinli temposuyla birleştiğinde ortaya çıkan etki, yalnızca kaslara değil; sinir sistemine, duygulara ve hatta dünya algımıza işliyor. Her adım, bir nefes kadar değerli; her yavaşlama, hayatın detaylarını yeniden fark etme fırsatı.
Belki de asıl mesele, sağlığı yalnızca sayılarla – nabız, adım sayısı, kalori – ölçmeyi bırakıp, bedenin ve zihnin bütüncül uyumunu gözetmekte yatıyor. Japon yürüyüşü, bunu başarmanın en yalın yollarından biri. Gereken tek şey, ayağa kalkmak, adım atmak ve her tempoda kendi ritmimizi bulmak.
Modern dünyada unuttuğumuz basit bir gerçeği hatırlatarak bitirelim: Bazen ileriye gitmenin en iyi yolu, adımlarımızı bilinçli bir şekilde yavaşlatmaktır.
Sağlık
Bebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı
Bebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı
Yayın: FATİHDOGANMEDYA
Tarih & Saat: 09 Kasım 2025, 12:15 (TSİ)
Okuma süresi: 3 dakika
ABD’de satılan ByHeart markalı “Whole Nutrition Infant Formula” ürününün iki partisiyle ilişkilendirilen botulizm şüphesi nedeniyle 10 eyalette toplam 13 bebek hastaneye kaldırıldı; yetkililer iki parti ürünün geri çağrıldığını açıkladı. Vakalar ve geri çağırma hakkında soruşturma devam ediyor.

Detaylar
-
Kaç vaka? Şu ana kadar 10 eyalette bildirilen ve aynı formülün iki partisini tüketen 13 bebek botulizm şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.
-
Hangi ürün? Firma: ByHeart Inc. Ürün: Whole Nutrition Infant Formula. Geri çağrılan parti numaraları 206VABP/251261P2 ve 206VABP/251131P2 olarak açıklandı.
-
Hangi eyaletler? Vakalar Arizona, California, Illinois, Minnesota, New Jersey, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, Texas ve Washington eyaletlerinde görüldü.
-
Durumları nasıl? Tüm etkilenen bebekler hastaneye kaldırıldı ve raporlara göre tedavi altına alındı; şu ana kadar ölüme ilişkin bildirim bulunmuyor. Yetkililer vakaları, ürün kontaminasyon kaynağını ve olası başka ürünleri araştırıyor.
Botulizm nedir? Belirtiler ve risk
Botulizm, Clostridium botulinum adlı bakterinin ürettiği nörotoksinin yol açtığı ciddi bir zehirlenme türüdür. Bebek botulizmi, genellikle bakterinin bağırsakta toksin üretmesi sonucu gelişir ve yenidoğan/infant dönemde ağır kas zayıflığına yol açabilir. Tipik belirtiler:
-
Beslenme zorluğu veya yetersiz emme,
-
Baş kontrolü kaybı (baş tutamama),
-
Yutma güçlüğü, azalmış yüz ifadesi, gevşek kas tonusu, uyku hali.
Bu belirtilerden herhangi biri görülürse hemen sağlık kuruluşuna başvurulmalı.
Yetkililerin uyarısı — Ne yapmalı?
-
Parti numarasını kontrol edin. Elinizde ByHeart marka formül varsa, ambalajdaki parti numarasını kontrol edin; şüpheli partiler geri çağrıldı.
-
Temizlik: Formülle temas etmiş kap ve yüzeyleri bulaş riskine karşı bulaşık makinesi veya sıcak sabunlu su ile iyice temizleyin.
-
Belirti takibi: Beslenme güçlüğü, zayıf kas tonu veya yutma problemi gibi belirtiler birkaç hafta içinde ortaya çıkabileceğinden ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor. Belirti görünürse derhal sağlık kuruluşuna başvurun.
-
Sağlık merkezleri vakaları izliyor; tanı ve tedavi için ilgili sağlık birimleri ile koordinasyon devam ediyor. Tüm 13 bebeğin tedavi aldığı ve bazı vakalarda özel antitoksin (ör. BabyBIG®) uygulandığı rapor edildi.
Soruşturma ve firma açıklaması
FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) ve CDC tarafından yürütülen soruşturmada ürünün hangi aşamada kontamine olduğuna dair araştırma sürüyor. ByHeart Inc. hakkında yetkililer inceleme başlattı; firma ve yetkililerden gelen resmi açıklamalar takip edilmeli.
Kısa not — Ebeveynlere pratik öneriler
-
Evinizde bu markadan formül varsa, parti numarasını kontrol edin; şüpheli partileri kullanmayı
-
Bebekte iştahsızlık, baş kontrolünde azalma, aşırı uyku veya yutma güçlüğü görürseniz acilen sağlık kuruluşuna başvurun.
-
Ürünü satın aldığınız yere veya üreticiye iade/başvuru yapın; soruşturma ilerledikçe yeni bilgiler paylaşılacak.
Sağlık
Milyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar
Milyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar
FatihDoganMedya Web Haber | 9 Kasım 2025 — 14:30 · Okuma süresi: 3 dakika
Melbourne Üniversitesi öncülüğündeki uluslararası bir çalışmaya göre, dünya çapında yetişkinlerin yaklaşık %10’u glüten içeren gıdalar tükettikten sonra rahatsızlık bildirse de, bu semptomların yalnızca küçük bir kısmı gerçekten glütenden kaynaklanıyor. Çoğu vakada sorumlu olabilecek etkenler arasında buğdayın içindeki diğer karbonhidratlar (özellikle fructanlar — FODMAP grubu) ve bağırsak-beyin (gut-brain) etkileşimleri yer alıyor

Haber Ayrıntıları
Melbourne Üniversitesi ve uluslararası ortakların yürüttüğü kapsamlı araştırma, kendi kendine “glüten hassasiyeti” tanısı koyan kişilerin büyük çoğunluğunda semptomların çift kör kontrollü testlerde glütenden bağımsız olarak ortaya çıktığını gösterdi. Araştırma özetine göre, sahada bildirilen şikayetlerin yalnızca %16–%30 aralığındaki kısmı gerçekten glüten-özgü reaksiyonlarla ilişkilendirilebildi. Bu, “ekmeği suçlama” eğiliminin önemli oranda yanlış yönlendirildiğini işaret ediyor.
Çalışma ayrıca şu bulguları öne çıkarıyor:
-
Dünyada yetişkinlerin yaklaşık %10’u glüten/bugday tükettikten sonra şişkinlik, yorgunluk veya bağırsak ağrısı bildirdiğini söylüyor; ancak bu bildirimlerin çoğu laboratuvar veya çift kör denemelerle doğrulanmıyor.
-
Semptomların önemli bir bölümünde suçlu, gluten değil; fructanlar gibi fermente olabilen kısa-zincirli karbonhidratlar (FODMAP’ler) olabiliyor — bu maddeler bazı insanlarda gaz, şişkinlik ve karın ağrısı yaratıyor. Monash ve diğer ekiplerin önceki çalışmaları da benzer sonuçlara işaret etmişti.
-
Araştırma, bağırsak-beyin etkileşimlerinin ve beklenti/algının (nocebo/placebo) semptom algısında etkili olduğunu; medya ve diyet trendlerinin de insanların “glüten suçludur” kanaatini güçlendirdiğini not ediyor.
Uzman Yorumu ve Ne Anlama Geliyor?
Araştırma yazarları ve gastroenteroloji uzmanları, sonuçların “glüteni otomatik olarak suçlama” alışkanlığını sorgulatması gerektiğini söylüyor; daha hedefe yönelik tanı yöntemleri ve kişiye özel yaklaşımlar gerekli. Ayrıca gereksiz yere glüten içermeyen ürünlere yönelmenin besin çeşitliliğini azaltabileceği ve ekonomi-sağlık açılarından olumsuz sonuçları olabileceği uyarısı yapılıyor.
Pratik çıkarımlar:
-
Kendi kendine glüten kesme kararı almadan önce bir gastroenteroloğa başvurun; çölyak hastalığı ve buğday alerjisi dışlanmalı.
-
Semptomlarınız FODMAP’lara bağlı olabilir; bunun tespiti ve yönetimi için diyetisyen eşliğinde kontrollü FODMAP-kısıtlaması değerlendirilebilir.
-
Eğer günlük yaşam kalitenizi etkileyen belirtileriniz varsa, profesyonel test ve yönlendirme önemlidir — popüler diyet trendleri tek başına yol gösterici olmamalıdır.
Sağlık
Yenidoğanlarda beyin hasarı erken tespit edilebilecek: aEEG, NIRS, biyobelirteçler ve MRI ile “zamana karşı yarış”
Yenidoğanlarda beyin hasarı erken tespit edilebilecek: aEEG, NIRS, biyobelirteçler ve MRI ile “zamana karşı yarış”
FatihDoganMedya — 07 Kasım 2025, 10:00 | Okuma süresi: 4 dakika
Yeni doğanlarda (yenidoğan) oluşabilecek beyin hasarının (özellikle doğumsal veya perinatal hipoksik-iskemik hasarın) erken safhada tespit edilmesi, nörolojik hasarı azaltacak tedavilere (ör. terapötik hipotermi) zamanında başlamayı mümkün kılıyor. Klinik takip, beyin fonksiyonunun sürekli izlenmesi (aEEG/EEG), beyin oksijenasyonunun izlenmesi (NIRS), kan/serum biyobelirteçleri (S100B, NSE) ve erken dönem MR görüntüleme (DWI) bir arada kullanıldığında tanı ve prognostik değerlendirme güçleniyor.

Neden erken tespit önemli?
Doğum sırasında veya hemen sonrasında oksijen yetersizliği (asfiksi) sonucu gelişen hipoksik-iskemik ensefalopati (HIE), ölüm ve uzun süreli nörogelişimsel bozuklukların önemli nedenlerinden biridir. Erken tanı, beyin koruyucu müdahaleler için (örneğin terapötik hipotermi) kritik zaman penceresinin kaçırılmaması anlamına gelir; terapötik hipoterminin, uygun bebeklerde mortalite ve uzun dönem engellilik oranlarını azalttığı klinik çalışmalarda gösterilmiştir.
Hangi yöntemler “erken” uyarı veriyor?
-
aEEG / EEG (amplitude-integrated EEG): Yoğun bakım ünitesinde uygulanan kısa ve uzun süreli aEEG kayıtları, doğum sonrası ilk 24–72 saatte beyin fonksiyonundaki bozulmaları ve nöbetleri tespit ederek ciddi HIE riskini öngörebiliyor. Bu araç hem prognostik bilgi veriyor hem de antiepileptik/ilerleyici bakış açısı sunuyor.
-
Near-Infrared Spectroscopy (NIRS): Cilt üzerinden non-invaziv ölçüm yapan NIRS cihazları, beyin dokusunun oksijen doygunluğunu (rScO2) gerçek zamanlı gösterir. Yaygınlaşmakta olan bir teknoloji olmasına rağmen skorların nasıl yorumlanacağı ve müdahale eşiğinin standartlaştırılması üzerine çalışmalar sürüyor. Klinik kullanım artıyor ancak kanıta dayalı fayda ve algoritmalar hâlâ netleşiyor.
-
Biyobelirteçler (S100B, NSE vb.): Kanda ölçülebilen S100B ve nöron-spesifik enolaz (NSE) gibi proteinler, doğum sonrası ilk günlerde yükselmesi halinde beyin hasarı olasılığını işaret edebiliyor; erken prognostik bilgi ve takip amacıyla umut verici kabul ediliyor. Ancak keskin sınır değerlerinin ve rutin kullanım protokollerinin standardizasyonu gerekiyor.
-
Erken dönem MR (özellikle DWI/ADC): Doğumdan sonraki ilk günlerde difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleme (DWI) iskemik alanları erken dönemde gösterebiliyor; MR, hem hasarın dağılımını hem de prognozu belirlemede altın standartlardan biri olarak kabul ediliyor.
Klinik pratikte nasıl uygulanıyor?
-
Riskli doğum/klinik bulgu varsa (zorlu doğum öyküsü, düşük APGAR, solunum problemi, klinik nöbetler) yenidoğan hızlıca değerlendiriliyor.
-
Acil monitorizasyon: aEEG/EEG ile beyin fonksiyonu izlenir; aynı anda NIRS ile beyin oksijenasyonu takip edilebilir. Bu yöntemler NICU’da real-time bilgi verir.
-
Kan örnekleri alınır — gerekirse S100B/NSE ölçümleri yapılır; yükselme varsa yakın takip ve ileri tetkik düşünülür.
-
İlk 24–72 saat içinde MRI planlanarak lezyonların yeri ve şiddeti değerlendirilir. Bu, uzun dönem tahmini için önem taşır.
-
Terapötik hipotermi kriterlerini karşılayan bebeklerde (örn. orta-şiddetli HIE) 6 saatlik kritik pencere içinde soğutma tedavisine başlamak, uzun dönem sonuçları iyileştirir. Bu yüzden hızlı tanı ve sevk şarttır.
Aileler hangi belirtilere dikkat etmeli?
-
İlk saatlerde veya günlerde solunum desteği gereksinimi, zayıf emme/yorulma, kas tonusunda değişiklik (çok gevşek veya çok kasılma), tekrarlayan nöbet benzeri hareketler veya bilinç düzeyinde anormallikler görüldüğünde derhal sağlık personeline başvurulmalı. Yenidoğan değerlendirmesi sırasında doktorlar bu bebekleri yakından izler ve gerekli testleri hızlıca başlatır.
Sınırlamalar ve geleceğe bakış
Hiçbir test tek başına mutlak güvenilir değildir; en başarılı yaklaşım çoklu yöntem kombinasyonudur (klinik inceleme + aEEG/EEG + NIRS + biyobelirteçler + erken MR). Ayrıca bazı teknolojilerin (özellikle NIRS ve biyobelirteçlerin) standart eşik değerleri ve geniş çaplı kanıta dayalı kullanım rehberleri gelişmekte. Araştırmalar sensör hassasiyetini, zaman pencerelerini ve tedavi algoritmalarını netleştirmek için devam ediyor.
-
Teknoloji1 hafta önceKaliforniya’lı Reflect Orbital’ın “Geceleri Güneş Işığı Satma” Projesi Tartışma Yarattı: “Korkunç ve Ürkütücü” İddiaları
-
Son Dakika1 hafta önceTürkiye-Ermenistan sınırında 4,2 büyüklüğünde deprem
-
Gündem2 gün önceKastamonu Bozkurt’ta çocuğuyla kaybolan kadın aranıyor: Annesinin yürek burkan çağrısı
-
Magazin1 hafta önceTürk Hava Yolları Reha Muhtar’ı kara listeye aldı
-
Teknoloji1 hafta önceFizikçilerden sıra dışı çalışma: Evren bir simülasyon olamaz
-
Spor1 hafta önceMaç Sonucu: Beşiktaş 2-3 Fenerbahçe
-
Magazin1 hafta önceYeşilçam’ın zarif yüzüne veda | Cenazede açıkladı: “Başımıza gelecek kazayı tartışmışız”
-
Ekonomi6 gün önce463 bin liraya sıfır TOGG! T10F ve T10X için yeni kredi kampanyası duyuruldu
